• red beard (akahige) - 1965 yapimi akira kurasawa filmi.. izlemedim ama en iyi filmi derler.. bill murray'in da hayatinin filmiymiş..
  • akira kurosawa'nın son siyah beyaz filmi, toshiro mifune'li son filmi. üç saati biraz aşıyor ama geriye bakınca o üç saat nasıl geçmiş, daha doğrusu üç saatte bu kadar az şey anlatmak nasıl becerilir derken kafada filmin başlangıcıyla sonundaki farklar tartılıyor, işte artistinden bi genç doktor bi kliniğe atanmış ama orda iktidara sahip bi lokman mifune var. genjimiz sanıyor ki ben idealistim ama işte burda bazı kurumlar kemikleşmiş yozlaşmış falan derken mifune paşam 40 dakkada anlatılamayacak 40 yıllık tecrübesini konuşturmaya başlıyor, tüm köşeleri biliyor, doksana doksana takıyor topu. gün geliyor ödenek kısılıyor, doktor gidip zengine dadanıyor viziteyi artırıyor; gün geliyor frengili kızı genelevden çıkarırken 13 kişiyi yekhamle deviriyor. o momentlerin her birinde kadrajın bir kenarında tecrübeyi izleyen genç, çıraklık yılları'nı atlatırken hayatın bir kenaresinde filmi izleyen bizler de 3 saati deviriveriyoruz böylece, boş bi film değilmiş diyoruz, bildung falan, evet hoş film.
  • en hasından idealist hekim filmi, mifune yine eşsizdir.

    --- spoiler ---

    kuyuya seslenerek çocuğu geri çağırmaya çalıştıkları sahnede duygular şelale olur.

    --- spoiler ---
  • hekimliğin toplumsal ve koruyucu yönünü harika açılar ve uzakdoğu duygusallığıyla anlatan film
    (bkz: tıbbın acizlikleri karşısında fakirliği ve cehaleti yenmek)
  • shuguro yamamoto'nun the tales of dr. redbeard romanından uyarlama imiş. şu dünyada hiçkimse kitabı çıksa/çevrilse de okusam diyen insanları umursamıyor.
  • 185 dakika boyunca (5 dakikalık ara hariç) ağlamaktan sesimin kısılmasına neden olan, izlediklerim arasında en beğendiğim akira kurosawa filmi.

    yeni mezun bir doktorun, haberi olmadan atandığı bir hastanede, asıl hastanın kendisi olduğunun farkında olmadan, ruhunu tedavi eden kızıl sakal (kyojo niide) ile yaşadıklarının hikayesi. 3 saat boyunca birçok hikayeye tanık oluyorsunuz. rokusuke, sahachi, otoyo, chobo ve yasumoto'nun hikayeleri...

    --- spoiler ---

    nagasaki'den yeni mezun olan dr. yasumoto shogun'un doktoru olmayı beklerken kendini koshikawa kliniği denen izbe bir yerde bulur. buraya atandığını öğrenince çılgına döner ve hiçbir kurala uymamaya böylece de kendini kurumdan attırmaya yemin eder. ama işler hiç beklemediği bir şekilde sonuçlanır.

    altın vernik ustası rokusuke'nin ölüm anına tanıklık etmesi beni derinden etkiledi. hele ki köy halkı tarafından çok sevilen sahachi'nin ölüm döşeğinde açıkladığı gerçek , iyiliği sorgulamama neden oldu. depremde onu terkeden eşi onaka'nın ölmeden önce söyledikleri:

    + beraber çok mutluyduk. çok mutlu olmamızdan korkmaya başladım. benim gibi bir kadın böyle bir mutluluğu hak etmiyordu. bir gün gelecek, tanrı beni cezalandıracaktı. hep bu korkuyla yaşadım. sonra deprem oldu. haklıydım. bu benim cezamdı. hayatımda yaşayabileceğim kadar mutluluk yaşadım. deprep, buna bir son vermemi söyleyen işaret. kocam öldüğümü düşünecek. bu herşeyi yoluna koyar. buna son vermemin zamanı geldi

    otoyo ve chobo'nun hikayesini anlatmayacağım. her saniyesini anlatmak istiyorum çünkü. izlemeniz daha yerinde olur sanırım.
    --- spoiler ---

    velhasıl kelam, insanın kendini bulma sürecini, fakir bir köyde, fakir bir klinikte, uç noktalarda acılar çeken insanlar üzerinden anlatan, beni derinden etkileyen film. aklınız ve ruhunuz hem olanları anlamaya çalışıp hem de kan ağlarken, 3 saat sürdüğünün bile farkına varmıyorsunuz.
  • kurosawa’yı büyük sanatçı yapan özelliklerinden biri insanlık durumu hakkındaki derin görüşüdür. pekçok filminde bir insan yanılgısını ele alır. 19 yy. japonya’sında yoksullara hizmet veren bir köy kliniğinde geçen bu filmde ele aldığı yanılgı, teorik bilginin yol açtığı kibirdir. ilacı ise hayatın gerçekliğinin içine düşerek, kendini adam etmek, insan olmaktır. teorik bilgi kendini ve insanı tanıtmadığı için boş bir kibir yapar; hayatın gerçekliğine dahil olmak insana dönüştürür. insan olmak acizlik ve yetersizliğiyle karşılaşarak mütevazileşmek, değerli olanı keşfedip onun peşinden gitmek, gerekeni yapmak için istek ve çaba göstererek büyümek olarak özetlenebilir.

    kurosawa hayatın içinde yapıcı bir rol almanın iyileştiriciliğini, filme adını veren, kliniğin baş hekimi kırmızı sakal ve kliniğin hastalarından ikisi üzerinden de gösterir. trauma tedavisinin de en etkin yolu, görüşü başkalarına doğru genişletmek, onlarla paylaşıp, vererek içindeki potansiyel insanı çıkarmaktır. başkasını sağaltmak ile kendini sağaltmak, başkalarındaki değeri keşfetmekle kendindekini keşfetmek başat gider.

    baştan aşağı derin, estetik, ustaca, bilgece ve etik bir film.
  • üç saatten fazla süren bir uzak doğu filmi.
    hekimliğin toplumsal tarafını aşırı bir duygusallık ve dramla anlatıyor.
    herkesin duygusal bir tarafını yakalama umuduyla ellerindeki bütün duygu yüklü sahneleri kullanmışlar izlenimi veriyor.
    ağlamak istiyorsanız sizi de ağlatacak bir sahne elbet bulursunuz.
    gelgelelim ki başarılı bir etik film olduğunu söyleyebiliriz
  • akira kurosawa en sevdiğim filmi olmayı başaran, beraber izlediğimiz annemin tabiriyle, "süresi uzun ama anlattığı birşey olan film." evet süresi uzun ama o küçücük, baraka yapılı hastanede yaşananlar, insanların özellikle çocukların hikayesi, filmin su gibi akmasını sağlıyor ve bitsin istemiyoruz. toshirô mifune ise müthiş.
  • bir hekim olarak beni derinden etkileyen bir filmdir akahige. neden, kim için, ne kadar, ne feda etmeliyim sorularının aklımda çokça dolaştığı günlerde izlediğim bu film daha da karıştırdı kafamı. idealist hekim filmi olarak (bkz: patch adams) dan çok daha derin ve özel bir film bana göre.

    --- spoiler ---

    kadınların ölmekte olan çocuğu kurtarmak ümidiyle kuyuya yakarışları unutulmaz ve
    çok sarsıcı bir sahneydi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap