*

  • bariş manço'nun hayat felsefesi yapılabilecek pekçok şarkısından belki de en anlamlı ve güzeli.
  • çocukken baba annemle dedemin arabasında dinlerken sürekli "ya nasip" "ya kısmet" ne demek diye merak ettiğim şarkı. yıllar sonra dinlerken hala tüylerimi diken diken ediyor.
  • yıllar evvel bir başka gece programında klibini de seyrettiğimiz şarkı. tabi ozamanlar şimdiki gibi klip teknolojiis yoktu, barış manço bir sokakta şarkıyı söylüyordu, bu arada biz kul ahmet i seyrediyorduk yani şarkı direkt canlandırılıyordu.
  • enteresan sarki.

    yillardir dinlerim. halen dinlemekten zevk almaktayim. belli ki bir kissadan hisse vakasi. ama sonunda herkesin ya nasip, ya kismet'i anlamasina ragmen ben halen anlayamamaktayim.

    yahu bir tek ben miyim? halk icine cikamaz oldum. bir hikaye anlatiliyor. ahmet'in teki ceket giyiyor herkes gomlek giyerken. sonra mahallelinin biri vefat ediyor. (bkz: allah rahmet eylesin) ahmet de ceketini cikarip ortuyor. bunun neresinde bilgelik?

    hava 38-40 derece muhtemelen. milletin kicindan ter damliyor. yaprak kimildamiyor hic bir yerde. neredeyse kurdesen dokuyor vatandas. o sicakta sevgili ahmet. ceketle dolasiyor. o sicakta! "yahu ahmet, niye ceketle dolasirsin" bu sicakta diye soranlara, soyle bir bakiyor ahmet, "ya nasip" diyor, soyle basini salliyor bir saga bir sola. "tobe tobe" edasiyla yoluna devam ediyor. sonrasinda da iste bildigimiz ceketi ortme hikayesi.

    bir de sarkinin sonunda bagira bagira diyor "sonunda herkes anladi ya nasip ya kismeti". utaniyorum yahu. halen baglantiyi kurabilmis degilim. yani biz de surekli ceketle mi dolasmaliyiz? ya da bu tesbih deyip yanimizda ilk yardim kutusu falan mi tasimaliyiz?

    yoksa sadece gomlek giymek kotu bir sey mi? insanin vicdani mi karariyor ceketi yoksa? hani bir o sicaktan yolun ortasinda dusup gitse (bkz: allah korusun), gomlekli adamin eli kolu mu baglaniyor?

    ve buradan 70 milyona sesleniyorum. itiraf ediyorum. anlamiyorum ben verilmek istenen mesaji?

    (bkz: yoksa ben zurna miyim he)
  • bunu eski mahallemdeki iki arkadaş alkol alıp şu şekle sokmuşlardı:

    kıl ahmed erken kalkar, yah! yah! huundebaaah derdi
    kimseler anlamazdı huundebaaah ne demekti
    herkes türkü s.k.rken ahmet turist s.k.rdi
    konu komşuya dert oldu kıl ahmed'in penisi

    hala söyler söyler güleriz...
  • barıs mancoyu ozleme sebeplerinden sadece biri, mesajı anlamak icin uzerinde uzun uzun dusunulmesi gerekir.

    (bkz: ya nasip)
    (bkz: ya kısmet)
  • tefsirini de yapayım tam olsun:

    her şeyden önce bu bir kefenini sırtında taşıma hikayesidir.

    eskiden dervişler kefenlerini sırtında taşırlarmış ki ölüm, dünyanın geçiciliği aklından hiç çıkmasın, herkes de bu hakikati hatırlasın. kefeni sırtında taşıma hikayelerinin en ünlüsü de ortaokul tarih derslerinde öğrendiğimiz üzere 50 bin askeriyle 400 bin kişilik orduya saldırmadan önce kefenini sırtlayan alparslan'dır*. kısacası bu bir "ölüme hazırım" mesajıdır.

    bu geleneğin 20. yüzyıla uyarlanmış hali de sıcak havada bile ceketle gezen, dervişvari yaşam tarzından dolayı kul lakabı takılmış bir kişidir. insanların anlam veremediği bu ceketin hikmeti ortada kalan cesedin üstünü kapatmakta kullanılınca cümle alem tarafından anlaşılmakta, ceketin sırta gömlekle takım olsun diye değil kefen vazifesi görmek üzere giyildiğinin farkında varılmaktadır.

    ya kısmet, ya nasip meselesine gelirsek; kısmet ile nasip arasında şu fark vardır: kısmet belki olacak belki olmayacak olay için, nasip ise kesinlikle gerçekleşecek olan ama kime veya ne zaman denk düşeceği belli olmayan olaylar için kullanılır. o zamana kadar yatmadan önce "sabaha ya kısmet" demesinde 'uyuyup da bir daha uyanmamak var' hikmeti, her sabah kalktığında "ya nasip" demesinde de hem gün başlayınca rızkını çıkarmak için çalışmaya başlama besmelesi hem de 'bakalım ölüm bugün kimin kapısını çalacak' sorusu vardır.

    münzevi bir hayat süren kul ahmet'in yatmadan önce ve uyandıktan sonra ne söylediği mahalleli nereden biliyor orasını ben de çözemedim yalnız.
  • belki de "münzevi bir hayat süren kul ahmet'in yatmadan önce ve uyandıktan sonra ne söylediğini mahallelinin bilmesinin" sebebi kul ahmet'in bir evinin olmaması, yani sokakta yaşaması olabilir?
  • kul ahmet fakirin cesedinin ustune ceketini orterek hayatta bir sevabi daha "nasip"lenmis, fakir de kefensiz kalmayarak son "kismet"ine kavusmustur. herkesin bir kismeti ve nasibi vardir. ya nasip, ya kismetten de anladigim budur.
hesabın var mı? giriş yap