• insanın sahip olduğu en hayran olunası özellik
    mabel matiz, filler ve çimenler şarkısında "hatırlayarak yaşamak boynumuzun borcu ama ölürdün unutmasan" derken ne kadar da güzel anlatmış. camus*, yabanci'da* üzerinde durduğu bu durumu "insanın eninde sonunda alışamayacağı bir düşünce yoktur." cümlesiyle vurgular.
    hayat gerçekten çok tuhaf, kendi adıma konuşursam korkunç yerlerde kaldım, pislik içinde, gürültülü, kalabalık, soğuk, rutubetli... harika yerlerde de... ikisine de alışmam çok kısa sürdü. mutsuzdum belki içinde olduğum koşuldan ama koşullar değişince ona alışıp onu da olağan karşılamaya başladım. ruhsuzluk değil ama birini kaybettiğimde o ilk acı fazla evet ama sonra kayboluyor. sevgiliden ayrılmak da aynı şekilde. ne tuhaf ne korkunç yaratıklarız aslında. evrimsel/biyolojik açıdan adaptasyonumuz zaten başlı başına bir olay. entry'nin ucunu kaçırdım bulamıyorum. böyle kalsın şimdilik belki bir ara toparlarım.
  • başarılı olmayan insanlar için hayatta kalabilmenin, başarılı olanlar için başarıyı sürdürebilmenin püf noktası.

    (bkz: sadettin saran/#120107308)
  • bedenin adaptasyon süreleri üzerine;

    sadece beslenme özelinde olmamakla birlikte vücudumuzun her değişikliğe bir adaptasyon süresi vardır.
    şimdi bulamasam da daha önce okuduğum bir makaleye göre insan bedeni kişiye göre değişmekle birlikte her yeni duruma 20 ila 40 gün arasında adapte olur.

    uyku düzeni üzerinde açıklarsak;
    örneğin uyku saykılı 45 dk olan ve her gün 6 saat düzenli uyuyan biri olduğumuzu varsayalım. her gün gece 12.00da uykuya dalıyoruz ve 8 saykıl sonunda sabah 6.00 uyanıyoruz.
    beyin tüm enerji ihtiyacını buna göre programlıyor, karaciğere buna göre enzim ürettiriyor, böbreğe buna göre kanın yoğunluğu ayarla hücrelerden su çek, temizle ya da uyandır çişe gönder diyor, kaslara buna göre hadi onarıma başla tamir tadilat yap diyor, kendisi derin uykuya daldığı sürede bilgileri günlük hafızadan kalıcı hafızaya taşıyor ve bunu 8 saykılda tamamlıyor. bu bizim şuan ki rutinimiz.
    diyelim ki bu gün 12de değil de 1de daldım uykuya. ne olacak?
    beyin alışkın olduğu rutin gereği sabah 6 da kalkacağınızı kabul ederek, tüm planlamayı 7 uyku saykılına göre yapacak. mideye daha hızlı çalış enerji lazım diyecek, kalbe sürekli sinyal gönderip daha fazla kan pompalatacak ve 7 saykılda dinlenmeye çalışacak. bu tabi diğer organları daha daha fazla yoracak belki de her şeyi yetiştiremeyecek. yetişmez ise sabah uyandığımızda bize kaslarımız yorgunum sinyali gönderecek, beyin bak yatak yorgan ne güzel, ne işin var yat uyu işte diyecek, alarmı erteletecek, 5 dk da moduna sokacak. dün öğrendiğiniz bir bilgiyi henüz kalıcı hafızaya aktaramadıysa ertesi gün unutacaksınız mesela, ya da antrenmanda istediğiniz performansı alamayacaksınız çünkü kaslarınız henüz recovery i tamamlamamış olacak. çünkü işini daha bitirip güne hazır hale getiremedi bedeni.
    ertesi gün tüm gün sizin bedeni daha az yormanız için size çeşitli entrikalar vs yapacak, en son gece 1 saat erken kalktığınız için ertesi gece saat 12 de değil de 11 de sizi uykuya daldırabilmek için uykunuzu getirecek. bu döngü ve size uyguladığı direnç siz yeni bir rutin oluşturana kadar devem edecek.
    20 gün ard arda gece saat 1 de yatıp sabah 6da kalkarsanız artık beyin yeni rutinin bu olduğunu kabul edecek ve 21. günden itibaren yeni planlamasını buna göre yapıp sabah 6 da güne hazır hale getirmeye başlayacak sizi. araştırmalara göre bundan sonraki süre tamamen kişinin karakteri ve alışkanlıkları ile alakalı. yani ahmet yeni rutine adaptasyonunu 32 günde tamamlarken mehmet 40 günde de tamamlayabilir. 0-20 gün arası direnç, 21-40 gün arası da adaptasyonun tamamlanması olarak ikiye ayrılıyor bu süre.
    bunu her duruma göre uyarlayabilirsiniz. bu beynin ve bedenin bizim gözden kaçırdığımız en büyük prensibi.
    kilo alıp verme durumu ile ilgili bir örnek ile de açıklayayım.
    örneğin 75 kg bir insanız ve metabolizmamız hayatta kalabilmek için günlük 2500 kaloriye ihtiyaç duyuyor. geriye kalan tüm faaliyetler için 24 saatte 4000 kalori harcadığımızı düşünelim. bu bizim rutinimiz.
    beyin tüm planlamasını yine 4000 kaloriye göre yapıyor. hiçbir değişiklik olmaz ise bedene bugün 4000 kalori girecek ve vücuda yetecek.
    diyelim ki bugün 500 kalori az yedik. beyin hemen devreye giriyor ve diyor ki, kardeş bana 4000 lazım sen 3500 aldın. hemen git bana 500 daha yolla yoksa benim rutinim bozulur ve bu hiç hoşuma gitmez. kurulu düzenim var yorma beni, bak bütün sistem bunun üzerine kurulu. yolluyor size sinyali, acaba ne yesem, saat 9 olmuş tatlı mı yesem yoksa köfte mi yesem, meyve mi yesem yoksa pizza mı söylesem. ne eksikse bedende ona göre bişey çekiyor canınız. yediysek sorun yok, sistem olması gerektiği gibi işliyor. yemezseniz beyin baktı ki sizden ona hayır yok hemen b planını devreye sokuyor. mideye diyor ki, sindirimi hızlandır, bağırsağa diyor ki sende ne var ne yok orda al içeri. yetmedi mi sıra karaciğerde sal adamlarını(hormonları) kapı kapı gezsinler nerden ne kadar başı boş yağ varsa toplayıp yaksınlar. yine mi yetmedi, açın depoları, parçalayın yağları yoksa sistem çökecek. tamamlıyor o 4000 kaloriyi bir şekilde.

    bu sırada tabi bedenen 500kalori değerinde yağ için yaklaşık 50 gram zayıfladınız. çünkü kendinizden yediniz.
    ertesi gün oldu beyin diyor ki, bugün 500 kalori daha yiyeceksin ben dün sana borç verdim bugün öde. yerseniz sistem rutine uygun olarak devam ediyor.
    diyelim ki diyet yapmaya karar verdiniz. her gün 500 kalori az yiyor fazladan da 500 kalori yakıyorsunuz. sisteme 3500 giriyor ama 4500 çıkıyor. her gün yaklaşık 100gr yağdan verip zayıflıyorsunuz(kas kaybı yaşanmadığını varsayıyorum.)
    beyin diyet süresince her gün size aynı muameleyi yapıyor. diyetiniz 30 gün sürdü ve 3 kg zayıfladınız. istediğimiz kiloya geldik ve diyeti bıraktık.
    şimdi 75 kg iken 4000 kaloriye ihtiyaç duyan bir beden 72 kg iken yine 4000 kaloriye ihtiyaç duyar mı? hayır.
    peki şimdi ne olacak?
    beyin diyetten önceki halinize geri dönmek isteyecek ve bu eğilimde olacak. her gün ona 1000 kalori borçlandınız. işte bu aşamada yine 4000 kalori ya da fazlasını almaya devam edersek kısa zamanda eski halimize geri döneceğiz. ya da her gün bize kendimizi daha yorgun hissettirip enerji tasarrufu yaptırmaya çalışıp verdiği borcu geri almaya çalışacak. çünkü sistemde kayıtlı en son rutinimiz o halimize ait.
    burada yapmamız gereken günlük kalori alımımızı verdiğimiz kilo oranında azaltma ve yeni bir rutin oluşturup, beyin tüm sistemi buna göre yeniden optimize edene kadar onunla savaşmak.
    yani 4000 kalori yerine 3850 kalori almak ve bu şekilde yeni rutinimiz oluşana kadar 40 gün bunu bozmadan beynin tüm entrikaları ile savaşmak. çünkü insan beden gibi karmaşık ve birbirini tetikleyen birçok sistemin bir arada işlediği bir sistemi yeniden kurgulamak beyin içinde kolay değil.
    40 gün geçmeden bunu bir gün bile aksatırsanız rutin bozulur ve beyin yine eskiye döner.
    aynı durum kilo almaya çalışırken de geçerli.
    tüm yaz çalıştık biceps yaptık, 40 gün bıraktık eskisine döndü. çalışmayan personele maaş vermek ister misiniz? çalışmıyorsa beyin onu yıkar. çünkü yeni oluşturduğu rutinde ona gerek yoktur.
    diyet yaptık yağ oranımızı 5-10 arasına düşürdük. diyeti bıraktık 40 gün sonra bi baktık yine 15-20 olmuş. çünkü dna'mızda kayıtlı bilgilere göre organların sağlığı için olması gereken en az budur.
    bu rutinleri ve adaptasyon süresini her şeye uygulayabilirsiniz. sistemin çalışma mantığı tamamen rutine olan güvene dayalı çalışıyor.
    beyin isterse her şeyi yapabilir ama değişime karşı müthiş bir direnç gösteriyor.
    spora mı başladık, 40 gün çok yorgun olacağız.
    diyete mi başladık, 40 gün çok acıkacağız.
    uyku saatimizi mi değiştirdik, 40 gün çok uykusuzluk çekeceğiz.
    ama 41. gün bedenen de zihnen başka birisi olacağız.
hesabın var mı? giriş yap