adams aebler *
-
-
hayatımda ilk defa bir sinema salonunda alkışlarla sona eren bir filme şahit olmamı sağlayan yapım. bu durumu açıklayacak tek kelime ise, filmin -tüm acayipliklerine rağmen- tamamına yayılan 'içtenlik'. olağanüstülük derecesindeki tuhaf* karakterler o kadar incelikli işlenmiş ki, daha ilk dakikasında sızıveriyorsunuz filmin içine.
voksne mennesker'in komik adamı nicolas bro yine komik adam olarak -gerçi bu filmde herkes komik- ve reconstruction'dan tanıdığımız nikolaj lie kaas da adam'ın neo-nazi arkadaşlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. bu ikiliyi adam rolündeki ulrich thomsen ile birlikte allegro'da bir kez daha izleyecekmişiz yirmibeşinci uluslararası istanbul film festivali'nde. bundan sonra yegâne arzumuz festival sonrasında gösterime sokturtabilmek olur bu filmi*
not: bana yıllar sonra how deep is your love'ı hatırlatan anders thomas jensen'a da hürmetler ederim.
http://www.adamsaebler.dk/
bunu seven bunu da sevdi (bkz: voksne mennesker) -
bittiğinde damakta absürd bir masal tadı bırakan zevkle izlenen bir film. filmin sonunda gökten üç elma düşsün* diye beklediğim bir film oldu*
ayrıca danimarka'nın en iyi yabancı film kategorisinde oscar adayı. -
şu hayatta izlemiş olduğum en güzel film.
--- spoiler ---
"adam, this makes no sense at all. i am a man of science, i believe in numbers and charts. goddamnit, i wanna go some place, where people die when they are sick, and don't sit in the yard eating cowboy toast when they have been shot through the head."
--- spoiler --- -
güldüren aynı zamanda güldürdüğü şeyle rahatsız eden film.
-
(bkz: tadından yenmez)
-
anders thomas jensen senaryosunu yazdigi ve mads mikkelsenin oynadigi 2005 yapimi eglenceli film. bu ikilinin birlikte yer aldigi bir diger projenin (bkz: efter brylluppet) hungur hungur aglatmasi ikilinin ne kadar basarili oldugunu ispatliyor.
-
gülmekten bir sonraki sahneyi kaçırabiliyorsunuz.
festivalde izlerken birara sinema yıkılacak sandım, düşünün emek sineması tamamen dolu ve istisnasız herkes kendini kaybetmiş acayip sesler çıkararak gülüyor.
unutulamayacak bir film. bunca zaman geçmesine rağmen hala aklıma sahneleri geldikçe gülerim. -
rahatsizliklarin diz boyu oldugu, sirf bu yuzden de insani rahat ettiren sahane bir danimarka film. beckett canlanmis da filme biraz el atmis gibi.
guldugunuz seylerin cok acayip olacagindan mutevellit, danimarka mizahina sempati yaratiyor kesinlikle.
(bkz: the book of job) -
biraz arrested development'taki üstüne basmadan tarzı espri, biraz metafizik, birkaç ruh yoğurucu sahne, akan giden hollywoodvari bir senaryo, yumuşak dokunuşlarla işlenmiş gerçek bir masal... ve ardından insanın ruhunda bıraktığı hoş tat... filmin vaat ettikleri bunlar...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap