• (bkz: #304181)
  • eduard sevardnadze'nin devrilmesi sonrasi siddetinnin azalacagi dusunulen savastir.
  • kafkasya'nın 80 biner kişilik devletçiklere bölünerek rusya ve amerika arasında ezilmesine hizmet eden olaylar silsilesinin ilk halkalarından. yok mudur çok etnili ortak yaşamın bir hal çaresi yav?
  • 14 ağustos 1992 yılında gürcistan'ın emperyalist güçleri de arkasına alarak abhazya'ya saldırmasıyla başladı. o zamanlar 300.000 nüfuslu abhaz halkı gürcülerle beraber yaşıyordu. o zamanın sayımına göre bu halkın 100.000'i sadece abhaz kökenliydi. geri kalanının büyük bir coğunluğu gürcülerden, ermenilerden ve ruslardan oluşuyordu. gürcistan'ın nüfusu da o dönemde 6.000.000 civarındaydı. yani bu iki devlet arasında ki güç farkı nüfuslarından da belli oluyor.

    18 ağustos 1992'den sonra gönüllü savaş birliklerinin abhazya ordusuna dahil olmasıyla birlikte gürcistan büyük bir direnişle karşılaştı ve gürcistan parlamentosu moskova'da yeltsin, e. şevardnadze ve abhazya başbakanı v. ardzınba'nın katılımıyla görüşmelere başladı. genel bir belge imzalandı ve 5 eylül 12.10'dan itibaren ateşkes olması, kuzey kafkasyalı gönüllü silahlı birliklerin abhazya dan çekilmesi, gürcistan'ın askeri kuvvetlerinin aktarılması, bölgenin resmi organlarının faaliyetlerine yeniden başlaması yönünde karar alındı.

    ateşkes, 5 eylül 12.20 de abhazya'daki eşera bölgesindeki abhaz mevzilerinden gürcü tarafına açılan ateşle bozuldu. orada da 22.30'da gürcü birlikleri tank saldırılarına başladılar.

    23 ekim 1992 de kasıtlı olarak özel gürcü birlikleri sohum'da, abhazya'nın devlet tarihi ve tarih edebiyat ve dil enstitüsünün arşivine bombalı saldırı düzenledi ve sonrasında bütün arşivi yakıp yok etti. bu arşivin bombalanması abhazya'nın bir çok tarihi eseri ve bilgilerini de yok etti.

    14 aralık 1992 de gürcü tarafı kuşatma altına aldığı tkvarçal şehrinden sivil halkı tahliye eden birleşmiş milletler güvencesinde olan rus helikopterini düşürdü. genelini kadın ve çocukların oluşturduğu 60 yolcu ve mürettebat öldü.

    1993 mart ve temmuz aylarında abhaz ordusunun taarruzları devam etti ve çok kanlı geçen muharebelerde binlerce kişi öldü.

    16-29 eylül 1993 yılında abhaz ordusunun son taarruzu gerçekleşti ve başkent sohum kurtarıldı. 30 eylül 1993'te cekilen birlikler ingur'a (abhazya - gürcistan sınırı) kadar geri püskürtüldü ve abhazya tekrar bağımsızlığına kavuştu.

    trivia: abhazya 1800'lü yıllara kadar bağımsızdı. 1800'lerde rusya savaşından sonra sürgünün beraberinde rusyanın himayesine girmesiyle dış işlerinde rusya'ya bağımlı kaldı. 1921'de bağımsızlığını ilan ettikten birkaç yıl sonra sovyetler birliği'nin oyunlarıyla yakapaça gürcistana bağlandı. 10 yıl sonra bir de bakmıştı ki dünya arenasında gürcistan'ın bir bölgesi gibi gözüküyordu. gürcistan'ın tam anlamıyla abhazyaya sahip olmak istemesiyle 1992 yılında başlayan savaşın öncesine dayananlar bunlardır.
  • açık konuşmak gerekirde abkhazların gürcistan'dan ayrılması tam anlamıyla dış destekli ve etnik temizlik içeren nasyonalist bir harekettir.

    sovyetler birliğinin ayrılmasından itibaren gürcistan'a karşı bağımsızlık savaşı veren abkhazlar rusların desteği ile örgütlenmiş, eğitimden geçmiş ve yıllar süren bir ayaklanma başlatmışlardır. gürcülere hangi emperyalist güçler eşlik etmiş bilemem ama abkhazların emperyalist desteğinin rusya olduğuna kuşku yok.

    süreç boyunca yapılan bir kaç ateşkesi her zaman abkhaz güçleri bozmuş ve stratejik saldırılar düzenlemişlerdir. güney osetya/rusya vs gurcistan savaşı çıktığında bile bunu bir fırsat bilip saldırmışlardır. bir diğer ilginç bilgi de 2001 yılında çeçen militanlarının gürcistan tarafında savaşa dahil olup abkhazlara saldırmış olmasıdır.

    gürcistan bu soruna uzun bir süre diplomatik çözüm aramıştır. zira o dönemde abkhazia olarak anılan bölgede abkhaz'dan çok gürcü yaşamaktadır. ayrıca ülkede rus, ve ermeni nüfus vardır. savaşta rus ve ermeniler abkhazlarla birlikte hareket etmiştir.

    bu savaş sırasında abkhazların yaptığı etnik temizlik ve savaş suçları avrupa birliğince tanınmış ve farklı zirvelerde bildirilerle kınanmıştır :

    http://en.wikipedia.org/…g_of_georgians_in_abkhazia
    http://en.wikipedia.org/wiki/kamani_massacre

    bu savaş öncesinde 1989 yılında %45'i gürcü olan bölgede bu oran 2011 senesinde %19'a inmiştir. araştırmalar bu süreç içerisinde 200 bin gürcü'nün mülteci statüsünde yerinden edildiğini ortaya koymaktadır. bu gürcülerin bir bölümü 1994 yılından sonra tekrar evlerine dönmüş, fakat 1998'de yeniden artan çatışmalardan kaçmışlardır. şu anda sezonluk olarak (tarım faaliyeti amacıyla) abkhaz'ya ya gidip gelmektedirler.

    abkhazlar bu savaşın sonunda bağımsızlıklarını ilan etseler de rusya ve rusların para yardımı karşılığı satın aldığı bir kaç pasifik ada ülkesi haricinde -türkiye dahil- henüz hiç bir ülke bu bağımsızlığı tanımamıştır. gürcistan tarafından abkhaz yönetimine çeşitli özeklikler tanıyan otonom bir yönetim önerilmiş fakat bu öneri kabul edilmemiştir. abkhazlar rusların desteğini alarak bağımsız olmak için bastırmaktadırlar. bunun bir parçası olarak ülkede bir rus donanma üssü kurulmasına izin vermişlerdir.

    bir de burda ara not olarak belirteyim : gürcistan türkiye'nin askeri anlamda en çok işbirliği yaptığı ülkelerden biridir. gürcü ordusunun bir çok birimi türk subaylar tarafından eğitilmektedir, iki ülke arasında ciddi bir askeri malzeme ticareti vardır, daha çok yakın zamanda tr'ye gelen gürcistan başbakanı türkiye'yi en yakın stratejik partner olarak tanımlamıştır. ermenistan'ın güney koridorunu kapatmasının üzerinden bakü tiflis ceyhan boru hattı türkiye'nin enerji koridoru olma politikasında çok önemli bir ayaktır.

    şimdi :

    eğer bu olup bitenlere bakarsanız, bunlarla hayali fakat paralel bir senaryo yazarsanız şunu elde ediyoruz. güneydoğudaki kürtler iran veya suriye'nin direkt askeri desteği ile bölgedeki türk askerini yenip geri çekilmeye zorluyorlar. sonra bölgedeki türkler üzerinde etnik temizlik başlatıp yüzbinlercesinin türkiye'ye göç etmeye zorluyorlar. daha sonra da bağımsızlıklarını ilan edip bu bir kaç ülkenin desteği ile hayatlarını sürdürüp, sadece bir kaç ülke tarafından tanınıp hatta üzerine de topraklarında bu emperyalist ülkelere askeri üsler sağlıyorlar.

    ülkemizde milyonlarca "kafkas göçmeni" yaşıyor. gürcü, abhaz, çerkes, adıge, çeçen, oset, inguş vs bunlar genelde aynı kültürel gruba dahil sayılıyorlar. bu grupların kültürü sadece kendi iç dinamikleri ile yaşamakta. ülkemizde kafkas toplumlarının dili veya kültürü üzerine herhangi bir eğitim imkanı, universite bölümü, dil okulu vs gibi imkanlar çok çok az.

    bu grupların kendi aralarındaki iletişimlerine ben şahsen şahit olmadım ama sözlükteki temsilcilerinin yazdıklarına bakınca bende uyanan intiba genel/ortak konularda birleştikleri ama iş etnik/kültürel kimliğin detaylarına gelince birbirlerinden farklı yönlere gittikleri ve bir şekilde kendi içlerinde kültürel olarak diğerlerini de kapsama ve domine etme çabasında olduklarına yönelik.

    buna rağmen türkiye'de birbirleri gözle görülür bir çatışma yaşamadıkları rahatlıkla söylenebilir. yani kafkasya'da son 20 senedir bir çok farklı etnisitenin eski düşmanları ve zalimleri rusya ile gerektiği zaman müttefik olmalarına ve o bölgede birbirleri ile sürekli çekişen bu etnik grupların yaşadığı tansiyon türkiye içindeki kafkas kökenli topluluğa yansımamıştır. abkhazlar ile gürcüler savaşırken türkiye'de soyu bu etnisitelere dayanan toplulukların da birbirlerine düşman kesildiğine dair göz önüne çıkan ve dikkat çeken bir tansiyon göstergesi görmedik zira türkiye'de yaşayan bu gruplar çok uzun zamandan beri ana kimlik olarak türklüğü benimsemiş durumdalar ve kafkasya'daki akrabaları birbirleri ile çatışsalar dahi kendi içlerindeki birliklerini bozmamaktan yana tavır koyuyorlar.

    şimdi bütün bunları yazdıktan sonra beni şaşırtan temel mesele şudur :

    vakti zamanından rusya'nın irredantist ve emperyalist uygulamalarından dolayı yaşadıkları topraklardan kovulmak zorunda kalıp anadolu'ya gelen bu halklar bugün dahi kendi etnik kültürlerinin yaşaması için kafkaslarda -kimi zaman birbirlerine karşı olsa da- mücadelelerini sürdürürken ve bir kısmı (abkhaz - çeçen - oset) hali hazırda rusya'nın yeni dönem politikalarının ortağı olarak çeşitli koşullarda özerklik veya bağımsızlık kovalarken aynı etnik kültürlerin türkiye'deki temsilcilerinin çılgın bir türk milliyetçiliği içinde uniter yapının korunması için çaba sarfetmesidir.

    kafkasya'da kürtlerle benzer nedenlerle (kültürel bastırılmışlık) ayaklanan bu etnik grupların türkiye'deki temsilciliklerinin bir yandan kafkasya'daki özgürlük mücadelesine destek verip öte yandan kürtlerin her türlü kültürel ve etnik taleplerine karşıt tavır alıyor olmasıdır.

    bu durumda açık bir çelişki olduğunu düşünmekteyim. elbetteki amacım 150 yıldır bu topraklarda yaşayan ve ülkeye, toplumsal yapıya, yönetime ve ülke insanının güzelleşmesine! derin katkıları olan kafkas insanlarını suçlamak veya karşıma almak değil.

    merak ettiğim bu tavırlarının tutarlı olmadığının farkında olup olmamaları.
  • 216.000 nüfuslu, bu nüfusun yaklaşık 120.000'i abhaz olan küçücük bir ülkenin ve abhazların, 4.483.800 nüfuslu gürcülere karşı etnik temizlik uyguladığını iddia etmek demek, ya şaka yapmak demektir; ya da sadece batı emperyalizmine yüzünü dönen, rus emperyalizmine karşı amerika ve avrupa ülkelerinin elinde koz olarak bulundurduğu, stratejik önemi nedeniyle maymuna dönmüş olan gürcistan'ın ve onun dostu olan batı dünyasının kaynaklarını okumak demektir.

    sosyalist, milliyetçi, "nasyonalist", komünist, sosyal demokrat vs. olabileceğiniz gibi kapitalist, emperyalist ya da liberal olabilirsiniz; fakat bu durum gerçeklere taraflı bakmayı gerektirmez. kapitalizm sistemi bir ülke ya da ülkeler bütününü ve onların değerlerini, kabullerini tamamen kabullenmek değildir. özel mülkiyetin üretim araçlarının çoğuna sahip olduğu, piyasa ekonomisinin hakim olduğu bir sistem fikrini savunmaktır. aklımızı yitirmişcesine realiteden yoksun bir biçimde olay veya olguları değerlendirmemizi gerektirmez. anlatmak istediğim abhazya cumhuriyeti'nin şu anki durumu "pis kaka kapitalistler, yaşasın antikapitalist abhazya, kapitalist, batı yalakası, amerikancı gürcistan" değildir sadece.

    konumuza dönecek olursak, öncelikli olarak; abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti (ccpa) 31 mart 1921 tarihinde nestor lakoba başkanlığında abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti'ni ilan ederek, "kendi iradesi" ile sovyetler birliği'ne bağımsız olarak katılmıştır. kurucu devlettir. (gürcistan demokratik cumhuriyeti derseniz tam da bu noktada, sizi ıslak odunla kovalamadan önce; imereti krallığı dönemine götürür, başkenti kutaisi olan abhaz krallığından, bizans'ın hükmettiği, ardından da 16. yy'da osmanlı imparatorlu'ğunun abhazyayı ele geçirmesini takiben abhazlar'ın islama geçişinden ve osmanlı'nın kurduğu abhaz prensliğinden söz etmeye başlarım. rusya imparatorluğu derken sovyetlere kadar gelirim. ki buna hiç gerek yok. çünkü bahsetmek istediğim şey ucuz milliyetçi söylemler gibi "biz yüzyıllardır burdayız tarihimiz bik bik bik..." değil. abhaz ve gürcü halkının aynı zamanda lazlarla beraber birçok ortak devlet, krallık, prenslik kurduğu, ortak bir tarihe sahip olduğu fakat bunun abhazya'nın gürcistan'ın bir parçası olduğu anlamına gelmediğidir. 1918-1921'de varlığını sürdüren gürcistan demokratik devleti'nin de yaptığı ilk iş abhazya'yı işgal etmek olmuştur. abhaz elit nüfus ortadan kaldırılmış ve her abhaz köyünün etrafına iki tane gürcü köyü konuşlandırılıyor.) 19 şubat 1931'e kadar varlığını sürdürmüş, ardından sosyalizmin başına gelen en kötü şey olan stalin tarafından abhazya özerk sovyet sosyalist cumhuriyeti'ne (abkhazia assr) dönüştürülmüştür.

    abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti'nin bayrağı:

    [http://upload.wikimedia.org/…g_of_abkhazian_ssr.svg http://upload.wikimedia.org/…g_of_abkhazian_ssr.svg]

    ve arması:

    [http://upload.wikimedia.org/…_the_abkhazian_ssr.png http://upload.wikimedia.org/…_the_abkhazian_ssr.png]

    bu şekildedir.

    sovyetler döneminde abhazya'ya 'geri dönüş imarı' yani abhazya'ya gürcüleri yerleştirme adıyla devasa bir organizasyon kurulmuştur. hala abhazya'da iki odalı köy evleri olan "beria evlerini" görebilirsiniz. beria evlerine gürcüler yerleştirilmiş, yunan ve türk kökenliler de sibirya'ya sürülmüştür. abhazların da kazakistan'a sürülmeleri gündeme geldiğinde stalin 'biz nasıl olsa onları belli bir süre asimile ederiz, yok ederiz' diyerek karşı çıkmış, biraz da halkın tepkisinden korkmuştur. belli bir süre abhaz okulları kapatılmış, abhazca konuşmak yasaklanmıştır. abhaz halkına önderlik edebilecek abhazlar yok edilmiştir. lakoba da bunlardan biridir. (lakoba'nın ailesinden türkiye'nin bıçkı köyü'ne kaçmış, şimdi ise tekrar abhazya'ya geri dönmüş kişiler mevcuttur.) öyle bir psikolojik savaş yürütülmüştür ki insanlar soylarını inkar eder noktaya gelmiş, 1990'ların başında birçok insan abhazca konuşmaya çekinir, utanır olmuştur. bugünkü abhazya'da abhazların soylarına dair bağlılığı ve her alanda abhazca konuşma isteğinin kaynağı da budur aslında.

    28 nisan 1991 tarihinde gürcistan bağımsızlığını ilan etmiş, sovyetler birliği'nden çekildiğini açıklamış, abhazya ise, stalin döneminde tüm yaşananlara rağmen, gürcü faşizmine karşın, sovyetler birliği'nde kalmayı teklif etmiştir. abhazya özerk sovyet sosyalist cumhuriyeti nüfusunun çoğunluğu sovyetler birliği'nin korunması için yapılan referanduma katılmıştır. ne olduysa sovyetler birliği'nin dağılmasının ardından olmuştur.

    abhazlar'ın rus desteği aldığını iddia etmek-ki bu da kabul edilemez aslında ama- bir nebze kabul edilebilir de; eğitimden geçtiklerini söylemek gerçekten bende "doğru söylediğini ispat etmek isteyen, arkadaşının da kendisi gibi elinde gösterebileceği bir kanıtı olmadığı halde kendisi suçlandığı için, nasıl olur ya ben doğru söylüyorum ama, heyecanı yaşayan çocuk" hissi yarattı. ne eğitiminden söz ediyorsunuz siz allah aşkına? konuyu yüzeysel olarak ele almak isteyen arkadaşlar 1993 yılında yayınlanan, rahmetli mehmet ali birand'ın sunduğu, mithat bereket'in gidip savaş ortamından seslendiği 32. gün programını izleyebilir:

    [http://www.youtube.com/watch?v=efb94bqdbsu http://www.youtube.com/watch?v=efb94bqdbsu]

    videonun 10:00'uncu dakikasında konuşmaya başlayan kafkas öztürk (atrışba kafkas), askerliğinin ardından savaşmak için abhazya'ya gidiyor da, ilk düzgün birlik öyle kuruluyor. yazı dizisinde olay şu ifadelerle anlatılıyor hatta: "kafkas abhazya’ya gelince kaba bir gözlem yapıyor. sonra da ilk tespitini açıklıyor. böyle savaşılmaz! hemen kolları sıvıyor. önce gerilla eğitimi için bir birim oluşturuyor. bu yetişmiş birlik, doğrudan cumhurbaşkanı ardzınba’ya bağlı olarak görev yapıyor.
    film yızdızlarını “çatlatacak” bir yakışıklılığa sahip olan kafkas’ın gudauta caddelerinde bir yürüyüşü var ki, sormayın… kendisi hiçbir şey söylemiyor. ama ona bakanlar “abhazya’yı bu çocuk kurtarır” dedirtiyor." keşke şu satırları okyan herkesin kafkas öztürk gibi bir adamla tanışabilme fırsatı olsa...

    ne eğitiminden bahsediyorsunuz allah aşkına?

    abhazların emperyalist desteğinin rusya olduğu(?), gürcistan'ın belirsiz olduğu söylemi de komik gerçekten. "ardzınba and his motherland" adlı ghennady alamia'nın kitabında geçiyordu, onu tam alıntılayamayacağım. ruslar sadece sovyetler zamanından kalma rus askeri sayfiye yeri olan bölgeye ihtarlarına rağmen gürcüler'in girmesi üzerine birkaç paraşütçü indiriyor. bunun haricinde o dönem batı ile yakın ilişkiler içerisinde olmayan ve askeri arenada yeteneksizlikleri ile ün salmış gürcülere "para karşılığı" silah ve teçhizatlarının bir kısmını rusya satıyor. tabii ki de abhazlar da ruslardan silah satın alıyor. ama gürcülerin satın alma gücü nerede abhazların hele bir de o dönemde nerede... hey gidi hey.

    abhazların ateşkesi bozduğuna yönelik de şöyle bir bilgi geçmek istiyorum: "abhazya basınında, hukuk bilimleri doktoru prof. dr. taras şamba tarafından hazırlanan, abhazya cumhuriyeti ve gürcistan cumhuriyeti arasında karşılıklı ilişkilerin esasları hakkında bir antlaşma taslağı yayınlandı. bu belgenin maddeleri gürcistan ve abhazya’dan egemen devletler olarak bahsediyordu. aynı zamanda bu cumhuriyetlerin devlet birliği, federatif ilişkiler kurulması esasına göre teklif ediliyordu. örneğin 3. maddede şöyle deniyordu: “abhazya cumhuriyeti gürcistan cumhuriyeti ile gönüllü olarak birleşir ve gürcistan ve abhazya anayasalarıyla gürcistan cumhuriyeti’nin yönetimine bırakılan yetkiler dışında kendi topraklarında yasama, yürütme ve yargı erklerine tam olarak sahiptir”. yasama inisiyatifi olarak antlaşma taslağı abhazya yüksek sovyeti oturumlarının gündemine alındı. parlamentonun 14 ağustos 1992 tarihli oturumunda görüşülecekti, fakat o günün şafağında gürcü birlikleri abhazya’ya girdi."

    yani abhazya federatif bir ilişki kurulmasını kabul ettiği, adım attığı halde gürcü birlikleri abhazya'ya saldırdı. gürcistan'ın, hele ki gamsakhurdia ve şeverdnadze'nin diplomatik çözüm aradığı kocaman bir yalandır. hele ki gamsakhurdia'nın le monde gazetesine verdiği röportaj bunu gözler önüne sermektedir. o gün federatif bir ilişki mümkünken ve bunu abhaz tarafı teklif etmişken, bugün her iki taraf için de yaşanan acıların sonucunda bu mümkün değildir.

    etnik temizlik olayına geri dönmek gerekirse, bu savaşta bir etnik temizlik yapılmaya çalışılmıştır, evet. fakat bu etnik temizliği abhazlar değil, gürcüler yapmaya çalışmıştır. abhazlar savaş başladığında bile gürcüler'in abhazları tamamen katletmeye kalkışacağına inanmamıştır. lakin dönemin gürcistan savunma bakanı georgi karkaraşvili 25 ağustos 1992'de çıkıp "97 bin abhaz'ı yok etmek için 100 bin gürcü'yü feda edeceğim" demiştir.. zviad gamsahurdiya da "bunlar halk değil, çöp yığını, süpürülmeli' demiştir. bu nedenle de öne sürülen gürcistan birliklerinde, uyuşturucu bağımlıları, cezaevlerinden salınmış katil, tecavüzcü ve azıllı suçlular yer alıyordu.

    sadece savaş sırasında gürcülerin elinde olan oçamçira'dan bahsedeceğim: burada 7 bin abhaz evi yağmalanmış, iç çamaşırlarına kadar herşeyleri alınmıştır. ermeni, rus ve gürcülerin de evleri yağmalanmıştır. komutan margiani, her yağmadan pay almaktaydı. yarım senede milyoner olmuştur. yaptıklarını gizlemek için de bir süre sonra "abhazların evlerine dokunmayın" diye her direğe duyuru asmıştır. ama askerler, suçlular ve uyuşturucu bağımlıları bu evlere de girmeyi sürdürmüştür.

    oçamçira'da abhazca konuşanlar öldürülmüş, ellerinden pasaportları alınmış, abhaz olduklarını söyleyenler işkence görmüştür. bölge hastanesinde işkenceye uğramış, kafasız, kolsuz, ayaksız, soyulmuş abhazların cesetlerinin varlığına şahitlik edilmiştir. gürcü yayın organları bu vahşeti satırlarına, ekranlarına taşıyıp, bunları yapanları kahraman ilan etmiştir.

    ermeni ve ruslar abhazların yanında yer almıştır evet, ayrıca gürcülerin bir kısmı da abhazlar'ın yanında yer almıştır. (savaş çıkar çıkmaz eline tüfeğini alıp yan komşusu abhaz ailesinin katleden gürcüler hariç). ermeni ve gürcü ailelerin bir kısmı savaştan sonra batum'a yani acaralara sığınmış, kimi orda kalırken kimi de abhazları'ın yardımıyla gemiyle soçi'ye dönmüştür.

    sadece iki örnek paylaşacağım, biri gürcü biri ermeni olan. özellikle abhazların ağzından yazmıyorum ki, bu durumun basit bir milliyetçilik örneği olarak abartılmış ya da çarpıtılmış olmadığı anlaşılsın diye. ve bunlardan binlercesi var"etnik temizlik ya da savaş suçu" kapsamında olan:

    tamış köyü'nden, kreş yöneticisi svetlana çakvetadze (23 mart 1993 batum):

    "tamış'ta dehşet hüküm sürüyordu. köy yağmalanmış ve yok edilmişti. abhazlar yurtlarının her parçası için kahramanca çarpışıyorlar. burası 1000'den fazla "mhedrioni" ve diğer gürcü milislerin mezarı oldu. abhaz köylülerinin halkı bir süre için dağlara çekilmişti ve buradan her akşam saldırı düzenliyorlardı. çoğu kahramanca can verdi, fakat silahlarını ellerinden bırakmadılar, teslim olmadılar ve olmayacaklar! köyle yağmacılık, çapulculuk ve tecavüz olayları devam etmektedir. "anuarhu" kasabası tamamen yok edilmiş. yaklaşık bir hafta önce gürcü askerleri elvard tuvara'nın evine girdiler. (bu gürcü'nün çok sayıda abhaz dostu var.) ev sahibi evde yoktu. evde bulunan karısı janna'yı, kız kardeşi izo'yu ve yeğeni jüliet'i(18 yaşında) işkenceden geçirip tecavüz ettikten sonra kurşuna dizmişlerdi. jüliet'e tecavüz edildikten sonra başından ve belinden kurşunlanmıştı. sonra içeridekilerle birlikte evi ateşe vermişlerdi (...)"

    tamış köyü sakini, sovhoz işçisi, efrem seysyan:

    "labra'da ve tamış'ta çok vahşet yaşandı, kadınlara ve küçük kızlara tecavüz edildikten sonra öldürüldüler... labra köyünden kingil ustyan adlı bir kadını çırılçıplak soyarak, ayaklarının altına sürekli kurşun sıkıp bıçakla yaralayarak, kar üstünde dans ettirdiler. abhazlar sayesinde ölümden kurtuldu. başka bir kadına, seda kosyan'a kocasının gözleri önünde tecavüz edildi, şimdi kocası akıl hastanesinde. 17 şubat 1993 günü bizi ve tamış'tan komşuları (efrem seysyanla birlikte, katsuba tolik, katsuba ivan, mangov sergey, keşeşyan arut, polosyan valeri, berzeniya valeri, fatayev anatoli) evimizden aldılar, sabaha kadar dayaktan geçirip işkence yaptılar. tamış eczanesinde ayaklarımıza mermi yağdırdılar, bıçakla yaraladılar, üzerimizde, kurşuna dizme talimi yaptılar (...)"

    son bir örnek de annesi ve karısı abhaz olan bir gürcü, oçamçira dikiş fabrikası işçisi m.ş. kiguradze: "komşularımız ilgililere annemin abhaz olduğunu söylemişler ve devlet konseyi askerleri (gürcü) anne babamın evine zorla girip yağmalamışlar. anne babama, bana ve üç küçük çocuğuma ait giyim eşyalarının tümünü götürmüşler. bu durumda ormanda saklanmak zorunda kaldık, sonra oçamçira ilçesi kutol köyüne kayınpederimin evine gittik. eşim abhaz olduğu için beni de arıyorlardı(...)"

    dedim ya, bunlar gibi binlercesi var. fakat abhazlar'ın stratejik nedenle "şimdilik" var olan rusya dışında, koruyan kollayanı, abisi yok gürcistan gibi. şu sürekli linkleri verilen, raporlarından alıntılar yapılan insan hakları örgütleri, avrupalı, amerikalı akademisyenler filan buraya da gelse de, en azından her iki tarafın yaşadıklarını yansıtsa...

    abhazya, öyle aman ben tespitler yapacağım, aferin alacağım kafasıyla yorumlanamayacak kadar kan ve acı dolu bir coğrafyadır. sadece abhazlar için değil, bugünün tüm abhazyalı halkları için...
  • hakkinda guzel bir film icin
    (bkz: mandariinid)
  • romantik-milliyetçi söylemlerle, tek bir kanıt, elle tutulur, üretilmiş bir materyal olmadan savunmaya devam ettikçe abhazları gürcistan karşısında zor durumda bırakacak olan savaştır.

    abhazya'da yaşayan, milliyetçi duygular yerine; savaşta eline silah almamış, alsa bile komşularını acımasızca öldürmemiş gürcülerle, ermeni, rus, türk ve diğer tüm halklarla bugün kardeşçe yaşayan abhazlar'a karşın diasporada, asıp kesen, milliyetçi söylemlerde bulunan, düşmanlık edebiyatı yapan abhazlar var.

    gürcüler akademik yayınları çatır çatır sıralarken, yalanlarla dolu raporlara ışık tutarken, milliyetçilik ve ırkçılıklarını halı altına süpürüp saklarken biz çıkıp sadece ayaayra da ayaayra diye bağırırsak, abhazyalılar hala "rusca"dan başka dil kullanmadan, akademik içerik üretmeden dertlerini dünyaya anlatabileceğini düşünürse, yukarıdaki söylemlerle karşılaşıp "aman ne de yiğit savaştık, yaşasın ayaayra" dan başka cevap bulamayız.

    allahtan george hewitt, viacheslav chirikba gibi adamlar var hala...
  • rus iç savaşı gibidir.
hesabın var mı? giriş yap