• başrollerinde hugh grant ve ben whishaw'ın oynadığı bbc dizisinin ismi. hugh grant liberal politikacı jeremy thorpe'u canlandırmakta. konu eşcinsel seks skandalı. stephen frears imzası var. hugh grant'ın alışageldik rolleri dışındaki ilk elle tutulur rolü ve ilk dizisi. seyretmeye değer.
  • (bkz: ben whishaw)'un (bkz: london spy)'daki performansını devam ettirdiği dizi.

    öpüşen erkekler görmekten rahatsız oluyorsanız izlemeyin. aksi taktirde çok keyifli bir ilk bölüm olmuş.
  • hugh grant'a ne çok benziyor, bütün ingilizler mi aynı derken meğer kendisiymiş zaten.

    ince ve iğneleyici ingiliz esprilerinden hoşlanıyorsanız izleyin. hugh grant'ı kariyerini oturttuğu tipten tamamen farklı bir rolde görmek ilginç bir deneyim. adam oyuncuymuş meğerse ya.

    uyarı: kadınları öptüğünden daha ateşli bir şekilde erkekleri öpüyor, hatırlatayım.
  • hugh grant ve ben whishaw'un yanısıra, alex jennings'in de döktürdüğü mini dizi. politik komplo konulu bir dizi için gayet sürükleyici, müzikler, mekanlar, akıp gidiyor.

    --- spoiler ---

    mahkemede aklanan jeremy thorpe'u mahkum ettiği için eleştiriler almış. ancak davanın hakimi jüriye finaldeki konuşmayı yaptıysa, söyleyecek çok söz yok.
    --- spoiler ---

    karakterlerin hiçbirinin gerçek hayatta masum olmadığı ortada...
  • ingiltere sevdalısı bir hocamın tavsiyesiyle izlediğim ve oldukça beğendiğim mini dizi.

    hem içerik hem de teknik özellikleri bakımından % 100 orjinal bir ingiliz dizisi. aksanlar, göndermeler,espiriler ,çekimler, oyunculuklar , tempo hepsi birer tipik ingiliz draması.

    romantik komedilerde görmeye alıştığımız hugh grant'ın dramada da nasıl döktürdüğünü görmek cidden çok güzeldi. bu ingilizler'in alayı kırık artık buna kesin olarak eminim. alayı hangi rolde oynarlarsa oynasınlar anasını ağlatıyorlar. sanırım bunda ülke kültüründe tiyatronun önemli bir yer tutmasının payı büyük.
  • bugun izledigim ve gercekten bayildigim 3 bolumluk dizi. kimse deginmemis ama dizide anlatilanlar kurgu degil - hepsi gercek. daha dogrusu, merak edip arastirirsaniz, olaylarin tam da o sekilde gerceklestigini ogrenebilirsiniz. ayrica dizi thorpe oldugu icin cekilebilmis, kendisi hayattayken bu skandalla ilgili belgesel ve dizi projelerinin hepsini engellemis. bu diziden sonra bbc skandal uzerine yaklasik 50 yil once cektigi belgeseli yayinlayabilmis... norman scott inanilmaz bir karakter, dizinin en sonunda bugunku halini gorebiliyorsunuz.

    --- spoiler ---

    thorpe'un cevresinin kendisine sahip ciktigini, hakimin de tamamen tarafli hareket ettigini acikca goruyorsunuz dizide. gercekte de hakimle cok dalga gecilmis, yillarca alay edilmis bu davada takindigi tavirdan oturu.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    norman scott'un gercek hayatta hala ulusal kimlik/sigorta karti yokmus, onu da en sonunda gosteriyorlar.
    --- spoiler ---
  • ingiltere’de 1959-1979 tarihleri arasında milletvekili olarak göreve yapan ve 1967-1979 tarihleri arasında da liberal parti’nin liderliğini yürüten jeremy thorper’un hikayesini anlatan 3 bölümlük mini bbc tv dizisidir. dizinin başrollerini hugh grant (jeremy thorper) ve ben whishaw (norman scott or norman josiffe) paylaşıyor. dizi jeremy thorper’un karizmatik kişiliği ile parti içindeki hızlı yükselişini ve 1979 yılında cinayete teşebbüsten yargılanmasına ve bu yüzden kariyerinin sonlanmasına ve inzivaya çekilmesine yol açan olaylar silsilesini komedi-drama olarak çok akıcı bir şekilde anlatıyor.

    liberal parti’da north davon’dan milletvekili olarak görev yapan jeremy thorper, aslında gizli bir eşcinseldir. o yıllarda eşcinsel ilişki yasal değildir ve ağır cezaları vardır. eşcinsel olduğunu pek saklamayan ve o zamanlar norman josiffe olarka bilinen norman scott, thorper’ın arkadaşı norman vivian vater’ın ahırında seyis olarak çalışmaktadır. norman’la burada tanışan jeremy, norman’dan çok hoşlanır ve ona kartını verir eğer londra’ya gelirse kendisini bulmasını söyler. ve bir kaç ay sonra norman parasız pulsuz bir şekilde jeremy’nin karşısına çıkar. son işvereni vater’ın yanından sigorta kartını almadan ayrılmıştır. ve bilgisayarın çok yaygın olarak kullanılmadığı o yıllarda iş bulmada ve sosyal yardımlardan ve işsizlik sigortasından faydalanabilmek için bu kart büyük önem taşımaktadır. jeremy’den bu konuda yardım ister. ilişkileri bu şekilde başlar. jeremy, bir kaç yıl süren bu ilişkiyi norman’ın dengesiz davranışları neticesinde sonlandırır. ancak norman’ın sosyal sigorta kartını da çıkarttırmaz. norman’da bu işin peşini bırakmaz ve jeremy’i yaşadıkları ilişkiyi herkese anlatmakla tehdit etmeye başlar. jeremy’nin politik kariyerini sonlandıran asıl hikaye de bundan sonra başlar.

    eğer eşcinsellikle ilgili görüntülerden rahatsız oluyorsanız dizinin ilk bölümünde aşırıya kaçmasa da bunlarla ilgili görüntüler var. ancak ince zeka içeren esprili ingiliz dizilerini seviyorsanız bu da öyle bir dizi. 70’lerin ingiltere’sindeki politik ve kültürel ortamı başarılı bir şekilde aktarıyor.

    adı romantik komedilerle eşleşen hugh grant son yıllarda ekseni iyice değişmeye başlayan rollerine bir yenisini katıyor ve oldukça cazip ama karanlık yönü ve ince nüansları olan bu karakteri büyük bir başarıyla canladırıyor. her zaman yakışıklığı ile ön plana çıkan bu aktörü böyle derinlikli bir karakterde seyretmek büyük bir keyifti.

    en son “lobster” filminde seyrettiğim ve genç yaşına rağmen ingiltere’nin en başarılı aktörlerinden biri olan ben whishaw ise kırılgan görünümlü ama herkesin kalbini kolaylıkla kazanan ve sanıldığının aksine oldukça zeki olan norman scott karakterini yine aynı incelikle ve başarıyla canlandırmış.
  • olayın kurgu değil gerçek olduğunu ikinci bölümün sonunda internetten bakınca öğrendim.

    büyük skandal.
    mesela ülkemizde bir benzerini hayatta göremeyeceğiniz bir olay. çünkü bizde güçlü insanlar çok şükür ki aynı zamanda çok namuslu.

    --- spoiler ---

    jeremy thorpe'u oynayan hugh grant de norman scott'ı canlandıran ben whishaw da çok başarılı oyunculuk ortaya koymuşlar.

    thorpe'un avukatı george carman'ın davayı kabul ederkenki konuşması çok etkileyiciydi. politikacılara dair onca negatif bakış açısı varken gizli eşcinsel sevgiliyi öldürmeye çalışmanın çok da sorun olmayacağından bahsediyordu.

    dizi gerçek hikayeye olabildiğince bağlı kalmaya çalışmış. thorpe'un bütün devlet iradesini kullanarak ta isviçre'deki bir valizi buldurması, içini açıp tüm mektuplarını çalması dahil gerçekte olmuş-bitmiş meselelermiş.

    norman scott'ı vurmaya gelen kiralık katilin de aynı şekilde kendisini koruma olarak tanıtması, bir kasaba yolunun ortasında köpeğini vurması vs. hepsi gerçek.

    bu açılardan bakınca bbc'nin abd yapımlarına göre daha az dramatizasyon kullandığını söyleyebiliriz. dizideki birçok sahne, mimik dahi gerçek fotoğraflarla ve görüntülerle uyuşuyor. bu açıdan da çok başarılı.

    düşünün, earl of arran, "boofy"nin evindeki kunduzlar bile gerçek. adam baya takıntılıymış.
    --- spoiler ---

    oyunculuklar, çekimler, gerçekçilik, müzikler...
    çok çok başarılı. üç bölüm hemen geçip gidiyor.

    9/10.
  • ben wishaw 'a golden globe kazandıran, 3 bölümde şahane şeyler anlatan, tam bir ingiliz işi olan dizi. absürd ve hüzünlü.

    --- spoiler ---

    ben wishaw'ın röportajda belirttiğine göre -dizinin sonunda da yazıyor zaten- norman scott hala sağlık kartını elde edememiş.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap