*

  • bir solukta başlanıp biten bir öykü. can yayınlarının cep kitaplarından biri olarak yayımlanmış. çevirisi de formatı da insanı okumaya, öyküyü de zihinlere kazımaya teşvik ediyor. her ne kadar edebiyat kendi dilinde okunmalı gibi bir görüş var olsa da, iyi bir çeviri okumanın zevki başka bişey...
  • olayları iç dünyasında devamlı farklı bir bakış açısıyla izleyen, hareketlerini ve yapmış olduklarını sürekli kendine doğru olarak gösteren, erdemleri olarak saydığı davranışlarının esiri olan ve böylece mutluluğu bulmak için seçtiği yolda bile ters istikamete sapıp hem kendini hem de karşısındakini cezalandıran bir adamın ağzından ve düşüncelerinden aktarılan öykü. hikayenin bütünündeki akıcılık sayesinde, son bölümlerdeki duygu yoğunluğu çok sade fakat bir o kadar da güçlü bir şekilde aktarılıyor yazar tarafından; dostoyevski ne de olsa.
  • (bkz: uysal kız)
  • kitaptaki hikayeyi bir kenara koyunca, akılda kalan şu oluyor:

    insan hastaysa fikirleri de hastadır.
  • dostoyevskinin kısa ve sarsıcı bir anlatısı
  • psikolojik denebilecek, karamsar bir dostoyevski öyküsü. içinde bol bol kadınların ayağını öpme*, ve "ne olur köpeğiniz olmama izin veriniz sahibem" temalı yakarışlar mevcuttur.
  • monologları, psikolojik derinliği ve konusu açısından her ne kadar farklı olsa da okurken aklıma sık sık yer altından notları getirdi bu eser.
  • uysallıkta yatan gizem ve duygu yüklülüğün tam tanımı bu kitapta yapılmıştır.
    ne yaparsak yapalım,bazen sevgisinden bir dal bile koparamayız.
  • film ekimi ile istanbul'da gösterime giren film veyahut dostoyevski'nin 1876'da yayınlanan kısa hikayesi. dosto'nun hikayesini okumadım ama filmi izledim. ondan bahsedeyim.

    filmin ana karakteri olan hanımefendinin ismi imdb'de yazmıyor ama yalnızca bir kez, kerhanevari bir hale dönmüş ziyaretçi evindeki sahnede a ile başlayan bir isim telaffuz ettiğini hatırlar gibiyim. güzel sahneydi.

    rusya kırsalının hikayesi. film, bu bölgede yaşayan insanların yeterince hizmet alamadığından, aldıkları hizmetlerin barındırdığı çarpıklıktan, hizmet verenlerin insan haklarından bihaber olduklarından söz ediyor.

    ana karakterimiz, sibirya'nın ücra ücra köşelerinde-ki sanıyorum sibirya da bir hayli ücra bir köşede- hapishaneye düşmüş olan kocasına paket yollar, ama yolladığı paket kabul görmez. o da trenle uzun mesafeler alarak hapishanenin içinde bulunduğu boktan kasabaya gelir. kasaba boktandır, fırsatçı insanlarla doludur, kadın bu hengamede hapishanenin paket teslim bölümüne bu kez bizzat kendi getirir kolisini. yine kabul görmez, kocasının akıbetini merak eder. bu sırada kasabadaki yozlaşmış polisler ve çalışanlar ile, orospu çocuğu pezevekler ile ve daha nice ruhu beş para etmez tiplerle ilişkiler içine girmek zorunda kalır. tüm bunlara rağmen ana karakterimiz pek konuşmayan, yüz ifadesi çok değişmeyen ve en can sıkıcı tarafı da her işaret verildiğinde sorgulamadan bunu gerçekleştiren bir tiptir.

    film gerçekten yavaş. sıkıldığım bazı sahneler olduysa da, bütüne baktığımda filmi sıkıcı bulduğum söylenemez. gayet normaldir ki, bazı sahnelerden çok keyif aldım, bazıları ise sıkıntı yaşattı. totalde filme 7/10 diyebilirim, ki bu gayet iyi bana kalırsa. 142 dakika. uzun biraz.
hesabın var mı? giriş yap