• ford mustang bu yil piyasaya cikmi$tir, amerikan arabasi konseptini ba$tan a$agiya degi$tirmi$tir.(bkz: muscle car)
  • türkiye 1964'te gün gün şu olayları yaşamıştır:

    4 ocak: inönü'nün 10. ve son kabinesi 175'e karşı 225 oyla güvenoyu aldı. kabinede 3 bağımsız milletvekili bulunuyordu. ferit melen, maliye bakanlığı; bülent ecevit ise çalışma bakanlığı görevlerine getirildi.
    9 ocak: ünlü yazar halide edip adıvar (doğ:1884) öldü.

    15 ocak: kıbrıs konferansı londra'da başladı.

    23 ocak: kıbrıs'ta bayraktar camii tekrar bombalandı. eoka saldırıları bütün hızıyla devam ediyor.

    31 ocak: londra'da toplanan kıbrıs konferansı başarısızlıkla dağıldı.

    6 şubat: kurtuluş savaşı komutanlarından albay şefik aker (doğ:1877) öldü.

    12 şubat: kıbrıs'ta türklere yönelik kanlı saldırılar oldu.

    15 şubat: kıbrıs konferansı'nın başarısız olması üzerine, ingiltere, birleşmiş milletlere başvurdu.

    21 şubat: başbakan ismet inönü'ye, mesut suna adlı bir kişi tarafından suikast teşebbüsünde bulunuldu.

    4 mart: birleşmiş milletler güvenlik konseyi 'beşli planı' kabul etti. kıbrıs'a üç ay için milletlerarası barış kuvveti gönderilmesine karar verildi.

    12 mart: kıbrıs'a müdahale için garantör devletlere 48 saat süre verdik. inönü: "... ültimatom verdim. bir reaksiyon göstermezse çıkartma yapacağım... sabrediyoruz."

    16 mart: tbmm, kıbrıs'a gerektiğinde müdahalede bulunmak için inönü hükümetine yetki verdi. oylamaya katılan 495 üyeden, 4'ü çekimser, 6'sı red, 485'i olumlu oy kullandı.

    7 nisan: başbakan inönü, kıbrıs cumhurbaşkanı makarios'a mektup gönderdi. türklere yönelik saldırılar devam ediyor.

    27 nisan: ankara'da 2. çubuk barajı hizmete açıldı.

    5 mayıs: tbmm'de, kıbrıs politikası üzerine yapılan genel görüşmede inönü: "... kıbrıs'taki türkleri hür yaşatmak şeref görevimizdir... aksi bir hal çaresine bizi razı etmeye kimsenin gücü yetmeyecektir." dedi.

    7 mayıs: türk karasuları 6 deniz miline çıkartıldı.

    3 haziran: kurtuluş savaşı komutanlarından orgeneral kazım orbay (doğ:1887) öldü.

    5 haziran: türk hükümeti'nin kıbrıs'a müdahale kararı üzerine abd başkanı lindon b. johnson'ın muhtemel sovyet müdahalesine ve amerikan yardımından alınan silahların kullanılmasının kabul edilemiyeceğine dair mektubu: (bu mektup 13.01.1966 tarihli senato kararıyla kamuoyuna açıklanmıştır.)
    "sayın bay başkan,
    türkiye hükümetinin, kıbrıs'ın bir kısmını askeri kuvvetle işgal etmek üzere müdahalede bulunmağa karar vermeyi tasarladığı hakkında aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevk etmektedir. en dostane ve açık şekilde belirtmek isterimki, geniş çapta neticeler doğurabilecek böyle bir hareketin türkiye tarafından takip edilmesini, hükümetinizin bizimle evvelden tam bir istişarede bulunmak hususundaki taahhüdü ile kabili telif addetmiyorum...
    yıllar boyunca türkiye'yi en sağlam şekilde desteklediğini ispat etmiş olan amerika gibi bir müttefikine, bu şekilde sonuçları olan tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakılmasının hükümetiniz bakımından doğru olduğuna hakikaten inanıp inanmadığınızı sizden sorarım. binanenaleyh, böyle bir harekete girişmeden önce abd ile tam bir istişarede bulunmak sorumluluğunu kabul etmenizi özellikle rica etmek zorundayım.
    1960 tarihli garanti antlaşması uyarınca böyle bir müdahalenin caiz olduğu kanaatinde bulunduğunuz intibaındayım. bununla beraber, türkiye'nin tasarladığı müdahalenin, garanti antlaşması tarafından açıklıkla önlenen bir çözüm sureti olan bölüşmeyi gerçekleştirme gayesine matuf olacağı yolundaki anlayışımıza dikkatinizi çekmek zorundayım. ayrıca, söz konusu antlaşma teminatçı devletler arasında istişareyi gerektirmektedir. birleşik amerika, bu durumda bütün istişare imkanlarının hiç bir şekilde tüketilmediği ve dolayısıyla, tek taraflı harekete geçme hakkında da henüz kabili istimal olmadığı kanaatindedir.
    diğer yönden, bay başkan, nato vecibelerine de dikkatinizi çekmek zorundayım. kıbrıs'a vaki olacak türk müdahalesinin, türk-yunan kuvvetleri arasında silahlı bir çatışmaya sürükleneceği hususunda zihninizde en ufak bir tereddüt olmamalıdır. dışişleri baknı rusk, la haye'de yapılan son nato bakanlar konseyi toplantısında türkiye ile yunanistan arasında bir savaşın kelimenin tam anlamıyla düşünülemez olarak telakki edilmesi gerektiğini beyan etmişti. nato'ya katılmak, esas icabı olarak, nato memleketlerinin birbirleriyle savaş yapmayacaklarını kabul etmek demektir. almanya ve fransa, nato'da müttefik olmakla yüz yıllık kin ve düşmanlıklarını gömmüşlerdir. aynı şeyin yunanistan ile türkiye'den de beklenmesi gerekir. ayrıca, türkiye tarafından kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale sovyetler birligi'nin konuya doğrudan doğruya karışmasına yol açabilir. nato müttefiklerimizin tam rıza ve muvafakatları olmadan türkiye'nin girişeceği bir hareket sonucunda ortaya çıkacak bir sovyet müdahalesine karşı türkiye'yi korumak mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim.
    diğer yönden, bay başkan, bir birleşmiş milletler üyesi olan türkiye'nin vecibeleri dolayısıyla da endişe duymaktayım. bm, ada'da barışı korumak için kuvvet temin etmiştir. bu kuvvetlerin görevi zor olmuştur. fakat, geçen son birkaç hafta içinde, ada'daki şiddet hareketlerinin azaltılmasında tedrici bir şekilde muvaffak olmuşlardır. bm arabulucusu henüz işini bitirmemiştir. hiç şüphem yok ki, bm üyelerinin çoğunluğu, bm gayretlerini baltalayacak olan ve bu zor meseleye bm tarafından makul ve barışçıl bir hal tarzı bulunmasına yardım edebilecek her hangi bir ümidi yıkacak olan türkiye'nin tek yönlü hareketinde en sert bir şekilde tepki gösterecektir.
    aynı zamanda, bay başkan, askeri yardım alanında türkiye ve abd arasında mevcut iki taraflı anlaşmaya dikkatinizi çekmek isterim. türkiye ile aramızda mevcut 1947 tarihli antlaşmanın 4. maddesi mucibince, askeri yardımın, veriliş maksatlarından başka amaçlarla kullanılmaması için hükümetinizin, abd'nin muvafakatını alması gerekmektedir. hükümetinizin bu şartı tamamen anlamış bulunduğunu muhtelif vesilelerle birleşik devletlere bildirmiştir. mevcut şartlar altında türkiye'nin kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin kullanılmasına abd'nin muvafakat edemiyeceğine size bütün samimiyetimle ifade etmek isterim.
    ...
    sözlerimi pek fazla sert bulabilir ve bizim, kıbrıs meselesinde türkiye'nin ilgisine karşı bigane (yabancı) olduğumuzu düşünebilirsiniz, durumun böyle olmadığını, size temin etmek isterim...türkiye ile olan ilişkilerimize çok büyük bir değer veriyoruz... siz ve biz, komünist dünyasının ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte dövüştük. bu dayanışma bizim için büyük bir mana taşımaktadır... kıbrısla ilgili olarak, türk cemaatini tehlikeye maruz bırakacak herhangi bir çözüm yolunu desteklemeyi düşünmüyoruz. nihai bir çözüm yolu bulamadık, zira bunun dünyadaki en girift meselelerden biri olduğu aşikardır...
    nihayet bay başkan, en ciddi meseleyi; savaşmı?, barışmı? konusunu vazetmiş bulunuyoruz. bu konular türkiye ve birleşik amerika arasındaki iki taraflı ilişkilerin çok ötesine giden meselelerdir. bunlar, sadece türkiye ve yunanistan arasında bir savaşı muhakkak olarak doğurmakla kalmayacak, fakat kıbrıs'a tek taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemeyen sonuçlar nedeniyle, daha geniş çapta çatışmalara yol açabilecektir.
    ... en dostane şekilde size şunu bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniş ölçüde istişare etmeksizin böyle bir harekete tevessül etmeyeceğinize dair bana teminat vermediğiniz takdirde konunun gizli tutulması hususunda ki talebinizi kabul edemiyecek ve nato konseyi ile bm güvenlik konseyi'nin acele olarak toplantıya çağrılmasını istemek mecburiyetinde kalacağım.
    ....
    hürmetlerimle"

    5 haziran: adalet partisi genel başkanı ragıp gümüşpala (doğ:1897) öldü.

    7 haziran: senato kısmi seçimleri yapıldı. ap:31, chp:19, bağımsızlar:1 senatörlük kazandılar.

    9 haziran: başbakan inönü, başkan johnson'ın mektubunu cevaplandırdı. (bu mektup, 13.01.1966 tarihli senato kararıyla kamuoyuna açıklanmıştır.)
    "sayın bay başkan,
    kıbrıs'ta garanti antlaşması gereğince ferdi hareket hakkını kullanma kararını arzunuz veçhile talik ettik (erteledik). mesajınıza hakim olduğunu buyurduğunuz açık kalplilik ve dostluk hislerine dayanarak, ben de size cevabımda durumu ve düşündüklerimizi tam bir samimiyetle açıklamaya çalışacağım.
    bay başkan,
    mesajınız gerek yazılış tarzı, gerek içindekiler bakımından amerika ile ittifak münasebetlerinde daima ciddi bir dikkat göstermiş olan türkiye gibi bir müttefikinize karşı hayal kırıcı olmuş, ittifak münasebetlerine değinen muhtelif konularda önemli görüş ayrılıkları belirtilmiştir. gerek bu ayrılıkların, gerek mesajın genel havasının sadece çok sıkışık bir zamanda acele toplanmış mut'alara dayanarak yapılmış iyi niyetli bir teşebbüsün telaşından doğmuş hususlardan ibaret olmasını yürekten dilerim.
    ilk önce garanti antlaşması icabı olarak kıbrıs'a askeri müdahale zarureti görüldüğü, zamanın abd hükümeti ile istişare etmekte kusur ettiğimiz önemle belirtilmektedir. 1963 sonundan beri kıbrıs'ta askeri müdahale ihtiyacı, bu sefer ile beraber dördüncü oluyor.
    başından beri amerika ile bu konuda istişare ettik. 25 aralık 1963'de ilk buhran patladığı vakit, garantör devletlerle temas ettiğimizde, derhal amerika'yı haberdar ettik ve amerika bize bu konuda kendisinin bir taraf teşkil etmediği cevabını verdi. ondan sonra müdahale müzakeresini ingiltere ve yunanistan ile yaptık ve bildiğiniz gibi, 26 aralık 1963'te ingiliz komutası altında üçlü bir askeri idare kuruldu. londra konferansı'nın ve ingiliz-amerikan müşterek tekliflerinin makarios'un tutumu yüzünden akamete uğraması ve ada'da türklere tecavüzlerin devamı dolayısıyla şubat ayında çok buhranlı günler geçirdik ve durumun vahametinden amerika'yı haberdar ettik.
    ingiliz-amerikan tekliflerinin reddi ile hasıl olan boşluk dolayısıyla ada'da nizamı tesis için müdahalenin zaruretini anlattık ve her an müdahale mecburiyetinde kalacağımızı size bildiridik. hatta sizden muayyen konular için teminatlar istedik. bunlara olumlu cevap verdiniz. buna rağmen bizden müdahale etmememizi istediniz ve makarios'a bm'de lüzumlu dersin verileceğini ve türk hak ve menfaatlerinin tamamiyle korunmasını sağlayan bir plan hazırlandığını ifade ettiniz.
    bu isteğinize uyduk, fakat bm'de arzu edilen sonuç alınamadı. üstelik, güvenlik konseyi'nin kurulmasına karar verdiği, bm kuvveti'nin kurulması bir sorun halini aldı. işte 3. defa müdahale ihtiyacı, 4 mart güvenlik konseyi kararından sonra, bm kuvvetleri'nin teşekkül edip etmeyeceği hakikaten tereddüt uyandırdığı günlerde, kıbrıs'taki tedhişçilerin cesareti artınca, tecavüzlerine karşı türk cemaatini korumak için yeniden ortaya çıktı.
    fakat bm kuvveti'nin en kısa zamanda teşkil edileceğini bize temin ederek, güvenlik konseyi kararından sonra müdahale yapmamamızda ısrar ettiniz. teşebbüsümüzü tekrar tehir ederek, bm kuvvetleri'nin görev almasını bekledik.
    sayın başkan,
    ...
    son defa kıbrıs hükümeti açıktan silahlanmaya başladı. bm'i kendi zulmünü ve anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farz etti. bm anayasa nizamını iade ve tecavüzleri durdurmak için selahiyetlerinin ve müdahale niyetlerinin eksik olduğu aşikar bir gerçek halini almıştır. yunan hükümeti'nin kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz.
    bu ahval içinde kıbrıs'ta mezalimi durdurmak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı amerika'da sizin huzurunuzda konuşurken söyledik.
    la haye'de dışişleri bakanınıza böyle bir ihtimal için amerika'nın bizi destekleyip desteklemiyeceğini sorduk. bir cevap vermediniz... her defasında sizi haberdar ettik ve sizin iyice bildiğinizi tahmin ediyordum...
    görüyorsunuz ki, tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakmak istidadı bizde yoktur. bizim şikayetimiz, aylardan beri had bir surette ıstırabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve yunanistan'la iki müttefik arasında husule gelen haklı ve haksız durumda samimi ve ciddi bir vaziyet almamış olmamanızdandır.
    sayın başkan,
    ...
    görüyorsunuz ki türkiye, diğer teminatçı iki devletle devamlı istişare ve gerektiğinde müşterek hareket etmek imkanlarını ciddiyetle aramıştır. bu durumda, türkiye'nin tek başına harekete geçmeden evvel diğer teminatçı iki devlet ile istişare etmek vecibesini yerine getirmediği iddia edilebilir mi? türkiye'ye samimiyetle ve sadakatle yerine getirdiği istişare vecibesini hatırlatmaya lüzum hisseden abd hükümeti'nin, imzaladığı antlaşmaları reddeden yunanistan'a, milletlerarası hukukun temeli olan 'pacta sunt servanda' (bekanın temeli) kuralına uyması gerektiğini hatırlatması icabetmez mi?...
    sayın başkan,
    ...
    mesajınızın, türkiye'nin kıbrıs'a müdahalesinin ada'yı taksim gayesi ile vuku bulacağı kanaatinde olduğunuza dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım...
    sizi en kesin ve açık bir surette temin etmek isterim ki, eğer türkiye bir gün kıbrıs'a askeri müdahale zorunluluğunda bırakılırsa bu, tamamiyle milletlerarası antlaşmaların hükümlerine uygun olarak yapılacaktır.
    ...
    bay başkan,
    mesajınızda nato taahhütlerine temas ederek, nato müttefiklerinin birbirlerine karşı savaş açmamalarının nato'nun ruhunu teşkil ettiğini, kıbrıs'a bir türk müdahalesinin türk-yunan savaşına yol açabileceğini ifade ediyorsunuz.
    sözlerinizin birinci bölümü ile tam beraberlik halindeyim. fakat, nato müttefiklerinin birbirleriyle imzaladıkları milletlerarası antlaşmalara yekdiğerinin ahdi (antlaşmaya ait) haklarına, karşılıklı vecibelerine riayet mükellefiyetleri de, ittifakın aynı derecede hayati önemde bir icabıdır. yekdiğerine karşı ahdi vecibelerini, taahhütlerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifak tasavvur edilebilir mi?
    ... türk-yunan savaşı ancak, yunanistan'ın türkiye'ye tecavüz etmesi halinde olabilir. müdahale halinde bizim düşüncemiz, teminatçı devletler sıfatıyla yunanistan ve ingiltere'yi kıbrıs'ta anayasa düzenini ihya amacıyla fiili işbirliğine davet etmektir. davetimize ve ahdi taahhütlerimize rağmen yunanistan, türkiye'ye tecavüz ederse, meydana gelecek sonuçların sorumluluğu türkiye'ye atfedilebilir mi? ümit etmek isterim ki, bu hususlara yunanistan hükümetinin dikkatini önemle çekmiş bulunuyorsunuz.
    mesajınızın, kıbrıs'ta girişilecek bir hareket sonucunda sovyetlerin müdahalesine maruz kaldığı taktirde, nato müttefiklerinin türkiye'yi savunma yükümlülükleri konusunda tereddüt izhar eden kısmı, nato ittifakının mahiyeti ve temel prensipleri bakımından aramızda büyük görüş farkı olduğunu intibaını vermektedir. itiraf edeyim ki, bu bizim için büyük bir teessür ve ciddi bir endişe kaynağı olmuştur. nato müttefiklerinin herhangi birine yapılacak tecavüz, tecavüz eden tarafından tabiatıyla daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. nato'nun bünyesi, mütecavizin iddialarına kapılacak kadar zayıfsa, tedaviye muhtaç demektir.
    bizim anlayışımıza göre, atlantik antlaşması, üye devletlere, taarruza uğrayan üyeye derhal yardım etmek vecibesini yüklemektedir. her üyenin takdirine bırakılmış olan husus, bu yardımın sadece mahiyet ve ölçüsüdür. şayet diğer üyeler, sovyet müdahalesine maruz kalan nato üyesinin haklı olup olmadığı, müdahaleyi kendi davranışı ile tahrik edip etmediği gibi hususları tartışmaya kalkışırlar ve tartışma sonucuna göre yardım mükellefiyetleri olup olmadığının tespiti cihetine giderlerse, nato ittifakının temel direkleri sarsılmış ve anlamı kalmamış olur.
    ... bm'in ada'daki faaliyeti zulüm idaresini durduramamıştır. son birkaç hafta içinde nispi bir sükun görülmesi ancak rumların yeni hazırlıklarının başlangıcıdır. kuşatılmış köyler devam ediyor. bm'in kuvvetleri, türkleri teskin ederken, rumların mahsüllerini kaldırmalarını sağlıyorlar. türklerin mahsüllerini kaldırabilmeleri için rumların sakin durmalarını temin etmiyor ve rum tecavüzlerine seyirci kalıyorlar. hayati ehemmiyeti haiz olan bu teferruat yüksek ittilaınıza (mevkinize) gelmeyebilir, ama biz, her gün bu faciaların hikayesi içinde yaşıyoruz.
    sayın başkan,
    takip buyurduğunuz politikanın yunanistan'da infial yaratmış olmasını bana karşı delil olarak gösteriyorsunuz. yunanistan, kıbrıs meselesinde antlaşmaları tamamiyle yok edinceye kadar her surette tesir etmeye çalışacak bir mizaçta ve yoldadır. biz, müttefiklerimize haklı davalarımız için ıstıraplarımızı ve soydaşlarımızın içinde yaşadıkları trajedinin temini pek güç olan acılarını anlatamıyoruz. infial nümayişlerinden istifade aramamızada mizacımız elverişli olmuyor. sizi temin ederim ıstırabımız derindir, haklı durumumuzu anlatamıyoruz ve sizin, meseleye layık olduğu önemi verip bu meselenin bünyesinde sakladığı tehlikeleri önlemek için bütün gayretinizi ve otoritenizi kullanmanız lazım geldiğini kabul ettiremiyoruz. fransa ile almanya arasındaki düşmanlığın bırakılması bir örnektir. fakat biz, bu imtihanı bütün anadolu'yu yangın yerine çeviren mezalimden sonra yunanlılar ile dostluk kurmak suretiyle 40 yıl evvel geniş ölçüde geçirmiş bir milletiz.
    sayın başkan
    ... kıbrıs konusu üzerine sizinle görüşmek üzere amerika'ya gitmekten bahtiyar olacağım...
    saygılarımla"

    19 haziran: başkan johnson'ın davetiyle amerika'ya hareket etmeden önce hükümetin kıbrıs politikası ile ilgili olarak güvenoyu isteyen inönü, 194 aleyhte ve 2 çekimser oya karşın 200 lehte oy aldı.

    -ankara ve istanbul'da sıkıyönetim 1 ay daha uzatıldı.

    21 haziran: başbakan inönü, abd başkanı johnson'ın özel uçağı ile amerika'ya hareket etti.

    23 haziran: talat aydemir ve fethi gürcan haklarındaki ölüm cezalarının yerine getirilmesine, osman deniz ve erol dinçer haklarındaki ölüm cezalarının ise yerine getirilmemesine dair kanun kabul edildi.

    24 haziran: inönü, washington'dan ayrılırken açıklama yaptı: "meselenin güçlüklerini saklamak istemiyoruz. fakat amerikalılar ile birlikte dün vardığımız netice, bu güçlüklerin hallini kolaylaştıracaktır.... savaş tehlikesi devam ediyor!.. enosisi kabul ederiz, şu şartla ki ada'nın bir kısmı türkiye'ye bir kısmı yunanistan'a verilsin."

    27 haziran: fethi gürcan idam edildi.

    1 temmuz: inönü, amerika dönüşü fransa'ya da uğrayarak general de gaulle ile görüştü. türkiye'nin kıbrıs politikasını anlattı.

    2 temmuz: inönü yurda döndü. basın mensuplarına: "iyi bir netice ile yurda geldim..." dedi.

    5 temmuz: 20 mayıs darbe girişiminin başı albay talat aydemir idam edildi.

    16 temmuz: kıbrıs'ta rumlar, girne (st. hilarion) kalesini zorlamaya başladılar. kıbrıs yeniden kana bulandı. türklere yönelik şiddetli saldırılar yapılıyor.

    -hamidiye kahramanı, cumhuriyet'in ilk başbakanlarından rauf orbay (doğ:1881) öldü.

    7 ağustos: türk hava kuvvetlerine bağlı jetler, kıbrıs üzerinde ihtar uçuşu yaptı.

    8 ağustos: kıbrıs'ta rumlar saldırılarını ve katliamlarını artırınca, jetlerimiz kıbrıs üzerinde uçmaya ve askeri hedefleri bombalamaya başladı. bir uçağımız düştü, pilot yüzbaşı cengiz topel şehit oldu.

    10 ağustos: sovyetler birliği başkanı nikita kruşçef, başbakan inönü'ye mesaj göndererek itidal tavsiye etti.

    27 ağustos: amerika'nın kıbrıs konusunda türkiye'yi sürekli fedakarlığa zorlaması nedeniyle, ankara'da ilk kez amerika aleyhtarı gösteri yapıldı.

    28 ağustos: ankara'da amerika aleyhtarı ikinci miting yapıldı.

    29 ağustos: ankara, istanbul ve izmir'de kıbrıs için mitingler yapıldı.

    30 ağustos: hükümet, mitingler dolayısıyla izmir fuarını süresiz kapattı.

    7 eylül: kıbrıs erenköy'e helikopter ile yiyecek gönderildi.

    30 eylül: sscb ile kıbrıs cumhuriyeti arasında askeri yardım antlaşması imzalandı.

    5 ekim: hükümet, kıbrıs'ta rumların yarattığı tehlikeli durum dolayısıyla birleşmiş milletler'e başvurdu.

    25 ekim: tatvan-muş demiryolu hizmete açıldı.

    30 ekim: dışişleri bakanı feridun cemal erkin, sovyetlerin gönderdiği uçakla moskova'ya gitti.

    8 kasım: celal bayar 6 ay süre ile serbest bırakıldı.

    16 kasım: genel kurmay başkanı orgeneral cevdet sunay, bazı politikacıların konuşmaları üzerine parti liderlerine ikaz mektubu göndererek;
    1-memleketin iki hasım kampa itilmek istenildiğini,
    2-orduyu, halkın karşısında gibi gösterilmeye çalışıldığını,
    3-komutan ve subayların bu durumdan hoşnutsuz bulunduklarını, belirterek, bunların kesin olarak önlenmesini istedi.

    22 kasım: cumhurbaşkanı gürsel başkanlığında toplanan liderler, rejimin korunması konusunda anlaştılar.

    25 kasım: kurtuluş savaşı komutanlarından korgeneral naci tınaz (doğ:1882) öldü.

    29 kasım: ap 2. büyük kongresinde süleyman demirel 1072 (bilgiç: 552, arıburnu: 39) oy alarak genel başkan seçildi.

    3 aralık: genel kurmay başkanı cevdet sunay'ın bazı basın sahipleri ve politikacıları suçlayan demeci 'kim' dergisinde yayınlandı.

    9 aralık: cumhurbaşkanı cemal gürsel'in, parti liderleriyle yaptığı toplantı ile ilgili bir bildiri yayınlandı: "... tarihin hiç bir devrinde, hiç bir ülkede, siyasi partiler, kendilerine vücut veren anayasa rejiminin meşrutiyetinin istismar edilmesine müsaade etmedikleri gibi ve bundan daha vahim olarak, devletin beka ve güven müesseselerinin başında olan ordusuna dil uzatılmasını veya uzatılmış olduğu iddiasını müsamaha veya sükut ile karşılamamışlardır..."

    20 aralık: türkiye-bulgaristan futbol maçı esnasında, ali sami yen stadının parmaklıkları çöktü, 70 kişi yaralandı

    (http://www.geocities.com/almanakturkiye adresinden alınmıştır.)
  • beatles'ın tribute grubu, yani kısaca çakması olan, rolling stone'un "number one beatles tribute show on earth!" diye nitelendirdiği grup.
    solistlerinin sesinin john lennon'la benzerliği ise inanılmaz.

    resmi web siteleri ise şöyle;

    (bkz: http://www.1964thetribute.com/)
  • (bkz: 16 mart 1964)
  • türkiye'nin coca cola ile tanıştığı yıl.
    has grubuna bağlı imsa adlı firma türkiye için şişeleme ve dağıtım yapmak üzere coca cola'dan lisans aldı.
  • aynı zamanda pan am birinci sezon on dördüncü bölümünün adı.
  • bu yıl ismet inönü ye suikast girişiminde bulunulmuş ancak inönü yara almadan kurtulabilmeyi başarmıştır .
  • benim gibi 60'lar müziğine gönül vermiş kişiler için altın değerinde bir yıl. 60'lar boyunca birçok sanatçı/grup tarafından onlarca, yüzlerce büyük hit yapıldı; ancak araştırmalarım bana on yılın en üretken, en bereketli yılının 1964 olduğunu söylüyor.

    öncelikle sadece 60'ların değil, tüm zamanların en büyük grubu the beatles'a ayrı bir paragraf ayırmak istiyorum. beatles 64'te a hard day's night* ve beatles for sale* albümlerini yayınlıyor. bu albümlerde a hard day's night*, and i love her*, can't buy me love*, eight days a week* gibi klasikler var. onun da ötesinde 64 yılı beatles için ve doğal olarak tümden müzik kavramı için bir dönüm yılı. o zamana kadar iki albüm ve 4 single yayınlamış olan beatles, henüz sadece birleşik krallık'ta bilinen, asıl mevzunun döndüğü abd'ye açılmamış bir grup. 63 yılının ağustos'unda çıkardıkları she loves you ve kasım'da çıkardıkları i want to hold your hand*'i nihayet bir yapımcı şirketle anlaşıp abd pazarında, 64'te görücüye çıkarıyorlar. o andan sonra hem beatles için, hem müzik için hem de dünya için her şey sonsuza kadar güzelleşiyor. bu arada i feel fine'ı da anmadan geçmemek lazım.

    the house of the rising sun her ne kadar çok eskilere dayanan bir folk şarkı olsa da milyonlarca insana ulaşmasına vesile olan kayıt 64'te the animals tarafından yapıldı. öyle ki şarkının basit gitar arpejli intro'su bile klasikler arasına girdi. ayrıca animals bugün baba gruplardan biri olarak görülüyorsa bu şarkının payı çok büyüktür.

    60'ların en iyi 10 şarkısı listesi yapılsa kafadan girecek bir şarkı da roy orbison'dan oh pretty woman. bir üstte söylediğim şey bu şarkı için de geçerli. girişteki riff, direkt şarkının içine çekiyor insanı, sonrası roy orbison abimizin kadife sesiyle dans ettiği bir üç dakika.

    yine sadece 60'ların değil, tüm zamanların en ikonik şarkılarından the sound of silence da 64 yılında simon and garfunkel tarafından yayınlanıyor.

    60'ların en beğendiğim gruplarından -bir parça underrated kaldıklarını da düşünürüm- the beach boys da o yıl iki sağlam şarkı yapmış; don't worry baby ve i get around.

    son paragrafta da belki isimden çıkarmanın zor olduğu, ama duyulduğu anda "ben bunu biliyorum lan" hissi yaratıp suratta tatlı bir tebessüm bırakan şarkıları yazacağım. bob dylan'dan it ain't me babe, the kinks'ten you really got me, the rolling stones'tan time is on me side, bobby vinton 'dan mr. lonely, the zombies'den she's not there, the supremes'ten baby love, claude françois'dan donna donna, louis armstrong'dan hello dolly, the swinging blue jeans'ten hippie hippie shake.

    görüldüğü üzere 60'lar müziği diye sadece 64'te çıkmış şarkılardan bir liste yapılsa hiç sırıtmaz. tabii 60'ların ikinci yarısında aktif olmuş the who, pink floyd, the doors, the moody blues, the cream, the byrds, fleetwood mac gibi gruplar bu listede haliyle yok. 64 yılını iki dandik albümle geçiren kral elvis presley de listede yer bulamadı.
hesabın var mı? giriş yap