*

  • (1688) ülkesinde louis xıv modeli bir mutlakiyet düzeni kurmak ve katolikliği benimsemek niyetinde olan ingiltere kralı ikinci james'in yahudi sermayesinden beslenen ingiliz aristokrasisi ile yeni palazlanmakta olan burjuvaların ittifakı sonucu tahttan indirilmesi hadisesidir. james'in yerine tahta geçirilen damadı hollandalı willem orange iplerini çekenlerin isteğine uygun olarak yahudi sermayesini tamamen serbest bırakmıştır. nitekim darbeden sonra abraham del banco ingiltere bankası ve londra borsasını kurarak uluslar arası sermaye düzeninin temellerini atmıştır. işin ironik kısmı ise, demokrasi tarihinin dönüm noktası diye alkışlanan bu olaydan sonra iskoçyanın iç bağımsızlığına son verilmesi, irlanda'da ise korkunç bir protestan zulmünün başlamasıdır. tahttan indirilen kral james ise fransaya sığınmış, sonra da irlanda'ya çıkarak katolik destekçilerinden bir ordu toplamış ve tahtını geri almaya çalışmış fakat başarısız olmuştur*. oğlu ve torunu* da ingiltere tahtını geri almak için iskoçları isyana kışkırtmayı deneyeceklerdir.

    (bkz: jacobite isyanları)
  • isi yahudi sermayesine indirgeyince pek bir hos olan britanya ve demokrasi tarihinin donum noktalarindan birisi.

    sosyal ve siyasi kurumlar tarihi okuyan hemen herkesin etraflica bildigi, neo-institutionalism nam akademik yaklasimin tekrar tekrar analiz etmekten kendini alikoyamadigi calkantili bir donemdir. kesilen kafalar, hollandadan kral ithal etmek falan hepsi anlatmasi dinlemesi guzel bir hikaye meydana getirir. ancak azicik analiz etmeye baslayinca institutional analysis (o da ne demekse) ile ilgilenen pek cok akademisyenin neden bayildigi bir ornek oldugunu anlar insan.

    1688 devriminin altinda kralin mutlakiyetcilik heveslerinin de etkisiyle kamu borclanmasi kontratlarina uymamasi yatar. kral james eger mutlakiyetci ama kamu maliyesinde borc yigidin kamcisidir ve kamu borcu namus borcu felsefesinde olsaydi glorious revolution falan da olmayacakti.

    kokleri taa 13, yuzyila, magna cartaya dayanan parlamento kral karsisinda git gide guc kaybeden ve ayni zamanda da kraliyetin en buyuk finansoru olan toprak sahibi soylularla birlikte olup magna cartanin tekrar tesisi icin mucadeleye giristi. elbette eninde sonnuda is demokrasi, magna carta, yuce ideallere falan degil kralin astigim astik kestigim kestik, aldigim borc cebime harclik, kestigim harac donanmama ipek yelken diye devam eden tavrinin parlemantonun ve dolayisiyla parlemantodaki etkili soylularin isine gelmemis olmasinda yatiyor. isin ilginci, britanya'da hukumet devrim basariyla gerceklesip parlemanto gucu ele gecirdikten sonra mutlak gucune ragmen mutlakiyetci bir soylular koalisyonuna donusmemistir. bir nevi rule of law anlayisi yerlesmeye baslamis ve kontrata saygi, kurumlarin surekliligi ve ustunlugu yerlesmis ve ingiltere bir daha asla mutlakiyetciligin eline dusme tehlikesi yasamamistir. elbette bunun uzun vadede tum ingilizlere faydasi olmus olsa da kisa ve orta vadede hali hazirda kamu finansmanini saglayan tacirler ve soylular karli cikmis, kapitalizmin gelisimi hizlanmis ve aslinda deniz asiri iliskilerde de merkantalist bir yapidan 19.yy da dunyaya hukmedecek imparatorluk yapisina gecis baslamistir vesaire.

    elbette 1688 devriminin antitezi mansin karsi kiyisindaki 14. lui hukumdarligidir. l'état, c'est moi (devlet benim) diyerek mutlak hakimiyetini ilan etmistir. peki nasil oluyor da ingiltere'de ne james ne de onu devirip gucu eline geciren parlamento mutlakiyetci bir idare kuramiyor da louis butun gucu kendisinde toplamayi beceriyor.

    klasik aciklamalar kapitalizmin olgunlugundan magna cartanin etkisinden falan bahseder ama yapisal ve tarihsel etkenler fransa'nin eninde sonunda hem kitalararasi genisleme hem de sanayilesme konusunda ingiltereden geri kalmasina sebep olan bu farkliligi yani bir tarafta mutlakiyetci bir yapiya teslim olurken oteki tarafta hukukun ustunlugunun tesisini tamamen aciklamaktan uzaktir. idarecilerin tercihleri de iki ayri sonucun ortaya cikmasina sebep olmustur.

    louis soylulari agizlarina bir parmak bal (debdebe, ihtisam, partiler, kizlar, oglanlar, ihtisma icindeki bir hakimiyetin simulasyonu) calarak versailles civarinda kendine bagli tutarken asil finansoru olan tefecileri ise (ingilteredekinin aksine) surekli dolandirarak (borcunu geri vermeyerek ve ote yandan kendi yardakcisi yaptigi diger soylulardan yardim almalarini engelleyerek) omuz mesafesinde tutmustur taa ki degirmenin suyu kesilene kadar. (louis acisindan fazla sorun olmamis tabii, adam hala gunes kral diye biliniyor) ama sonrasinda fransa kamu finansmani konusunda sikintilar yasamis, ingilterenin finansal gucunun temel diregi olan burjuvazi fransada hep bir kac adim geriden gelmek ve kralin mutlak hakimiyetine boyun egmek zorunda kalmistir....

    uzun entrinin ozeti: glorious revolution irlanda ve iskocyadaki kiyimlar haric britanyada kansiz olup bitmis, we whip bakis acisindan bloodless olarak dahi adlandirilmistir. sonucunda ingilterede rule of law yerlesmis, ingiltereyi 19.yyldaki dunya imparatorluguna tasiyacak kurumlar serpilmistir falan filan.
  • katolik mezhebine tepki olarak doğmuş ve katoliklik ile ilgili önemli kısıtlamalar getirmiş devrimdir. her ne kadar zamanla bunların bir kısmı ilga edilse bile mesela katolik bir kimsenin ingiltere'nin hükümdarı olamayacağı kuralı hâlâ caridir.
  • protestan yobazlığına devrim adını vermekten daha garibi işin ucunun gerçekten de ilerici, eşitlikçi bir yere çıkmasıdır.
  • ingiliz aristokratları 1688 yazında katolik inancı ve politik hırslarından çekindikleri james ıı'ye karşı bir darbe planlarlar. londra'nın tüccarlarının desteğini de önemli ölçüde arkalarına alırlar. hollandalı vali william of orange'ı ingiltere'yi istila etmeye davet ederler, kansız denebilecek bir operasyon gerçekleştirilir ve james hâl edilir.

    bu hadise politik doğasının yanı sıra ingiliz- hollandalı tüccar ortaklığının da bir göstergesidir. bu olaydan sonra william of orange ingiltere'nin yürütmesinin başına geçer. bunun yanında, hollandalı tüccarlar ingiliz doğu hindistan şirketinin de büyük hissedarlarından olurlar.

    hollandalı tüccarların artan etkisi ingilizlerin finans sistemlerini reformdan geçirmesinin yolunu açar.

    1609 yılında kurulan amsterdam wisselbank benzer yapıda; hükümetin aldığı kredileri ve parayı idame ettirmesi amacıyla 1694'te bank of england kurulur
  • (bkz: james ii)
  • tahtta oturan ıı. james'in katolik yanlisi politikalarina karsi olan direnisin devam etmesi uzerine ingiliz parlamentosu, hollandali bir protestan olan ııı. william'i ve esini ingiliz tahtina davet eder. kansiz ve bu yuzden de muhtesem adi verilen devrimle ııı. william tahta cikar. aydinlanma caginin bu devrimle basladigi soylenir. ingiltere parlamentosu bu gelismeyi mesrulastirmak icin "haklar kanunu (bill of rights)" adli bir kanun cikarmis ve boylelikle ingiltere kralligi'nin mutlak kral istibdati ile yonetilmesi kinanip terk edilmis, ingiltere kralligi'nin bir mesrutiyet oldugu bu anayasal nitelik tasiyan kanunla teyit edilmistir.
  • magna carta'yla başlayan mutlakıyetçiliğin sınırlandırılması ve çoğulcu temellerin atılması sürecinin çok önemli bir kilometre taşıdır. ingiliz iç savaşı'nda parlamenterlerin zaferi ve i. charles'ın idamı, beklendiği gibi meşruti bir yönetimi getirmemiş; cromwell'in despotluğuna yol açmıştı. 1688'deki "glorious revolution" ise despotluk hevesinde olan kralların çabalarını suya düşürmüş ve ingiltere topraklarında çoğulculuğun filizlenmesine yol açmıştır. böylece parlamento, kralı her yönden kısıtlamıştır. sonraki süreçte sanayi devrimi ve diğer yenilikçi hareketlerin önü açılmıştır.
  • kısaca özeti ; hollanda ingilizleri işgal etti , 1989 tarihine kadar bu dünyaya muhteşem devrim diye yutturuldu . 1989da istila mı devrim mi tartışmaları başladı. ingilizlerin oyunbazlıklarını unutmadığımız için , bunlar dünyaya kesin böyle yutturmuş olabilir diye düşünmüyor değilim
hesabın var mı? giriş yap