• kurtulus savasini roman formatinda anlatan, son derece iyi kurgulanmis, tamamen belgelere dayanan kitaptir. bir ulusun yoktan varolus mücadelesi bundan güzel anlatilamaz. kurtulus savasi ile ilgilenenler icin baslica referans kitabi olmaya adaydır zannımca.
  • ağlatan kitap
  • bagimsizlik mücadelemizle ilgili bilgisi lise tarih kitaplarinda görüp ezberlenilen 1inci, 2nci inönü, sakarya savaslari ve büyük taarruz'un isimleri ile sınırlı gençlik için okunmasi elzem bir kitap..
    bu mücadeleyi türk, yunan, ingiliz, rus, fransiz, italyan bakis açisi ile ve de hem askeri hem sivil yönleri ile anlatan, içinde hem asker hem sivil pekçok isimli isimsiz kahraman barindiran, trt'nin çektigi kurtulus dizisi için de temel olusturmus harikulade bir anlatima sahip roman.. elimden birakamiyorum..
    okudukça insan vatanseverligin de vatan hainliginin de ne demek oldugunu anliyor. bir savaş nasil kazanilir veya niçin kaybedilir, özgürlük hırsı bir millete nasil mucizevi kabiliyetler kazandirir okuyun ögrenin..
  • insanı iki sayfada bir ağlatan kitap. yediyüz küsür sayfa. herkese hediye etmek isteyeceğim, asla elimden düşürmeyeceğim, kütüphanemde baş köşeye yerleştireceğim kitap. turgut özakman'ın ellerinden öperim.
  • üç gündür elimden bırakamadığım kitap..kurtuluş savaşını tüm detayları ile gözler önüne seriyor..kitaba ismini veren şu çılgın türkler cümlesi ilk olarak gazeteci ali kemal tarafından kullanılmış,hadi gelin kendimize itiraf edelim ve tartışmaya açalım bugünlerde birilerinin yazı tarzına ne kadarda benziyor değil mi?
  • sonucu bilinen bir maçı heyecandan koltuğa tüneyerek seyretme hissi yaratmış kitaptır.
    gerilim filminde başrol oyuncusunun ölmeyeceğini bile bile "arkana bak, tam arkanda" çığlıkları atma hissi yaratmış kitaptır.
  • çankaya belediyesinin lozan kutlamalarına gelen dinleyicilere dağıttığı 22 ytllik kitap. biz inşaatçılar böylesine kalın kitaplar için "tuğla gibi kitap anasını satıyım" deriz.

    zamanın ötesinden gelen ekleme: kötüleyin anasını satıyım, ben de inadına malzemeden çalmazsam şerefsizim.
  • turgut özakman'ın, mütemadiyen 20 sayfada bir gözleri dolduran, bir yandan da insanın içini kıvançla dolduran; bir roman olarak yazılmasına rağmen gerçeklerden sapmadan ve abartmadan yazılmış kitabı. o kadar ki sırf referans, not ve kaynakları 70 sayfadır.
    sakarya savaşı öncesi, süresince ve sonrasında odaklanmıştır.
    'tepeyi yarım saat içinde düşmandan geri alırım' diyip, alamayınca intihar eden komutanın; yunan esiri eşeğe bindirip kendi kilometrelerce yayan yürüyen askerin; sağlam yetişkin erkek olmadığı için kilometrelerce demiryolunu tamir eden kadınların anlatıldığı kitaptır. ve evet, gerçektir.

    --- spoiler ---

    "...
    aşağılık duygusu, batının her istediğini emir sayan osmanlı yöneticileri ile siyasetçilerinin iliklerine işlemişti. o kadar işlemişti ki tamamen geçtiği sanıldığı bir dönemde yeniden nüksedebilirdi.
    bu hastalık padişah'ta da vardı. o da kısa bir süre önce, kız kardeşi mediha sultan'ın oğlu sami ile ingiliz haberalma servisi'nde çalışan yüzbaşı armstrong'a şöyle bir mesaj göndermişti: "m. kemal ve adamları ingilizlerin düşmanıdır. bense ingilizlerin dostuyum. ne isterseniz vermeye hazırım. halife olmak haysiyetiyle daima sizin tarafınızı tutarım."
    osmanlı devleti'nin ve hanedanının son padişahı, bir ingiliz yüzbaşısından bile medet umuyordu.
    bu kadar küçülen bir devlet ve rejim yaşayabilir miydi ?
    ..."(sayfa 574)

    "...
    bugün ankara'nın yine hareketli günlerinden biriydi. yeni bir asker kafilesi cepheye uğurlanacaktı. halk, orduyu durmadan yeni can ve kanla besliyordu.
    çarşı bayraklarla donatılmıştı. alay hacıbayram'da toplandı. kurbanlar kesildi. milli ordunun üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiç gocunmuyordu artık. kendileri de yoksuldu, ordu da. birbirlerine yakışıyorlardı.
    ..."(sayfa 462)

    --- spoiler ---
  • son padişah vahdettin'e o bir hain değildi diyenlerin okumaları gereken kitaptır. avrupa birliğine girebilmek için uygulanan teslimiyetçi politikaları yaratanların ve uygulayanların okuması gereken kitaptır. kıbrıs sorununda problemin, kıbrısın rum yönetimi ile birleşerek çözülmesini destekleyenlerin okuması gereken kitaptır. zor ama doğru olanı seçmek yerine, kolay ama teslimiyetçi zihniyeti seçenlerin okuması gereken kitaptır. atalarının ne zorluklarla bugün yaşadığımız ülkeyi bize kazandırdığını bilmeyen türk gençliğinin okuması gereken kitaptır. bu ülkeyi bölmeye çalışanların, başlarına ne geleceğini anlaması için okuması gereken kitaptır.
  • kağnının kamyonu nasıl yendiğini anlatan kitap..okudukça, milli mücadele yıllarımıza dair bilmediğim ne çok şey olduğunu farkettiğim, beni utandırmış kitap..

    o zamanlar cephanemiz olmadığını bilirdim de, gerçekten bu kadar acınacak durumda olduğumuzu bilmezdim.. istanbul'da, ingilizler ve fransızlarca çok sıkı korunan mühimmat depolarından cephane kaçıranların, cephede savaşan askerler kadar büyük kahramanlar olduklarını hiç düşünmemiştim.binbir zorlukla istanbul'dan çok büyük miktarda cephane kaçırıp ihbar edilen rüsumat iv adlı geminin macerasını hiç duymamıştım. peşine düşen yunan savaş gemilerinden kurtulmak için ordu limanına sığınan, cephanesi halk tarafından indirildikten sonra düşmana yakalanmamak için kinistin valfı açılarak batmış izlenimi verilen, daha sonra suyu boşaltılarak tekrar yüzdürülen bu geminin kaptanı ve tayfasının bu benzersiz hikayesi neden yazmaz hiçbir yerde?

    ordunun fakir olduğunu bilirdim de, halktan toplanan çarıklara, çoraplara muhtaç olacak kadar fakir olduğunu bilmezdim..esir alınan yunan askerlerinin ayağındaki gıcır gıcır botlara bakınca içi giden, tabanı erimiş çarıklarıyla canla başla savaşan askerleri düşündükçe içim acıyor, gözlerim doluyor.

    vahdettin'in ne kadar büyük bir hain olduğunu zaten bilirdim.padişah olarak, halife olarak kalabilmek için nasıl yalakalıklar yaptığını, cephanemizi denize döktürdüğünü, mustafa kemal için idam emri verdiğini, uçaklarla "işgalcilere direnenler, padişahtan izinsiz savaşanlar kafirdir ve öldürülmelidir" şeklinde fetvalar dağıttığını biliyordum.ama ingilizlere "alın boğazları, sizin olsun. yeter ki ben burada kalayım" diyebilecek kadar onursuz olduğunu tasavvur bile edemezdim.

    refik halit karay'ın da ingilizci olduğunu, türk mücadelesini küçümsediğini biliyordum.ama "patlıcan meselesi" başlığı altında "patlıcan meselesi deyip de geçmeyiniz.göreceksiniz ki başlığı dolu, lakin içi kof birçok yüksek meselelerden, bu mesele daha ehemmiyetli, daha ciddi ve daha hayatidir" şeklinde yazılar yazacak kadar küstah ve onursuz olduğunu bilmiyordum.

    içimizden vahdettin ve damat ferit kadar büyük hainlerin çıktığını bilirdim, ama tam aksine, cepheye gitmek için hastaneden kaçan çocuk yaşta sayılacak gençlerin varlığını bilmiyordum..cephanenin yanı sıra orduya erzak taşıyan kadın ve çocukların, tüm uyarılara karşın savaş esnasında cepheye girip askere su, ayran, yiyecek getirdiğini, bu kadar cesur olduklarını bilmiyordum..

    hadi ordumuz fakir, halk fakir...ama diplomatlarımızın yabancı devlet adamlarıyla görüşürken aynı jaketatayı sırayla giyecek kadar fakir olduğunu bilmiyordum.. koskoca başkumandanın akşam yemeklerinde peynir, zeytin yediğini bilmiyordum..

    mustafa kemal'in bir kaburga kemiğinin kırıldığını, doktorun "eğer hareket ederseniz ölürsünüz" uyarısına rağmen cepheye gittğini de bilmiyordum..

    ordumuzun yanısıra, düşmanla savaşmak için pek çok irili ufaklı çete olduğunu biliyordum.ama içlerinde yunanlıları tepeleyip duran, kadınlardan oluşmuş bir çetenin varlığını hiç duymamıştım..

    ayrıntı olarak görülse bile, aslında çok önemli olan, daha bilmediğim pek çok şey varmış savaşımıza dair.."atatürk 19 mayıs 1919'da samsun'a çıktı.büyük taarruz sonucu ordumuz düşmanı izmir'de denize döktü" gibi basit cümlelerle tarihimizi öğrenen(!) ortaokullu, liseli gençlere kesinlikle ders kitabı niyetine okutulmalı bu kitap.
hesabın var mı? giriş yap