şayan

• (bkz: cyan)
• gayrettepe`de hos ortami olan bi corbaci, gece 3-4 arasi bayagi bi kalabalik oluyor yazin falan. muziklerde fena degil.. $ayan diye okunur.
• mossad'in israil toprakları dışındaki yabancı ülkelerdeki yardımcıları. genellikle yahudi orjinli doktor, emlakçı, bankacı gibi mesleklerden insanlardan secilirler. mossad'in operasyonlarında kilit rol oynarlar.
• layık anlamında olup takdire şayan formatında sık rastlanan kelime.
• levent'te bir kebabçı (şayan)
• yaraşır, layık.
• gregory gregin bir fizik dersi denemesi..
  
  $ayan
  
  değer mi?
  (.....göreceğiz sırf kafiye olsun diye üretilmiş sözcüklerin sonunu..
  ayanın beyanı bayanın $ayan olduğu yönünde,
  lakin bayanın beyanı fısıltıdan ibaret..
  güvene dayanalı bir sevgi gösterisi olduğu tahmin ediliyor, olması gerektiği gibi..
  yanılmaktan korkanların açık seçik göremedikleri, duraksadıkları yer burası..
  kayayla oyanın selamı var bir de..
  korkak olmaması ya inatçılıktan ya da sopa yememiş olmasından olabilir..
  böyle diyerek hepsinin dışında tutan kendimin ne demeye acı çektiğini anlamaya çalışıyorum, çok düşünmek, mutluluğu istemekle acıyı sevmek aynı şey olabilir mi?
  bana verilmiş hediyeye dokunamamak mı, yoksa açgözlülük yapıp izinsizce paketi açmak mı?...........)
  
  değer..
  gülümsemene, kalbinin atışını hissetmeme değer..
• işkembe çorbası ve güveçte kokoreciyle vazgeçilmez alkol sonrası mekanı.
• esentepe'de iskenderci. hâlâ durur mu bilmem. ilk gittiğim gün, tattığım ilk lokmada garsonu çağırıp sırrını sormuştum. "bizim etimiz, tereyağımız ve yoğurdumuz bursa'dan gelir. mesela, usta bu sabahki eti beğenmeyip geri gönderdi. bazılarına ağır geliyo ama bu kebap" demişti.
  
  sonraki gidişlerimden birinde yerinde yeller estiğini gördüm. hayal kırıklığı. e acıktırmıştık kendimizi özel olarak. yan-üstündeki bakkala girdim sormak için, tezgah arkasında usuldan demlenmekte olan bakkal, kaymış gözler ve güzel bi gülümsemeyle "haa, şayan? bayrağı çekti!" dedi.
  
  sonra tekrar açıldı galiba.
• zazaca; değer.