aynı isimde "şarabi (restoran)" başlığı da var
  • bordonun eski turkçe adi
  • bir eşkıya çeşididir.
    (bkz: yeni türkü)
  • cicek pasajinin girisinde yer alan sarabi, cenevizliler doneminde tophane'den buraya kadar uzanan su gecidinin sarnic kismi mekanin alt katini olusturuyor. bir sarapevi icin cok guzel bir atmosfer.
  • bordo sözcüğünün de, bordeaux'da üretilen şaraptan geldiği düşünüldüğünde (atmıyorum, bilimsel olarak uyduruyorum*) bu renk için makul bir türkçe çeviri.
  • beyoğlu'nda gezerim
    gözlerimi süzmeden
    şaraplarımı içerim
    hiç doktora sormadan

    beyoğlu'nda şarabi
    hoş geldin feran'ağbi
    yüreğim pek harabi
    boşver be feran'ağbi

    şarap verin hanıma
    orda hanım yok ağbi
    ...hassiktir be sezai

    beyoğlu'nda gezerim
    burda geçmiş hayatım
    şarapları içerim
    hiç elimde olmadan

    beyoğlu sakinleşti
    sıyrıldı maskesinden
    tramvay bomboş geçti
    istiklal caddesinden

    boş masada hayalin
    kimseye görünmeden
    şarap verin hanıma
    orda hanım yok ağbi
    ...hassikter be sezai

    balo sokağa sızarım
    hiç kimseyi üzmeden
    bir intihar biçimi
    hiç de faça vermeden

    beyoğlu'nda gezerim
    burda geçmiş hayatım
    şişe aç be sezai.!
    burda bitsin hayatım.
  • şarabî...

    hem güzel bir renk, hem güzel bir koku, hem güzel bir şarkı, hem de bombok biten bir aşkın gölgesinde kalmış sıcak ve boğucu bir yaz akşamı, saçma bir sahil kenarı, boş kutular, lanet olası dalgaların çıkardığı sesler, sakalına sürünen ince rüzgar... çağrışım çağırışım üzerine...

    gemiler geçer rüyalarımda,
    allı pullu gemiler, damların üzerinden;
    ben zavallı,
    ben yıllardır denize hasret,
    “bakar bakar ağlarım.”
    ağlarım...
    ağlar...

    ardından müzik girer, enstürmantal, maestro!
  • ayrıca şarap rengine de denir.
  • bir saç rengi tonu.
  • renginden dolayı bir güvercin cinsine verilen isimdir.
hesabın var mı? giriş yap