• ceyhun atuf kansu şiiri:

    özgür aşk

    ilk mayıs günlerinde sen benimsin
    gülümsün, menekşemsin, yaseminimsin
    ellerimi havaya daldırıyorum senin kokun
    yastıkça gül kokusu! istemem, özgür olalım
    kırlara çağırıyorum gel, döşek otlar
    ve baştanbaşa türküsü mayıs çiçeklerinin
    kızlar erkekler sevişirken ortalıkta
    ben de seni güpegündüz öpeceğim
    değirmenin yanındaki çayırlıkta
  • özgür aşkı yaratacak şey insanın özgürleşme sürecidir.yasalar ve inançlar ise bireyin özgürleşmesiyle ters orantılıdır.mülkiyet sisteminde böyle bir aşktan ve onu oluşturacak bireylerden bahsedemeyiz.çünkü en temelde mülkiyet ailede başlar ve bu iki medeni durum birbiriyle çelişki içindedir.bu sebepdendir ki düzen böyle bir aşkı kendi selameti açısından legal görmemektedir.
    tarihi değiştirecek devrimlere kendinizden başlayın.
  • (bkz: aydınlanmak)
  • (bkz: emma goldman)
  • kadın için erkeğin kabarık cüzdanına, sahip olduğu mala mülke, araba markasına bakmadan salt sevgiyi aracı olarak görmesidir.

    erkek için ise kadının boyuna posuna, kaşına gözüne, dudaklarına ya da başka özelliklerine değil de kafa yapısına, kalbine değer vermesidir.

    aslında bir nevi insani özelliklerin değer kazanması, dünyevi özelliklerin ise göz ardı edilerek sevgiye sevgiyle karşılık verme işidir.

    günümüzde başaranların çok az olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. kimileri için ütopyadır.
  • "özgür aşk? sanki aşk özgürden başka bir şey olabilirmiş gibi!

    insanoğlu beyni satın aldı, ama dünyanın bütün milyonları aşkı satın almayı başaramadı.

    insanoğlu bedenleri tutsak etti, ama yeryüzünün bütün iktidarı aşkı tutsak etmeyi başaramadı.

    insanoğlu koca koca milletleri fethetti, ama bütün ordularını bir araya getirse yine de aşkı fethedemedi.

    insanoğlu ruhu zincire vurdu, zindana kapattı, ama aşkın önünde çaresiz kaldı.

    bir tahta kurulup emrindeki tüm altının ihtişamını ve cakasını tatsa da, eğer aşk ona yüz vermezse, insanoğlu yoksul ve üzgün olacaktır. ama eğer aşk ona konuk olmuşsa en yoksul kulübe bile sıcaklıkla, hayatla, renkle ışıl ışıldır.

    aşkın büyük gücü bir dilenciyi kral yapmaya bile yetebilir.

    evet, aşk özgürdür, özgürlükten başka hiçbir ortamda yaşayamaz. özgürlük ortamında kendini sakınmadan, doya doya, bütünüyle teslim eder.

    yeryüzündeki tüm mahkemeler, kanun kitaplarındaki tüm yasalar gelse, bir kez kök salmış aşkı toprağından söküp çıkaramaz. ama eğer toprak kısırsa, evlilik nasıl onun meyva vermesini sağlayabilir ki?

    o, ölümlü hayatın, ölüme karşı verdiği son umutsuz mücadele gibidir..."
    *
  • kendimi her ne kadar geniş düşünceli biri olarak görsemde, "özgür aşk" konusunda ya da bazı çevrelerdeki "özgür aşk" kavramının pratiktaki karşılığı nezdinde içsel olarak çok fazla benimsemiyorum. sanırım birazcık içime yobazlık kaçmış olabilir :)
    yar yanağından gayri paylaşmak için her şeyi :)

    kapitalist düzenin içselleştirmiş duygularımızla, aşk denen hedefi sahiplenme duygusuna bürünüyoruz. aslın burada kapitalist düzeni şeytanlaştırmak bu işi suçu başkasına atmaktan başka bir şey değil. neden mi ? doağl yaşamdan bir çok evcil yada vahşi hayattaki hayvanların ikili ilişkilerinde de sahiplenme iç güdüsü kaçınılmaz. "özgür aşk" denilen şey sadece belli bri süre içinde cinsel arzuları gidemenin ötesinde değil ne yazık ki pratiktaki karşılığı.

    3 ayda 5 farklı kişi ile "özgür aşk" yaşamakta ne bileyim özgürlüğün b.k'unu çıkarmak herhalde :) ....
hesabın var mı? giriş yap