ömer faruk toprak
-
(1920 istanbul - 20 ağustos 1976 istanbul) istanbul üniversitesi hukuk fakültesi’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı, memurluk hayatı petrol ofis’te geçti. karacaahmet’te gömülü. ilk şiiri servetifünun- uyanış dergisinde çıktı (1938). ant, yığın, yeni sanat gibi dergillerde yazdı. (1935 - 50). yürüyüş dergisini çıkarttı. (sayı: 7-18, eylül 1942 temmuz 1943). şiir kitapları: insanlar (1943), hürriyet (suat taşer’le birlikte, 1945), dağda ateş yakanlar (1955), susan anadolu (1968), ayışığı (1973). ölümünden sonra tüm şiirleri (1983) eşi füruzan toprak tarafından yayına hazırlandı.
-
(bkz: dagda ates yakanlar)
-
(bkz: benim sarı başağım)
-
(bkz: kaçalım/@karviskali)
-
(bkz: omar faruk tekbilek)
-
toplumcu gerçekçi şiir anlayışının temsilcilerinden bir deli derviş.
bütün yapıtları için:
şiirleri:
insanlar (1943)
hürriyet (1945, suat taşer ile)
dağda ateş yakanlar (1955)
susan anadolu (1968)
ayışığı (1973)
tüm şiirleri (1983,ölümünden sonra)
roman:
tuz ve ekmek (1972)
karşı pencere (1975)
öykü:
gönen öyküleri (1979)
anı:
duman ve alev (1968) -
bostancı-şenesenevler'de kendi adına ufak ama sevimli bir halk kütüphanesi bulunmaktadır. bildiğim kadarıyla eşi hala hayattadır ve kütüphanenin bulunduğu apartmanda ikamet etmektedir.
(bkz: bostancı ömer faruk toprak halk kütüphanesi) -
keder saati
dışarıda bulutlar kızarmaya başlar
kaç tür keder varsa sıralanır pencereme
birincisi cigaramın ateşinde yanar
ikincisi karanlıkta yitip çığlık çığlığa
bir dalgakıranı yürür yağmur altında
dışarıda ekin tarlasında görürüm seni
yüzünde kızgın maraş güneşi
içerde kararır hava birden
bir buluta binip inerim senin gözlerine
tek başıma denizde gezerim bir saat
getirir arkasından doğa bir sağanak
beyaz bir yelken gibi geçer serinlik
eskimiş pervazlar soluk alır içerden -
ilk olarak susan anadolu kitabıyla tanıştığım kaliteli şiirlerin sahibi bir yazardır. yazdıkları daha ilk okuyuşumda beni kendine çekti. bu kitapta bulunan bütün şiirlerini büyük bir heyecanla okudum. daha önce okumamış olanlara şiddetle tavsiye ederim.
-
“cumhuriyet devrinde on türk romanı” başlıklı yazısında yeşil gece, çıkrıklar durunca, kuyucaklı yusuf, sinekli bakkal, yaban vb. yapıtları değerlendirirken şu genel tanımları yapmıştır:
“cumhuriyet devrinde neşredilen romanların belli başlı bir karakteri var: realist olmak. cemiyetin örflerine sadık kalarak, hayatın tahliline ehemmiyet verilmekte ve yaşadığımız zamanın binbir safhası değişik görüşlerle tespit edilmektedir. ankara, istanbul gibi büyük şehirlerimizden sonra en ücra köy ve kasabanın hikâye ve romana girdiği görülüyor. bu ise memleketin edebiyata yaşarlık hali gösteren bütün varlıkları ile kazandırılması demektir.”
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap