• tüm hayatı boyunca manastır okulunu kazanmak için sürekli ders çalışmak zorunda kalan, çocukluğunu asla yaşayamayan, kazandıktan sonra olayların çok farklı gelişmesi ile başka dünyalara dalan bir gencin öyküsünün anlatıldığı kitap.
  • (bkz: unterm rad)
  • çarklar arasında, öğütülmeye karşı duruşlarla..aynılıklarda yeralmayanlara.alamayanlara belki de(ğil). söz hakkı tanımak gerekmez mi hayattan sürgün etmek yerine. siyah takım elbiseleri içinde birbirleri ile konuşma telaşındaki kalabalıkların curcunasında ben küçük bir çocuk yaşımın sayısal olarak ifade ettiklerine aldırmadan elime tutuşturulmuş şemsiyeyi açmadan yüzümü yağmura açıp bakamaz mıyım göklere? yağmuru hissedişlerime bile müsaade tanımamak niye, onlarca bakışın rencide ediciliği ile..çarkların arasında, öğütülmeye karşı duruşlarla burdayım! yağmurun ölmüş gözlerimden akmayan yaşları yerine dökülmesini istiyorsam?kokusunu duymalıyım diyorsam? griliklerimi siyahlıklarla kapatmak istemiyorum diyorsam?bunlardan sizlere ne, çarklar arasında öğütülmeye razı, razı olmuş belki de(ğil) ruhlar!şemsiyemi sen al, ben yok..um bu kandırmacalarda..
  • cok derinden etkileyen bir hermann hesse hikayesi. otobiyografisini pek arastirmadim, ama büyük ihtimalle kendinden cok fazla iz tasiyor. bu kadar icten yazilamazdi diger türlü.
    bir cocugun hayati nasil mahvedilir onu anlatiyor kitap özetle.

    --- spoiler ---

    yolu önceden cizilmis bir cocuk var kitapta, zevk veren her seyden uzak tutulan, baskilardan dolayi asiri azim ve basari arzusuyla yasayan.
    yasamaktan bile yavas yavas zevk almayi unutan, baskalarinin istedigi hayati zorla yasayan, pili bitine kadar.
    babasini kizdiracak bir sey yapmaktan ölesiye korkan kücük ürkek bir cocuk yaratirlar.
    heilner isimli arkadasiyla olan sohbetinde heilner'in gemilerden ve bulut olmaktan bahsetmesi o kadar masum o kadar cocuksu bir o kadar da hayat dolu ki, hans'in ona karsi hissettigi baglilik hic de sasirtici gelmiyor. istedigi gibi yasamasi, kurallara uymamasi, karsi gelmekten cekinmemesi ve düsünmekten korkmamasi kendi dünyasina o kadar yabanci ki.
    oysa ki hans rüyalarinda bile özgür olamayan bir köle.
    belki de heilner sayesinde cizgilerin disinda da bir hayat oldugunu fark ediyor ve soruyor kendisine "tüm bunlar ne icindi" diye. yasanilmamis cocuklugunun acisi kapliyor ruhunu. farkli olmak, digerlerinden üstün olmak icin cirpinmisti yillarca, bu kadar önemli miydi peki?
    kendini üstün görmesine sebep olan özellikleri yok olmustu teker teker, varliginin sebebi neydi?
    kalmis miydi?
    intihar etmeye karar verdiginde bile babasinin korku dolu hali incitiyordu onu.. ölüme bu kadar yakinken bile sadece kendini düsünemiyordu, ölümle burun burunayken bile kendi hayatinda figurandi..
    eve döndügünde babasina balik tutmak icin bile izin isteyemeyecek kadar tutsakti kendi hayatina.
    güzel olan her seyin nasil da teker teker hayatindan kayboldugunu görüyordu, aldatilmis cocuklugunu düsündükce.
    ölümden sonra bile hic bir sey anlamamis insanlar birakti ardinda..
    kimse suclu degildi ki, kimse farkinda degildi, sadece bir soru isaretiydi fazlasi degil.
    --- spoiler ---
  • " ... çünkü ilahiyatta da öbür bilim dalllarından değişik değildir durum.bir ilahiyat vardır,sanattır ; bir ilahşyat vardır,bilimdir,en azından bilim olmaya özen gösteriri.eskiden böyleydi,şimdi de böyle.ve her zaman ilahşyatla bilim olarak uğraşanlar yeninin sevdasıyla eskiye boş vermiş,oysa ilahiyata sanat gözüyle bakanlar,içine düştükleri kimi yanılgıları fazla umursamayarak pek çok kişi için bir teselli ve kıvanç kaynağı olmuşlardır.
    eleştiri ile yaratı,bilimle sanat arasında öteden beri sürüp giden bir savaştır bu,birbirine denk sayılmayacak güçlerin savaşı;öyle bir savaş ki,bilim hep zaferle çıkar savaştan,ama bunun kimseye yararı dokunmaz ; oysa sanat dolaşıp inanç,sevgi,teselli,güzellik ve edebiyat sezgisinin tohumlarını saçar çevreye ve her zaman için de karşısında verimli topraklar bulur.çünkü yaşam daha güçlüdür ölümden,inanç şüpheden daha kudretli."
    " çarklar arasında" hermann hesse
  • her eğitimcinin okuması gereken ergen psikolojisi üzerine zibilyon tane akademik araştırmadan çok daha kıymetli tespitler barındıran kitap. kitapta bir paragraf var ki tüm hikayenin özeti gibidir.

    --- spoiler ---

    bir ağaç budanıp da tepesi kesildi mi, köke yakın bir yerinden yeni filizler, sürgünler verir; bunun gibi, henüz ömrünün baharında hastalanıp ölüm yatağına düşen bir ruh da çokluk ilk yaşam günlerine ve sezgilerle kıpır kıpır bir çocukluk çağına döner sık sık, sanki orada yeni umutlar keşfedecek ve kopan hayat ipliğini yeniden birbirine tutturacaktır. ağacın kökünden fışkıran sürgünler bir solukta boy atar, büyür, özsularla donanır ama yalancı bir yaşamdır ortada görünen, sürgün gelişip de eskisi gibi doğru dürüst bir ağaca dönüşemez artık.
    --- spoiler ---

    ah be hans! ah be çocuğum...
  • en sevdiğim kitaptır. bendeki yeriyse hep ayrı kalacaktır. eğitim ve gençliğin o kalın çerçevesini bence çok güzel çizmiş bir kitaptır.
  • yaşam sevinci elinden alınmış hans’ın öyküsü... üzücüdür.
  • bir eğitim neferi olarak, hakkında iki çift laf etmek istediğim, okurken düşündüklerini idrak edebilecekler için harikulade öğütler, muhteşem dersler ve dahi kayda değer uyarılar barındıran hermann hesse kitabı..

    "en sevdiğim" diyemesem de, çok sevdiğim, çok değerli kitaplar arasında çoktan yerini aldı..

    okurken sık sık aklıma geldi lise yıllarım.. herkes bölümünü seçmiş, dershanesine kaydolmuş, yeni eğitim öğretim dönemini beklerken, "olum hiçbiri bana göre değil ki" diye düşüne düşüne kafa patlattığım, herkes için dinlenme vakti olan gecelerin gelmesini, o gecelerde kafamda dönüp durmakla kalmayıp her türlü pozisyonda üreme faaliyetlerini gerçekleştiren fillerle baş başa kalacağım için hiç arzu etmediğim zamanlar..

    ve hemen her sayfasında, her yeni durumda kendimle bir bildim hans giebenrath'ı.. hissettiklerinin hesse tarafından yazıya dökülebilmiş kısımlarından ibaret değildi hislerim, çok daha fazlası, çok daha ilerisiydi.. o yüzden de, kardeş bildim hans'ı kendime.. hiç tanımadığım, şeklini bilmediğim, farklı anne babalardan olma hayali bir kardeş..

    şuraya bakar mısınız? burayı okurken geçmişte yaşadıklarını ve şimdi senin yıllar önce geçtiğin yollardan geçmekte olan çocukları düşünüp, düşündüklerini idrak ettiğin halde gözlerinin dolmaması mümkün mü dostlar?

    --- spoiler ---

    hans'ı bulunduğu noktaya, dahil olduğu okulun ve sistemin getirdiğini aklından bile geçirmemekteydi öğretmenlerinden hiçbiri.. neden o alabildiğine duyarlı ve nazik çocukluk yıllarında durmaksızın her gece geç vakitlere kadar ders çalışmak zorunda bırakılmıştı ki hans? neden tavşanları elinden çekilip alınmıştı? neden latince okulundaki (kitabı okumayanlar için not: hans'ın burslu olarak kazandığı manastır okulundan önce gittiği sıradan okul..) arkadaşlarına bile bile yabancılaştırılmış, oltayla balık tutması ve gezip tozması yasaklanarak insanı yiyip bitiren kepaze bir açgözlülük ideal olarak kendisine benimsetilmek istenmişti? neden manastır okulunun giriş sınavından sonra bile alnının teriyle kazanıp hak ettiği tatil ona çok görülmüştü?

    işte şimdi, aşırı zorlanmış zavallı bir at gibi yol kenarında kalakalmıştı, bundan böyle de hiçbir işe yarayacağı yoktu..

    --- spoiler ---

    gelelim başa, milli eğitimde değil de yükseköğretim kademesinde görevli bir hoca olduğumdan, çocuklarımızın bu dönemlerine pek denk gelemiyorum ne yazık ki.. hoş gelsem dahi bu sistemde nasıl bir fark yaratabilirdim bilemiyorum.. en fazla robin williams'ın canlandırdığı john keating olabilirdim belki çocukların hayatlarında.. demek istediğim, bu dönemlerine denk gelemesem de, öyle içten hissediyorum ki bu çocukların bir şeylerden vazgeçip buralara geldiklerini.. işte bu beni kahrediyor..

    yine hesse'nin aynı kitapta başka bir kısımda anlattığı şekliyle;

    --- spoiler ---

    bir ağaç budanıp da tepesi kesildi mi, köke yakın bir yerlerinden yeni filizler, sürgünler verir; bunun gibi, henüz ömrünün baharında hastalanıp ölüm yatağına düşen bir ruh da çokluk ilk yaşam günlerine ve sezgilerle kıpır kıpır bir çocukluk çağına döner sık sık, sanki orada yeni umutlar keşfedecek ve kopan hayat ipliğini yeniden birbirine tutturacaktır.. kesilen ağacın kökünden fışkıran sürgünler bir solukta boy atar, büyür, özsularla donanır, ama yalancı bir yaşamdır ortada görünen, o sürgün gelişip de eskisi gibi doğru dürüst bir ağaca dönüşemez artık..

    --- spoiler ---

    öyle güzel, öyle güzel bir anlatım ki.. hayran kalmaktan başka bir şey gelmiyor ellerden..

    yattığın yer aydınlık olsun sevgili hesse.. yüce allah, jesus christ, buda ya da şu da o da.. neye inanmışsan varlığında, yokluğunda yanında olsun, ruhuna yoldaş olsun..
hesabın var mı? giriş yap