*

  • taş çorbası sadece bir sürü versiyonu olan ve kökeni belirsiz eski bir masalın değil, aynı zamanda özellikle portekiz'de sopa da pedra adı altında içebileceğimiz gerçek bir çorbanın adıdır.
    hikayemiz, kıtlık yıllarında ellerinde yiyecek namına ne varsa saklayan köylülerden hiçbir şekilde karnını doyuracak bir şey kopartamayacağını anlayan yaşlı bir dilencinin, ya da dervişin, ya da üç bitkin rus askerinin yaptıklarına dairdir. ben dilenci versiyonunu anlatayım izin verin, başka biçimlere bürünmüş olarak aynı tema karşınıza çıkarsa şaşırmayın ama:
    yaşlı dilenci geldiği yoksul köyde çalmadık kapı bırakmamış, ama kimse ona yiyecek bir şey vermeye yanaşmamıştır. dilenci de "pekala, o zaman bana da taş çorbası yapmaktan başka bir çare kalmıyor" der ve bir kazan biraz da su ister. taş çorbası fikrine uzak köylülerin şaşkın bakışları altında suyu kaynatır ve kadife çıkınından çıkardığı bir taşı kazanın içine atar. karıştırmaya başlar sabırla. "taş çorbası şahane bir şeydir, ama bakın havuçlu taş çorbası çok daha leziz olur" der sonra. meraklılardan birisi koşa koşa az biraz havuç getirir evinden. "azıcık da kabak olsa ne güzel giderdi bu çorbaya" der ardından. yine birisi dayanamaz, gider getirir kabak. "biraz patatesle kralların ağzına layık bir çorba olur" der, patates gelir. biraz yağ, biraz tuz, biraz biber, biraz soğan, sarımsak, nane, et, lahana, kereviz, domates, fasulye derken ortaya son derece zengin, doyurucu ve lezzetli bir çorba çıkarır dilencimiz. köylülerse hayranlıkla seyrederler dilencinin yaptıklarını ve ona minnettar kalırlar bu temelde taş ve sudan oluşan ekonomik çorba tarifi için.
    hani böyle birinin fazlasıyla uyanık olup da, kalan herkesin gerizekalı yerine konduğu hikayeleri de seviyorum diyemem, ama bu masaldan çıkan "elimizde ne varsa az da olsa paylaşmak bizi iyiye, güzele götürecektir", ya da "toplam parçalarından büyüktür" gibi fikirler hoştur. bu bağlamda metafor olarak da kullanılmıştır zaten sıklıkla taş çorbası, hala da kullanılır.
    orda burda tarifleri var bu çorbanın hem, siz de yapabilirsiniz. ama kullanacağınız sembolik maksatlı taşın küçük, temiz, hatta önceden kaynatılmış olmasına dikkat edin lütfen, yoksa şekil yapacağım derken hafazanallah..
  • bu corba bir de meshur hz omer adaleti kissalarinda gecer. hz omer bir gun tedbil i kiyafet, yalan yapildak zerafet ve gelismemis medyanin da gucunu sirtina alip halka karisir. fakirlerin oturdugu kesimlerde yakin temaslarda, halkla birebir iletisimlerde bulunmak maksadiyla gezinirken, bir yikik dokuk evde bir kaynar kazan basinda konuslanmis kocakari, bir de etegini cekistiren sumuklu bebe bulur. kocakarinin kazanda pisen yemegi luzumundan fazla kaynattigini fakeden omer hazretleri soyle diyecek olur (ve kendi dili dondugunce soyle der)

    - kadin! kadin! su yemegi artik servis et de, cocuk kaloriye doysun minerali alsin

    kadin hz.omer in sifatina hz omer in cemali oldugundan habrsiz sooooyle bir bakar

    - sen hele bi gelsene soyle...bak bakalim kazan da ne pisiriyorum?

    der. hz.omer hansel gretel masalinin icadina 1000 yil uzaklikta yasadigindan kazanin basina egilir ki ne gorsun? bi kazan dolusu su, kazan icinde de irili ufakli bazalt kaynamaktadir. hz.omer sallak mallak olur

    - bu ne ?

    diyecek gibi oldugunda, kocakari hizla devreye girip bu gereksiz soruya tipa tikar

    - cocuk cok ac, oyalaansin gozu doysun diye tas pisiririr oldum der

    endulus emevileri yoluyla ispanyaya ve dahi portekize uzanmasina daha cok zaman olan islam aleminin halifesi, 'e yapsana soyle bi kurnazlik, bak misal kabak cok guzel olur, tursu pek sahane olur desen icine bir seyler atacak ibis kesin cikar' diyemez. daha direkt bir cozum yolu bulur.

    - ben hazreti omerim! sana yarin cuvalla yemek gonderecem, ki bu super sosyal adalet duygum ileride rakim calapala tarafindan genc nesillere aktarilabilsin! der

    kadin cok sevinir, o gece cocugu biraz tokatlayarak biraz gaz vererek idare eder. ertesi gun gelen cuval dolusu yemekle de bir ay bilemedin iki ay idare eder. sonraki aylarda cocuga "gecen ay ne guzel de yemistik be" diyerek hatira yoluyla gida vermeye calisir. basarili da olur.

    bu kissadan ben "hz.omer cok adildir, devlet buyuklerinin rastlantisal inayeti bizi guzel gunlere goturecektir, allah toplam parcalardan da buyuktur" sonucunu cikardim.
  • dursun akçam ın kitabı
  • "taş çorbası" modern zamanlarin "açık kaynak" denilen yazılımların geliştirilme sürecine benzetilir. linus thorwalds bir basit sürüm sistemi yazmış, şu da olsa demisler, başka biri onu yazmış, vs.vs. sonuç bugünün bedava unix benzeri devasa sürüm yazılımları.
  • anonim bir hikayenin judith malika liberman‘ın kaleme aldığı çocuk kitabı hali taş çorbası. paylaşmayı bilmeyen bir köy dolusu insana bir gezginin çaktırmadan paylaşmayı öğretme hikayesini anlatıyor. çocuklara “oyuncağını paylaş arkadaşla, paylaşmak güzeldir” gibi işe yaramaz cümleler kurmak yerine bu kitabı düşündüre düşündüre, konuştura konuştura okumak çok daha etkili. sesli kitabını yazarının tatlı sesinden dinleyip gezginin şarkısına eşlik etmek de mesajı akılda kalıcı kılıyor.

    “taş çorbası pişiyor kaynıyor
    taş çorbası kazanımda dönüyor
    taş çorbasına aç olan herkes gelir
    çünkü taş çorbasının lezzeti paylaşılır”
hesabın var mı? giriş yap