• çağdaş bir ürperti

    anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin
    geçiyordum hüznün arkalarından
    döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri
    ve geceyi korkutarak durduran
    tasarımlar.
    geçtim kara yağlar sürünerek
    kara yağlar sürünerek büyüdüm
    câni bir kadınla yattım ve beynim
    kırık bir suyun yüzünde yorgun
    yürüdüm.

    ki asfalt orada
    bitiyordu
    orada römorklar
    kalay ve manganez ölüleri
    şehrin derin iskeletini sarsıyordu.
    yırtık tüller halinde yağan yağmur
    boğazımdaki havlayış karartısı
    piyango gişeleri.
    ve asfalt orada
    ve asfalt cinsel kavramlarla
    halkların kalkışını anlatıyordu
    onların çavlanını durdurmak için
    suçlar, kocamış kuşlar bulundu
    koynum bir yangın çıkartıp
    siniyordu koynuma.

    kadınlar geçiyordu doğurgan - ve diri kızlar
    turfanda yalnızlıklar almak için dünyadan
    ve ben gövdemi denkleştirmek için doğaya
    dineldim
    dineldim
    dineldim
    aşk; içerimdeki ergen ölüsünü uğraştırıyordu.

    demek ki benim
    sivil, dayanılmaz bir yüreğim vardır
    demek ki
    başka bir kasabada koyup gitmek dudaklarımı
    ürkekliğimi başka bir denize dökmek
    kolaydır.
    bir kahkaha soğutur yüzlerini
    uzakta silâh tutan sivillerin.
    çığlıklarının kuraklığı duyulur
    taşraların kuşlu yastıklarında ağlayan
    çarşaf bağlayan kızların.
    zedelenmiş ıtır kokuları duyulur
    ve kana karışan kaynar vakti gecenin
    ve polisin ve bezzazların vakti
    ve tomurcuklanan bir yerimin
    demek ki benim haylaz ve militan
    bir yüreğim.

    böylece dingin bir kaşıntı gibi açılır dünya
    benzi aldırışsız ağaran dünya
    hınçlar ve revolverler uçuşur
    kabuklu yüreklerinde bazı adamların.
    dikkat, kan
    bıngıldıyor
    yine senin sıranı atlamıyorum
    koynun güneşe çarptığında yara
    geniş bir yara yapışıyor sevdama.
    ve artık anlatmak için yeryüzünün tuğlalarını
    seni anlatıyorum
    abanmak geçiyor içimden gövdenin küllerine
    sana çatlarcasına inanıyorum
    çünkü kopartarak geliyorsun göğün zağarlarını
    canevinde tortop umudu aydınlığın.

    yüzümü kınından çıkaran sensin
    pencereyi getiren aklıma
    sanki güzmüş
    sevecenliğe sarınmak istiyormuş gibi
    sanki canım
    yüzüme sensin biriktiren kitaplara.
    çocuklar semada bir atlı alkışlıyor
    bu yüzden seviyorum seni
    bizimkiler bu yüzden yeniyor ötekileri
    ve karnını kurşun işleyen karanlığı
    fidel kastro’yu övüyor bana
    bunun için.
    benliğim kurtlanmış bir çocuğu
    sıkıştıradursun beynimde
    yengiyi yabanca söken
    avucunun
    avucunun böğürtlenlerine abanmak istiyor canım
    böyle geçiyor içimden.

    ismet özel
  • (bkz: meme yapmak)
  • asla ve sadece çağdaş bir ürperti değildir.
  • anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin
    geçiyordum hüznün arkalarından
    döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri
    ve geceyi korkutarak durduran
    tasarımlar.
    geçtim kara yağlar sürünerek
    kara yağlar sürünerek büyüdüm
    cani bir kadınla yattım ve beynim
    kırık bir suyun yüzünde yorgun
    yürüdüm.
    ki asfalt orada
    bitiyordu
    orada romorklar
    kalay ve manganez ölüleri
    şehrin derin iskeletini sarsıyordu.
    yırtık tüller halinde yağan yağmur
    boğazımdaki havlayış karartısı
    piyango gişeleri.
    ve asfalt orada
    ve asfalt cinsel kavramlarla
    halkların kalkışını anlatıyordu
    onların çavlanını durdurmak için
    suçlar, kocamış kuşlar bulundu
    koynum bir yangın çıkartıp
    siniyordu koynuma.
    kadınlar geçiyordu doğurgan - ve diri kızlar
    turfanda yalnızlıklar almak için dünyadan
    ve ben gövdemi denkleştirmek için doğaya
    dineldim
    dineldim
    dineldim
    aşk ; içerimdeki ergen ölüsünü uğraştırıyordu.

    demek ki benim
    sivil, dayanılmaz bir yüreğim vardır
    demek ki
    başka bir kasabada koyup gitmek dudaklarımı
    ürkekliğimi başka bir denize dökmek
    kolaydır.
    bir kahkaha soğutur yüzlerini
    uzakta silah tutan sivillerin.
    çığlıklarının kuraklığı duyulur
    taşraların kuşlu yastıklarında ağlayan
    çarşaf bağlayan kızların.
    zedelenmiş ıtır kokuları duyulur
    ve kana karışan kaynar vakti gecenin
    ve polisin ve bezzazların vakti
    ve tomurcuklanan bir yerimin
    demek ki benim haylaz ve militan
    bir yüreğim.

    böylece dingin bir kaşıntı gibi açılır dünya
    benzi aldırışsız ağaran dünya
    hınçlar ve revolverler uçuşur
    kabuklu yüreklerinden bazı adamların.
    dikkat, kan
    bıngıldıyor
    yine senin sıranı atlamıyorum
    koynun güneşe çarptığında yara
    geniş bir yara yapışıyor sevdama.
    ve artık anlatmak için yeryüzünün tuğlalarını
    seni anlatıyorum
    abanmak geçiyor içimden gövdenin küllerine
    sana çatlarcasına inanıyorum
    çünkü kopartarak geliyorsun göğün zağarlarını
    canevinde tortop umudu aydınlığın.
    yüzümü kınından çıkaran sensin
    pencereyi getiren aklıma
    sanki güzmüş
    sevecenliğe sarınmak istiyormuş gibi
    sanki canım
    yüzümü sensin biriktiren kitaplara.
    çocuklar sinemada bir atlı alkışlıyor
    bu yüzden seviyorum seni
    bizimkiler bu yüzden yeniyor ötekileri
    ve karnının kurşun işleyen karanlığı
    hüznün namusunu savunan ellerin
    fidel castro'yu övüyor bana
    bunun için.
    benliğim kurtlanmış bir çocuğu
    sıkıştıradursun beynimde
    yengiyi yabanca söken
    avucunun
    avucunun böğürtlenlerine abanmak istiyor canım
    böyle geçiyor içimden

    şu dünyada dinleyebileceğiniz en güzel şiirlerden biridir
  • ismet özel'in kanaatimce en güzel şiiridir. mutlaka dinleyiniz. çağdaş bir ürperti

    "...
    demek ki benim
    sivil, dayanılmaz bir yüreğim vardır
    demek ki
    başka bir kasabada koyup gitmek dudaklarımı
    ürkekliğimi başka bir denize dökmek
    kolaydır.
    bir kahkaha soğutur yüzlerini
    uzakta silâh tutan sivillerin.
    çığlıklarının kuraklığı duyulur
    taşraların kuşlu yastıklarında ağlayan
    çarşaf bağlayan kızların.
    zedelenmiş ıtır kokuları duyulur
    ve kana karışan kaynar vakti gecenin
    ve polisin ve bezzazların vakti
    ve tomurcuklanan bir yerimin
    demek ki benim haylaz ve militan
    bir yüreğim.

    böylece dingin bir kaşıntı gibi açılır dünya
    benzi aldırışsız ağaran dünya
    hınçlar ve revolverler uçuşur
    kabuklu yüreklerinde bazı adamların.
    dikkat, kan
    bıngıldıyor
    yine senin sıranı atlamıyorum
    koynun güneşe çarptığında yara
    geniş bir yara yapışıyor sevdama.
    ve artık anlatmak için yeryüzünün tuğlalarını
    seni anlatıyorum
    abanmak geçiyor içimden gövdenin küllerine
    sana çatlarcasına inanıyorum
    çünkü kopartarak geliyorsun göğün zağarlarını
    canevinde tortop umudu aydınlığın.

    yüzümü kınından çıkaran sensin
    pencereyi getiren aklıma
    sanki güzmüş
    sevecenliğe sarınmak istiyormuş gibi
    sanki canım
    yüzümü sensin biriktiren kitaplara
    çocuklar sinemada bir atlı alkışlıyor
    bu yüzden seviyorum seni
    bizimkiler bu yüzden yeniyor ötekileri
    ve karnını kurşun işleyen karanlığı
    fidel kastro’yu övüyor bana
    bunun için.
    benliğim kurtlanmış bir çocuğu
    sıkıştıradursun beynimde
    yengiyi yabanca söken
    avucunun
    avucunun böğürtlenlerine abanmak istiyor canım
    böyle geçiyor içimden."

    edit: eksik dize
hesabın var mı? giriş yap