• harbiden öldüğünde "aaa, o yaşıyor muydu ki?!" şaşkınlığını yaşatacak, bu şaşkınlık yüzünden ölüm haberini alanı -bir saniye için olsun- resmen güldürebilecek ünlü kişilerdir. çünkü zaten çoktan ölmüş olduğunu varsaydığından, harbiden öldüğünü öğrendiğinde öldüğüne de üzülemezsin ki bunların!

    ben claude lévi-strauss'un öldüğünü duyduğumda mesela, geçen sene yani, "hadi canım!?" derken onunkisinin de sonlu bir yaşam olduğunu anca fark etmenin düşkırıklığını yaşıyor değildim. (bu türden düş kırıklığına ilhan berk'in ölümünden sonra girmiştim: "o da öldü ha?") ama lévi-strauss... yahu bugünün antropolojisinin temeli bu adam; 50'li 60'lı yılların kritik akademik ürünlerinden bir-ikisindeki imza bu adamın - adam 1903 doğumlu be! ve bu adam 2009'da... nasıl?!

    oluyor ölüyor ama. ününü, sana ancak dolaylı yollardan bağlı bir geçmişte yaptıklarına borçlu olan bu insanların, doğum ve ölüm yıllarını gösteren parantez kapanmadan önce yazılan sayının senin "şimdine" işaret ettiğine inanamıyorsun. şimdin bir anda önem kazanıyor: tarihin çarpıcılığı. çünkü hep sanıyorsun ki tarih kitaplardadır, bugün değildir; sen ona olsa olsa sonradan ve uzaktan bakabilirsin.

    herkesin ünlüsü kendine göre tabii. bir de benim öldü sandığım kişinin hayatta olduğunu sen zaten biliyor olabilirsin. al, iki isim veriyorum: hilary putnam (d. 1926) ile saul kripke (d. 1940). bunlar hayatta, ölmediler. hangisini diyorsun: "bana ne?" mi, "e tabii canım, yok artık sen de!" mi?

    dahası ve ötesi: şimdi bu isimleri yazdım sen de bunu gördün ve diyelim "aa onlar hayatta mı ki?" dedin ya - artık onları ölmüş sanmayacağız, sen ve ben. o zaman ne olacak, bu isimleri buradan silmem mi gerekecek? ama ona bakarsak bu isimleri benim buraya zaten hiç yazmamam gerekiyordu: tamam, bir zamanlar, bunların öldüğünü sanıyordum; ölmediklerini öğrendim, yanılgımdan kurtuldum - bu mudur? peki peki yalanım olmasın, daha fazla retorik yapmayayım: düşünüyorum ki ortalıkta, bunların hâlâ yaşıyor olduğunu öğrendiğinde şaşırabilecek okurlarım var - derdim onları şaşırtmak. yoksa ben putnam ile kripke'nin yaşadığını biliyorum ve zaten bildiğim için bunları söylüyorum.

    ama şu da yok mu: burada adı geçecek bir kişi, entrinin okunduğu bir gelecekte zaten ölmüş olunca ilgili entrinin doğruluk değeri değişecek. ee, ne anladım ben o zaman bu işten? bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir esprisinin yeri değil şimdi - bahsettiğim sorundan böyle kaçamazsın. buna ne diyeceksin?

    tüyoyu verip işime döneyim: ben diyeceğimi zaten dedim, entrim de burada bitiyor - okuyacağın bir şey kalmadı, entrinin yayınlandığı gün-saat-dakika dışında.
  • yaşadığı sanılan ama aslında ölü olan ünlülerden daha fazla değildir bunların sayısı. örnek isterseniz mesela, müslüm gürses.
  • elvis presley de bunlardan biridir. inanmayan douglas adams'a sorsun.
  • hakkinda zaman zaman "ulan x olmus duydun mu?" spekulasyonlari cikan unlulerdir. shaggy'nin disinda bir de ricky martin modaydi bir ara. kendisine uzun omurler diliyoruz..
  • ömürlerine ömür katılmış olanlardır. bu da bir inanç işte. radyoda ayşegül durukan için "merhumeden dinliyoruz..." anonsunu duyunca ağlamamak için zor tuttumdu kendimi. sonra yanlış bilgi olduğu ortaya çıktığında annemin ilk yorumu bu olmuştu: "ömrü uzamış demek ki!.."

    inşallah!.. amin!..
  • (bkz: murat kekilli)
  • (bkz: medyum keto)
  • rahmetli shaggy
  • (bkz: eminem)

    shaggy ile birlikte düzenli olarak 5 senede bir öldüğü hakkında dedikodular çıkar.
hesabın var mı? giriş yap