342 entry daha
  • çanak soru kavramını tekrar yeniden yazıyor, destanlaştırıyor an itibarıyla. bir sene önceki açıklamalarını önüne koyup izletseniz ne güzel çıkmışım be diyip sırıtmaya devam eder herhalde.
  • konuşmaya nadiren de olsa niçin katıldığını anlamakta zorluk çekiyorum. kafasını onaylar şekilde aşağı yukarı oynatsa pek bir şey farketmeyecek gibi duruyor.
  • yamulmuyorsam havuzlu bir villadan sayın başbakanımız ile mülakat yapan şahıs. bu adam bikaç ay önce ekonomi, reel sektör, vs. diyerek hükümete yükleniyordu... anlaşılan devran dönmüş, herşey hallolmuş güzel ve yalnız ülkemde...

    sokaktan dışarı bakıyorum mahallenin gençleri işsiz, umutsuz.. ekrana bakıyorum hak diyor özgürlük diyor bişeyler diyor işte birileri... öncesinde de bilmem kimi silerim asarım keserim söylevleri.... ne istersek yaparız havaları... program suncusu da yaparsınız havalaında... daha yazılır da gg var işte bi yere kadar...

    (bkz: padişahım sen çok yaşa)

    ha bir de bunu hatırlayınca bunu da hatırlıyorum nedense;

    (bkz: sizi ben bile kurtaramam)
  • güray öz'ün 9 eylül 2009 çarşamba, cumhuriyet gazetesi yazısından alıntı:

    "kuantum konusunda medyadaki yayınları incelediğimde, bunların 3 grupta toplanabileceğini gözledim. bunları sırayla ele alalım:
    1. komedyenler:
    bu kategorideki yazarlar, bu sıfatı kendi yazılarıyla hak ediyorlar, o gülünç yazılarına benim fazla bir şey eklememe gerek kalmıyor. işte size bir örnek:
    yiğit bulut: "türkiye kuantum günlere gebe: ... schrödinger'in kedisi için, bütün ihtimaller aynı anda var olur; kedi ya ölü ya diri ya da hem ölü hem diridir... kısacası; her şey aynı anda mümkündür... türkiye de artık schrödinger'in kedisi gibi çok olasılıklı bir kutu içinde! 23 ay içinde "gerçek" tekilliğe çökecek ve bir sonuç, bir "türkiye" ortaya çıkacak!"(3)
    önce, neden schrödinger kedisi paradoksunun böyle konulara uygulanamayacağını açıklayayım: bir kere, kutunun içinde dinamik bir mekanizma var: kutu içindeki radyoaktif düzenekle, zehirli şişe % 50 ihtimalle kırılacak (veya kırılmayacak) ve sonunda kedi ölü (veya diri) olacak. yani, kutunun içinde, kediyi ölü veya diri kılacak bir düzeneğiniz olmalı.
    şimdi, sen albay dursun çiçek'in belgesini kutu içine koysan ne olur, koymasan ne olur? o imzayı, kutu içindeyken, sahteye veya hakikiye çevirecek dinamik bir mekanizman var mı? yok. belge nasıl girdiyse (sahte veya hakiki) elbette öyle çıkacaktır.
    bunlar, bilinmez bir durumla karşılaştıklarında hem ak hem kara diyebileceklerini söylüyorlar ve kuantum teorisini de buna şahit gösteriyorlar.
    oysa, teoride böyle bir şey yok.
    teori, herhangi bir ölçme sırasında çıkabilecek tüm sonuçları sıralar ve bunların her birinin gerçekleşme ihtimalini hesaplayıp size verir. ölçme sonucunda bu olasılıklardan sadece biri gerçekleşecektir, ikisi birden değil. ama, henüz ölçme yapmamışsan (burası önemli), "sistemin durumunu tüm bu olası sonuçların belli oranda bir karışımı gibi düşün," der. bunun bir realitesi yok, ispatı veya doğrulanması söz konusu olamaz, zaten bu yüzden kuantum teorisinin bir aksiyomu olarak alınmıştır.
    bu yazarların bilmedikleri konularda böyle uluorta yazabiliyor olmalarını, çokbilmiş görünme hevesleri ile açıklamak yanlış olur. asıl, bu yazarları o köşelere oturtan iradeye bakmanız gerekir.
    kapitalizmin küreselleşme aşamasında bu irade artık sınır tanımıyor, her şey maksimum kâr amacına hizmet etmek zorunda.
    bunlara yazılarıyla hizmet eden geniş bir köşe yazarı kadroları var. ama bu köşe yazarlarının her daim okunmaları, hep gündemde kalmaları gerekiyor.
    işte bilim, sanat ve kültür kavramları da, içleri boşaltılarak, bu yazarları okunur kılacak birer tüketim malzemesi oluyor."
  • üzdü beni gece gece. gümbür gümbür sorular soracak diye dizildik tv karşısına çömlek gibi. bi halt sormadı. öle mi sayın başbakan, böle mi sayın başbakan..
    aferim.
  • ilk gördüğüm anda lan nasıl oluyor bu saçlar.ama nasıl oluyor.sorgular dururdum, taa ki bugüne kadar.olay dilde bitiyormuş gocaman dili varmış.devasa bir dil gerekiyormuş abi, muhteşem bir yalama kabiliyeti, inanılmaz bir teknik.
  • program sonunda ayağa kalkıp önünü ilikleyip elinde evet yazan küçük bir bayrak sallarken başbakanı öven bir şiir okumasını diliyorum. bu şahane performansa öyle bir son yakışır.
  • aslında başbakanla birebir görüştüğü programda bu kadar uslu çocuk olmasınn nedeni kendi kapasitesinin farkında olması da olabilir. erdoğan'ı beğenmeyiz etmeyiz ama yiğit bulut gibi iki kelimeyi bir araya getiremeyen, ezberci pek de parlak olmayan bir genel yayın yönetmenini süründürebilir, rezil rüsva eder yer bitirir. o saçları bozar.
  • şu anda recep tayyip erdoğan'la karşı karşıya oturarak yaptığı şey gazetecilik değil işte. icraatın içinden dinletiyor bize. tamam büyük başarı başbakanı oraya çıkarmak ama konuşulanların haber değeri yok ki (şu dakikaya kadar öyleydi en azından). erdoğan'ın her zaman verdiği demeçlerin toplamasını dinliyoruz.

    yiğit bulut bir de inşallah derse olay tam adnan oktar - oktar babuna sohbetlerine dönecek.
2986 entry daha
hesabın var mı? giriş yap