• rivayete gore bati muzigi dinleyen padisah "iste muzik bu" der. buna iclenen dede efendi bir gecede besteler gulnihali.
  • gitar çalmayı öğrenen her türk gencine zorla çaldırılmak suretiyle bir neslin nefretini kazanmış parçadır. yıllar sonra gençler rakı içmeye başlar, dede efendi ve simten ile araları düzelir.
  • baska bir rivayete gore ise batılı müzik adamları dede efendi 'le ufaktan ufaktan alay eylemişler sizde ne bir dans müziği var ne bir vals.bunun üzerine dede efendi bu eseri yapıvermiş,dönemin batılı müzik adamlarını susturmuştur.
    barış manço 'nun seslendirdiği versiyonu bir başkadır.alır sizi sizden,yüreğiniz alevlenir,dansa kaldıracak birilerini arayıverirsiniz.
  • vals ritmindedir.
  • rast makamındadır.
  • bi yerden okuduğuma göre ilginç bir hikayesi varmış bu şarkının.
    ismail dede efendi nin karısının adı gülnihal imiş. derken yıllar geçmiş, ismail dede efendi haremden bir kıza aşık olmuş ve bu kızın adı da gülnihalmiş. bu yüzden bestesinin adını "yine bir gülnihal" koymuş dede efendi.
  • http://www.zeb.biz/kom.php?id=2277&comments=ok
    adresinden şarkının yorumu:

    yine bir gül nihal aldi bu gönlümü
    (eskiden sevgili acilmamis bir gül olarak tasvir edilirmis. gülnihal gülfidani demektir, gül fidani tam olgunlasmamistir. yine eskiden sevgililerin yasi küçük olurdu. tazeligi, güzelliginin bir unsuruydu. buradaki asik, biraz hovardaymis ki yine bir gül fidanina tutulmus. tabi ki fidan tazeliginin yaninda ince ve zariftir de.)

    sim ten gonca fem bi bedel ol güzel

    (o güzel ki bedelsiz güzelligiyle agzi açmamis bir gül gibidir. [bu divan edebiyatinda sik kullanilir. sevgilinin kapali konusmayan agzi goncadir. açip konustugunda binbir güzellikler saçarak açan güldür.]ve ayni zamanda teni gümüstendir [sevgilinin beyaz tenlisi makbuldü. gümüs de parlak ve beyazdir. ayni zamanda degerlidir.] )

    atesin ruhleri yakti bu gönlümü

    (atesli yanaklari [ruhlerinden iki yanak anliyoruz] gönlümü yakti. yani sevgilinin yanaklari öyle yakicidir ki, gerisini düsünün. derinden bir baksa, yanip kül olacak gariban)

    pür eda pür cefa pek küçük pek güzel

    (çok edali, çok cefali [yani asika cefa verdigi için, yoksa onda cefa arama], gülnihal olmasindan küçük ve güzel oldugunu anliyoruz demistik zaten)

    görmedim kimsede böyle bir dil-ruba

    (kimsede görmedim böyle gönül alicilik, çekicilik)

    böyle kas böyle göz böyle el böyle yüz
    (...)

    asikin bagrini üzmeye göz süzer

    (göz süzer de amaci ona asik olanin bagrinda keder birakmaktir. yani suhtur bu bakis. sefkatli veya sevecen degildir.)

    el aman pek yaman her zaman ol güzel

    (üst tarafin devami olarak: o güzelden imdad [el-aman] ki her zaman pek yamandir, bu gönlü kedere gark eden haliyle.)
  • dede efendinin batı müziğinden esinlenerek bestelediği rast şarkısıdır. fakat o sıralar batı müziğinin etkilerinin artmasından ve müzik anlayışındaki değişimlerden rahatsız olduğu, sonrasında da öğrencisi dellalzade'ye "bu oyunun tadı kaçtı!" diyerek mekke'ye gittigi rivayet edilir.
  • beni ortaokul yillarima goturen bir eser. ama sim ten ile, gonca fem ile degil, tamamen anlasilmaz bir sebepten -bet sesime ragmen- zorla katilim gostermek zorunda kaldigim turk san'at muzigi korosu anilari sebebiyle. aklimda kalan tek sarkinin bu olmasi ise sanirim sozlerini hic bir sekilde anlamiyor olmamdi. sozlerini anlamayi gectim, onumuzde sozlerin yazili oldugu sayfalari dahi takip etmekten aciz oldugumu kanitlayan fotograflar ne yazik ki hala aile arsivinde saklaniyor.

    oturdum aciklamasini, yorumunu (hatta tefsirini yahu) okudum ama "bi bedel ol guzel" cumlesi hala bana bir sey ifade etmiyor.
  • eğer bir bilen çıkıp da, klasik müzik ustası olduğu rivayet edilen sultan abdülaziz'in besteleriyle alternatif bir öncelik-sonralık durumu ortaya koymaz ise, ilk osmanli valsidir bu eser.
hesabın var mı? giriş yap