wislawa szymborska
-
1996'da ödülü aldığında 73 yaşındaydı ve o zaman "bu yaştan sonra başımı hiç bir şey döndüremez" dediydi. 1957 yılından beri şiir yazıyordu, nazi zulmünü yaşamıştı ve stalinci zihniyetin baskısını görmüştü. onu tanımlamak isteyen akademi üyeleri, szymborska'nın tarihsel göndermeleri olan ironik bir şiir yazdığını söyledi. oysa süslü sözlere gerek kalmadan söylersek, saf şiirin peşindeydi wislowa hanım. keşke turgut uyar'ın şiirlerini okuyabilseydi.
-
(bkz: ilk bakista ask)
-
(bkz: üç en tuhaf sözcük)
-
(bkz: kızkardeşime övgü)
-
alman işgali sırasında naziler polonya'da orta ve yüksek eğitimi yasaklamışken gizlice okula gitmiş. savaştan sonra da jafielloina üniversitesi'ne gitti. 1952-1981 arasındaki haftalık kültür gazetesi zycie literackie'de editörlük yaptı.
-
1996 nobel edebiyat ödülünü alan wislawa szymborska,günümüz polonya şiirinin zbigniew herbert ve tadeusz rosewicz'le birlikte en önemli temsilcilerinden biridir.2.dünya savasini ülkesindeki öbür yazarlar gibi bütün korkunçluğuyla yaşamasına karşın,yaşamın acımasızlığına karşı tek silahın onu hafif bir alaycılıkla karşılamak olduğunu genç yaşta öğrenmiştir...
-
siirleri mukemmel otesi olan polonya'nın gelmis gecmis en iyi sairi.
+
olabilirdi
kacınılmazdı
onceden olmustu.sonra.
yaklastıkca uzaklastıkca oldu.
ama yoktun.
kurtuldun ilk oldugun icin.
kurtuldun sonoldugundan
tek basına
baskalarıyla
sagda solda
yagmur yagdıgından
golgeden
gunes oldugu icin
sanslıydın-cunku ormandaydın
sanslıydın-tek bir agac bile yoktu.
sanslıydın-tırmık,kanca,kalas
fren yanyana
yan donme yarım santim
bir an
sanslıydın-birdenbire havalanıverdi
bir saman copu
cunku,sayesinde,ragmen,sonuc itibariyle
ne olurdu o el o bacak
kıl payı
teget gecmeseydi o istenilmeyen raslantı?
demek buradasın hala?
kurtulusunun,gelecek seferenin,az kalsındı'nın saskınlıgında
sıyırdın mı agın icindeki o delikten.
dilim tutuldu olanlardan.
afalladım.
dinle kalbin benim icimde carpıyor!
+ -
nic dwa razy (nothing twice) kitabi 1997 yilinda yayinlanmis ve sairin secme siirlerini derlemistir. nic dwa razy gercekten de en guzel siirlerinden biridir sairin.
nic dwa razy (nothing twice)
nothing can ever happen twice.
in consequence, the sorry fact is
that we arrive here improvised
and leave without the chance to practice.
even if there is no one dumber,
if you're the planet's biggest dunce,
you can't repeat the class in summer:
this course is only offered once.
no day copies yesterday,
no two nights will teach what bliss is
in precisely the same way,
with precisely the same kisses.
one day, perhaps some idle tongue
mentions your name by accident:
i feel as if a rose were flung
into the room, all hue and scent.
the next day, though you're here with me,
i can't help looking at the clock:
a rose? a rose? what could that be?
is that a flower of a rock?
why do we treat the fleeting day
with so much needless fear and sorrow?
it's in its nature not to say
today is always gone tomorrow
with smiles and kisses, we prefer
to seek accord beneath our star,
although we're different (we concur)
just as two drops of water are.
by wislawa szymborska
translated by stanislaw baranczak and clare cavanagh -
"geçici olan bir anın bile, zengin bir geçmişi vardır" diyerek beni benden almış kişi, şair..
-
"başlıksız da olabilir" *, adıyla türkçeye çevirilmiş tek kitabı bulunan şair. ne yazık ki bu kitap da bulunamayan kitaplar arasına girmiş...
yıldırım aşkı
ikisi de emin.
birbirlerine bağlandıklarına bir anda.
böylesi emin olmak güzel de
emin olmamak daha güzel.
daha önce tanışmadıklarına göre
aralarında hiçbir şey olmadığını sanıyorlar.
belki ta eskiden, yanyana geçtikleri sokaklar,
koridorlar, basamaklar ne derler buna peki?
sormak isterdim onlara,
anımsıyorlar mı acaba,
belki döner bir kapıda
hani bir gün yüzyüze?
bir “özür dilerim” sıkışık kalabalıkta belki?
ya da bir ses telefonda “yanlış numara”?
- ama biliyorum yanıtlarını.
yo, anımsamıyorlar.
uzun zamandan beri
rastlantının onlarla oynaması
şaşırtırdı kuşkusuz onları.
ama hazır değil henüz,
onlar için yazgıya dönüşmeye
bir yaklaştırıp bir uzaklaştırıyor onları,
yollarını kesiyor,
kahkahasını tutup, bir kenara sıçrıyordu
rastlantı.
imler vardı, belirtiler de,
varsın anlaşılmasınlar, ne var ki bunda?
belki üç sene önce,
geçen salı belki
bir yaprak,
hani uçan omuzdan omuza?
yitirilen, bir kenara kaldırılan bir şey vardı.
çocukluğun çalılığında bir top belki, kim bilir?
kapı tokmakları, ziller de vardı,
hani belki bir gün
dokunmanın örtüştüğü bir sonraki dokunmayla.
emanette yanyana duran valizler belki.
ya da aynı gece görülen tek bir düş,
kalkar kalkmaz belirsizleşen hani.
her başlangıç çünkü
bir devamdır aslında,
olayların defteri ise
hep yarı açık durur.
(lehçe'den çevirenler: neşe talay yüce ve agnieszka ayşen lytko)
wislawa szymborska
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap