• filmlerde arka planda birinin konuşup konuyu daha iyi anlamamizi sağlayan bazen sinir bozucu o lan bir metod. (bkz: film noir) (bkz: mike hammer).

    blade runner'ın ilk versiyonlarinda voice over varken director's cut'da kaldirilmistir.
  • yerli filmlerden hatirladigim teyzem bir de bi müslüm gürses filmi...
  • vo bir haber formati.montaj icin yeterli zaman olmadiginda sadece dogal ses bululnan bir vtr hazirlanir.bu vtr rejiden yayinlanirken spiker ustune haberi okur turkcesi icin dsf
  • (bkz: voice over ip)
  • (bkz: narrator)
  • nedir, görüntüyle bişey anlatamayan yönetmenlerin kullandığı metod. aziz dostum adamın içinde besbelli ki bişeyler var, anlatmasa patlıycak, bırak anlatsın. sen diyosun ki olmaz, görsel anlatıcak. derdin ne kardeşim sinema denen disiplin ne zaman böyle ellerini bacaklarının arasına kıstırmış damat modunda huzursuzca binbir kaideye dikkat edilerek yapılmak zorunda oldu? godard diye bi adam hiç çıkmasaydı o zaman, kurguda devamsızlık, aks kaydırması pek fena çünkü, godard durmadan yapıyor. haa ama o deney yapıyor, diğeri beceriksiz. lan biz orda binbir teori, yok bu becerikli bu beceriksiz derken, seyirci filme kendini kaptırıyor, "anlat abi" diyor voice over'a. sen hala işin laga lugasında...
  • öykü anlatıcının egosuyla barışık olunan filmlerde gayet yerinde olabilir. yani yönetmeni babaysa, voice over da şahanedir.

    jean luc godard'ın 2 ou 3 choses que je sais d'elle filmi bunun için çok çılgın bir örnek olabilir, keza burada kafa sesi adeta filmin felsefi derinliği, subconscious olanın deşifre edici avant-garde öznesi olmuştur. tarihi karakteristiğini de göz önüne alarak stanley kubrick'ın barry lyndon filminde de voice over mükemmel bir anlatım öğesi, tarihe atılan ironik eleştirel bakışın baş müsebbibi konumundadır. diyebiliriz ki, her teknik gibi, bu teknik de ehil bir elde güzel kullanılmış.
  • goruntuyle bir sey anlatamayan yonetmen iddiasi film okuluna gidip hocalardan bunu belleyen toy sinemaci gercegiyle paralellik tasir. sinema okulu denen sik aslen kimseye bir bok ogretemediginden bu tip sik sok formalizmler ogreterek sorumlulugu atar. "goruntuyle bir sey anlatamayanin secimi voice over" diyenlerin standart soylem ve geyikleri ozetlenirse sunlardir:

    "2001'deki kemikten uzay gemisine gecis cok iyi"
    "diyalektik montaj, eisenstein"
    "ozu kamerayi yere koymus"
    "tarkovski plani uzun tutmus"
    "orson welles o sahnede kamerayi soyle yapmis"
    "trufo filim sonunu izleyiciye birakmis"
    "hakan sukur golu dusunmus"

    turkiye ekonomisi dendiginde "yastikalti, akyitdisi ekonomi" diyenden ne kadar usaniyorsam, sinema dendiginde "derdini goruntuyle anlatamayan yonetmen" geyiginden de o kadar sikiliyorum. tabi zaman aliyor, bir zamanlar ben de bunlari dedim, simdi astim, mastim.
hesabın var mı? giriş yap