• tous les matins du monde, gerard depardieu, jean-pierre marielle, anne brochet oynuyo.. müzikler jordi savall.. soundtrack'in giris parcasi türk marşı :) kent fm'deki bir şiir programinda sürekli calardi.
  • adı, ki bence çok güzeldir, filmde ve tahminen kitapta da geçen "tous les matins du monde sont sans retour" cümlesinden gelmektedir (bkz: fransizcadaki en baba laflar), "dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür". ilginç bir özelliği, filmin ilk 5 dakikası boyunca gördüğümüz tek şeyin gerard depardieu'nün yüzünün olabilecek en yakın plandan çekimi olmasıdır, insana "her şey bir yere kadar" dedirtir. depardieu'nün gençliğini oynayan çocuk tam kılkuyruk ya da tıfıl olarak adlandırılabilecek, leonardo di caprio benzeri bir arkadaştır. bir filme bu kadar yakışmamak görülmemiştir. işin acı yanı bu kardeşimiz (bence hiç benzememekle beraber) depardieu'nün öz oğlu guillaume'dur. madelaine rolündeki anne brochet ise tam bir fransız yüzüne sahiptir; sabit ve herhalde mana yüklü olduğunu düşündürtmesi gereken bakışları benim sadece ruhumu sıkmıştır. marais'ye duyduğu aşk yüzünden onca acıdan geçerken ona bir türlü empati geliştirememiş, aksine tavırlarını gayet sevimsiz bulmuşumdur. yaşlı marais rolündeki gerard ve hocası saint coulombe rolünü oynayan jean-pierre marielle ise benim oyunculuk anlayışıma göre gerçekten başarılılardır. yine de biraz zorlama bir filmdir bana kalırsa. aslında filmden çok görüntülü romana benzer. müzikleri ise -kemanseverler için özellikle- güzeldir..
  • bütün film boyunca sizi esir alan koyu çekimler, yaylılar ve anne brochet yüzü ile kesinlikle sinemada izlenmesi gereken bir filmlerden biridir...ancak film bittiğinde yerinizden kalkamamak gibi bir sonucu vardır...
    (bkz: fransız filmleri)
  • fransız yazar pascal quignard'ın romanından uyarlama bir film.
    1996 yılında kanal 6'da birkaç kez yayımlanmış fakat her seferinde "reklam filmden önde gelir" ilke(!)sinin acı bir sonucu olarak filmin ortası ve son bölümü kırpılarak eksik gösterilmişti.
  • filmin en etkiliyici sahnesi marais* saray orkestirasina katilmasi nedeni ile hocasi saint coulombe tarafindan evden kovulur ve akabinde bir sure sonra sevgilisi olan hocasinin kizini terk eder, kiz buna dayanamaz ve acindan olur.
    ama marais hocasinin tum bildiklerine ogrenememistir o bestelere karsi inanilmaz bir aclik besler yillarca saraydan gece cikar ve hocasinin kulubesinin altinda onun yeniden calmaya baslamasini bekler cunku bilir ki eger ogrenemezse hocasi tum bildiklerini mezera goturecektir. sonunda bir aksam hocasi bosluga beni anlyabilecek kimse yok mu diye yakarir bunun üzerine marais tum yuzsuzluguyle kulubeye girer.
    konusurlar sonrada karsilikli calarlar, aralarinda ki nefret ve sevgi iliskisini cok guzel anlatir bu sahne yapilan muzik ise mukemmeldir.
  • 7 ocak 2003 günü bilgi üniversitesinde gösterilecek olan fransız filmi
  • evet ... bugün saat 19.30 da izleyeceğim film
  • fransız viola da gamba ustası ve besteci sainte -colombe'un hayatını anlatan bir film...
    (bkz: viola da gamba)
  • her bakımdan mükemmel bir film. yeniden yeniden izlense bıkılmayacak, her izlendiğinde farklı bir detay farkedilen bir sinema yapıtı.
hesabın var mı? giriş yap