148 entry daha
  • üniversite okumakla askerliği kısa ya da uzun yapmak arasında nasıl bir bağlantı var acaba? nasıl çalışıyor lan harbiden beyniniz? ıkına ıkına fakülte bitirdin diye daha kısa askerlik yapma hakkını nasıl elde ediyorsun?

    askerliğin zorunlu olmaktan çıkarılmasını desteklemeyi anlarım ama okuyanın kısa dönem er, okumayanın uzun dönem er yapmasını desteklemeyi anlayamam.

    okuyanı birtakım görevlerde asteğmen olarak kullanmayı da bir nebze anlarım ama, bir yanda en zor görevleri 15 ay boyunca üstlenen er'lerin, üç adet üniversite mezunu kısa dönem er'in teskeresini seyretmesini anlayamam. mesele bu kadar basit.

    ek: zoruna giden bazı arkadaşlar mesaj attılar. atacaklar için de ekleyeyim: ben de üniversite mezunuyum, ben de kısa dönem yaptım. ama bu, mevcut adaletsizliği görmemi engellemiyor. peki siz, siz kör müsünüz bu kadar? hadi gözünüz kör, içinizde hiç mi insanlık, hiç mi vicdan yok? sizin üniversite sıralarında güya dirsek çürüttüğünüz sıralarda uzun dönem er yapan kişilerin gezip tozmasının askerlik süresiyle nasıl bir ilgisi olabilir? ona bakarsan kimi istanbul üniversitesi tıp fakültesi'nde hayatının en güzel yıllarını ders çalışmakla geçirirken kimisi de açıköğretim fakültesinin skindirik bir bölümünde uzaktan kumandalı eğitimle yata yata, dersle okulla fiziksel teması geçtim ruhsal teması dahi olmaksızın diploma sahibi olur. eşitlik mi dediniz? o zaman bölüm zorluğuyla ters orantılı şekilde kısalsın şu meret, ha? adaletinize sokayım sizin.
  • öte yandan ne ironik bir tabir bu, askerliğin yüzde doksanı tektiplik üzerine kurulu bir düzenken.
  • askere gitmeme birkaç ay kala 3,5 attıran. burdan koşaner paşama sesleniyorum. yapma be paşam. daha yeni geldin, hele bir otur soluklan :\
  • yani şurada üniversite mezunuyum diye cirit atanların kullandıkları dili filan görüyorum da, 'bazı' üniversite mezunlarının aşağıladıkları o eğitimsiz, cahil, kaba insanlardan çok çok daha uzun bir askeri disipline tâbi tutulması fikri beliriyor aklımın ücra köşelerinde.

    iki kelimeyi doğru düzgün bir araya getiremeyen sen mi, o kaba ve cahil saydığın adamdan daha faydalısın asker olarak? meseleye komuta kademesinin, uzun dönem er'in, kısa dönem er'in, astsubayın, subayın, üstsubayın nasıl baktığının ne önemi var? önemli olan buradaki kavramsal eşitsizliği görmek değil mi? insanların meseleye bakış açıları nasıl olur da nesnel gerçeklere halel getirir? o okumuş olmakla övüne övüne bitiremediğiniz üniversitede size tabii eğitim değil yalnızca sınırlı ve bir halta pek de yaramayan, unutup gittiğiniz bir öğretim sundukları için, böyle safradan atıp tutuyorsunuz anca. yemezler canım, başka kapıya!
  • 32 yaşındayım. evliyim ve nasipse 3 ay sonra çocuğum olacak. herkes gibi 7 yaşında ilkokula başladım. 5 sene ilkokul, 3 sene ortaokul, hazırlıkla 4 sene lise, 4 yıl fakülte, 2 sene master, yaklaşık 5 yıldan beri de doktora yapıyorum. bu sene eğitimde 24. senem olacak. 10 yıllık da çalışma hayatım var.

    şimdi askere gitsem hayatım 9 ayda ne hal alacak, nasıl değişecek diye düşünüyorum da hangi subayın evladının benim gibi böyle sorunlarla uğraştığını da bu arada çok merak ediyorum. son otuz yılın albay ve üstü rütbeli kişilerinin çocuklarının nerede, kaç ay, nasıl askerlik yaptığının keşke bir dökümü olsaydı... en azından şimdi böyle düşünmez, onların da aslanlar gibi dağlarda çarpıştığını falan öğrenip hemen şube önünde sıraya geçerdik...

    9 ay askerlik...

    üniversite okumak adamı daha değerli kılmıyor, çoğu arkadaş buna takılmış. herkesin kendine özgü koşulları bu yorumları yaptırtıyor.

    mesela kendim için şunları düşünmeme kim nasıl tepki gösterir? döndüğümde o pozisyon beni bulacak mı? ailem 9 ay nasıl yaşayacak? memur maaşıyla senelerce kahrımı çekip beni okutan babam, sırf askere gittim diye 60'ından sonra da artık emekli maaşıyla mı bana ve aileme bakacak? bu ülkenin gençleri askerlik yapacak diye yaşantıları yörüngeden çıkmış meteorlar gibi kaçabilirse yurtdışına, kaçamazsa anadolu bayırlarına mı sürüklenecek? askerlik yapmak neden hayatımızın alt üst edilmesi anlamına getiriliyor? neden ülkemizde hep vatani görev askerlik yapmakla özdeş ve sınırlı kılınıyor? tahsil yapıp memlekete faydalı olmak, bir kürsüde ders vermek, iskilip'in bir köyünde bir hastaya reçete yazmak, silopi'deki okulların birinde çiş ve ter kokan bir koridorda bir öğretmenin tuttuğu nöbet niçin aynı değeri görmüyor? bütün bunlar ancak karargahın içinden geçince mi değer kazanıyor? sizin görev ve değer anlayışınız nedir bayım? kaç kıratlık tavır takınalım? saçlarım sadece alaburus olduğunda mı daha güzel görünüyor? yanılıyorsunuz...

    kimse bana askerliğini yapıp evlenseydin, işe öyle başlasaydın diye maval okuyamaz. koşulları belirsiz bir ülkede adı sanı olan üniversite bile döndüğümde bana garanti vermiyor. hangi evlilik? hangi iş? otuzu ve onca zorluğu devirdikten sonra hayatıma tekrar başladığımda ilk işim kasiyerlik mi olmalı? her hafta hürriyet pazar ve bir tükenmez kalemle uygun koşullu şoför ilanını arayarak vaktini zayi etmek istemeyen binlerce nitelikli gence, bu yapılması öngörülenler reva mı? depremden çıkmış gibi herşeye sıfırdan başlatacak kadar zalim bir sistem nasıl savunulabilir? ben başarımı ve hayatımı kurmayların strateji planlarına göre endekslemek zorunda mıyım? askeriyenin açığı varsa bu ülkede 20 milyon genç var. bilmem kaç kentrilyonluk bütçe var, kafa da varsa yaparsın kısa, orta ve uzun vadeli planını, çözümüm bu dersin. bir kalemde milyonlarca gencin hayatının üstünü çizmek, her tarafı acemilik kokan taslaklara eli titremeden paraf atmak için bir insanın vicdanını önünde duran salataya doğramış olması lazım.

    halka danışanın da anlatanın da olmayışı maalesef bu ülkenin büyük bir sorunu...

    hangi uzman askeri taktisyenlere soruldu, kaç psikoloğa danışıldı, hangi dünya ordularının uygulamaları etüt edildi, kaç ekonomistten muhtemel görüşler alındı, kaç politik rapora göz gezdirildi, kaç sosyologun değerlendirilmesi alındı, kaç analist 20 sene sonrasının öngörüsünü yaptı? bu sahaya hakim kişilerden nasıl destek alındı? sosyal-iktisadi-askeri tahminler, tepkiler, ihtiyaçlar nasıl tespit edildi ve tüm bu veriler nasıl tanzim edildi de bir tek imzayla tek tip askerliğe geçiliyor? kimse bir şey açıklamıyor. buna dair tek kelam yok. çünkü insan bu ülkenin en ucuz hammaddesi ve her can için sarınacak yeterince bayrak var...
    bu millet 26 yıldır teröre önlem almayan, evlatlarını garnizondan, eşlerini orduevlerinden çıkarmayan paşalara emir eri yetiştirecek; dağlarda barakalara bıraktığı körpe fidanlarını al bayrakla teslim alacak mehmetçik deposu olarak mı görülüyor? oh 9 ay gelsin mehmet, gitsin mehmet. böyle sistem mi olur?

    en azından 2 yabancı dil bilen alanında uzmanlaşmış kadrolara - bakın kaytarsın demiyorum - vatanın menfaati için millete hizmet etmesi maksadıyla asker dahi olsa kamunun faydası gözetilecek biçimde görev verilmeli. kimse askerlik yapmayalım demiyor zaten. 9 ay askerliğe geçerken de bir takım parametreler oluşturularak ihtiyaca binaen pozitif ayrımcılık yapılabilir. süre bunlara yönelik şekilde tertip edilebilir. bu, o kişiye de kuruma da ülkeye de kazandırır.

    anadoluda akademik kadrosunu dolduramayan bunca fakülte varken, dağ köylerinde tıp hizmeti görmeyen gariban insanlar yaşarken, yurt çapında asayişi jandarmaya bağlı bir sürü müze ve ören yerlerinde yabancı dilbilgisi olmayan kültürden nasipsiz kişiler görev yaparken neden hiç nitelikli personeli değerlendirmek yetkililerin aklına gelmiyor?

    rasyonel istihdam, birikimi taltif ve teşvik neden ordumuzda muteber kavramlar değil? bunların cevabını malum zatlar verecekken sanal perişanlıklarla dolu bu ağız dalaşları neden? acıyorum bu ülkeye... emeğime... gençliğime ve enerjime...kurumlara boş yere duyduğum saygıya... doğacak olan kızıma...bu adaletsizliği utanmadan savunan sözlük efradından kimilerine cevap verme çabalarına...acıyorum...
  • demokrasinin ve hesap verme ilkesinin ne menem birşey olduğunu hatırlatan düzenleme olacaktır.

    hesap verme sorumluluğu olmayan bir kurumla muhatap olduğunuz vakit hayatınızın bilmem kaç ayının sizden alınmasında söz sahibi bile olamıyorsunuz işte.

    çok sinir bozucu. "askerliği tek tip yapıp 9 aya yükseltelim, yok yok 9 az oldu, olmuşken 12 olsun" cümbüşünün arasında halka laf olsun diye dahi kulak kabartılmaması. acayip sinir bozucu.

    daha da yazcam da önlemini almış köftehorlar.

    (bkz: halkı askerlikten soğutma)
  • millet şunu anlayamıyor bu tip askerlik uygulaması için. yarın kışlaya girdiğinde, herkes önce bi o tuvalet temizliğinden geçecek.

    ama bir süre sonra okumuş adamla okumamış ayrılacak. yine angarya, az beyin gücü isteyen işler daha az okumuş olanlara kalacak.

    değişen sadece süresi olacak, merak etmeyin.

    ayrıca uzun dönemlerin "okudun da bana mı okudun" bırbırından kurtulmuş olacaksınız torunlar.
  • 20 li yaşlarının ortasına kadar okumuş bi adama üstüne bi de uzun dönem askerlik yaptırıp 30 yaşını buldurursanız bu adam askerden dönüp yarrak gibi ortada kalır cok afedersin. ama öte yandan onaltı onyedi yaşında liseyi bitirip çalışmaya başlayan, öyle ya da böyle hayatı hakkında bir fikre sahip olmuş bir gençle aynı süre askerde tutarsanız çok adil bi sistem uygulamış olursunuz. mevzu budur. . . götünden laf söylemeyi seven arkadşaların da dediği gibi . . .
  • arkadaş ben anladım ki bu konuya yaklaşımda asıl kriter, askere gitmiş olmak ya da olmamak ile üniversite mezunu olmak ya da olmamak şeklinde beliriyor. boşa nefes tükettiğimi seziyorum. tartışmayı kesiyorum. sizin objektivitenize... neyse.
  • tek tip askerlik fikrine bayağı sıcak bakıyorum, kısaca sebebini açıkladığımda belki birkaç kişinin daha sıcak bakmasına sebep olurum diye ses vereyim dedim.

    eşitlik, herkesin eşit şartlar altında "vatani görev" yerine getirmesi kısımlarını falan doğrudan atlıyorum, zira bana göre değil o mevzu. o konuda biraz sertim. benim takıldığım nokta, bu uygulama sayesinde zorunlu askerlik sorununun daha kolay çözülecek olmasıdır.

    türkiye'deki tüm kurumlarda olduğu gibi, elitist bir yapıya sahipti askeriye. her noktasında, her işinde bir elitist hava hakimdi. bunu zaten askeriye mensuplarının türkiye'de elitizmin yegane temsilcisi sayılacak cumhuriyet halk partisi'ne temayülünden anlamak mümkün.

    askeriye zihniyetine göre; elitler, alt sınıftan daha fazla imtiyaza sahip olmalıdır. bu elit olma halini sağlayacak etkenler ise kimi zaman bir asker akrabası olmak, kimi zaman üniversite ve/veya lisansüstü hatta ötesi eğitim görmüş olmak vesaire şeklinde sıralanıp gidiyor. sistem; elit olanı korumaya yönelik şekide kurulmuş. en uzun dönem askerliği ve doğal olarak en ağır işi; gariban vatandaş, üniversiteyi yarıda bırakmış öğrenci vesaire yerine getiriyor.

    zorunlu askerlik sorununun çözülmesi için tek tip askerlik uygulaması şarttı. çünkü elit kesim, zaten askerliğini de "elit" sayılacak şartlarda yerine getiriyordu. şimdi kimse öyle atlayıp da "aman efendim kısa dönem olmak o kadar da iyi değil" hikayesi yazmasın. haybeye konuşmuyorum, bildiklerimiz var ki ahkam kesiyoruz. kim ne derse desin, en ağır yük hep 15 ay (veya daha öncesinde 18-24 ay) askerlik yapanın omuzlarında olmuştur.

    6 ay askerlik yapacak olan insan, komutanların gözünde "sorumluluk devredilmeyecek" kişidir. işi öğretinceye kadar askerliği biter. bu nedenle bütün işler ve bütün sorumluluklar, tercihan uzun dönem askerlik yapanlara devredilir. kısa dönemler, "biz de eriz, biz de erbaşız" deseler de, çok afedersiniz ama kıçlarını yaya yaya bitirirler askerliklerini.

    şimdi şu halde iken, yani elit olanın askerliği daha kısa sürüyorken, zorunlu askerliğin kaldırılmasına dair hiçbir girişime yanaşmaz kısa dönem olma şansını yakalamış olanlar. çünkü yılan onlara dokunmamaktadır, bin yaşasındır. işe tam da lazım olan şeydir tek tip askerlik.

    zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılması ve/veya sadece "zorunlu mesleki kamu çalışması" düzeyine indirgenmesi gerekiyorsa, önce herkesin aynı düzeyde sıkıntı çekmesi gerekiyordu. tek tip askerlik hizmeti hayata geçerse, iki dakika uğrayıp askeriyede konaklayarak askerlik yaptığını iddia eden ancak o süre zarfında yata yata vakit geçirenler, yılanın kendilerini de ısırmış olmasından dolayı ses çıkaracaklar. ve umuyorum ki yarın bir gün sahip oldukları elit şartlar vasıtasıyla devlet bünyesinde söz sahibi olduklarında, en azından eşleri/dostları/çocukları için zorunlu askerliğin kökten kaldırılmasına yönelik girişimlerde bulunacaklar.

    özet: tek tip askerlik, zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılması veya zorunlu kamu hizmeti şeklinde değiştirilebilmesi için en yerinde ve en doğru adımlardan birisidir. tek tip askerlik sayesinde, herkesin canı eşit yanacak. eşit yanacak ki herkes aynı sesi verecek.
449 entry daha
hesabın var mı? giriş yap