1802 entry daha
  • 12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumunu değerlendirirken coder kafası gibi dar bir kafa kullandığını söylenen kişi; yahu arkadaş nasıl bir beyin ki coder kafası gibi bir lügat uydurup saçma bir tez uydurur lakin programmer denen kişilerin beyinlerini normalin daha fazla oranında kullandığı ve yaratıcılıklarının da yüksek olduğu wikipedia'da ve bazı yerlerde (isviçreli bilim adamları) ispatlandığından ssg rahat olsun coder kafası dar değil geniştir, hatta o kadar ki cloud 'lardadır .
  • 12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu ile ilgili "zaten 2009 yilinda 5918 sayili kanunla yururluge girmis olan askerlerin sivil mahkemelerde yargilanabilmesiyle ilgili yasal duzenlemeleri bir de anayasa'ya koyuyoruz ki referandumumuzu tanitirken "darbecileri yargilamaya evet!" diyebilelim. " demiş ama galiba o dediği şeyi anayasa mahkemesi iptal etmişti. dolayısıyla yürürlüğe de girmemiş oluyor.

    link de buldum ama benim bulamadığım bir zamanda tekrar yürürlüğe girdiyse bilemeyeceğim.
  • ona, yüksek yargı ile ilgili değerlendirmelerinde gelişmiş ülkeleri değerlendirmesini (ki değerlendirmiş bile olabilir) tavsiye eden insanlara seçim barajını ve seçim barajı olmayan ülkeleri, milletvekili dokunulmazlıklarını incelemelerini tavsiye ederim.

    tanım: anayasa değişiklik paketi ile ilgili ayrıntılı araştırma ve değerlendirme yapıp fikrini beyan eden yazardır.
  • 12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu/@ssg entry'sinde anayasa maddelerini eski tarihteki kaynağa dayandırıp değerlendirdiği için eleştirilmesi teknik açıdan doğrudur. ancak bağnazlık derecesinde bir algıyla görmezden gelinen konu, pakette yer alan maddelerin neredeyse tamamının son değişikliklerle dahi sıvı ya da gaz halinde olduğu gerçeğidir. mesela gelin ilk değişiklik maddesi olan madde 10'a eski ve yeni haliyle bakalım;

    1- kanun önünde eşitlik maddesi (madde 10):

    eski hali:

    herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
    kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
    hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
    devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

    yeni hali:

    herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
    kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

    --- eklenen kısım ---

    “bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.”
    “çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”

    --- eklenen kısım ---

    hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
    devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------------
    şimdi objektif olalım buradaki "eklenen kısım" nasıl bir boyut kazandırıyor ki anayasanın 10. maddesine? bunu normal yasalarla belirtme imkanı varken anayasa maddesi olarak yerleştirmenin mantığı nedir? aslında herkes biliyor bunun mantığını; amaç yargının yapısına ilişkin maddeleri geçirebilmek için kalabalık yaratmak ve topyekün bir iyileştirme yapılıyor havası estirerek "evet" denme ihtimalini güçlendirmek.

    yapılan şey şuna benziyor; mesela sen bir işletme sahibi olarak "melek gibi" dediğimiz türden şefkatli, adil ve iyi bir insansın ve sen çalışanlarının sayı olarak yarısından 1 fazlasının dul ve yetim ya da engelli v.b. yani korunma önceliği bulunan kişilerden oluşmasını isteyip onlar arasından seçim yapıyorsun. sonra senin işletmende önceden beri çalışan dul ve yetim ya da engelli v.b "olmayan" birisi çıkarak şirketinin bu yapısının eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle aleyhinde dava açıyor. şimdi hangi mahkeme böyle bir davanın tarafı olarak davacıdan yana tutum sergileyebilir? hangi kanun buna izin verir?

    eğer sen, hiçbir anlam ifade etmeyen cümleler eklediğin 10. maddeye, bunlar yerine veya hadi bunların yanında "her işletme, yüzde bilmem kaç oranında(%1 bile olsa) vasıfları asgari düzeyde uygun bulunan engelli ya da dul ve yetim çalıştırmakla yükümlüdür." gibi kriter barındıran bir yenilik getirseydin, buna kim itiraz edebilirdi?

    maalesef diğer maddelerde de benzer durumlar mevcut. örnekler neredeyse tüm maddeler için çoğaltılabilir; ancak burada esas olan, bu düşünce yapısını anlamaktır; anlamak ise tıkanmamış bir korteks ve berrak bir zihin gerektirir.

    edit: bazı arkadaşlarda, bu eklemenin ifadeyi netleştirdiği yönünde bir düşünce oluşabilir. ancak ifadelerin pikselleriyle oynamak yerine, anayasada yeni ifadelere ihtiyaç var. hani nerde dokunulmazlıklar; nerde seçim barajı; nerde yök? yyyöök yeeaaa!..

    edit2: sağolsun linuswithnoblankets uyardı; temel hak ve özgürlükler salt medeni hukuk ile düzenlenmez, anayasa'ya dahil edilirmiş. fakat tabi anlatılmak istenen, maddedeki değişikliğin referanduma sunulacak düzeyde niteliğe sahip olmadığıdır ki o da zaten net anlaşılmıştır umarım.
  • kendisi hakkında yazılan entrylerin hatırı sayılır bir çoğunluğunda ..... olan/eden/diyen coder ! yazıyor.
    sen coder'sin coder kal işini yap diyorlar. ama kendilerine sorsan boş gezenin boş kalfasılar fakat çokta güzel dünyayı kurtarıyorlar sonra ona buna sen şu sun bu sun diyip had bildirmeye çalışıyorlar. hayır dolaylı olarak iğnelediklerini düşünüyorlar ya çok komik oluyor.
  • referandumda oylanacak değişiklikleri sıralayıp yalın bir dille değerlendirdiği entry'sinin en beğenilenlere 2 numaradan girmesinin sebebini, "biri sevabına özet geçse"ci dingillerin mutluluk gözyaşlarından başka yerde arayanlar yanlışlardalar.
  • gec kalmi$ / iyi ileti$ememi$ da olsa nefret soylemi hakkinda yuruttugu cali$malari cok olumlu buluyor ve kendisine giri$tigi bu mucadelede ba$arilar diliyorum.

    sayesinde senelerdir dile getirilen bir sorunun cozumu icin adimlar atiliyor olacak, umut verici.

    (bkz: şahsa hakaret yasak cemaat ve ırka hakaret serbest)
  • (bkz: 12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu/@ssg) entry'sinde yazdığı her kelimeyle, sadece önü gösteren gözlük* takan zihniyete göre, en az kendisi kadar statükocu olduğumu gördüğüm yazar.

    basit bir soru;
    bir değişikliğe/-lere "hayır" demek;
    mevcut durumdan memnun olmak anlamını çıkarmanın yanında, acaba yapılacak değişikliklerin mevcut durumdan daha kötüye götürecek olması seçeneği de olabilir mi arkadaşım hıı?
    ne dersin, olamaz mı benim sadece parmağa bakan arkadaşım?
  • referandumla ilgili entrysi uzerine gosterilen tavir, icinde bulundugumuz neo-istibdat rejiminin mantalitesini tekrar goz onune sermis. eger onlarin istedigi gibi konusursan senden iyisi yok. eger onlarin herhangi bir dedigine karsi cikarsan statukocuyla baslarlar son raddede ergenekoncu olmak disinda bir sansin kalmaz. onlar ne derse o dogrudur.

    daha dune kadar kaldirilsin dedikleri yök'e, kendi adamlarini getirince birakin kaldirmayi, simdi anayasa mahkemesi'ne uc uye atama yetkisi verilmesinin nedenini sormayin, statukocu olursunuz. antidemokratik olursunuz. kadinlarin erkeklerle esit olmadigini soyleyen bir basbakan'in, iktidarinda calisan kadin oranini sistematik politikalarla azaltan bir basbakan'in pozitif ayrimciliktan ne anladigini aciklamasi gerektigini falan bosverin, allah muhafaza canan aritman derler size. daha dune kadar kenan evren'e cennetlik diyen cemaatlerin simdi demokrasi sampiyonu olmasindaki celiskiyi sormayin, demokratliktan uzaklasmis olursunuz. daha dun muhtira vermis genelkurmay baskani'na sorusturma acmayip yalandan 12 eylul'den hesap sorma teranelerini sorgulamayin, carpilirsiniz, bir kasediniz cikar. bu da bir komplo olmaz, bu allah'in bir cezasi olur size.

    onlarin istedigi konusacaksaniz konusun. yoksa susun. tipki tarkan gibi. tarkan mesela hidro elektrik santralleri savunsaydi, simdi yandas medyada birinci sayfadaydi. karsi cikti, o zaman sussun, sadece uzmanlik alaninda konussun. cunku demokrasi budur. sadece onlar konussun, onlar anlatsin biz dinleyelim.

    12 eylul sonrasi diyarbakir cezaevi'nin duvarlarina asilan sloganlar varmis, tutuklular bunlara bakarmis butun gun. bu tabelalardan biri türkçe konuş çok konuş imis. yeni demokratik duzende tayyip erdogan gibi konus, cok konus mottosu olacak. diyarbakir cezaevindeki bir baska slogan "buraya ateist bir bolucu olarak geldim, musluman bir turk milliyetcisi olarak cikacagim"mis. degisim var, yeni sloganimiz "buraya ateist ulusalci olarak geldim, musluman bir akp'li olarak cikacagim".

    goruyorsunuz degisim muthis. bu degisimi cok sevin, bu degisime karsi cikmayin, statukocu olmayin ki demokrasi gelsin. sen de karsi cikma ssg, yetmez ama evet de, sorgulama, bin bu trene de bertaraf olma e mi?
5224 entry daha
hesabın var mı? giriş yap