• selvi boylum al yazmalım filminin ana fikri..
  • kapitalizm bünyesi içerisinde "emeğe gösterilen saygı" baz alındınıp düşünüldüğünde biliniz ki insanlık çoktan çürümüş. "sevgi emektir" ya da başka bir tanımdır, farketmez, öyle olsun ama insanlığın emek verecek mecali kalmamış. günler geçmiş, "gururlar" duyulmuş, uzaya çıkılmış, kurşun geçirmez yelekler yapılmış, görünmeyen tanklar, radara yakalanmayan uçaklar yapılmış ama unutulmuş "birey"in birincil ihtiyacı bu bireyselleşme yüzyılında. "sevgi" konsepti ile yakından uzaktan alakası olmayan bir güruh yetişmiş, günlük hayatında bütün ihtiyaçlarını yapay yollardan halletmişler, böyle halletmeyi öğrenmişler ve bununla da saygı görmüşler. kavramları ters düz etmişler, istedikleri gibi tanımlar koymuşlar, bu tanımları kendilerine yutturmaya çalışmışlar. bütün bunları yaparken, eldivenler giyilmiş, maskeler takılmış, makinalar kullanılmış, titiz çalışılmış. dolayısı ile mikropsuz virüsler girmiş yaşamlara, gözler yavaş yavaş kapanmış ve gökyüzü karanlığa bürünmüş.

    söyleyebilirim rahatlıkla sevgi üzerine, sevgi emek değildir diye. çünkü bilirim ki, "emek" üretimle, tüketimle ilgili bir kavramdır ve yine bilirim ki maneviyat güncel ile tanımlandığında kendinisi yadsır. sonra, sorarlar bana peki nedir diye? ve ben yine bütün rahatlığımla ve miskinliğimle söyleyebilirim onlara: tanımlamamaktır, sadece yaşamaktır diye.
  • aynı zamanda karl marxın da söylediği bir söz.
  • (bkz: sevgi nedir)
  • (bkz: sevme sanati)
  • emek tek kişinin üstüne binmemişse doğrudur
  • ortasına 'karşılıklı' lafı eklenirse katılacağım fikirdir. verilen emeğin,yapılan fedakarlığın, bilinen kıymetin, kadrin, karşılığı olmalıdır. yoksa hep verirsin, hep ağlarsın,kimse silmez gözünün yaşını.... e sonra neymiş sevgi emekmiş , pehhh....
  • doğrudur. ilaveten, (bkz: sevgi yemektir)
hesabın var mı? giriş yap