49 entry daha
  • "roman polanski'yi savunanlar, ne söylediklerinin farkında değil. pişmanlık duymayıp suçuyla övünen bir çocuk tecavüzcüsü, birkaç 'iyi' film yönetti diye bu kişilerin ve 'ulusal çıkar'ını düşünen isviçre yüzünden serbest.

    artık hepimiz biliyoruz. 44 yaşında bir adamsanız, ‘hayır hayır hayır’ diye hıçkırarak ağlayan ve astım ilacı için yalvaran 13 yaşındaki korkmuş bir kıza uyuşturucu verip anal yoldan tecavüz edebilir ve hiçbir ceza almayabilirsiniz. tek yapmanız gereken iki şartı yerine getirmek: kaçıp 15-20 yıl olay mahallinden uzak durmalısınız ve bazı iyi filmler yönetmelisiniz. bu şartları yerine getiriyorsanız, sadece elinizi kolunuzu sallayarak dolaşmakla kalmazsınız, ‘cadı avı’ndan korunmanız için devasa bir kampanya yürütülür ve bir kahraman gibi alkışlanırsınız.

    roman polanski kaçmadan önce suçunu kabul etti ve yıllar sonra, sürgünde şişine şişine, bütün erkeklerin onun yaptığını yapmak istediğini söyledi. 1979’da kendisiyle söyleşi yapan bir gazeteciye kıkırdayarak şunları söylüyordu: “birini öldürmüş olsaydım, bu durum basına bu kadar ilgi çekici gelmezdi, anlıyor musun? fakat... kahretsin ... genç kızlar. yargıçlar genç kızları düzmek istiyor. jüri üyeleri genç kızları düzmek istiyor. herkes genç kızları düzmek istiyor!”

    fakat anlaşılan isviçre hükümeti bunu, polanski’yi yargılanmak üzere abd’ye iade etmek için yeterli bulmuyor. paçayı sıyırabilmesi için yasada boşluk buldular, ‘ulusal çıkarların’ bir faktör olabileceğini de kabul ettiler. bir isviçre vatandaşı olarak, şunu söyleyebileceğimi sanıyorum: isviçre’nin geçmişte ‘ulusal çıkarları’ korumak için yaptığı pazarlıkları hepimiz hatırlarız. suçlulara yardımcı olup buna isviçreli gerçekçiliği demek buralarda kökü eskiye uzanan bir gelenektir.

    polanski’nin bırakılması için yürütülen kampanya, bir nesil önce alt edildiğini sandığım bir yaklaşımlar silsilesini tekrar devreye sokuyor. oyuncu whoopi goldberg, bunun ‘bildik bir tecavüz’ olmadığını söylüyor. bazıları iğrenç bir tavırla, kızın bakire olmadığını ima ediyor.

    13 yaşındaki bir kız daha önce taciz edilmişse, müstakbel tecavüzcüler için meşru hedef değil midir? kampanyanın başını çeken fransız filozof bernard henri-levi, ‘büyük sanat’ tehlikeye girdiğinde, bir çocuğun biraz cinsel istismara maruz kalmasının kendisi için sorun olmadığını söylüyor. şöyle yazıyor: “polanski’nin yaptığından iğreniyor muyum? onun davranışı beni ilgilendirmiyor. benim derdim filmleri. piyanist’i ve rosemary‘nin bebeği’ni seviyorum.”

    tekrarlamaya değer: bu kampanyanın başında, bir çocuğa uyuşturucu verip tecavüz etmenin, mia farrow’u hamile bırakan ‘şeytan’la ilgili bir filme kıyasla ‘kendisini ilgilendirmediğini’ söyleyen bir adam var. romancı robert harris, “bu muamele korkunç” diyor. harris çocuk tecavüzünden değil, çocuk tecavüzünü cezalandırma çabasından söz ediyor. polanski’nin ‘lince’ tabi tutulduğunu savunuyor. bu linççi güruh nerede? benim bütün görebildiğim, sabırla yasaların uygulanması ve polanski’nin adil, açık bir mahkemede yargılanması gerektiğini söyleyen insanlar. bu lincin tam zıttıdır: bu ölçülü adalettir. polanski’yi savunanlar ne söylediklerini anlıyor mu? harris’in dört çocuğu var. yarın öbür gün büyük bir yönetmen onlara uyuşturucu verip tecavüz ederse polisi arayacak mı, ya da bunu yapmanın ‘mide bulandırıcı’ olduğunu söyleyecek mi? çocuklarını korumaya çalışan polise ve savcıların ‘linççi bir güruh’ olduğunu mu savunacak? tecavüzcü kaçarsa, 30 yıllık firarın ardından serbest bırakılması gerektiğini mi söyleyecek?

    kampanya başarılı oldu. yani whoopi, bernard ve robert’e tebrikler: pişmanlık duymayıp övünen bir çocuk tecavüzcüsü kısmen sizin sayenizde hesap vermeyecek. zafer partisinde iyi eğlenin. fakat belki kızlarınızı partiye götürmeyip evde bırakmak istersiniz."

    johann hari
    (13 temmuz 2010)

    http://www.radikal.com.tr/…16.07.2010&categoryid=99
  • yarın öbür gün kalkıp tecavüzün meşruluğu hakkında demeçler verecek, ben yine sadece okuyup lanet etmekle yetineceğim. bu neyin nesi böyle? bir insan vakti zamanında birkaç iyi film çekti diye 13 yaşında bir insana tecavüz etmesi karşılıksız mı bırakılıyor? hem de bu refah seviyesi en yüksek ülkelerden birinde mi yapılıyor? tecavüz bu be tecavüz, sadece bir film yönetmeni diye nasıl kılınızı kıpırdatmazsınız? nasıl ses çıkarmaz kimse? umarım şimdiden sonra kolunu kaldırıp tek bir film bile çekemez, ya da çektiği filmler bok gibi olur, cannes'da yönetmenlerin hiç beğenmediği, altın ahududu ödüllerinin verildiği, sıradanlığın etrafında gezinen bir film olur. belki sonra hakkında bir ceza düşünme gereği duyarlar. ne de olsa iyi bir yönetmen dimi, o yüzden tecavüz edebilir bu dimi!
  • sinema ile yakından ilgilenmem ve sadece sinema için ''önemli'' biri olduğuna dair bir bilgim var. ancak çok basit bir şekilde kendisini savunan insanların tecavüze uğrayan kişi kendi kızı olsaydı ne tepki vereceklerini merak edip o zaman da ''hacım adam iyi yahu süper bak bizim kız feda olsun'' deyip demeyeceklerini merak etmekteyim
  • yaptığı hukuken garantilenmiş olan şey o kadar iğrenç ki, benim gibi bir sinema hastası bile açıp bir filmini izlemeye kendi kendini motive edemiyor. istisnadır; bir dönemlerde rosemary's baby filmini izlediğim kadarıyla söyleyeyim; muhteşem bir sinemacı. fakat tabi bu yaptığı şeyin iğrençliğini ve insanlık dışı olma durumunu değiştirmez.

    o yüzden görmemezlikten geldiğim bir yönetmen kendisi...
  • tüm bu süreç boyuncaki amerika'nın tavrının (da..) eleştirilmesi gerekiyor..

    olay ne zaman oluyor?? 30 küsur yıl önce.. napıyorsun: tutukluyorsun adamı.. 42 gün hapis yatırdıktan sonra bırakıyorsun.. adam da başka ülkelere gidiyor, ediyor, geziyor, film çekiyor..
    sonra bi gün adamın tutuklanmasını istiyorsun, cezalandırmak için ülkene iade edilmesini istiyorsun, reddediliyorsun..
    e kardeşim sormazlar mı adama: 30 küsur yıldır sen napıyordun?? şimdi mi aklına geldi adaleti sağlamak?? diye??
    sorarlar.. cevap verebilir misin peki?? hayır..

    işte böyle bi tavrın karşısına, isviçre'nin tavrı da eklenince iice mide bulandırıcı bir görüntü ortaya çıkıyor..

    durum o kadar içinden çıkılmaz bir hale sokuldu ki, bi tecavüz davasından çok daha fazlasına dönüşmüş durumda.. "sanat.." adına diil de, tahakkümün devam etmesi adına savunuluyor sanırım kendisi: bu da, içinizdeki pisliğin serpilip büyümesi için besleyici bi bataklığa dönüşüyor tabii..
  • namussuz bir şeytan
  • yönetmen olabilir, hatta güzel filmler de yapmış olabilir ama bu onun şerefsiz olduğu gerçeğini değiştirmez.
  • “birini öldürmüş olsaydım, bu durum basına bu kadar ilgi çekici gelmezdi, anlıyor musun? fakat... kahretsin ... genç kızlar. yargıçlar genç kızları düzmek istiyor. jüri üyeleri genç kızları düzmek istiyor. herkes genç kızları düzmek istiyor!”

    roman planski

    belli ki sözünde haklıymış, onu koruyup kollayan devlet adamları, politikacılar, hakimler, onu savunan köşe yazarları, gazeteciler ... hepsi genç kızları düzmek istiyormuş, hem de uyuşturucu verip, tecavüz ederek. hapishaneye atılıp, hapishane filmleri çektirilmesi gerekir, bir iki iyi film yönetmesi, dışarıda diye bir iki iyi film daha çekecek olması suçunu değiştirir mi?

    kimilerine göre hüseyin üzmez de iyi yazıyor, büyük fikir adamı bazıların göre.

    hukuk desem, kişisel işleyen hukuk aslında işlemiyor desem.
  • batı medeniyetinin, ahlakının, adaletinin son çöküş kanıtı olan herif.

    ne lazım şeymiş arkadaş şu sinema da rezil rüsva bir tecavüzcünün serbest kalmasını sağlayabiliyor?

    milyon dolarlar, milyar dolarlar harcanan filmler bugüne kadar insanoğlunun hangi sıkıntısına çare oldu? hangi fakirin karnı doydu, hangi hasta şifa buldu bu sinema başyapıtlarından. altı üstü cebinde sinema bileti almaya parası olan insanlar bir iki saatlik hoş bir deneyim yaşattılar.

    sanata tükürülür mü bilinmez ama sanata böyle gereksiz anlamlar yüklenecekse ben öyle sanatın içine tükürürüm.
  • bir takım ahlakçıların linç hedefi haline gelmiş yönetmen. tabii "13 yaşındaki kıza tecavüz etmiş ahlaksız adam" lafını arkanıza alınca akan sular duruyor, kim ne diyebilir ki? gerçekten onaylanacak bir eylem olmadığı konusunda zaten herkes hemfikir. ama kimse kafasını kaldırıp sonra ne olduğunu sormuyor. öncelikle daha önce de denildiği gibi ortada bir hukuk kepazeliği var. olayın üstünden o kadar zaman geçmiş, adam kırk defa abd'ye girip çıkmış, kimse hesabını sormamış. en son yapılan duruşmada bile hakim önce geçici hak kısıtlama, mecburi hizmet vs. gibi cezalar verip olayı kapatacakken nedense bir anda çark edip tekrar tecavüz suçuyla yargılamaya karar vermiş. tamam, bunlara da bişey demiyoruz, suçlu her zaman cezasını çekmeli, ama bu arada mağdur olan kişinin yani samantha geimer'in durumu nedir?

    geimer ölmüş falan değil, kanlı canlı, orta yaşta bir kadın olarak yaşıyor ve şunu diyor: "i'm sure if he could go back, he wouldn't do it again. he made a terrible mistake but he's paid for it." in 2008, geimer stated in an interview that she wishes polanski would be forgiven, "i think he's sorry, i think he knows it was wrong. i don't think he's a danger to society. i don't think he needs to be locked up forever and no one has ever come out ever — besides me — and accused him of anything. it was 30 years ago now. it's an unpleasant memory ... (but) i can live with it." (http://en.wikipedia.org/…polanski_sexual_abuse_case) yani özetle "evet, kötü bir olaydı, keşke olmasaydı ama artık polanski de bundan pişman ve toplum için zararlı biri değil, cezasını çekti. ben de bunla yaşayabilirim" diyor. psikolojik olarak hayatının altüst olduğunu bile söylemiyor. veya diyebilecekken hayatını karartın bu namussuz tecavüzcünün demiyor. o halde başkalarının sanki dünyada yaşanmış ilk taciz davası görmüş gibi bu aşırı hassasiyeti neye dayanıyor anlaşılır gibi değil. hele abd'deki talk showcuların falan kendileri pek sütten çıkma ak kaşıkmış gibi polanski'yi dillerine dolamaları mide bulandırıyor.

    ha bir de şu var son olarak. "o zaman millet 2-3 film yapsın tecavüz etmeye hakkı olsun, ne güzel" diyorsanız evet öyle diyorum ben de, oskarlık filmleri yapmak bu kadar kolaysa, polanski olmak o kadar basitse yapsın sahiden. hergün bir tecavüzcünün, suçlunun yakayı sıyırdığı bir dünyada varsın polanski gibileri de serbest olsun.
142 entry daha
hesabın var mı? giriş yap