21 entry daha
  • komikliktir. enerji bağımlılığımızı gidermek adına düzgün bir kontr-argüman sunmakta aciz oldukları gibi, yok patlar yok kanser yapar yok eski teknolojiymiş tarzı her hangi dayanağı olmayan düşüncelerle çırpınırlar.

    özellikle kızılayda bulunan greenpeace gönüllüleriyle konuşmaktan pis bir zevk almaktayım*
  • konsept itibariyle, en "yenisi" bile "eski" olan bir teknolojiye karşı çıkmaktır.
    adamlar uğraşmış, o kadar nükleer fizik çalışmış, eskimiş olmayı kaldıramıyor haliyle.

    - ben güneş yapacam abi dünyanın ortasına.
    - ne gerek var bebeğim, bak orada yapılmışı var.
    - ama o uzaak.
    - değil canım, senin aklın kıt sadece.

    bir de koca çölü güneş panelleriyle kaplamayı düşünecek kadar deha gerektirir:
    "sahra çölü ışık saçacak"
    http://www.tumgazeteler.com/?a=5215475

    "avrupa'ya güneş enerjisi yolda"
    http://www.bbc.co.uk/…ry/2009/07/090713_solar.shtml
  • koca çölü güneş panelleriyle kapatacak kadar uçuk ve tek taraflı bir hayal gücü gerektirir.

    çölde bir ekosistem bir hayat olmasının yanında, koca çölden elektriği nasıl taşıncağını belli ki hayallerine sokmamışlardır. nolcak lan tel döşeriz di mi...
  • rüzgar türbinlerinin kullanım süresi dolduktan sonra doğaya geri kazandırılamadığını bildiklerini düşündüğüm grubun tepkisidir. eğer öyle değilse çok fena.
  • 20 yıl değil 2000 yıl sonrasını düşünmektir.
  • güneş enerjisinin yenilenebilir potansiyelini çakıp, bazı şehirlerinde zorunlu hale getirmiş çini anlayabilmektir.

    (bkz: http://itsgettinghotinhere.files.wordpress.com/…jpg)
    (bkz: http://jamesfallows.theatlantic.com/solarpanel.jpg)

    hayır onu geçtim, nükleer santrallerini kapatıp, rüzgar ve güneş enerjisini devlet desteği ile çatır çatır geçen; dünyanın en büyük rüzgar türbini üreticisi olan almanyayı anlamaktır.

    romantizmmiş, yesinler!
  • avrupa'nın inşası süre en büyük nükleer santrali, olkiluoto nükleer santralinin areva ve siemens tarafından nasıl yüze göze bulaştırıldığını bilmek, sadece yedikleri haltların halkın sağlığıyla oynamak olduğunun değil aynı zamanda ödenen vergileri israf, kaybedilen zaman ve dolayısıyla enerji ve para anlamına geldiğini bilmektir.
  • herşeyden önce elektriksiz yaşamayı ya da en azından elektrik kesintilerini kabullenmek zorunda olan insanların düşüncesidir bu.

    bilindiği üzre elektrik enerjisi depolanmamaktadır yani sabah güneş enerjisiyle ürettiğiniz elektriği akşam kullanamazsınız. rüzgar desen, su desen rejimleri düzenli değildir. hem sen "akşam elektrik olmasa da olur, eskisi gibi sobada kestane yapar, masallar anlatırız birbirimize" diyebilirsin ama endüstri için enerji sürekli lazımdır.

    korkmayınız, nükleer enerji o kadar da kötü birşey değildir, mesela belçika'da fransa'da yaygınlıkla da kullanılmaktadır. atık yönetimi tabii ki sorunludur ama imkansız değildir. tesislerin yayacağı radyasyon o kadar da tehlikeli değildir, hatta sigara içen birinin böyle bir tesiste çalışandan çok daha fazla radyasyona maruz kaldığı söylenmektedir.

    ek olarak, bir ülke için enerji elde etmede kullanılan yakıtların çeşitliliği çok önemlidir. ne kadar çeşitli yakıtlardan ve ülkelerden faydalarınırsanız (kendi kaynaklarınız yoksa tabii) olası bir uluslararası problemde daha az sorun yaşarsanız. nükleer enerji bu açıdan da avantajlıdır.

    dünyanın gelecekteki enerji kaynakları arasında nükleer enerji önemli yer tutmaktadır (yapılan planları kastediyorum). tabii ki alternatif enerji en güzelidir ama yakın gelecekte (hatta bana sorarsanız uzak gelcekte de) alternatif enerjinin yeri maalesef çok fazla ol(a)mayacaktır.

    yani diyeceğim odur ki nükleer enerjiye karşı olmak şimdilik yersizdir. sonuç kaçınılmazdır. öptüm.
  • çevreye veya insan sağlığına listeler dolusu ve hatta geri dönüşsüz zararlar veren ve verebilecek birçok projeye, göstermelik bir takım prosedürler eşliğinde çıtır çıtır izin alabildiğiniz bir ülkede, son derece mantıklı ve gerekçeli bir karşıt duruştur, desteklenmelidir.

    ama maalesef sanayinin olduğu yerde enerji açığını karşılamak için rüzgardı, güneşti yetmez.
    hidroelektrikler sanıldığı gibi temiz enerji üretmez, üzerine kurulduğu sulak alanı bitirir harap eder, gelecekte fosil yakıtlardan daha kıymetli hale gelecek su kaynaklarınızı bitirir.
    fosil yakıtlara gelince hem doğaya hem politik olarak satın aldığınız ülkelere köle eder adamı, kaşınıza gözünüze kıl olduğumuydu borunun başındaki, kapatıverir vanayı.

    öncelikle değerlendirilmesi gereken şey ülkenin ne kadar enerji açığı bulunduğudur. bu sadece kısa dönemli hesaplamalarla değil aynı zamanda ülkenin sanayileşme ve büyüme hızına, kalkınma planlarına da referans verebilen uzun dönemli öngörülerle yapılmalıdır. sonra oturulup düşünülüp bu enerji açığını hem politik bağımlılıktan kaçınarak, hem doğal kaynakları koruyarak, hem çevre veya insan sağlığı üzerindeki riskleri en aza indirerek nasıl karşılarız o değerlendirilmeli, risk ve fizibilite çalışmaları yapılmalıdır.

    kapasiteleri sınırlı da olsa elbette ki enerji üretimi temiz yöntemlerle mümkün olduğunca desteklenebilir. akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerdeki tüm çatılara güneş panelleri yerleştirilebilir. turbini döndürecek esintiyi hissettiğiniz her boşluğa rüzgar santrali kurulabilir. en önemlisi üretilen enerjinin hem sanayide hem meskenlerde verimli kullanılması teşvik edilebilir, temiz üretim teknolojilerinin artırılması ve bunların geliştirilmesi devlet politikası olabilir.

    ben mi? ben nükleere karşıyım sözlük. bu ülkede enerji projesi deyince olmayan oldurulur, alınmayacak izinler-lisanslar inci gibi dizilir duvarlara. konu dolarlar oldumuydu ne nehrin balıkları, ne ormanların talanı, ne civarda yaşayanların canları dikkate alınır çünkü. santral kurulur, denetimi yapılmaz, kurallara uyulmazsa -ki sadece tasarımcı mühendislerin, bilim adamlarının değil; bi damlacık güvenmediğim otoritelerin, kurumların da işidir- kazası hiçbirşeye benzemez. insan beyninin bir atomcuktan ürettiği en muhteşem ve en korkunç şeydir çünkü nükleer reaksiyon. onyıllarca temizleyemezsin topraklarından.

    ----

    hem ayrıca tüm kurallarına uydun muydu riski sıfıra indiriyorduysan ne demeye elin gavuru gelişememiş topraklara taşır ki nükleer santrallerini?!
  • nevada solar one güç santralinin gücü: 64 megawatt

    1974'de kurulan three mile island nükleer santralinin gücü: 802 megawatt

    64 megawattlık bir solar enerji santrali kurmanin teknolojik ve lokasyon olarak maliyetinin nükleerden fazla ya da yakın olacağını tahmin etmekteyim.

    hı bir de çinde 2 gigawattlık bir solar santral kurulması planlanıyormuş. herşey güzel görünüyor değil mi? ama gelin görün ki burdan elde edilecek elektrik 15 -20 cent/kwh ücretle satılması planlanmakta imiş. solar sistemlere oranla iyi olmasına rağmen nükleer santrallerin verdiği 5-8 hadi 10 cent/kwh ücretleri ile yine de nükleer santral için uygun bir seçenek sunamamaktadır.

    tabi gelişim çok güzeldir, gönül isterki sadece yenilenebilir kaynaklar ile hayatımızı sürdürebilelim ama ne yazık ki günümüz için pek olası değil.

    hı bir de unutmadan amerikada bir tane de 354 mw lık solar santrali bulunmakta amma gelin görün kü 6.5 kilometre karelik bir alan işgal etmekte o yüzden öle her boş bulunan alana, dağlara tepelere kurulabilecek şeyler değiller henüz. yine de gelecek için umutluyuz
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap