• peygamberimiz, hz. muhammed (s.a.v)'nin biz müslümanlara evlatlığımızın eşlerinin bize caiz olduğunu göstermek için yaptığı, bu nedenle de türlü acılara, dedikodulara ve iftiralara maruz kaldığı evlatlığı, zeyd'in eşi zeynep ile evlenmesidir. (bu tanım şakirt kardeşim içindi.)

    biliyorsunuz, malı mülkü yerinde bir dul olan hatice ile evlenen peygamberimiz, onun ölümünün ardından birçok eşe ve cariyeye sahip olmuştur. yeri gelmiş 9 yaşındaki aişe anamızı almış, yeri gelmiş ben-i kurayza kabilesini kılıçtan geçirdikten sonra kendi payına düşen kadınları cariyesi yapmıştır.

    neyse efendim.

    günlerden birgün peygamberimiz the allah resulü, evlatlığı zeyd'in evine gidiyor ancak zeyd evde yok. eşi zeynep'i uygunsuz bir kıyafetle görüyor. (buradaki uygunsuzluk kıstasını bilemeyeceğim). tabii aşık oluyor peygamberimiz evlatlığının eşine. gel zaman git zaman, yüreğindeki sevdayı bastıramayıp gidip zeynep'i eşi zeyd'den istiyor. (buraya dikkat)

    kütüb-i sitte'de şöyle birşeyler var:

    " resulullah (sav), zeyd (ra)`e: 'git onu bana (kendinden) iste' dedi. zeyd gitti, zeyneb`e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. zeyd der ki: 'onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: 'ey zeyneb! beni resulullah (sav) gönderdi. seni istiyor' dedim." kaynak

    tabii zeyd'in bu kadar zor bir kararı almasında ahzab suresi'nin 36. ayeti de etkili olmuştu:

    "allah ve peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. allah'a ve peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur." (ahzab 36)

    tabii fitnenin ve dedikodunun hüküm sürdüğü arap yarımadasında bu durumun dedikodulara neden olması kaçınılmazdı. bu nedenle allah (c.c.) ahzab suresi'nin 60 ve 61'inci ayetlerini indirerek dedikoducuları açıkça tehdit etti: " andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar." (ahzab, 60) "melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler" (ahzab 61)

    tabii daha öncesinde "bakın bu iş bildiğiniz gibi değil" demeye de getirilmişti:

    "hani sen, allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "eşini yanında tut ve allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. artık zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. allah'ın emri yerine getirilmiştir." (ahzab 37)

    neyse efendim bu durumun bir diğer boyutu daha vardı: ya muhammed'in eşleri de birilerine "uygunsuz" görünür de onlar da istenirse ne olacaktı? çözüm yine kullarını sıkıntıda bırakmayan allah (c.c)'den geldi. muhammed'in eşleri "uygunsuz durmayın, sağa sola bakmayın, örtünün" şeklinde uyarıldı. bir yandan allah (c.c.) muhammed'in eşlerini "müminlerin anneleri" ilan edip, başkalarıyla evlenmelerini de yasakladı. (kaynak: azhab suresi)
  • dönemin şartlarına göre değerlendirmek lazım. orta sahada boşluk varmış, skorer bir oyuncuya ihtiyaç olduğu da ortada:

    (bkz: #19854691)
  • salak ateistlerin bilmediği mantıklı bir açıklaması olan eylem.

    ama şimdi unuttum. sonra söylerim ben size.
  • "muhammed'in evlatlığının, *eşi ile evlenmesi" olsaydı haber değeri taşırdı.

    (bkz: virgül sen nelere kadirsin)
  • (bkz: islamiyete göre evlat edinmenin günah olması)

    islam dininin en büyük açmazlarından biridir. ahzab suresi 37. ayet'e göre gelin konumundaki zeyneb bint-i cahş, muhammed bin abdullah'ın eşi olma sürecine girmiş ve nikahı allah tarafından emredilmiştir.

    kuran-ı kerim'e bakılırsa tüm evreni yaratan bir allah, kainattaki dev gibi sorunları bir yana bırakıp "peygamberin kiminle evleneceğini tespit etmiş ve eski gelinini o'na eş olarak helal kılmıştır. ki yüce bir yaratıcı'nın bu gibi işlerle uğraşacağını düşünmek aslında yaratıcı'yı küçümsemek, dahası evrensel irade'nin yüceliğini yok saymak değil midir?

    bir de bu hikayeden geri kalan, zeyd'in, zeyd bin muhammed (muhammed'in oğlu zeyd) sıfatından zeyd bin harise (harise'nin oğlu zeyd)'e geçiş yapmasıdır. ve elbet üst üste savaşlara gönderilmesi ve nihayetinde 3 yıl sonra bu savaşların birinde hakkın rahmetine kavuşarak seven gönüllerin arasından sonsuza dek çekilmesidir.

    sen şimdi bu evliliğin meşruluğuna inanıyor musun?

    islam dinin peygamberinin -hem de yeri göğü her şeyi tüm evreni yaratan bir allah'ın emri üzerine- oğulluğu zeyd'in karısı zeynep ile evlenmesini aklına, vicdanına, mantığına, kişisel ahlakına, insanlığına ve erdemine kabul ettirebiliyor musun?

    --------------------------

    yine islam kaynaklarına göre hz. muhammed'in hz. hatice ile evlenme öyküsü de şu şekilde anlatılıyor, ki okumanızı öneririm:

    ~~
    "...bu sûretle hatice vâlidemizin kalbinde hz. peygamber'e karşı bir meyil ve sevgi oluştu. daha sonra da hz. peygamber'e haber göndererek "gelip beni babamdan istesin" dedi. hz. peygamber de aracı vasıtasıyla ona "senin baban zengin birisidir. bu işe razı olacağını zannetmiyorum" diye cevap yolladı. bu kez hz. hatice "git onunla konuş. bu hususta ben sana yardımcı olacağım. ancak onunla sarhoş olduğu sırada görüş" diye haber gönderdi. hz. peygamber de hatice vâlidemizin söylediği gibi davrandı. hz. hatice'nin babası onu hz. peygamber'e verdi. ertesi sabah kendisine "kızın hatice'yi muhammed'e vermekle çok iyi ettin" denildiğinde adam "ben kızımı muhammed'e mi vermişim?" dedi. "evet!" dediler. bunun üzerine adam kalkıp hatice validemizin yanına vardı ve ona "halk seni muhammed'e verdiğimi söylüyor" dedi. hz. hatice de "evet, öyledir. sakın vermiş olduğun sözden cayıp da kendini küçük düşürme, hem muhammed'in şöyle şöyle meziyetleri ve üstünlükleri vardır" dedi..."

    [kaynak: (bkz: hz. hatice/#12426276)]
    ~~

    (bkz: ma era rabbeke illa yüsariu fi hevake)
  • öncelikle:
    https://www.ntv.com.tr/…ldik,2oet3943y0iwgrw8uezksw

    https://her.womenworking.com/…n-mia-farrow-cheating

    iki ihtimal var burada. birincisi, hz. muhammed iddia ettigi kisi olmasin, dolayisiyla bu ifadeleri kendisi ortaya koymus olsun. neden boyle bir ifadeyi ortaya koyacak? cunku, o gune kadar evlatligi olarak yaninda bulunan birisinin hanimiyla evlenmek istiyor. bunu da dogrudan yapamiyor, cunku icinden geldigin toplumun ananesine ters, tamamen zit, yanlis, ayip, buyuk bir problem. ikincisi, kadinla adamin evliligi var ortada. bu nasil olacak?

    sondan baslarsak, ayet ya da aslinda ilgili ayetler indiginde, zeyd bin harise'nin hz. zeynep'le evliligi zaten bitmisti fakat hadi mantiki olarak diyelim ki once bir sekilde aralari bozulup ayrilmalari saglandi, sonra bu ayetler getirildi ortaya. tamam. bu bir mantik. kabul. fakat, hz. zeynep, hz. muhammed'in zeyd bin harise ile evlenme surecinde taniyip, gorup begenip hasa "ah bunu ben alsaydim" diyecegi bir yabanci insan degil ki! kuzeni yahu kendi kuzeni. hem ortada daha tesettur filan da yok. hatta din ortada yok iken taniyor onu. beraber ayni ortamdan buyumusler. kaldi ki cahiliye adetinde, kuzeninle evlenemezsin diye bir sey de yok. bu durumda, iddia ettigimiz sey su oluyor, hz. muhammed begenmedi begenmedi hz. zeynep'i, tuttu zeyd bin haris ile, kendi eliyle evlendirdikten sonra akli basina geldi, uyandi, birden ona cazip gelmeye basladi, oyle olunca da bu senaryoyu ortaya koydu. bu arada da hz. zeynep'in yasi 35'i bulmus. aradan bu kadar zaman gecmis yani. bu simdi inanilacak, olur denilebilecek bir sey midir? yani ozetle, hz. zeynep hz. muhamed'in cok uzun zamandir bildigi, tanidigi kuzeni olmayip zeyd bin harise ile evlenmek uzere olan ve yeni tanidigi birisi olsa veya cahiliye araplarinda kuzenle evlenmek yasak olsa, bu mantik bir yere oturtulabilir. fakat bu durumda, bu ozel halde, bu mantigin yani hz. muhammed'in bu evliligi yapmak icin bu dolambacli yola girmis oldugu iddiasi bostur. kimse kusura bakmasin ama cok acik bir sey bu.

    bir tek ifade var, takildiklari insanlarin,

    "allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun"

    bunu, hz. muhammed'in hz. zeynep'e duydugu meyle delil sayiyor oryantalistler. peki, bu, zaten yukarida ifade edilen olaylar silsilesi ile celiskisi ortaya konulmus bir mantik ama o zaman olay ne? elmalili, ayetin tefsirinde, konuyu tafsilati ile soyle acikliyor:

    --- spoiler ---

    işte zeyd böyle çeşitli yönlerden allah'ın ve resulü'nün nimetine ermiş bir zat idi. burada bunun bu niteliklerle nitelenmesi, nimetin değer ve şükrünü bilecek güzel niteliklere sahip olduğunu tescil ile, gönüldekini kendisine olduğu gibi söylemek için çekinecek bir taraf olmadığına bir dikkat çekmektir. yani senin, böyle senden nimet görmüş bir kimseye karşı çekinmene hiçbir sebeb yokken diyordun ki eşini bırakma, kendi yanında tut. yani zeyneb'i boşama. burada tefsirler bu konudaki rivayetlerin arasına şöyle bir paragraf eklemişlerdir: güya resulullah (s.a.v.) zeyneb'i zeyd'e nikâhladıktan bir zaman sonra, tesadüfen gözü ona ilişmiş, birdenbire güzelliği gönlünde yer etmiş de "gönülleri çeviren allah'ı tesbih ederim" demiş. zeyneb de tesbihi işitmiş zeyd'e söylemiş, zeyd intikal etmiş ve bunun üzerine zeyneb'le beraberliği uygun görmeyerek resulullah'a gelmiş: "ben eşimden ayrılmak istiyorum" demiş. resulullah (s.a.v.)de: "ne var, ondan seni şüpheye düşürecek bir şey mi oldu?" buyurmuş. zeyd: "yok. vallahi ben ondan hayırdan başka bir şey görmedim. fakat şerefli bir aileden gelmesi dolayısıyla kendisini benden büyük görüyor." demiş. ve o zaman resulullah "hanımını kendine sıkı tut" buyurmuş. ansızın görülen bir güzelin güzelliğini son derece temiz ve ince bir biçimde duyup takdir ederek yaratanın yaratıcılık gücünü tesbih ve tenzih ile ilan etmekte peygamberlerin ismet (günah işlememe) özelliğine aykırı hiçbir durum olmadığından, bu hikayenin gerçekten olmuş olmasını varsaymakta aslında bir sakınca yoktur. bununla birlikte birtakım hırıstiyan yazarların dedikodu aracı yapmak istedikleri bu hikaye, hadis ilmi bakımından, gerçekten olmuş bir olay değildir. bir kere rivayet açısından sahih hadis kitaplarında, sahih bir yol ve sened ile rivayet edilmemiştir. sonra dirayet, yani hadisin mânâsı açısından, zeyneb'in güzelliğini resulullah'ın henüz yeni görüp anlamış olması aklen kabul edilemez. zira zeyneb resulullah'ın yakın akrabasından olmakla, ta çocukluğundan beri görüp bildiği ve özellikle tesettür edilmemiş bulunduğu için vücud güzelliğini yakından tanıyageldiği bir kadın iken, bunu ilk olarak bu defa görülmüş beğenilivermiş diye anlatmak kendi kendini yalanlayan bir hikayedir. doğrusu resulullah zeyneb'i önceden biliyordu ve bildiği için onu evlat gibi sevdiği zeyd'e nikah etmiş idi. fakat zeyneb onurlu bir kadındı. zeyd'i kölelikten azad edilmiş olduğundan dolayı kendine denk sayamamış, ona varmak istememişti. sırf resulullahın emrine itaatla ona varmış, fakat gereği gibi ısınamamıştı. ara sıra peygamber'e akrabalığından dolayı şerefli olması ve asaletiyle övünerek zeyd'e karşı büyüklenmek istiyordu. gerçekten kumandanlığa layık olarak yaradılmış olan zeyd buna bir süre sabretti ise de resulullaha varıp zeyneb'den ayrılmak istediğini arz eyledi. resulllah (s.a.v.)da bunu nefsinde uygun gördüğü halde, birdenbire müsade etmeyip dedi ki: "hanımını kendine sıkı tut." ve allah'tan kork. yani kadını boşamanın, önemsiz bir mesele olmadığını, allah katında sorumluluk getiren bir iş olduğunu düşün, çünkü "yani allah katında helallerin en çirkini boşamadır." bu nasihatlar güzel, fakat böyle derken içinde de allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun. boşamasını uygun görüyordun, yahut onu nikahlamayı düşünüyordun da söylemiyordun. taberî'de süfyan b. uyeyne kanalıyla ali b. hüseyn'den rivayet edildiğine göre, allah, peygamberine bildirmişti, zeyneb ilerde resulullah'ın hanımlarından birisi olacaktı. böyle iken zeyneb'den şikayete geldiği zaman, ona hanımını kendinde tut demişti. çünkü o halde halkı da sayıyordun. zeyd'in hatırını sayıyor ve insanlar dedikodu ederler diye çekiniyordun. oysa allah'ı sayman daha uygundu. eğer korkacak bir şey varsa, halkı hiç hesaba almayarak yalnız allah saygısını duyasın. yani sırf gizlemek sakıncalı değildir. allah için korkacak, allah'ın emrine aykırı olacak bir şey olsaydı, sade allah korkusuyla gizlemek de sakıncalı değildi. fakat allah için korkacak bir durum yok iken sırf insanlardan korkarak gizlemek veya allah korkusuyla birlikte bir de halk korkusu gözetmek, işte hatırlatmanın sebebi budur. halktan hiç korkmayarak yalnız allah korkusunu gözetmek gerekti. çünkü allah'ın ilahi mesajını tebliğ eden peygamberler açıklanacağı üzere allah'tan başka kimseden korkmazlar. "allah'tan korkarlar ve o'ndan başka kimseden korkmazlar." (ahzab, 33/39). deniliyor ki peygamber'e karşı en şiddetli âyet bu "içinde allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun" âyetidir. hz. aişe der ki: "resulullah (s.a.v.) allah'ın kitabından bir şey gizleseydi bu âyeti gizlerdi." "içinde de allah'ın meydana çıkaracağı bir şey gizliyordun." "insanlardan çekiniyordun, oysa allah'dan çekinmen daha uygundu." demek ki bu ayet bu şekilde resulullah'ın doğruluğuna ve pek yüksek olan huşu ve takvasına da açık bir delil oluyor. zeyd ondan tamamen ilişiğini kesince, yani senden nimet elde etmiş olan zeyd, sonunda o hanımı olan zeyneb'den muradına erince, onu tutmak istemeyip boşadı ve iddeti çıktı. ona hiçbir şekilde bir ihtiyacı kalmadı ve bu şekilde zeyneb açıkta mahrum kaldı. o zaman biz onu seninle evlendirdik, yani senin çekinmene rağmen nihayet onunla evlenmeni sana emrettik. demek ki peygamber insanlara karşı söylemekten bile kaçındığı bir fiilin açıktan açığa yapılmasına emir almış bulunuyordu. şüphe yok ki bu onun iman ve kesin inancını ortaya çıkaran büyük bir imtihandır.

    --- spoiler ---

    simdi ortaya bir oruntu cikiyor iste. tum bunlari, ahzab 53. ayetteki

    "çünkü bu hareketiniz peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. ama allah, hakkı söylemekten çekinmez."

    ifadeleri ve su (bkz: #22148341) girdide kurulan mantikla beraber inceleyince, nasil bir dusununce, nasil bir kimlik cikiyor acaba karsimiza? tanri'dan kendisine gelen emirleri uygularken, aktarirken, yasayarak ogretirken hassas hareket eden, incelik ve cekingenlik sahibi bir insan mi, yoksa cikari icin, cani istedigi icin kafasina gore kitap yazan bir adam mi? biraz insaf, sadece biraz insaf yeter gercegi gormeye.

    simdi gelelim asil meseleye. madem hz. muhammed'in kisisel arzulari, hevesleri icin yapilmiyor bu evlilik yani en azindan boyle olmadigina dair bir mantik kurabiliyoruz ve kurdugumuz mantikga gore, acik bir sekilde ortada hz. muhammed'in hayatina yonelik olarak bir kutsal mudahale (divine intervention, slayer sevenler icin) var. o zaman bunun, bu mudahalenin sebebi nedir? tefsire kaldigimiz yerden devam edersek:

    --- spoiler ---

    fakat bu ne için böyle oluyordu? ne idi? bu evlendirmede ümmet için önemli bir hüküm hikmeti vardı. şöyle ki oğulluklarının, hanımlarında ilişkilerini kestikleri zaman, müminler üzerine bir darlık olmaması hikmeti için. zira sûrenin başında geçtiği üzere, siz oğulluk edinmekle yüce allah onları gerçekten sizin oğullarınız edivermemiştir. şu halde, nisa sûresi'nde "öz oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz haram edildi." (nisa, 4/23) buyruğuna uygun olarak, öz oğulların hanımları ile nikâhlanmak haram edilmiştir, diye oğullukların hanımlarını da gerçekten onlar gibi saymak gerekmez. bir kimsenin oğul edindiği evlatlığının hanımını boşayıp iddeti çıktığı zaman, o adamın onunla evlenmesi şer'an caizdir, bunda hiçbir sakınca yoktur. işte cahiliyet devrinde kökleşmiş olan bu adetin bu darlığın islam'da kaldırılması için, ilâhî hikmet peygamber'in bizzat kendisinde tatbikini gerektirmiş ve bu hikmet için o evlenme emredilmiştir. allah'ın buyruğu yerine getirilmiştir. onun için bu emir de yerine getirilmiş, peygamber evlenmiş, zeynep de peygamber'in hanımı olmuştur. bu şekilde bu evlenmenin meşru olduğu tatbikatla gösterilmiştir.

    --- spoiler ---

    ve yine, konunun izah edildigi asagidaki linkten alinti yaparsak:

    "aradan bir süre geçtikten sonra bu defa sıra başka bir kötü âdedin kaldırılmasına gelmişti. bu ise evlatlıkların hanımlarının öz evladın hanımı kabul edilip öz gelin muamelesine tabi tutulması idi. bu sırada islâm hukukî bakımından evlatlık müessesesini temelden değiştirmiş ve bir kişinin sadece öz babasına nisbet edilebileceğini ilkesini getirmişti."

    kaldi ki ahzab 37'den sonra ahzab 38'de su ifadeler var:

    "38. allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. önce gelip geçenler arasında da allah'ın âdeti böyle idi. allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir. "

    buradaki ifadeyle de bu cahiliye adetinin tasfiyesinin gaye edildigine dair cikarima ek bir mesnet gelmis oluyor.

    yani evet, eger takilmak, kalmak istenilen nokta eger "evlatliklarin bosandiklari esi ile evlenmesine izin verilmesi" ise isteyen burada kalabilir, bu noktada durabilir, bu noktanin isaret edildiginden, oturtulan kavramin bu oldugundan dem vurabilir. zira kitap da ifadeleri bu noktada bitirmistir. fakat, ister hz. muhammed'in iddia ettigi kisi olmadigini varsayalim, istersek de peygamberligine kani olalim, kendisine evlilik konusunda verilmis bu kadar hak varken, sadece kendisine yonelik olarak kadinlarin kendilerini o'na hibe etmeleri durumunda hicbir kurala bagli kalmaksizin bu kadinlari alabilecegine dair bir ruhsat verilmisken (bkz: #30641330), zaten kucuklugunden beri tanidigi kuzenini, once evlatligi ile evlendirip sonra -oyle ya da boyle nasil dusunursen dusun- bosanmalarindan sonra, bu kuzeni ile evlenmesinin, boyle dolambacli yollara girmesinin bir mantigini ortaya koymak mumkun degil. yani sirf, sadece, evlatliklarin eski esi ile evlenmek icin boyle bir sey yapmanin bir mantigi yok. sirf boyle bir izni vermek icin de. e peki o zaman olay ne? bunun da arkasinda bir sebep var, bu evlilik izni de bu sebebe bagli olarak meydana gelen bir sey. peki o zaman olay ne? getirilen, oturtulan kavram ne? iste o, tam ifadesiyle:

    "oturtulan kavram, evlatliklarin esi ile evlenilebilecegi degil, aslinda, evlatlik gibi bir kavramin olamayacagi, olmasinin mumkun olmadigi. neden bizim evlatlik olarak adlandirigimiz kisiler ile evlatlar tamamen ayni baglamda degerlendirilmez dersen de o surada (bkz: #30536702) var. yani, bir kere konu ne, onu anladik mi bir? evlatlik kavrami cahiliye donemi araplarinda yerlesmis bir kavramdi. allah, hz. muhammed'in hayati uzerinden gerceklesen bir uygulama ile bu adeti kaldirmistir. sizinle kan bagi olmayan bir insan (kucuk bebekken evlat edinilmisler disinda), kim olursa olsun, sizin namahreminizdir. yabancidir. namahrem olmasi durumunda da yani yabanci olmasi durumunda da bosanmis olan bir insanin eski esi ile evlenilebilir. velev ki bu kisi gencliginden beri sizin yaninizda bulunmus bir insan olsun. uygulamali egitimin, hele hele orgun egitim kavraminin daha ortaya cikmamis oldugu bir zaman diliminde onemini burada tartismak gerekir mi bilmiyorum."

    peki kur'an niye bunu acikca yazmamis? kur'an bunu ahzab 5'te, yani ayni surenin ta basinda acikca yazmis, burada da aile ici iliskiler uzerinden gerekli duzenlemeyi de ekleyerek kurumsallastirmistir.

    yani ozetle, allah sirf evlatliklarin esilerini helal kilmak icin indirmemistir ilgili ayetleri. bu ayetlerin ikinci dereceden ve en onemli etkisi, mahremiyet, namahremiyet noktasinsa oraya cikar. evlilik izninin verilmesinden sonra da bu ana etkinin ve sonucun cikariminin yapilmasi, kitabinda namazin nasil kilinacaginin dahi yazilmadigi ama ilk emri, oku demiyorum bak "iqra" olan bir dinin mensuplari icin olmazsa olmazdir. kitap her ince ayrintiyi sanki robotik bir yasanti beklermis gibi insanlara dikte etmez. baglam, uslup, icerik bu sekilde tanimlanmamis, bu sekilde ortaya konulmamistir. bazi seylerin cikariminin yapilmasini dinin mensuplarindan bekler. aslinda, burada, bu noktada baglanti ise zaten cok aciktir. yeter ki siz turan dursun'culuk oynamakta israr etmeyin.

    =================================================================================

    eger muhammet kardesimiz* [1] islam dininin bir mensubuysa, dinin peygamberinin kendi eliyle evlendirdigi uvey oglu zeyd bin harise, hz. zeynep'ten kendi istegiyle, onunla anlasamayarak ayrildiktan sonra, hz. muhammed hz. zeynep'le evlendiginden (kaynaklara gore bu evliligin meydana gelmesinde asil etken hz. zeynep'in istekliligidir), islam dini acisindan sakincasi olmayan bir eyleme imza atmistir. evet, islamda bir insanin evlat edindigi kimsenin bosandigi esiyle nikah kiyma hakki vardir. fakat kendi kanindan gelen birisinin bosandigi esiyle evlenme hakki yoktur. toplu seks de yasaktir mesela. ornegin, birden fazla esi olan bir kimse, birden fazla esi ile ayni anda yataga giremez. ayrica anal ve oral seks de yasaklanmistir.

    hayir, erkeklik hormonları yönüyle 30 insan gücünde olma meselesi hakkinda konusuldugu kadar, ortaminda yuzlerce güzel kadın varken, erkeklik hormonları yönüyle 30 insan gücünde olan bir insanin evlatliginin yaşı kırka dayanmış ve daha da önemlisi küçüklüğünden beri tanıdığı, bildiği eşiyle evlenmeye ugrasmak gibi yorucu bir eyleme girismesini ve tarih boyunca erkek milletinin en onde gelen cinsel asiriliklarinin simgesi bu uc faliyeti kendisi ve diger butun muslumanlar icin yasaklamasini, hadi muslumanlara yasakladi kendisine neden serbest birakmadigini mantikli bir sekilde aciklamaya calismiyorlar. kafalarinda asla gercek olmayacak ideal bir dunya kurup, yasadigimiz dunya icin geldigini iddia eden peygamberin, dunyadan adeta melek gibi suzulmek yerine, insanlar icin beseri hayatin tam da icerisinde, sosyal, politik, ekonomik, kulturel ve ahlaki anlamda erisebilir bir ornek oldugunu, tanri'nin da kendisini tam da bu sebepten sevgili kul 'u olarak ilan ettigini görmek için en ufak bir çaba dahi sarfetmiyorlar (bkz: kuran-ı kerim/#19004964). izah edemiyorlar, agizlarina sakiz gibi yapismis ahzaba iki satir daha ekleyerek, erkek nefsi icin dunya uzerine kendilerinden daha fazla cekici bir sey bulunmayan bu ucunu neden en azindan kendisi icin serbest birakmadigini. ani bir kenara biraktigimizda, 23 yillik peygamberlik suresi icerisinde, erkeklik hormonları yönüyle 30 insan gücünde olan bir insan, elinin altinda bu kadar imkan varken, bu kadar insan gozunun icine bakarken bir kez dahi dusunmez mi, istemez mi, gozu kararmaz mi? dile kolay, kesintisiz 23 yil...

    tabii bunlarin hemen hepsi ad hominem, argumentum ad populum olsun, ama o guzel supheci aklinla, hz. muhammet'in 1400 yil once esleriyle yasadigi iliskiler hakkinda gunumuze ulasan tum kaynaklarin ortaya koydugunun aksine (ki kendisinin doneminde yasayip, kendisini olumuyle dinden donen insanlar oldugunu ve onlarin da ellerindeki bilgileri aktarmasina pratikte hicbir seyin engel olamayagini unutmamak gerek), kendi getirdigi dinin cizdigi cinsel munasebet sinirlarinin otesinde faliyetlerde bulundugunu iddia edecegin zaman bu kabul edilebilir bir sey olsun. yerse.

    gerek boyle bir evlilige izin verilmesinde*, gerekse de cesitli cinsel tatminlerin haram kilinmasinda muhakkak su anda bilinen-mesela oral seksin kadinlarda girtlak kanseri riskini ciddi sekilde arttirdigi ortaya koyuldu (zaidayi der ki: hpv vücutta varsa oral seks bunun bulaşmasına ve artmasına neden oluyor. doğrudan etken değil, var olan birşeyi arttırıyor.)-, ya da gelecekte ortaya cikacak veya asla bilinemeyecek sebepler olabilir. ama islamla ve peygamberi ile ilgili bircok baslik altinda irdelenmis peygamberin evliliklerinin sadece birisi ile ilgili durup dururken bir baslik acipda altini doldurmanin bir akildan, bir kafadan ote, nasil bir psikolojinin urunu oldugunu tekrar tekrar yazmaya gerek yok:

    --- spoiler ---
    maden islam bu kadar kesin bir sekilde yanlis ve iddia ettigi noktadan uzak sizin icin, yer yerinden oynasa umrunuzda degilken neden hala onunla ilgili en ufak bir sey yazildiginda ortaya bir seyler attirmak ihtiyaci hissediyorsunuz? misal komunizm kafamda bitmisse, uygulanabilirligi yoksa, bak senin dilinle konusuyorum, kalp hissiyat yok, kafamda bitirmissem onu artik kiymeti kalmamistir. yazmam yani basliginin altina her allah'in gunu komunizm soyle boyle diye. yeri gelir, ilgili bir bahis hareketlenir, varsa soylecegim iki lafim ederim ama atlamam sazan gibi her seferinde. atlamam, cunku, o benim icin bir tabu degildir. atlamam cunku benim onunla bir sorunum yoktur. bitirip, kapatip kaldirmisimdir rafa. yazma etme diyen yok, yani beni sahsen zerre kadar rahatsiz etmiyor ne yazdiklarin ne de bazen gercekten cok seviyesizlesen uslubun. sadece bu kadar bitirmis oldugun, bu kadar yanlisligindan emin oldugun bir sey hakkinda sabah aksam mesai dinlemeden bir seyler yazman bana mantikli gelmiyor. adam kafalaycagim diyorsan onun yolu da bu degil zira bu yazdiklarimi dusunebilen tek ben degilim, eminim.
    --- spoiler ---
    (bkz: #19780742)

    [1] hz. muhammed olarak anildiginda islam dininin peygamberinden bahsedildigi anlasildigi halde, ondan ve onun yaptigi bir evlilikten bahsederken konuya muhammet olarak girizgah yapmanin dil acisindan karsi dustugu durumu vurgulamak gayesi ile ortaya konmus bir ifadedir. yoksa dinime saygi goster demek degil niyet. hz. muhammed'e hz. muhammed diyemeyenden, baska isin hakkini vermesini beklemek gerekir mi?
  • cahiliye devrine göre ayıplanan bir olaydır. (bkz: tebenni) ancak hakkında ayet gelince yapılabilecek bir şey yok.

    kuranda muhammed'in hayatını kolaylaştıran benzer ayetler mevcuttur:

    (bkz: hz. muhammed'in öğle uykusu) hucurat 4-5
    (bkz: tahrim) 1, (bkz: marya)
    (bkz: ahzab 50)
    (bkz: ahzab 53) peygamberin evinde fazla oturmayın...
    bu olay için (bkz: ahzab suresi 37. ayet)
    siz bu ahzabı en iyisi baştan sona okuyun.
  • peygamberligin dogal rantidir. olur oyle seyler.
  • sene olmuş 2010 hala tartıştığımız mevzuya bak dedirten olaydır. geçmiştir, bitmiştir artık hani kiminle evlenmiş ve ne yapmış olursa olsun ne yazar ve ne değişir ki şu saatten sonra ?

    elin oğlu marsa yolculuk için hazırlık yapıyor bizim uğraştığımız bu mevzular, zihnimizi meşgul ettiğimiz bu gibi muhabbetler zaman kaybından başka bir şey değil. din dediğin bir çeşit afyondur netekim, önemli olan köhne bir dinin gereksiz detayları ile uğraşmak değil, biz kendi içimizde nasıl doğruluğa ve aydınlığa ulaşabiliriz olmalıdır.
  • bu mevzular olurken farkındaysanız allah muhammedin hayali arkadaşı şeklinde takılıyor, özellikle sıkıştığı kriz anlarında ayeti kerimelerle imdada koşuyor ki zaten dost dediğin böyle günlerde belli olur.
    belki de bunların hepsi önceden kurgulanmıştır, bu olaylar zinciriyle toplumun iki yanlışı düzeltilmeye çalışılmıştır ama ben evlatlığa öz evlat gözüyle bakmanın ne mahsuru var pek anlayamadım.
    üstelik islamın allahı ve muhammediyle directly olarak vuku bulduğu asr-ı saadetinde bile en hakiki öz müslümanlardan asil müslüman zeynebin azad edilmiş köle zeyd e karşı engelleyemediği küstahlık, yani islami mevzuatın bu gibi durumlara pek çare getirememiş olması gözümden kaçmadı.
100 entry daha
hesabın var mı? giriş yap