• bu yıl, üzgün kediler gazeli ile haydar ergülen'e verilen ödül. geçtiğimiz cumartesi yapılan ödül töreni de metin altıok'un adına ve insanlığına yaraşırdı doğrusu. fazıl say çaldı, cüneyt türel ve genco erkal, metin altıok şiirleri okudu; güvenç dağüstün ve sezen aksu ise söylediler.

    metin altıok'un öndeyiş şiirinden bestelenen kavaklar şarkısını sezen aksu'dan canlı dinlemek dayanılır şey değildi doğrusu. orada ölçülü ince, hıçkırıklar duyuldu salondan. orda kaldı yanağının yarısı şairin, kendini boşlukla tamamladı. acı düştü peşimize hiç bırakmadı.

    haydar ergülen'in ödül konuşmasının tam metni şöylece:

    metin altıok için yazdığım ‘metin’ başlıklı şiir, şu dizeyle biter:
    “tenha dilde sevdiğim, metin abi, şairim!”
    bu güzel bir dize sayılır mı bilmiyorum ama ‘doğru’ bir dize olduğundan hiç kuşkum yok. doğruluğu metin altıok’tan doğrudur. çünkü o tenha bir türkçe ile hem güzel hem de doğru bir şir yazmıştır. bir dil bir ülkeye benzerse, elbette onun da tenhaları, kuytuları, kalabalıkları olacaktır. tenha şairleri de kalabalık adamlar öldürecektir. tenha şairlerin üstüne bir ülke değil ama kalabalık ölüm gelecektir. o günden beri de şiir giderek daha tenha, ölüm büyüyerek daha kalabalık olacaktır.
    hem ben niye ölüm deyip haksızlık ediyorum ki yangına cinayet demek dururken?
    ben metin altıok’u bu kalabalıktan önce tenhalığıyla sevdim, bu kabalıktan ve kalabalıktan sonra da tenhalığını çok özledim.

    çok gençtim, iki de arkadaşınız varsa candan içeri, sizinle aynı şiirleri paylaşan, aynı şairleri okuyan iki arkadaş, üç genç birden olursunuz, böylece daha da genç olursunuz birlikte. asla üç yalnız olmazsınız, yalnız kalmazsınız, üç yalnızdan bir tenha olursunuz. o tenhalıktan şair olur musunuz bilmem ama iyi bir şiir okuru olursunuz. ben ve iki çok arkadaşım iyi şiir okurları olduk, arkadaşlığımız kadar övünecek bir şey daha bulduk.
    insan şiire heves edip okumaya dadandıysa, kendi şairlerini bulması da zor olmayacaktır. metin altıok şiiriyle nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum ama muhtemelen 20 yaşlarında birer okur olarak üçümüzü de ‘gezgin’ adı çekmiştir. sonra da o ‘gezgin’in çağrısına uyup ‘şiirin atlası’nda biraz daha gezmemiz gerekmiştir. sonra gençlik bu ya, birimiz kendimizi ‘yerleşik yabancı’ sanırken, birimiz ‘kendinin avcısı’ olacak, diğerimize de ‘küçük tragedyalar’da hüzünlenmek kalacaktır...

    hep tenhalık, hep tenhalık...
    bunların hepsi de büyük yangından öncedir, şiirin yangını onu yazanların fikrini, yüreğini kavurmakta, okuyanlarınsa içini serinletmektedir. bundan da kimsenin şikâyeti yoktur. hem niye olsun?
    o büyük yangından 15 yıl önce, 1978’de şu şiiri yazmıştır metin altıok:
    “insan dediğin saçaktaki
    güvercinin farkında olacak
    ve bir çiçek açacak kendine
    bu aşk var ya bu aşk:
    dikkat!
    yangında ilk kurtarılacak.”
    ama dil yangında da tenha kalacaktır tıpkı şiirde kaldığı gibi.
    bazı çocuklar bazı şiirleri, bazı gençler bazı gezginleri tam da bu ‘tenha’lıktan doğru seveceklerdir. o bitmeyen hayranlıklarıyla, hâlâ herkesin genç olduğu zamanlarda, o zamanların ankara’sında donduracaklardır zamanı. nasıl olsa donmuş bir zamanı hiçbir şey yakamayacaktır.
    belki de bu ödül bir şairden çok, metin altıok’un tutkulu bir okuruna, o genç zamanların anısına verilmiştir. çünkü ödülü kazanan kişi, kendini şairden çok, metin abisinin şiiriyle büyülenmiş o genç okur olarak görmektedir hâlâ, tıpkı metin abi’sinin de hâlâ 35 yaşında bir ‘gezgin’ ve genç bir şair olarak yaşadığı gibi...

    konuşmamın sonunda ‘üzgün kediler gazeli’ne adını da veren şiiri yerime yazan sevgili şair arkadaşım engin turgut’a bir kez daha teşekkür ediyorum, bu onuru onunla paylaşıyorum.
    2 temmuz 1993 sivas katliamı’nın ardından metin altıok için yazdığım şiiri okuyarak konuşmamı bitiriyorum:

    metin
    bu şiir bir şeye benzeyecekse en çok
    unutulmuş bir şehre benzesin isterim
    hiç kimse görmemiştir çünkü orada
    ince çatılı alnına acıyı siper edip
    evinin yolunu gözleyen yakışıklı bir “gezgin!”
    bu şiir yarıda kalacaksa, ıssız kalsın
    isterim, benim de sessizlikten başka
    bir anlam bulamayan şu kelimelerim
    ve kağıttan bedeni şiirden ince
    ruhuna iliklensin “yerleşik yabancı”nın!
    çekip gidecekse dokunaklı mecazların
    yurduna bir gün, bir ormanda geçsin
    isterim bu şiir ve “kendinin avcısı” olsun
    şair, kimseler onu bulmadan önce!
    bir sebebi varsa bu şiirin, kurtarsın
    isterim yüzümüzden hayat denen maskeyi,
    bıraksın ömrümüze şiirini de bir avunmalık,
    keder gibi çıplak “küçük tragedyalar”ın!
    bu şiir bir yağmuru çağıracaksa, kül
    şiire düşmeden seni çağırsın isterdim:
    tenha dilde sevdiğim, metin abi, şairim!
  • bu yılki ödülü almaya hak kazanan isim birhan keskin olarak belirlenmiştir.bu ödüle en çok yakışan şairlerden biridir kesinlikle.
  • bu yılki ödülü dün akşam bkm'de düzenlenen törenle birhan keskin almış bulunuyor.

    (bkz: soğuk kazı)
  • bu yılki ödül gülten akın'ın beni sorarsan adlı kitabına verilmiş. ömrün uzun olsun koca çınar.
  • 2018 yılındaki ödülü “son duraktan bir önce” adlı kitabıyla cevat çapan almıştır.
  • bu yıl 15.si düzenlenen ödül, 28 yıldır cezaevinde bulunan ilhan sami çomak’ın hayattayız nihayet kitabına verilmiş.

    doğan hızlan başkanlığında, hilmi yavuz, eray canberk, şükrü erbaş, ali cengizkan ve haydar ergülen'den oluşan seçici kurul, ödülün oybirliğiyle ilhan sami çomak'a verilmesini kararlaştırmış.
hesabın var mı? giriş yap