3 entry daha
  • hadi yazılı ve görsel medyanın üzerinde durmamasını anladık diyelim; yahu sözlükte fırtınalar yaratması gerekmiyor muydu bu görüşmenin? kaldı ki, görüşmenin taraflarından biri, hakkında sözlükte en fazla başlık açılan ve entry girilen melih gökçek! bu sessizlik...hiç de alışık olunmayan bir sessizlik..
  • olay yaratmamasinin sebebi yadirgamadigimiz icin.

    misal gorusmede melih "allah belami verecek ya kazara vatandasin hakkini yedim ya. kac gundur uyuyamiyorum nasil telafi etsem diye. onun icin sizden bir fikir almaya aradim" dese hilmi de "aman yarrabim hemen halletmeliyiz ben bakanlar kurulunu toplayip bir cozum bulacagim buna soz veriyorum melih o vatandaslarin hakki odenecek yoksa intihar ederim!!" seklinde gecseydi simdi buralar entry kayniyor olurdu..
  • kim bilir bu tür görüşmelerden kaç bin tane daha yapılmıştır. sonuçta ülkeyi bu hale getirmek için konuşup anlaşmak lazım değil mi?

    adam kayırma, yolsuzluk, işi kılıfına uydurma, yok etmek istedikleri insanlar hakkında yapılan planlar, hukuka müdahale... ooo daha ne konuşmalar olmuştur, daha ne kanunlar çiğnenmiştir, daha ne yetim hakkı yenmiştir...

    ama işin kötü yanı böyle kabak gibi usulsüzlük yapılmışken hatta ne usulsüzlüğü suç işlenmişken konuşmaya muhatap olan taraflara hiçbir şey olmayacak olması. öyle pişkin pişkin "görevlerini" yapmaya devam edecekler. ama bu konuşmayı dinleyip kaydenenlerin başı belaya girebilir.... işte yasadışı dinleme falan filan. eğer bu konuşmalar savcılık tarafından yürütülen bir soruşturma sebebi ile hukuki olarak elde edilmişse de vay savcıların haline, vay bunu yayınlayan gazetecilerin haline...

    halk da işte tüm bunlardan habersiz öyle mal gibi... ergenekon mergenekon...

    (bkz: akp'li)
    (bkz: akp sevici)
  • taraf gibi gazetelerde asla ve asla yer bulamayacak görüşmedir. bu adamların cesareti burada sökmez.
  • görüşmeyi ben de dinledim, (yerel seçimlerde oturduğum mhp ve akp ağırlıklı sokakta mansur yavaş iş çevremde de chp kulisi yaptım. kendi çapımda amatör kapmanya yönettim*. akp'ye oy vermiş tiplere karayalçın'a oy verdirttik ekip olarak (bunu yazmassam dediğim anlaşılmıyor, akpli sanılıyorum)).

    birinci kısımda konuşma taraflarının haksız menfaat temini babında çok vahim bir şey yok. ankara belediyesinin doğalgaz borçları silinsin deniyor. bir kamu kurumunun yine kamuya olan borçları bir takım katakulli ile siliniyor. ankara halkı lehine bir kıyak. gökçek abimiz eskişehir yolunda vs.deki metro tünellerini botaş'a vermem gereken doğal gaz paraları ile yaptım diyor. yani melih ankara halkından doğal gaz paralarını topluyor, botaş'a vermeyip, dolaylı yoldan metro işi enerji bakanlığına ya da botaş'a finanse ettirilmiş olacak. ama karşılığında da şehir içi doğal gaz şebekesi özelleştirmesi sırasında botaş vs. hissedar olacak tesisata. alaturka bir proje finansmanı teknolojisi ama ilk kullanılışı değil. her neyse türkiye'deki rutin hadiselerden biri. burada genel hazineden ankaraya haksız altyapı ödeneği aktarılması var, diğer illerin aleyhine. izmir de aynı şeyi yapsa şehre 3 milyar dolarlık fazladan alt yapı yatırımı yapmış olabilirdi şimdi mesela.

    ikinci kısım ise enerji bakanının ve belediye başkanının politik kariyerlerini bitirmesi ve hapse girmelerini gerektiren net bir cürüm. bakan bir dostunun benzin istasyonun ruhsat sorunun halledilmesini istiyor, melih okeyliyor. sonrasında da yardımcısına red yazıp yolladıkları başvuruyu bir şekilde geri getirip kabul edilmesini emrediyor. aynen filmlerdeki gibi. haksız menfaat temini, kamu görevini suistimal. işin içinde zerre rüşvet olmasa bile. ki bu konularda menfaatler öyle banka hesaplarına yatan paralarla öyle bariz şekilde falan olmaz. bir gün o benzinci inşaat işine girer mesela bakanımıza milyon dolarlık villayı 40 milyara verir. mesela bakanımız da helal parasıyla ev almış olur. bööyle dolaylı. her neyse ama bu telefon konuşmasında yaşanan tavassutu keskin biçimde yasaklayan kanunlar var.

    skandal olan adli sürecin şimdiye kadar başlamamış olması.
  • şaşırtmayan haberdir. sabahları evlerin çoğuna gazete girmeyen, giren gazetelerin de çoğunun spor ve magazin sayfalarının okunduğu, insanların ezici çoğunluğunun senede bir tek kitap okumadığı, televizyonda sibel can'ın boşanması olayıyla popstar yarışmaları arasında zap yapan bir toplumun olduğu bir ülkede yaşıyoruz. çıkın ankara sokaklarına yüz kişiyi çevirip sorun. beş tanesinin bu olaydan haberi varsa vay be dedirtecek bir durum söz konusudur. tabi bu beş kişiden iki - üç tanesi de "ne olmuş canım, herkes yapıyor" tepkisi verecektir onu da hesaplamakta fayda var. sözlükte yeterince dikkat çekmemesinin sebebi de aslında kendi içlerinde gayet tepkili olan insanların içinde bu olayın da yapanların yanına kar kalacağına olan inançtır. haksız da değildirler. yüz tane olay sonrasında bir tanesinde bile adalet (tanıdık bir kelime evet) yerine getirilmiyorsa bir sonraki olayda insanların tepki vermemesi çok anormal karşılanmamalıdır.
  • konu başlığına sürekli entry girilip en azından sözlükte gündemde tutulması gereken telefon görüşmesidir. elimizden başka birşey de gelmez.
  • bu görüşmeyi dinlemek, erotik hat konuşmasına kulak misafiri olmak gibi. gerçi melih gökçek'in iktidarla yapış yapış, ateşli, barely legal ilişkilerini bilmek için bu telefon görüşmesini duymaya dahi gerek yoktu. adam varlığıyla, duruşuyla, sırıtışıyla bunu bağıra bağıra anlatmıyor mu zaten?
  • birilerinin son seçim dönemindeki adaylık şantajını bir sonraki seçim döneminde tekrar yaşamak istemeyenler tarafından mantıklı bir zamanlama ile bazı düğmelere basıldığını mı göstermektedir? inşallah öyledir. dayan ankaralı! bu olayların sonunda belki de kurtulacaksın...*

    not: elinde görüşmenin deşifre metni olan birisi şu başlığa yazsa çok hayra geçecek.
  • yani yasal olmamasına rağmen dinlemelerden kurtulacağım diye sen o kadar kişisel jammer falan kullan, yine de dinlemelere takıl. sabit hatta önlem almayı nasıl bu kadar ihmal etmişler inanılır gibi değil.

    bu nasıl bir güven, konuşulan konular nasıl da normalleştirilmiş, yolsuzluk nasıl da içselleştirilmiş.
73 entry daha
hesabın var mı? giriş yap