• bir halid[t] ziya usakligil romani.
  • kahramanımız ahmet'in siyah bir gecede tarumar olan mai düşlerini ifade eder.
  • burada mai ahmet'in hayallerini temsil ederken siyah aci gerçekleri temsil eder... kitapta ahmet para kazanmak için zengin bir piçe ders vermektedir, olaylar gelisir...
  • (bkz: inter)
  • kentsoylu, romantik, aydın, ahmet cemil'in düşlerini ve düşkırıklıklarını anlatan bir romandır.
  • (bkz: ghosts) (bkz: new york üçlemesi)
  • türk edebiyatının batılı anlamda ilk romanı.
  • roman seyr-ü seferimiz içinde ilk defa zıtlık yaratırken anlatıcının taraf tutmadığı, ahmet cemil vs. hüseyin nazmi'yi bize sunarken ahmet cemil'i yüceltmeye çalışmadığı, onun da aslında ne kadar çelişkilerle dolu olduğu, ne kadar gel gitlere sahip olduğu ve bilmeden de olsa birtakım kötülükler yapabileceği üzerinde durarak belki de ilk defa bir "insanı" anlatan roman. servet-i fünun dönemini ve dönemin edebiyat anlayışını da görmemizi sağlaması açısından önemli.
  • çok akıcı bir romandır, ivan turgenyev i hatırlatan bir tadı da vardır kanımca. yada ivan bey halid beyi andırmaktadır bilemiyorum... ayrıca bu andırma kötü anlamda kullanılmamıştır.
  • orta halli bir ailenin çocuğu olan ahmet cemil siyasal bilimleri bitirmeye yakın bir zamanda babasını kaybeder. ve çalışmaya başlar. kitapları çevirir, gazetede çalışır. bir yandan da büyük ümitler bağladığı eserini tamamlamaya çalışır. okulu bitirerek yazarlığı memurluğa tercih eder. eseri bitince meşhur olacak, zenginleşecek ve okuldan arkadaşı hüseyin nazmi’nin kız kardeşi lamia ile evlenecektir. mehtaplı mavi bir gecede, tepebaşı bahçesinden haliç’e bakarak bu hayalleri kurar, fakat mavi ümitler zamanla siyah gerçeklere döner.

    bu arada mir’at-ı şuun adlı gazetede sevdiği kişilerden biri olan ahmet şevki efendi yine çalıştığı gazetenin sahibi olan tevfik efendi oğlu vehbi’ye bir eş aradığını söyler. ahmet cemil kız kardeşini vereceği adamın durumunu yeterince araştırmadığı halde yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılır ve ikbal ile vehbi evlendirilir. ahmet cemil kız kardeşinin evlenmesinden dolayı bir sıkıntı duyar ve eniştesine bir türlü ısınamaz.

    ahmet cemil bir gün en yakın arkadaşı hüseyin nazmi’nin uzun süredir görmediği kız kardeşi lamia ile karşılaşır. ve ona aşık olduğunu anlar. bu olay onu eserine yoğunlaştırır. daha sonra tevfik efendi felç olur ve oğlu vehbi gazeteye gelir. yönetimi devralır.

    "ahmet cemil ve arkadaşları önceleri korkmalarına rağmen bir müddet sonra bundan memnun olmaya hatta eniştesine saygı duymaya bile başlar. artık ahmet cemil gazetede başyazardır ve gazeteye para vererek yeni makineler alınmasını sağlamış ve ortak olmuştur.

    bir gün ahmet cemil eserini bitirmeye başarır. arkadaşı hüseyin nazmi’nin evinde yapılacak ve devrin önemli kişilerinin de hazır bulanacağı bir partide eserin okunmasına karar verilir. nihayet ahmet cemil eserini okur ve herkes tarafından çok beğenilir. orada bulunanların hepsi kendisini tebrik eder. hatta lamia bile bir fırsatını bulup eserin sonuna gizlice “tebrik ederim.” yazar. ahmet cemil’de bunun farkına vararak mutlu olur.

    bu mutluluk içinde yaşarken bir gün annesi ona eniştesi hakkında hoş olmayan bilgiler verir. artık eniştesinin kötü bir insan olduğu düşüncesindedir. bir gün gazetede onu hep kıskanan ve kendisine hep düşman olan kötü arkadaşı raci tarafından yazılmış ve kendisini ve eserini yerden yere vuran bir yazı çıkar. bunun gazetesini kötü yönde etkileyeceğini düşünen eniştesi başyazarlığı bir başkasına verir ve ahmet cemil’le araları iyice açılır. bir akşam evde bu konuda çıkan bir tartışmada eniştesi vehbi, hamile karısı ikbal’in karnına bir tekme atar bunu üzerine bebek düşer ve ikbal’de ölür.

    bir süre sonra hüseyin nazmi’den lamia’nın bir subayla evleneceğini ve lamia’nın bu durumdan hoşnut olduğunu öğrenir.

    artık ahmet cemil’in hayatta sarılabileceği hiçbir umudu kalmamıştır. annesi hariç her şeyini kaybetmiştir. hayallerinin eseri olduğu için kendisine kızar ve edebiyatla ilgili her şeyi yakar. edebiyattan tiksinmiştir.

    o andan itibaren kendisine bütün bu acıları yaşatan şehirde yaşayamayacağını anlar ve osmanlı’nın uzak bir vilayetine gitmek üzere annesiyle birlikte simsiyah bir gecede istanbul’u terk eder. artık yemen’de bir ilçe kaymakamı olmuştur. "

    roman üzerine

    mai ve siyah, yazarın istanbul’daki basın, sanat ve edebiyat çevrelerini anlattığı, servet-i fünun topluluğunu anlattığı başarılı romanlarından bir tanesidir.

    mai ve siyah, bir nesir romanı olarak kabul edilir ve bu roman batılı tarzdaki türk romanının ilk örneği sayılır.

    romanda yazar, tepebaşı’ndaki bir sofranın betimlemesini yapıyor ve buradaki yemek ve arta kalan yemek görüntüsü hem devrin sosyal yapısını hem de servet-i fünuncular’ın özelliklerini yansıtır.

    sofra oldukça dağınık, düzensiz bir sofradır ki nesnelerin birbirinden farklı ilişkiler bağlamında çok derin bir kopukluğu yansıttığı dikkati çekmektedir. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başları osmanlı toplumunun ve düşünsel anlamdaki karakteristik yapısını anlatır.

    romanın başkişisi ahmet cemil üç farklı kişilikle çıkar karşımıza. bunlardan birincisi, insanların “altın çağı” niye nitelendirdikleri çocukluk dönemidir. ahmet cemil’in bu döneme ait yaşantısı geri dönülerle verilir romanda. bunlardan ikincisi, ahmet cemil’in karakterini oluşturan en önemli bölümdür. ahmet cemil bu bölümde geçek hayatla ve bu hayatın sorunlarıyla yüz yüzedir. üçüncüsü, hayat karşısında yenilmiş biri vardır.

    ahmet cemil, romanda şair mizaçlı, ince, zayıf bir gençtir. şiire olan tutkunluğu, duygusal kişiliği, ince, zayıf yapısıyla fikret’in şiirlerindeki “süha”yı anımsatır.

    mai ve siyah romanının asıl kurgusunu ahmet cemil’in düşleriyle hayatın gerçeklerinin çatışmasından ortaya çıkar. ahmet cemil yaşadığı toplumun bir ürünüdür.

    romandaki siyah öğe ile vehbi’yle ahmet cemil arasındaki çatışma dikkate sunulmaya çalışılır.

    roman başlarında ahmet cemil mai bir elmas yağmuru altındadır. yeni kurmak istediği şiirin
    tasarımlarını ve denemelerini yapmaktadır. onun gelecekten beklentilerini “mai” simgesi simgesinde toplayabiliriz. yani “mai” ahmet cemil için, gökyüzünün, umudun, ideallerini sembolize eder. istanbul’dan gemiyle ayrılışında ise her taraf “simsiyah”tır. “siyah” ise umutlarının tükenişidir.

    romanda karşıt değerleri savunan raci ski şiir anlayışını savunan kart bir karakterdir. raci’nin kendisi de savunduğu değerlere pek fazla inanmamaktadır.

    sanatsal bir kaygıyla yazılan romanın dili çok ağırdır. süslü bir üslup vardır. şiirsel üsluba çok yakındır. yazar dil ve üslup hakkındaki görüşlerini ahmet cemil’in ağzından sunar. müzikalite ve iç ahenge önem verir.

    romandaki kişilere ayrıntılı olarak baktığımızda ahmet cemil, ikbal, lamia, “mai”yi, “gök”ü, yeni şiiri, düşleri, masumiyeti, romantizmi temsil eder. karşıt karakterlere baktığımızda raci ve vehbi vardır. bunlar eski edebiyat anlayışını ve gerçekçiliği, “siyah”ı, karanlığı, yeri(toprağı) temsil etmektedirler.

    romanda eski yeni kavramı da ağır basmaktadır.

    *
hesabın var mı? giriş yap