9745 entry daha
  • lütfen dikkatli okuyun,

    --- son derece bilimsel gerceklere dayanan spoiler ---

    dizinin ucu einstein'a gidiyor ve yine sanırım son derece bilimsel bir açıklama faraday'dan gelecek.
    çünkü gerçekte elektromanyetizmayı bulan ve ışıkla ilgili olduğunu yıllarca iddia eden michael faraday'dı. yani faradaya göre ışık elektromanyetik bir dalgaydı. ama ıspatlayamıyordu.
    bu iddiasını ona yardım eden bir matematikci james clark maxwell sayesinde kanıtladı, neydi o kanıtladığı?
    bir sabit, neydi o sabit? (the constant)

    ışık hızı "c"
    300.000km/s
    ışık hızı olmadan bu denklem gerçekleşmiyordu. yani döngü ışık olmadan olmuyor.
    ışık bütün döngüyü sağlayan elektromanyetik bir dalga.
    .

    hatırlayaım einstein'ın takıntısı neydi? ışık.
    herşey nerden çıktı ortaya? einstein'ı herşeyi düşünmeye iten neydi?
    ışık..
    çünkü einstein ışığa inanılmaz meraklıydı. hatta bir dostuna "tanrı ışık olarak aramızda dolaşıyor" dediği iddia edilir. -tam karşımda resmi de var şimdi fena oldum bak-
    einstein maxwell'e hayranlık duyardı bu arada. ek bilgi.

    jack'in kırdığı ayna olayı;

    ışık hızıyla aynı anda giderseniz aynaya baktıgınız da ne görürsünüz? kesinlikle kendinizi değil.. sizden gelen ışık aynaya ulaşamaz. şimdi burda ben bir teori atıyorum: enerji tünelindeki başka bir yansımayı görebiliriz..mümkün. açıyı dğeiştirdikçe daha başka yansımalar...

    neyse benim teoriyi bir kenara bırakalım einstein a gore zaman, ışığın manyetizma ve elektriğe dönüşmesiydi. zaman, ışığın sabit hızıydı. ışık yavaşlarsa zaman yavaşlar. hız konusunda konuşmak isterseniz 4. boyuttan bir koordinat vemek zorundasınız o da yine zaman.

    şimdi, ya bu ada stabil bir ışık hızında falansa yani zaman onemini kaybettiyse? ışık tünelin içinde durduğuna göre ışık hızında olabiliriz adada. çünkü ışık hızındaysak ışık bir kütle gibi görünebilir, tüneldeki gibi.

    bu zamanda sıçramalar falan son derece alakalandırılabilinir, hatta flashforwardler izliyoruz uçak normal yollardan inmiş oluyor. zamanla oynayınca bu da mümkün. constant (sabit), formuldeki sabit olabilir mi? tabiki olabilir! en başta bir vurguladım zaten.

    einstein ın nobel aldığı konu da ışıktı. herşeyin başlangıcı. einstein'ın dördüncü makalesi ışık zaman ve uzay (space: boşluk) üzerineydi siz bunu zaten duymuştunuz, özel görelilik teorisi. (relativity)

    e=mc2
    enerji, kütle, ışık.

    ışık hızını geçemeyiz, ışık hızını geçmeye çalıştıkça kütlemiz ağırlaşır. enerji (e) burda kütleye (m) dönüşüyor.

    black smoke? sizce mağaraya girip ruh (enerji) ışık sebebi ile kütle kazanmış olabilir mi.. içindeki elektrik dalgalarını hepimiz biliyoruz zaten. neyse bu da aklıma geldi ama gerçeğe donelim.

    madde nedir? enerjinin yoğunlaşmış hali.

    m, e ve c.

    bunların hepsi lost'a maskelenebilir. cidden ben denedim çok uyuşuyor.

    hatta dharma gibi bir bilim topluluğu veya mısırlılar bu adadaki enerji kaynağını keşfetmiş ve e=mc2 -ki gerçektir- deney alanı olarak kullanmış olamaz mı?
    adadaki bombayı hatırlayalım. en büyük enerji atom parçalanmasından çıkıyor, lost'a uyarlayalım formulu: e (bomba) m (ada,insanlar kütle yani) c (ışık hızı, mağaradaki ışık diyelim buna)

    örnekleyelim;
    m =1
    c=4 ışık hızı sabit. dizide cok c4 patladı diye 4 verdim:)
    e=16

    yani;

    16=1.4^2

    bomba patladı, enerji açığa çıktı ve diyelim ki 32 oldu, ışık hızı sabit olduğundan ada da kütle artışı olmak zorunda ve 2 oldu (çok basit anlatmaya çalışıyorum) bu olması gereken farkda gelenler olabilir mi dersiniz. neden olmasın?

    32=2.4^2

    ya da adadaki herhangi bir enerji açığa çıkması, hatch'in uçtuğunda ortaya çıkan muazzam enerji gibi, kütle artışına sebep olabilir mi?... evet uyandınız sanırım biraz.. tabiki olabilir! hemde manyetik enerji, enerjinin en babası.. hatch patladı uçak düştü. enerji açığı kutle ile kapandı. (adanın toplam kütlesi)
    adaya birilerini getirmek için o bombayı patlatmış olabilirler mi.. ve desmond broya adaya kimsenin gelmesini istemedikleri için bunları gir demiş olabilirler mi.. adayı saklı tutmak için.. bu konu çok onemliydi hatırlayın.

    birçok detayı bu düzeye oturtabiliyorum kesin sonuç bu değilse bile temelinin bu olduğunu düşünüyorum. yani populer yapmak için ekleyip çıkarılmış bir çok bilgi tabi ki vardır lakin ana çizgi bu.hatta bu şarap olayını da çözdüm gibi şimdi aklıma geldi ama çok uçuk uyurken bi düşüneyim.
    aha da dedim. çıkmazsa çok şahane göt olurum.
    ama bilirsem lost benim için çok farklı bir anlam taşıyacaktır.

    ve evet, saat şu an 23:12 , 48 dakika daha bekleyip bu entryi herkes okusun diye tam 00 da girmeye çalışacağım.

    --- spoiler ---

    ne lost forumları takip ederim ne bişey, sadece sozlukten okudum bugüne kadar. el emeği göz nuru teorimdir.
  • hala soruların verilmemiş cevaplarını bekleyenlere 6x15'ten tokat gibi cevap geliyor:

    --- spoiler ---

    "verdiğim her cevap yeni bir soru sormana yol açacak"

    --- spoiler ---

    şimdi dağılın.

    --- spoiler ---

    nasıl yani, şimdi bizim siyahlı adamımız sırf jacob biraz saf diye, sırf annesi onu sevdiği için gitmesini istemiyor diye mi adada mahsur bırakılıyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    son bölüm aslında jacob'ın, benjamin linus tarafından öldürülürken neden tepkisiz kaldığını açıklamaktadır bir nevi.
    jacob da tutsaktır, bir şekilde onu öldürebilen kişiler tarafından ölümsüzlüğüne son verilebilir -yerine bir varis atamak şartı ile-

    jacob'ın annesi de bir şekilde tutsaktır. black smoke'un kendisi vs. olduğunu düşünmüyorum. ölümsüzlüğe hapsedilmiştir, yerine bir varis geçene kadar.

    işte bu yüzden jacob, benjamin tarafından öldürülmeden önce onu kışkırtmakta, annesi ise isimsiz siyahlı adam tarafından öldürüldüğünde «teşekkür ederim» demektedir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    flashback'in alasını gorduk ama gene de kurtaramadı sıcmalarını.
    imza adem.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    ben de çok düşündüm.. ama çok fazla sonuç çıkarmaya çalışmak anlamsız gibi geliyor artık.. jacob'un annesi demedi mi zaten "ben anlattıkça daha çok soru işareti olacak" diye?

    adadaki insanların kimi jacob gibi kendinden daha önemli gördüğü bir şeye inandı, herşeye rağmen adayı sahiplendi, tutunmak istedi..

    kimisi esau gibi sürekli kaçış içindeydi, fırsatını bulduğu an terketmek istedi adayı..

    isyanlarına rağmen, aşkı bulunca, dönem dönem vaziyeti kabullenenler oldu, sawyer gibi..

    rousseau gibi, alpert gibi, sayid gibi kaybettiğini geri almak için katlananlar, kandırılanlar oldu..

    sistemin "dakik" adamıyken birden "aydınlanan" desmond da bu adanın parçasıydı; etliye sütlüye karışmayan yancı hostes ve yanındaki iki velet de..

    jack gibi karamsarlar, locke gibi inançlılar gördü bu ada.. kimi imana geldi.. kimisi ruhunu şeytana sattı.. iyinin ve kötünün dengesi sabit kalmadı..

    bunlardan önce ne olmuştu? bilinmiyor.. bundan sonra ne olacak? bilinmiyor.. tüm bu yaşadıklarının anlamı neydi? yoktu ki hiç..

    zaten sıralı bir anlam oluşabilmesi için gerekli neden sonuç ilişkisi, zaman yolculuklarıyla ortadan kalkmıştı.. zira zaman yolculukları sonucu oluşabilecek paralel evrenler olasılığı da sonsuza yakınsadığında, herşeyin anlamı tamamen ortadan kalkmış olmalıydı zaten..

    daha neyin kavgasını veriyoruz?? bu adada anlatılan hayatın ta kendisi.. metaforlara boğulmuş, bazen masalsı, bazen rasyonel, ama hep sebepsiz, hep sonuçsuz; tamamen anlamsız.. başı ve sonu yok..

    hayatın anlamını hiç bir soruya yer bırakmayacak şekilde çözen oldu mu?? deterministik ya da kaotik.. net bir açıklama getiren var mı?? douglas adams hayatın anlamını 42 bulduğunda çok mu absürttü acaba?

    hayata hakim olan tek şey belki de memetics.. bilgi sürekli aktarılıyor, virüs gibi yayılıyor, evrimleşiyor, başka türleri siliyor, kendi hakimiyetini kuruyor, form değiştiriyor.. ama onun da günü sayılı.. sürekli farklılaşıyor, kaybediyor, başkası oluyor.. bireysel bilinci kollektifleşiyor.. herşeyi kapsamaya yeltenen bir organizma gibi.. ama kendinin farkında değil gibi.. başı var gibi.. ama bilinmiyor.. ancak sonu yok gibi.. hiç bilinmeyecekmiş gibi, sürekli genişliyor, bulanıklaşıyor, anlamsızlaşıyor..

    böyle işte.. bu bir döngü bile değil.. sonu başı belli bir hikaye hiç değil..

    sadece "varoluş"..

    kasmayın..

    --- spoiler ---
  • 6x15 bölümü 45 dakikanın en çabuk geçtiği bölüm olmuştur. buradan da bu bölüm vasıtasıyla izafiyet teorisine bir gönderme yapıldığı sonucuna ulaştım *.

    (ara: lost teori*)
  • teorisini, sorusu, cevabını, saçmalamasını, metafiziğini, anlamsızlığını bilmem de,

    bana 6x15 bölümüyle neden bu diziyi izlediğimi bir kez daha hatırlatmıştır yapımcılar.

    bu öyle bir şey ki, ben o adadayım arkadaş. ben o duygunun içine giriyorum deli gibi 40 dakika boyunca.

    istersen sikimsonik hollywood kurgusu ve duygusu de. ama ben acayip kapılıyorum işte. ardı ardına "hassiktir"ler çekiyor, ekrandan başka en ufak bir şeye aklım, gözüm gitmiyor..

    ayrıca bu bölümdeki efsane flashback'ten sonra sinema sektöründe bir daha flashback çekmeye yeltenilmesin mümkünse.

    adamlar resmen sunay akın modeli, bağlamacılık teknikleri ile, neredeyse isa'dan önce bilmemkaç yılını 2004'e lost'un ilk bölümlerine bağladılar. yuh diyorum, oha diyorum,

    (bkz: hassiktir diyorum)
  • son bölümlerine kıl olmadım, izliyorum ve sonuna kadar devam edeceğim. hatta sıkılmadan bıkmadan devam edeceğim. ama acayip içerlediğim bi konu var. şimdi birisi gelip lost ne ya diye sorsa, konusu ne diye ısrar etse, eee devam etsene dese nasıl anlatacağız biz bu diziyi artık. izlemeye başladığın ilk günden beri soruyorlar eyvallah. cevap olarak bi uçak var işte adaya düşüyor, kimse bunları kurtarmaya gelmiyor, garip olaylar oluyor diyordun. açıklanan olaylar da olmadığı için yarıda kesiliyordu.

    şimdi sorsalar yarrağı yemişizdir o kadar diyorum. bi uçak var adaya düşüyor, kimse bunları kurtarmaya gelmiyor, dharma diye şirket var deney yapıyor, duman var, o duman insanmış meğer, onun kardeşi var kavga ediyorlar, birisi ayrılmak istiyor, diğer ayrılmıyor, adanın korunması lazımmış, biri koruyor diğeri sikerim adasını diyor vs.vs.vs. adama arka sokaklar'ın yeni bölümünü izledin mi lan derler, adama hani yolcu uçağı düşüyordu derler, adama hani bunları kimse kurtarmaya gelmiyordu derler lan.
  • son bölümüyle; senelerdir izlediğim bölümlerin ve sözlükte okuduğum 540 sayfanın beyhude bir çaba olduğunu söylemek ister gibiydi...
4836 entry daha
hesabın var mı? giriş yap