9430 entry daha
  • bitime yaklaştıkça eski bölümlerle bağlantıların kafa karıştırmaya aşladığı dizi.

    --- spoiler ---

    * şimdi bu ben, adaya geri döndükten sonra ve black smoke'un ne halt olduğunu anladıktan sonra adadan ve black smoke'tan kaçmak için neden ilana'ya richard'a sığınır. kendisi others mensubu iken rahatça gidip geliyordu dış dünyaya. hadi onu geçtim, şu adanın dümeni meselesi vardı. neden kullanmıyor tekrar. hatta ben nerede kaç bölümdür?

    * madem bu others ve ben'in bi numaraları yoktu, neden habire listeler yazıp lostie'leri kaçırmaya veya toplamaya çalışıyorlardı?

    --- spoiler ---
  • --- 6x14 spoiler ---

    + sanırım flocke'un amacı adada kimseyi bırakmamak. öyle ki içinde bomba olan çantayı jack'in adada kalacağını öğrendikten sonra verdi ona.

    + sayid rahmetli olmadan önce desmond'ın yerini jack'e söyleyerek çözümün onun tarafından geleceğine dair ipuçları verdi. tabi bu arada sayid jarrah'a allah'tan rahmet, dostlarına baş sağlığı diliyorum. o kadar kişinin hayatını kurtardığını düşünürsek kendisi şehit sayılabilir.

    + jack'in sawyer'ın sözünü dinlemesi gözlerimi yaşartmadı değil. kafasına eseni yapan abimiz ilk defa bir denileni yaptı ama bu seferde sawyer yanıldı. eh napalım olur o kadar.

    + kate'cim allah gözünü doyursun bir tanesi yetmiyor mu da ikisini birden adadan götürmeye çalışıyorsun?

    --- 6x14 spoiler ---
  • --- ağlak spoiler ---
    lost seyredip böğüre böğüre ağlamak isteyeceğim rüyamda görsem inanmayacağım bir şeydi. hele ki, sun ve jin öldüğünde bayram yapacağını sanan kendimin, -utanmasa- çakır öldüğünde helva dağıtan kurtlar vadisi seyircisi moduna geçeceğini...

    sayid'in bırakın ölümüne tahammül edebilmeyi, ayağına taş değse benim içim cız ederdi nasıl kıydınız allahsız senaristler! her zaman söylüyorum, yine söyleyeceğim, içlerinde en az bencil olan sayid'di, en fedakar olan, hayatı da paralel evren hayatı da adamın kendini feda etmesi üzerine kuruluyken, zaten kaçınılmazdı diğerleri için kendini feda etmesi ama zoruma gitti be hep mi iyiler ölür en erken? bu dünyada böyle de ada da mı böyle olmak zorundaydı?

    kumsalda ağlaşma sahnesi beni vurdu yemin ediyorum. hurley tek kelimeyle yaktı beni derken, jack'in biraz uzaklaşıp ağlaması beni dağıttı, mahvetti ulan isyanım var! bu adamın ağlamasına dayanamıyorum, geçmişte yaptığı bütün saçmalıklar siliniyor gözümden. çok içli sahneydi, senaristler bel altı vurdu. seyirciyi duygusallaştırıp, soruları unutturdular. ilk defa hani cevaplar ulan ipneler demeden bir bölümü bitirdim bu sezon. yemişim, sorusunu da cevabını da sayid yok günahım kadar sevmediğimi sandığım kıl olduğumdan emin olduğum sun ve jin badem gözlü oldu, duygusallığım tavan yaptı ne bu lan! utanmadan ağlayalım mı bi dizi için? utanmasam ağlayacam ne yalan söyleyim.

    dip not: jack'in şahlandığı gözlerden kaçmadı orası da ayrı.
    son olarak, desmond'ı kuyuya attığı an notunu verdiğim kara duman hakkında yanılmadığımın kesinleşmesi sevindiriciydi. ona bunu reva gören adamın kanından şüphe ederim. desmond'a kalkan elller kırılacak az kaldı şerefsiz duman.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    jacob sayid in ölmemesi gerektiğini net bir biçimde hurley e söylemişti. çünkü adada yapacak işi vardı daha. nitekim sayid in misyonu jack e seçilmiş kişi olduğunu söylemesi ve hayatını kurtarmasıydı. misyonunu yerine getirdikten sonra hakkın rahmetine kavustu. bu da böyle biline.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    şimdi şöyle bir durum var;

    bu fake locke adamları öldürdükten hemen sonra birinin kolundan saati alıyor. eğer saatlere karşı özel bir ilgisi yoksa uçakta bomba olduğunu çooook önceden biliyor. hatta bırak widmore'u kendisi bile koymuş olabilir oraya o bombayı önlem olarak. önlem derken de şöyle; belki kendisinden habersiz uçakla kaçmaya çalışabilirler felan diye. öyle yani.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    özensizlik, özensizlik, özensizlik.. artık nasıl olsa yedi sene millete kendimizi seyrettirdik, sike sike son sezonu da seyrediyorlar, kasmaya gerek yok, hatta hiç mi hiç özenmeye de gerek yok, yay abicim taşşaklarını oh keyif keka.. işte son sezonun felsefesi..

    locke'a ateş ediliyor güya ama locke'ın giysisine iki kuruşluk cgi efektle delik açılmış gibi yapmaya bile imtina ediyorlar.. ya da giysi de locke'ın taklit ettiği şekle dahilse bile en azından kurşunların zarar vermeden girdiğini gösteren, ne bileyim girdiği yerden ufak bi duman çıkması gibi (işte bu güzel olurdu) efekt de yok.. salla abi kim uğraşacak di mi..

    ama sezon son.. artık karakterler birer birer ölecek. sun'la jin onca bölüm birbirlerine ulaşmak için uğraştılar, sikimsonik bi şekilde ölüverdiler. arkada bi de çocuk bıraktılar oysa, sun demez miydi git kızımız için kurtar kendini diye.. ama yok, jin ölsün diye unutturdular sun'a kızını. ve beş sezon korece konuşmuş çiftimiz bütün bölüm ingilizce konuştular.. ne gerek var di mi artık koreceye.. sallaaaa..

    ve son yaklaşırken en çok neye ifrit oluyorum biliyor musunuz.. kaç bölüm kaldı, iki ya da üç.. demek üstüne bu kadar yaygara yaptığımız, teoriler ürettiğimiz soruların cevapları iki üç bölümlükmüş.. ki o cevaplar da cevap olsa canım yanmaz.. ölülerin fısıltılarıymışmışmış.. sieeeeeee...

    --- spoiler ---
  • sorular, cevaplar derken aslında son bölümü bıraktığımız yer tam da final bölümünün jack ile yanındakiler açısından giriş sahnesidir diyebiliriz. çünkü önümüzdeki 2 bölüm jacob ve man in black odaklı olacaktır ve hiç 2007'ye dönülmeyecektir diye tahmin ediyorum. şaka maka koskoca lost'un final bölümünün ilk sahnelerinin nasıl olacağını öğrendik bu bölüm. aslında hiç de hoş değil.
  • --- 6-14 spoiler ---

    bol aksiyonlu, sürükleyici, dramatik bir bölümdü. şu çekikleri tam kavuşturdular, sonra öldürdüler.

    o değil de hurley bi daha öyle ağlama lan. beni de ağlatma.

    ---- 6-14 spoiler ---
  • --- spoiler ---

    sun ve jinsuşi'nin öldüğü bölümde fark ettiğim kadarıyla beni diziye bağlayan şey 5-6 bölümde bir ağlıyor oluşum. yani başıma bir şey gelmeyecekse kara dumanmış, zaman atlamasıymış pek büyük bir etken olmadı. beni asıl olarak diziye bağlayan şey flashbackler vasıtasıyla izlediğimiz karakterlerin geçmiş tecrübeleri, başarısızlıkları, zayıf noktaları, başarıları vs oldu.
    buna ek olarak 11. bölümde desmond ve penny'nin el sıkışması ve akabinde desmond'ın bayılması ise tebessümün tavana vurduğu anlardandı. acaba ilk görüşte son derece yakın hissettiğimiz güzel insanlarla bir başka zamanda bir şeyler mi yaşadık diye düşündüğüm vakit bir bardak kahve içip normal yaşantıma devam etmem gerektiğine karar verdim.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bu dizi beni çok geliştirdi.

    mesela 6 14' te:

    "hizmetçi 23'ü ara" falan gibi bir şey diyordu hastanede. eskiden olsa oha 23, oha 4 8 15 16 23 42'de var falan derdim. ama şimdi soktuğum sayılar umrumda bile değil.

    son bölüm güzeldi.

    --- spoiler ---
5157 entry daha
hesabın var mı? giriş yap