• güvercinlerin kubarmasından* esinlenerek güvercin ötüşüne böyle seslenilmek istenilmiş olabilir.. bir cümle de bu kadar edilgenleştirilmemelidir..
  • güvercin için "ötmek" anlamına gelen sözcük.

    "çeşme iyice canlanmıştı ve var gücüyle şakıyordu, güvercinler konuyordu kumlarına, kuğuruyor, kırık dallar arasında hopluyor, ıslak kumda bir şeyleri gagalıyordu."

    üstat ile margarita, mihail bulgakov
  • pablo neruda'nın dilimize yirmi aşk şiiri ve umutsuz bir şarkı adıyla çevrilen twenty love poems and a song of despair derlemesinde, çevirmen sait maden de bu kelimeyi bir şiirde kullanır. çeviride kullanıldığı için "allah allah," derim, "nerden de bulup buluşturmuş da bu kelimeyi buraya oturtmuş?" kullanıldığı yer şöyledir:

    "...seviyorum susmanı, uzaklık gibi çünkü.
    ve inler gibisin sen, kuğuran kelebeğim.
    işitiyorsun beni sesim sana varmadan:
    senin sessizliğinle ben de susayım derim."

    sonra orijinal şiire göz attığımda bir aydınlanma...:

    "i like for you to be still, and you seem far away.
    it sounds as though you were lamenting, a butterfly cooing like a dove.
    and you hear me from far away, and my voice does not reach you:
    let me come to be still in your silence."
  • "...öylesine mışıl mışıl uyuyordu ki, onu tatlı sözlerle kuğurmadan uyandırmak yazık olacaktı."

    marquez-benim hüzünlü orospularım sf.50
  • tdk güncel türkçe sözlükte bulunmayan, güvercin ötüşü anlamına gelen kelime.

    volkan yalçıntoklu, victor hugo’nun “bir idam mahkûmunun son günü” romanını çevirirken şöyle kullanmış:
    “..büyük bir ihtirasla söylediği şarkıyı dinledim. ağır ve baygın bir ezgiydi, âdeta hüzünlü ve içler acısı bir güvercinin kuğurdamasını andırıyordu.”
    ayrıca (bkz: kuğurtu)

    edit: kelimemiz derleme sözlüğünde mevcut, uyarısı için sevgili badim tipebak’a teşekkür ederim.
  • konunca, boynunu kısarak, ben gerçeğim dercesine birkaç kez kuğurdu hatta. hemen ardından da gagasını havaya dikti ve şaşılası bir hızla kabardı."
    (bkz: heba) *
  • tdk sözlüğünde bulunmamakla birlikte çeviri edebiyatta denk gelmek mümkün olan bir söz. ben nihal önol çevirisiyle yayınlanmış zemberekkuşu'nun güncesi'nde gördüm.
  • anlamının aksine fonetiği kulağa pek kaba gelen sözcük.
    çünkü her zaman güvercinlerin gruk grak gibisinden çıkardığı sesler için kullanılmıyor, mırıltı gibi ya da minik bir kuşun ötüşü gibi sesler için de kuğurma dendiği oluyor- özellikle çeviri eserlerde.
    nedense bana hep zorlama bir kelime gibi gelir.
  • "(...) yalnız bir güvercin ürkek sevda ağıtlarıyla kuğurarak kilise kulesinin etrafında kanat çırpıyor!" e. t. a. hoffmann - lebens-ansichten des katers murr
hesabın var mı? giriş yap