238 entry daha
  • yine, yeni, yeniden christopher nolan şaheseri film.

    christopher nolan sen insan mısın ulan dedirtir insana.
    nasıl bir filmdir bu? 40 yıllık hayalperestim böyle kurgu böyle rüya görmedim. sen bunu kafanda kurgulayabiliyorsan ve insansan ben neyim ulan. ben böyle bir film yapacak olsam en fazla 3 dakika sürer. sen nasıl yaptın bunu? nasıl olayların içine olayları böylesine mantıklı ve kafa karıştırmadan sokabildin. nesin lan sen nesin?

    filmden çıkalı birkaç saat oldu ama hala tüm sahneler gözümün önünde. oyunculuğuyla, kurgusuyla, çekimleriyle, sonuyla her şeyiyle tam bir başyapıt. izleyin izlettirin.

    edit:
    noluyor lan niye zamanın ötesine ışınlandık?
  • --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    bosuna beklemeyin, sonunda leonardo dicaprio ölmüyor.

    (bkz: leonardo dicaprio'nun her filmin sonunda ölmesi)

    imza : duz adam

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • uzun zamandır seyrettiğim en iyi film.

    --- spoiler ---
    film herkeste yarattığı gibi bende matrix havası yarattı, basit bir fikirle başlıyor, fikrin üzerine her geçen dakika yeni şeyler ekliyor yönetmen, dakikalar geçtikçe yeni karakterler katılıyor, di caprio ve marion'u zaten biliyoruz, sonra bi bakıyoruz 500 days of summer daki abi, bir bakıyoruz juno, sonra bir bakıyoruz last samurai daki abi, eames, kimyager, her geçen dakika hikaye genişliyor.

    hani bir nokta koyar merkeze sonra etrafına bir halka çizersiniz. aynen öyle, filmin yaklaşık 30-40. dakikasında hah dedim tamamdır, fikir tamamdır, budur, bundan sonra aksiyona bağlarlar, hayır, her an var olan fikri, daha da genişletip yeni halkalar koyuyor yönetmen, çok mantıklı halkalar ekliyor, kurguyu genişletiyor ve rasyonalize ediyor, rüyanın sizin benim hepimizin bildiği püf noktalarını filme serpiştiriyor, öyle ki fikirler, yeni fikirler, yeni boyutlar filmin sonuna dek neredeyse hiç durmuyor.

    gidin, seyredin, seyrettirin.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    - bütün havayolunu satın aldım, daha kolaydı...
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    edit: dün gece filmden sonra 2.30da uyudum ve bir sürü rüya gördüm. filmden o kadar etkilenmişim ki tüm rüyalardan uyandığım anda film aklıma gelip durdu, garip oldum sözlük, çok garip.
    --- spoiler ---
  • beklentilerimi karşılamayan filmdir. zira yönetmenin daha önceki yapıtlarının aştığı söylene durdu. şimdi düşünüyorsun; the prestige, memento, dark knight... beklenti tavan. bol oksijen alıp filme başlıyorsun. memento filmindeki üslupla konuya direk dalıyor nolan amca, ilk bi kaç dakika konuya hakim olamıyorsun. bir de şu var filmin son sahnesi başlangıçta gösteriliyor ki filmin sonun da iyice boka sarsın işler. akılda sorular kalıyor, şöyle ki

    cobb bilmem kaçıncı katmanda karısı mall ile uzun yıllar yaşadığını anlatıor genç mimarımıza. daha sonra karısı üzereinde fikir ekmeyi denerken raylara yatıyorlar ve ölerek gerçekaleme geçmeyi istiyorlar, ölüm gerçekleşiyor gibi ama gerçek yaşama geçip geçmedikleri muamma. cobb başka bir diyalogda ise rüyada içerisinde öldüğümüz zaman arafa geçer ve uzun yıllar kalırız diyor. şimdi, raylardaki sahneyne bu diyaloğu aldığımız zaman cobb'a göre gerçek yaşam aslında araf mı? evet se neden eşi mall ile o binadan atlamadı haıyr ise o diyalog nedir?

    filmin son sahnesinde uzakdoğulu amca beklediğim biri var, beni öldürmeye mi geldin diye soruyor cobb'a. cobb cevabı veriyor ve sonra uzak doğulu amca tanıyor cobb'u. mekan da araf galiba. cobb çıkarmaya geldim seni diyor ve el silaha uzanıyor. ölümle araftan çıkılıyor ise neden onca yıl arafta kaldı uzakdoğulu. silah kullanılmadı ise dürtme olmadan nasıl çıkılıdı araftan.

    cobb un çocuklarını gördüğü son sahnede, çocuklar bilinçaltında olduğu yerde ve şekildeydi ve totem de düşmedi. eğer o sahne gerçek yaşamsa çocukların aynı yerde ve şekilde olması ve totemin o kadar dönmesi garip. değil ise mal haklı olacak o zaman işler daha da karmaşık duruma gelecek.

    galiba 4. katmanda fisher e buldukları mekanda cobb un mal'dan ne şekildi ayrıldığı ve ardından uzakdoğuluyu bulmak için bir üst katmana nasıl geçtiği es geçilmiş. filmin mantığına göre cobbun yardım almadan tek başına alet edevat olmaksızın bir üst katmana geçmesi imkansız.

    bunlar garip şeyler.

    filmi bir mantığa oturtmak için en kestirme yol, aslında rüyanın içinde başladığını kabul etmek gibi görünüyor.

    kısacası film kesinlikle kötü değil fakat abartılı reklam nedeniyle beklentiler yükseldi ve açıkçası beni tatmin etmedi. ikinci bir (bkz: avatar) vakası diyebiliriz. ve nihayer nolan'ın diğer yapıtları öne sürülerek en iyisi denmesi kesinlikle yanlıştır ayıptır günahtır.
    (bkz: benim yorumlamam bu ey günler)
  • --- spoiler ---

    sondaki dönen totem düşer arkadaş. teklemesinden belli...

    --- spoiler ---
  • bi çok geyiğin başlangıcı olmuştur.
    *lanet olsun yağmurlu hava
    -evet, noolmuş ki
    * noolacak,donumuza kadar ıslandık kaltak
  • bugün izleyip beğenemediğim filmdir. 200 milyon dolarla nasıl saçmasapan bir film yapılır dersi vermiş sevgili yönetmen abimiz ki sevdiğim bir yönetmen çok başarılı bir isimdir. ama bu film olmamış.

    bir kere lüzumundan fazla uzun.
    sürekli aynı şeyler tekrar ediyor.
    çok didaktik geyikler var.
    sonunda da "ee ne oldu ki şimdi" duygusu oluştu. içi boş bir film yani.

    ama görsel efekt seven beğenenler izlesin. ama gerçekten fantastik yapım sevenlere "12 maymun" öneriyoruz. bu film onun yanından geçemiyor diyoruz.
  • hakkındaki iyi yorumları okudukça ve imdb top 250 listesine 3. sıradan giriş yaptığını görünce gaza gelip derhal gidip izlediğim film. bir filmin güzelliğini filmin yaşattığı mallık miktarıyla orantılayan bir şahıs olaraktan film cidden çok güzel. noluyo ne bitiyo derken film bitiveriyor. uzun süredir ağız tadıyla film izleyemeyen bünyeye ilaç gibi geldi valla.

    --- spoiler ---

    filmdeki her yeri geçtim sonunun açık bırakılması ayrı bi güzel olmuş.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak: büyüksün nolan
  • psikoloji ya da bilinçaltı sularında bir tez yazılmaz bu filmden. güzel tespit. fakat zizek'in bu filmi beğenip beğenmemesiyle, sinema tarihinin en iyi filmlerinden olarak görebilme özgürlüğü arasında sağlam bağlantılar kurmak da lazım. çünkü filmin ne matrix gibi felsefe'yi, yani sinemanın dışındaki bir alanı kullanma amacı var; ne de rüyaları kullanarak bir altmetin sunuyor. film, iyi çalışılmış, eğlencelik bir film. maalesef böyle.

    avatar için müthiş şeyler söylemişti zizek: kendisinin yazısını okumadan evvel, yanda yörede ne kadar izleyen varsa, onların söylediğini... zizek'in mükemmel tespitleri vardır zaten, inception için de harekete geçmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

    bu filmi eleştirirken, bilinçaltı ve psikanaliz konusundaki kuramları ne kadar başarılı kullandığıyla ilgileniyorsan eğer, karakter yaratımındaki başarısızlık ya da yapısal açıdan düşülen klişe tuzakları falan aklına gelmiyorsa, o film gene de bi şeyleri başarmıştır aga. öyle sinema tarihini çoooook iyi anlayıp onunla bununla karşılaştırmak değil mesele.

    bi de son bi şey diyesiyim: matrix'le kıyaslayıp eleştiriyorsun ya, matrix'te görsel efektten başka pek bi şey görmemişsin gibi sanki. öyle geldi bana birden. [genel izleyiciye hitap bu]
  • --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    filmin sonunda leonardo abimiz havaalanında kayınpederiyle buluşuyor ve hemen ardından eve gitmiş oluyorlar. bu sahnede beni kıllandıran şey film boyunca bulundukları ortamın rüya olduğuna inanmayanlara " buraya nasıl geldiğimizi hatırlıyor musun ? " sorusunun sorulmasıydı. havaalanı - ev geçişinin olağandışı çabukluğu o ortamın aslında rüyadan ibaret olduğunun bir kanıtı bence.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
1532 entry daha
hesabın var mı? giriş yap