662 entry daha
  • uğur vardan'ın frank rijkaard yazısı:

    "türk hava yolları, 18 ocak 2010’da barcelona’yla resmi sponsorluk anlaşması imzalıyor. o gün ve takip eden zaman diliminde bu haber televizyonların ve gündelik basının en önemli haberle- rinden. peşi sıra imza töreni dolayısıyla barcelona’ya giden türk basını üyelerinden bol bol anı dinliyor, okuyoruz. takım otobü-sünde messi’nin, xavi’nin, iniesta’nın yerine oturanlar, takımın müzesindeki efsanevi kupalarla boy boy fotoğraf çekilenler, camp nou’nun havasını soluyanlar, izledikleri maçı ballandıra ballandıra anlatanlar vs. buraya kadar olanlar elbette normal. ben de o ‘mabed’e gitseydim ve o çok sevdiğim takımın havasını solusaydım, böylesi anılar bütününü kaleme alırdım. peki şimdi, bir ya da birkaç günlük etkinin yaptırdıklarına, yazdırdıklarına bakalım ve ‘frank rijkaard meselesi’ni bir de bu gözle inceleyelim. surinam asıllı hollandalı, türk basınının kısa bir zaman diliminde gezip tozduğu mekânlarda, atmosferde tam dört sezon geçirdi. o takım otobüsüne hakkıyla kuruldu, o müzeye sadece bakmadı, katkıda bulundu, kupalar ekledi, camp nou’da her türlü heyecanı, mutluluğu ve trajediyi yaşadı, o dev yıldızlara taktik verdi, onlarla üzüldü onlarla sevindi. ve sonunda yolu bizim buralara düştü. şimdi ligin bitimine yedi hafta kala güzide spor basınımız rijkaard ismini tartışıyor.
    geçen hafta galatasaray-fenerbahçe derbisini yerinde izledim. maç sonrası sarı-kırmızılı takımı takip eden muhabirlerin dillerinde ve zihinlerinde tek bir yargı vardı: “rijkaard gitsin...” niye? çünkü bu takımı, ne hale getirmişti. aynı muhabirler geçen sezon da benzer bir mantıkla skibbe hakkında benzer bir yargıda bulunmuş, hatta genç alman’ın serüveni bu haftalara kadar bile sarkmadan yönetim biletini çoktan kesmişti (tam bu noktada çarpıcı bir anektod aktarmak istiyorum: yaklaşık iki ay önce televizyon kanallarında pek tanımadığım ama basın tribününde rastlaştığım bir yorumcu, skibbe’ye kötülüyor ve “biliyorsunuz, takımı devre arası iyi çalıştırmadı ve ardından başarısızlık geldi” diyordu. malum, skibbe her sezon ortasında çalıştırdığı takımla birlikte antalya’ya geliyor. iki sezon önce leverkusen’le, geçen sezon galatasaray’la, bu sezon da eintracht frankfurt’la geldi. sanırsınız ki bu arkadaş, bütün sezon aralarında skibbe’nin takımlarının yanındaydı ve ikinci yarılarının istatistiğini tutmuştu. nereden duymuşsa bu ‘çok değerli’ saptama kulağına çalınmış ve kendince gerçek bellemiş; ciddi bir tez gibi gibi sunuyor. öte yandan skibbe ’nin e. frankfurt’u bu aralar bundesliga’yı sallıyor. kırmızı-siyahlılar üç hafta önce bayern münih’i 2-1 yenerek, son yenilgisini 26 eylül 2009’da hamburg karşısında alan lidere, 17 maç sonra mağlubiyeti tattıran ilk takım oldu).
    rijkaard’ı ipe çekmeye çalışanların temel tezleri ise takım kurmayı bilmediği ve özellikle orta sahaya mustafa sarp ve mehmet topal’a teslim ettiği. iyi de aynı kalem erbabları değil miydi mehmet topal’ı son iki sezon boyunca everton’a, manchester city’ye ve dahi valencia’ya transfer ettirenler? aynı kalemler değil miydi, sarp sezonun ilk bölümünde takımın tüm yükünü sırtlayıp zor maçlarda rakip kilitleri kıran golleri atınca, ‘sarp kapısı açıldı’ türünden başlıklar atanlar? tabii bu toz bulutu içinde benzer eleştirilerden elano da payını alıyor. “bu nasıl brezilyalı?” en çok dillendirilen ifade. evet bu nasıl brezilyalı, bu nasıl elano? kendi milli takımında, verkaç yaptığı isim kaka ya da pato, topu indirdiği yerde nilmar ya da luis fabiano var. geri döndüğünde de lucio ya da maicon’la oynuyor. dolayısıyla ‘bu nasıl brezilyalı?’ toptan bir projedir ve elano, bütün bu projenin sadece bir noktasıdır ve sistemin kendince bir kilit taşıdır.
    dönelim rijkaard meselesine... bu tartışmadaki öncelikli bir başka tez de ‘barcelona’yı babam da çalıştırır’dır’. lakin bu tezi dillendirenlerin babaları ne yazık ki ömürleri boyunca böylesi bir durumla karşı karşıya gelmemişlerdir. ne acıdır ki de, ne babaları, ne de kendileri hayatları boyunca böylesi bir ‘sıradan ’ vakanın sıradan bir unsuru olamayacaktır. kendi işlerini doğru dürüst yapmaktan uzak, doğru dürüst yazı yazma, doğru dürüst kendilerini ifade etme yetilerinden nasip almadan mesleklerini yıllardır icra ettiklerini sananlar, ‘kapalı ekonomi’nin spor gazeteciliğindeki bir uzantısı olarak o makamlara hasbelkader gelmişler ve hasbelkader gideceklerdir. artlarında kayda değer tek bir satır bırakmadan...
    dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir futbolsever rijkaard’ın görüntüsünü ajax’tan, milan’dan, hollanda milli takımı’ndan, barcelona’dan, kimbilir belki de galatasaray’dan hatırlayacaktır ama ona kapıya gösterme ‘cahil cesareti’ni gösterenler, evrensel kriterlerden hiçbirini içermeyen futbol görüşleriyle, ola ki hollandalı gönderilecek, kendileri o kapı arkası kuyu kazma geleneklerine kaldıkları yerden devam edeceklerdir. bu arada diyelim ki adnan ‘ali’ polat ‘şen ’ ve yönetimi, rijkaard’ı daha ilk sezonunda gönderdi; galatasaray işte bu yolla barcelona’dan daha büyük olduğunu gösterebilir. çünkü malum hollandalı, ‘katalan devi’ndeki ilk sezonunda başarılı olamamış, 2003-2004 sezonunda başladığı serüvenini ancak ikinci yılında la liga şampiyonluğuyla taçlandırmıştı. galatasaray, rijkaard’ı kovarak, başarısızlığa olan tahammülsüzlük açısından barça’dan bile daha büyük olduğunu cümle âleme kanıtlayabilir. bir ‘dünya kulübü’ne de bu yakışır..."

    http://bit.ly/a2o6gs
  • bugünkü maçta sahaya çıkaracağı muhteşem dörtlü ile taraftarın sabrını iyice zorlamaya başlayan devrimci teknik direktör.
  • adam ! 20 yıl boyunca kalsın bu takımın başında..
  • maç sonunda çıkan olayda, barışı sahadan çıkartırken, barışa saldıran bir sivasspor'lu antrenörü ense kökünden kelepçelemiş adam.
    keşke biraz da bahtı açık olsa..
  • zamanında ronaldinho ile, messi ile muhatap olmuş, şampiyonlar ligi'ni filan kazanmış olan kendisini sivas'ta kavga ayırırken izleyeceğimi söyleseler "umut sarıkaya yazısı mı lan bu?" derdim. değilmiş.
  • yapamadığı devrimle, oturtamadığı sistemle galatasarayın şampiyonluğunu engellemiş teknik direktör.
  • ``seneye kaldığı takdirde 106 yıllık galatasarayı küme düşürecek olan teknik adam.
  • ligin en kötü takımına karşı bu futbolu oynatan, son dakikada oyuna gökhan zan'ı sokan adama aldığı 4 milyon haramdır.

    edit: unutan ve faturayı kadroya kesen futbol üstadlarına hatırlatılır; zamanında, bugün sahada yer alan aykut, hakan balta, servet, sabri, barış, topal, ayhan ile hocasız galatasaray şampiyon olmuş, ''şampiyonluğa oynayan'' sivas'a 5 atmıştı. bugün o oyuncuların yanına neill, keita, gio, jo, elano gibi yıldızlar eklenmesine rağmen takım ''kümede kalma mücadelesi veren'' sivas'a karşı 2 pası bir araya getirememiş, kalesine yaslanmak ve ileriye top şişirmekten öteye geçememiştir. peki sorarım size futbol üstadları: yıllık 4 milyon euro alan rijkaard teknik direktörü olarak çıktığı 49 maçta galatasaray'a ne katmıştır? kupada yoksun, avrupada yoksun, ligde yoksun. rıdvan dilmen tabiriyle bu takımın forması ligde ilk üçe girer, hocasız şampiyon olur, siz hala rijkaard'ı savunun. ne çabuk unuttunuz victorialarla perezlerle florquinlerle takıma şampiyonlar liginde çeyrek final oynatan lucescu'yu, parasız pulsuz 83 puan toplayıp takımı şampiyon yapan gerets'i cevat güler'i?
  • bazı zekasız futbolcular yüzünden gönderilirse bu sene sonunda, bir daha galatasaray'ın hiçbir maçına gitmeyeceğim. ahanda buraya yazdım, unutursam hatırlatın.
  • dünyanın en başarılı takımlarının hocaları olan amcaları öğütme ve beğenmeme hastalığımız nedeniyle türkiye'den sene sonunda kovulması ile biz bir kısım futbolseveri üzecek hoca
883 entry daha
hesabın var mı? giriş yap