1757 entry daha
  • ilk başladığında şöyle bir gözümün kenarıyla bakıp "kenan imirzalıoğlu, silah, al sana ikinci deliyürek" falan demiştim. ezel izleyenleri kınayan ekşi sözlük yazarı tarafımla, cnbc-e izleyip mochamı yudumluyordum ki bir gün kendimi ezel izler halde buldum. dizi bitti ve ben kalakalmıştım.

    normal şartlar altında türk yapımı dizileri reklamlarından bile takip ederek, hikayeyi çıkarabilirsiniz. o denli ortadadır konu ve bölümler onun etrafında dönüp durur. mesela ben şimdi ezel izleyicisi olduğumdan ezel'i beklerken milyon tane ateve yapımı dizi reklamı izlemek zorunda kalıyorum. unutulmaz diye bir dizi var, ne olaylar aman allahım. samanyolu, of of evde sır üstüne sır. aşk ve ceza, ortada sürüsüyle kadın ve çok az adam var yani işler bayağı karışık! neyse, konumuz bu değil. ezel.. evet. ezel'i tüm snobluğumla reddediyordum ki.. bu işler öyle olmuyormuş yeğen. izledim ve ezel'i anlamadım. ezel, öyle bir şey ki oyun içinde oyun. ve oyunun sahibi kim belli değil. ((ben şu sıralar dayıdan şüpheleniyorum)) türk televizyonculuğundaki kalitesizlik ve basitlik had safhada iken ezel, kaliteli nadir yapımlardan. hikaye şurdan çalıntıymış, bir sürü ünlü yazardan aforizma içeriyormuş faso fiso. bu dizi * bölüm sonunda izleyicisine "vayanunagoyim" dedirtmiyor mu? her bölüm başına hakkında yüzlerce entry girilmiyor mu? eğer ortada bir eleştiri olacaksa o da atv'ye geçtikten sonra ivmesini düşürmesi ve izleyicilerin atv'nin kendine has rengiyle ezel'i kabullenmekte zorlanması olabilir. ki ben son bölümde haftalardır olan durgunluğumun aksine hayretlerimle şaşırdım. neye inanacağımı bilemedim. o çitlembik bade işçil'in bile altında ne oyuncu yattığını, cansu dere'nin oyunculuğunu bölümden bölüme nasıl doruklara taşıdığını, tuncel kurtiz'in o yaştaki o karizmasını, barış falay'ın psikopat rollerine ne denli yakıştığını, sarp akkaya'nın ne kadar iyi oyuncu olduğunu, özellikle eyşanla istiklal'de öpüşme sahnesinde kenan imirzalıoğlu'nun burnunun ne kadar elastiki yapılara çıkabildiğini, ölmüş çucuk eren'in ergenlik sendromundaki cırtlak sesini bu diziyle gördük.

    kaliteli dizi sırf güldüğün veya sırf ağladığın dizi değildir. kaliteli dizinin içinde de dalga geçilecek yan vardır. ama kaliteli dizi, yeğen, ezel gibi hiç beklemediğin bir anda seni ters köşe edebilmelidir. yani, yiğidi öldürüp hakkını yememek gerek.

    hamiş: o değil de cidden kenan imirzalıoğlu'nun burun deliklerinden tır geçebilecek potansiyel var. bir o, bir de cüneyt özdemir zaten.
  • şu toka sahnesini bir ben mi yanlış yorumluyorum acaba.

    ömer "su dökmeye gidiyorum" bahanesiyle içeride dergi okuyan cengiz'in yanına gitti. cengiz küçük kızdan aldığı tokayı ömer'e verdi. onların düşüncesine göre eyşan bunların farkında değildi.

    lakin, eyşan'ın tokayı masaya bırakmasının altında yatan sebep, cengiz'e iş atmasından ziyade, eyşan'ın etrafta olan bitenden haberdar, gözü açık bir hatun olduğunu vurgulamaktı.
  • ezel ve ramiz dayı=toplum mühendisi
    ali, cengiz, eyşan, serdar ve diğer tüm karakterler=toplum

    ulan, yapılan her plan kusursuz işler mi bea!
  • --- spoiler ---

    can'ın babasının ömer olduğundan şüphe duymaktayım. ömer, bu salak ve pısırık haliyle çocuk yapabilimiş olabilir mi?
    kafam epey karışmış olsa da cengiz'in babalık testi yaptırdığını hatırlıyorum ama ömer konusu muamma!

    --- spoiler ---
  • eyşan ali'yi nasıl ikna etti? ne dedi de kerpeten abi ömer'e ihanet etti? işte olay burda çözülüyor

    --- spoiler ---

    aslında eyşan esas anlaşmasını kerpeten ali ile yapmıştır. sırayla herkesle sevişip, herkese ihanet edip -dayı dahil-, sonunda kendini kerpetenin kollarına bırakacaktır.

    --- spoiler ---

    mutlu son. di mi dai?
  • --- spoiler ---

    eyşan: bakma öyle bön bön! memleket neresi?
    muhasebeci ismail: afyon efendim.
    eyşan:(başını sallayarak)bilirim. babamla gitmişliğim vardır.

    --- spoiler ---

    affedersin ama eyşan hanım, nesi varmış mermeriyle, sucuğuyla, lokumuyla, haşhaşıyla, kaymağıyla, şifalı sularıyla ve cumhurbaşkanıyla ünlü memleketim afyonkarahisar'ın? babasıyla gitmişmiş. ee nolmuş gittiysen? neyini bilirsin? babanla sen çok iyi boksunuz sanki de afyon'a burun kıvırıyorsun! sizler de susmayın her yolculukta afyon'da mola verenler! hiç mi yok yediğiniz sucuk dönerlerin, kaymaklı ekmek kadayıflarının, çeşit çeşit lokumların hatrı! ve siz junkieler! hani yerli malı yurdun malıydı? ayıp lan!
  • dizinin bir yerinden bir hatch çıkacak diye bekliyorum artık. ava giden avlanırken onu avlayan avlanır oldu resmen. dizi ilerde dayı ile serdar'ın entrika dolu satranç oyununa dönüşecek sanki. dayı vatikan'ın adamı bence, ali eski vietnam gazisi çıkıp ilk kanı onlar akıttı albay (bal gibi benziyor sylvester'a) diyecek, eyşan'ın beşinci bahar'ın da altıncı element olduğu anlaşılacak, şebnem'in aslında o tokasını aldıkları minik kız ayşe olduğu, kamil'in architect, ezel'in de neo olduğu çıkacak ortaya. cengiz'de aslında ölü olm izleme sonuna kadar...
  • hollandacada "ass" yani eşek, veya kıç manasına gelen sözcük.

    http://translate.google.com/#nl|en|ezel

    http://translate.google.com/#nl|tr|ezel
  • sözlüğün denizden yeni çıkmış buz gibi ezel yorumlarına ortak olmak için ilk defa kendi gününde, kendi saatinde televizyondan seyrettiğim dizi. o ne lan öyle, 10 dakikada bir reklam... hadi birine çiş molası dedik atlattık, hadi ikincide de siktirip bir çay koyduk o da tamam. yok abicim sonu gelmiyor. reklam bitiyor, atv'nin zikindirik dizilerinin reklamını dayıyolar bide... neyse iyi oldu bunu tecrübe ettiğim. önümüzdeki haftadan itibaren ezel benim için yine salı günlerinin dizisi olacak...

    --- spoiler ---

    neyse geçelim bu geceki bölüme... maçın 2. yarısı bu bölüm itibariyle başlamış oldu. artık plan, daha hızlı adımlarla uygulanmaya başladı. zaten kısa bir zaman sonra dizinin rota değiştirip yavaş yavaş dayının hikayesine doğru kayacağını düşünüyorum. çünkü nereye kadar böyle devam edecek arkadaşım? senaristler yalancı çobana döndüler. her hafta yedik, her hafta yedik ama artık yemiyoruz. çünkü bugüne kadar yapılmış tüm ters köşeler afişe oldu anacığım. misal, şebnem-ali ilişkisi başladığı saniyeden itibaren bir an bile şebnem'den şüphe etmedim. sadece olayın nereye bağlanacağını merak ettim. oysaki ilk bölümler olsaydı deli gibi tepki verirdim şebnem gettiiiii diye... şimdi biliyoruz ki bu arkadaşlar patronlarına deli gibi sadıklar. tefo da şebnem de kamil de hiçbir şekilde satmayacak ezel'i... o yüzden buna benzer sahnelere denk gelirseniz boşuna paniklemeyin. yavaşça koltuğunuza oturup bir yudum soda alınız...

    eyşan-ali-cengiz-ezel derken, her hafta küçük sahneciklerle inceden inceye ısındırıldığımız dayının hikayesi güme gidiyor. avukat sahnesiyle başlayan süreç, dayının çocuklarını öldürdüğü iddiası, kaseti ezel'e vermeden önce bir tercih yapmak durumunda kalması, tefo'nun roma'ya gidişi, ikiz kuleler önünde sen mi büyüksün ben mi büyüğüm mealinde bir tirad şeklinde devam ediyor. dayının düşmanının kendisinden çok daha genç biri olduğunu öğrendik. yani ilerleyen bölümlerde bir amca ya da hala beklemeyelim.

    final sahnesine gelince, bence cengiz son günlerde sık sık yaptığı gibi hemen fırlayıp ezel'e akıl danışmaya geldi. lan oğlum sen kimse yok dedin ama eyşan'ın patisindeki hal hal ne olaki? şeklinde bir soru soracak. ezel de, ortak senin o halini görünce dayanamadım ben aldım ve senin adın yazılı bir paket hazırlatıp eyşan'a gönderttim falan diyecek. gerçi sürpriz anında cengiz, eyşan'a hiçbir hediye alamadığından yakındı ama neyse işte buna benzer bir diyalog bekliyorum...

    ne demişler, bu oyunda hiçbir şey göründüğü gibi değil

    --- spoiler ---

    edit bilişim fuarı: feodal moruk, dayının da roma'ya gittiğini hatırlattı. evet haftaya roma'yı yakmalarını bekliyorum dayı ve tefo'nun...
  • son bölüme dair notlar:

    +arkadaş bu eyşan nasıl bir karakterdir ya.. eve muslukçu çağırsa jartiyerle çıkacak adamın karşısına.. kadın mini etek giymeden duramıyor.. çocuğunu okuldan almaya mini etek, bakkala mini etek, çakkala mini etek.. ne ihtiraslı kadınmışsın anlamadımki..

    +kenan imirzalıoğlu yeleğinden ben de istiyorum beyaz dik yaka gömlekle über bir kombinasyon olmuş.

    +şebnem'e sanırım mahalle baskısı*ndan bikini giydirememişler.. show tv'de olsa giyer miydi bilemiyorum..

    +dizi iyiden iyiye tom ve jerry'ye benzemeye başladı ya da kutu kutu pense mi demeliydim.. azcık entrika kasmayı azaltın da, karakterlerin flashbacklerini çoğaltın.

    +dayı faktörü çok önemli bu dizide.. "dayı'sını" az koyunca yavan oluyor..

    +2 kitap okumayla, dayıdan 2 nutuk dinlemeyle ve pavyoncu bir abladan hususi ders görmeyle karakter değişebiliyorsa biz de değiştirelim hacı. ömer denen utanmaktan kıza 500m'den fazla yaklaşamayan herif, 10 senelik bir dayı meslek yüksekokulu eğitimiyle şimdi 8 kızı idare edecek, oyun kuracak, oyun bozacak kıvama gelmiş orası biraz muallak. neticede bu adam duygusallıktan ve delikanlılıktan ölen bir abimizdi.. bunu böyle çakal'ın allahı yapan faktörleri iyice bir anlatmak gerek kanaatindeyim..
8159 entry daha
hesabın var mı? giriş yap