• 1958 doğumlu şair.. kitapçılarda bulunması neredeyse imkansız olan ateş hırsızları söylencesi isimli şiir kitabı 1988 yılında ceyhun atuf kansu şiir ödülü'nü almıştır..

    aybulutu
    düş kelebeği

    ay buluta girdi karardı sazlık
    kirpiklerinden mavi bir kelebek geçti, soyundu gözlerin
    ay buluta girdi şarkılar eskir
    ay buluta girdi kesildi yaprak hışırtısı dallarda
    dudakların uyanır, suya değdi kanatları kelebeğin
    ay buluta girdi çalkalandı sazlıkta sular
    savrulur boynunda saçların, kanatlarından suyu sağdı kelebek
    ay buluta girdi şarkılar eskir
    ay buluta girdi emdi yıldız ışığını rüzgâr
    ışıldar iki yaprak bulutu ucunda iki vişne tanesi dipdiri ıslak
    ay buluta girdi çarptı dokuz köpük dalga kıyıdaki kumula
    ıslanır kasıklarında çiğrengi ay çayırları, yitti burgacında kelebek
    ay buluta girdi şarkılar eskir

    emirhan oğuz - ateş hırsızları söylencesi

    ...kanım kendi damarlarını kemiriyor, uzun açlıkların ortasındayım
    bir yıldız tozu kadar yalnızım ışıltılı bir yıldız kumlasında
    çığlığın çığlığa çarparak büyüdüğü çağlardan gelmişim
    gece silah sesleriyle inmiş caddelere perdeler çekilmiş kapılar sürgülü
    ve gün silah sesleriyle kopmuş da geceden, gece afişlerinin kıyısında durup bakmışım...
    ...gecede ateş aylası var ve ay öksüz bir şarkıcıdır uzun yoldan gelmişim...

    emirhan oğuz - ateş hırsızları söylencesi
  • 1987 yılı akademi kitabevi şiir ödülü’nü kazandığı ateş hırsızları söylencesi adlı dosyası, 1988 yılında aynı adla cem yayınevi tarafından kitap haline getirildi. arka kapakta kısa yaşam öyküsü verilmiştir: “emirhan oğuz 1958’de istanbul’da doğdu. ortaöğrenimini galatasaray lisesi'nde tamamladı. mimarlık öğrenimini sürdürdüğü yıllarda tutuklanarak uzun süre tutuklu kaldı.”

    aynı dönem şairlerinden nevzat çelik’le bir yıl ara ile aynı ödülü almış olmaları ve ikisinin de cezaevi deneyimi yaşamış olmaları bende hep bir benzerlik hissi uyandırmıştır. bunun bir yanılsama olduğu aşikardır. şu an nerede, neler yapmakta olduğunu öğrenme umudum sözlük yazarlarındadır. ilk kitabın, ilk şiirinin, ilk dizeleri , ilk anda vurmuştu beni:

    yaşam şuncağız bir şey işte

    bir defter kalır gidenlerden
    ayrı düştüklerimizden bir kitap
    yıllar sonra aklına gelir de birden
    bakarsın / kuytu dalında bir sayfanın
    incecik izler vardır
    diretmişliğimizden

    (…)
  • 1

    o'na
    kara gül diyorsunuz dedi adam
    o'na kara gül diyoruz
    dedim

    neden, diye sordu biri
    karanlığın içinden
    sustum
    ateşten bir ırmak gibi etlerimden
    damarlarıma akıyordu elektrik
    (gülün adı bahara
    kara gül o'nun saçlarına yaraşır… diye düşündüm)

    sen bilmiyorsan
    bilen birini söyle
    dedi adam

    hücrelerim dikenli tel yumakları gibi
    savruluyordu kasıklarımla beynim arasında
    (o'na kara gül diyenler
    her çiçeğe yeni bir ad yaraştıranlardır… diye düşündüm)

    küçük bir şey
    boşuna diretiyorsun
    dedi adam

    kavurgan bir asid gibi kendi gözeneklerini
    kemiriyordu şakaklarımdan sızan ter
    (küçük bir şey değil
    o'na seviyorum demek gibi bir şey… diye düşündüm)

    2

    o'na neden kara gül diyorsun
    dedi adam
    o'na neden kara gül dediğimi, biliyorum
    dedim
    zehir, asid ve diken
    aynı yollardan geri dönerek
    bir an için çekildiler gövdemden
    (soluklandım: meraktalar
    bir çiçeği yolmanın sevincine hazırlanıyorlar... diye düşündüm)

    o'na neden kara gül dediğimi, o'nu ilk öptüğüm gün
    rüzgâra söylemiştim, rüzgâr biliyor
    dedim

    telâşla.bir koşu seğirttiler
    (gecenin şahdamarına durma kan taşıyorlardı
    bir yerlerden. iğrençti iğrençtiler. gözleri kara
    çaputlarla bağlanarak bir buzlar ve bakır teller
    magmasına sürülmeliydi yaşam… ki sadece yolunmak
    için var olsun çiçekler, koklayanlar lanetlensin!)

    rüzgâra söylemiştim, rüzgâr biliyor
    dedim

    koştular rüzgârı yakalamaya gittiler
    zincir
    kelepçe
    tüfek
    şair değildi hiç biri
    elleri boş döndüler
  • iyi bir şairdir ve bu iki kitabının yeni baskıları için ilk fırsatta pandora kitabevi'nin raflarına göz atılacaktır.
  • şiirleri bugün istanbul kitap fuarında büyük ada salonunda ahmet telli'nin açılışını yaptığı bir panelin konusu olmuştur. bizleri diyardan diyara götüren yürek adamıdır.
  • myndos geçişi adlı kitabı ile altın portakal şiir ödülü'ne layık görülmüştür.

    tebrik edilesi büyük şair.
  • beşiktaş maçlarına sık sık gelen, geldiğinde de stadda eski açık numaralı bitişiği'nde maçları izleyen, maçtan önce şairler parkı'nda maçtan sonra kazandibi'nde muhabbetine doyum olmayan, hâlâ anlatacağı ve yazacağı çok şeyi olduğuna inandığım şair.
  • böyle vakitsiz beliren iyi 'şey'leri iyi zamanlarda iyi insanlara adamalı diyorum, üstü bir karış kum bir şairin şiiri gibi: tehcir.

    sendin. seni verilmiş sır

    gibi sakladım. uzundun sonsuz
    uzun. bildiğim yollar gibi uzun.

    avcı. uçurumunu görür. geyiğin yarasında.

    sendin. seni sınanmış kor

    gibi sakladım. yedi dağın
    bir göğü. gittiğim seller gibi uzun.

    yağmur. yağmaz bir daha. koyağın burgacında.

    sendin. seni dağılmış nar

    gibi sakladım. tarumar bağın
    gülü. vardığım vahşet gibi uzun.

    sahra. zehrini içer. engereğin sorgusunda.

    sendin. seni yıkılmış duvar

    gibi sakladım. söylensel ağın
    gönü. giydiğim esvab gibi uzun.

    yolcu. heybesine kapanmış. kör vaktin hallacında.

    sendin. seni yeşermiş bahar

    gibi sakladım. gökler kuşağının
    dünü. kaçtığım düşler gibi uzun.

    kilit. anahtarın zor hükmü. zulmetin sarnıcında.

    sendin. seni ağarmış efkar

    gibi sakladım. divane aşığın
    künü. sürdüğüm şarkı gibi uzun.

    ölüm. kara kalbin techiri. leyla'nın kuyusunda.

    sendin. seni kazınmış adlar

    gibi sakladım. haykıran kanın
    kömü. sorduğum divan gibi uzun.
  • gizem:

    her aşktan avuçlarıma
    bir işgal ülkesi bırakacaksa

    akışkan bir sudur
    kendi köpüğünü örseleyen
    yüreğim, ey esrik
    çatalağzı ırmakların

    uyan ria hadi uyan

    gün doğuyor

    kirpiklerinin ayazmasına
hesabın var mı? giriş yap