• fatih altaylı'nın 1 şubat 2010 tarihinde, habertürk gazetesindeki köşesinde yazmış olduğu yazının başlığı; birlikte okuyalım bakalım ne demiş:

    "birinci sayfamızda bir bankacının ekşi sözlük yüzünden başına gelenleri anlatan bir haber var.

    gerçekten de ekşi sözlük gibi ortamlar, internetin pis kokusu nesiller boyu sürecek bir çöplüğü.

    en aşağılık dedikodular, en adi iftiralar, en seviyesiz hakaretler, en kompleksli yorumlar hep orada ve benzerlerinde.

    üstelik de bunların "aşağılık dozu" giderek artıyor.

    niye biliyor musunuz?

    çünkü bunlar, bu pislikleri kaleme alanlar giderek yaşlanıyor da ondan.

    başarıya, başarılı insanlara düşman bu haset depoları giderek yaşlanıp, umutsuzluk uçurumlarının dibine yuvarlandıkça, hayal ettikleri adam olma ihtimalleri giderek ortadan kalktıkça içlerinde biriken kin koyulaşıyor.

    girin bir gün okuyun bu pislikleri. birkaçı hariç, büyük bölümü normal bir insanın hafsalasının almayacağı kompleksli yorumlarla hiç tanımadıklarıi hiç bilmedikleri insanlara saldırıyor, karalıyorlar.

    zaten normal ruh halindeki bir insan, işi gücü bırakıp, hayatına bırakın dokunmayı teğet dahi geçmeyen insanlar hakkında sayfalar dolusu yazı yazıp, kin kusmaz.

    ama bunlar yazarlar.

    yazdıkça kendilerini önemli zannederler.

    oysa pislik çukurunun dibinde debelendiklerinin farkında dahi değillerdir.

    pislik çukurunu dolduran ise bunların kendi ruhlarının karanlığından akan irinden başka bir şey değildir.

    ne şikayetler, ne mahkemeler bu pisliğin üstesinden gelemez.

    çünkü oralar ruhunu şeytana satmışların buluşma yeridir.

    bu karanlık ruhlar pazarında olmayan tek şey haysiyettir."

    edit: sevgili altaylı; bu hakaret dolu satırlara verilebilecek onlarca cevap var ki bunlar şimdiye kadar benzer tartışmalarda hep yazıldı, söylendi; onlara tekrar girmeye gerek yok. sorunun kaynağı ne biliyor musun; sorunun kaynağı bu ve benzeri sitelerin bir yere "gelmiş", bir şey "olmuş" kişilerin kendilerinden saklamaya, unutmaya; göz önünden kaçırmaya, unutturmaya çalıştığı şeyleri tekrar göz önüne çıkarması; bu kişilere ayna tutması. herkes istiyor ki sadece iyi yaptıkları şeyler gündeme gelsin; bol alkış övgü alsın, kötüler hiç ortaya çıkmasın; işte bu ve benzeri siteler madalyonun bir de öbür yüzü olduğunu hatırlatıyor. övgü alıyorken koltukların kabarıyorsa yergi aldığında da gocunmayacaksın.

    ikinci olarak, bu ve benzeri siteler artık yavaş yavaş geleneksel medyanın bir bölüm görevlerine ortak oluyor; artık fikirlerini duyurmak için köşe yazarı olmaya gerek yok; köşe yazarı olmayan kişilerin ise fikirlerini yazarken, onları sınırlayan görünmez duvarları yok; sermayedar, iktidar, arkadaşlık ilişkileri ya da çıkar nedeniyle gazetelerde yazılamayacak onlarca şey bu yüzden bu sitelerde rahatça yazılabiliyor; o yüzden de okunuyor.

    şimdi sen kalkmış bana diyorsun ki "benim tiraj kaygım var, üstümde ise bir yandan iktidar diğer yanda sermaye sahibi; diğer yandan da girmemin şu şu nedenlerle doğru olmayacağı şu şu konular var; şunu şunu yazamıyorum, sen benim yazamadıklarımı yazıyorsun, seni okuyorlar, beni okumuyorlar" buna verilecek tek cevap var; sen de yaz kardeşim; eğer gerçekten bağımsız ve özgürsen yaz; bu konulara sen de gir bakalım ne olacak? bir hafta mesela ateizm konusunu ateistlerin ağzından yaz; turan dursun'u ve neden öldürüldüğünü anlat; her fikre açıksın ya gazetende düzenli olarak bayraktar bayraklı'ya ayırdığın bir köşen var, karşı görüşleri de yaz; burada yazdığı şekilde mesela islam dini ve kuran-ı kerim'e karşı getirilen eleştirileri tartış; yapabilir misin bu gazetende? hadi onu geçtim; bir hafta mesela fethullah gülen'i ele al; bütün toplumun konuştuğu ama iktidarın gücünden korktuğu için, ekşi sözlük gibi mecralar hariç, hiçbir yerde yazamadığı fikirlerine aç gazeteni; biliyorum sen de neler düşünüyorsun ama gazetende yazamıyorsun; onlar güçlü, şimdi konuşursam bizi ezerler, gazetemi elimden alırlar, aynen daha önce yaptıkları gibi diyorsun. ya da bir hafta mesela ergenekon davasını, yargılama usulünü bu sefer de sanık ve avukatlarının ağzından yaz; onların ağzından yaz uğranılan haksızlıkları; yapabilir misin; yoksa korkuyor musun bu konulara girmekten gazetende?

    burada o korku yok işte.

    hadi bu konular netameli, daha hafif konular istiyorsun; madem özgürsün o zaman patronunun nükleer santral işinin reklamını, nükleer enerjinin pazarlamasını gazetende yapma; ben sana habertürk'te son bir yılda yayınlanmış bir çok haber gösteririm bu yönde. bu da mı ağır geldi, o zaman mesela son naklen yayın ihalesindeki anlaşma rezaletini yaz; bak ayrıntısı burada: (bkz: #17835025) yazabilir misin bunu? spor yazarın erhan telli misal her gün sallama haber yazacağına kafasından, bu konulara girebilir mi?

    bu ve benzeri sitelerdeki fikir zenginliğinin onda biri yazılı ya da görsel medyada yok, olamaz da; iki tane karşı kamptan adam alarak, sizin bir üst yazınızdaki deyiminizle, "toplamında her fikre aynı yakınlıkta veya uzaklıkta, kimseye bağlı olmayan yüzde yüz tarafsız olunmuyor" hele ki "habertürk bu. ne yazık ki, bu yönleri ile türkiye'de tek. türünün son örneği" gibi cümleler ekşi sözlük gibi sitelerin mevcudiyeti karşısında iyice komik kaçıyor.

    sen her gün politikacısından, sanatçısını yerden yere vur; sonra biri gelip senin hakkında yazdığı; gizlediklerini açığa vurduğu zaman bas bağır; işte öyle olmuyor sevgili altaylı. bu ve benzeri sitelerdeki görüşler kimi zaman abartılı hatta kimi zaman da terbiyesizce olabilir; o zaman hukuka aykırı bir şey varsa gidersin yargıya hakkını ararsız; aynı sizin haber yaptığınız kişilerde olduğu gibi. tekzip mekanizması yok mu sizde de? ama bunun ötesinde kimseye köşenden hakaret edip sallayamazsın; teke tek programı değil burası; orada mesaj atanlara dangalak dediğin zaman kimse sana sesini çıkartamaz ama burada kalkıp birisine hakaret edersen, o kişi aynen iade eder o lafı.

    işte buranın farkı bu.
  • (bkz: nar ekşisi) çok güzeldir, onsuz meze olmaz olsun.
  • son bıraktığımda internetin lağımıydık, şimdi de ruhlarımız ekşimiş. gerçekten de tatsız olmaya başladı artık. bunları okudukça fark ediyorum ki ekşi sözlüğe bok atan insanların aslında buraya değil de bu ülkede yaşayan az buçuk kafası çalışan, derdini anlatabilenlere, gençlere tahammülü yok. belki gerçekten ekşidi biraz ruhlarımız, sizler ekşittiniz, içimizi kuruttunuz be.
  • ekşimiş ruhların buluşma yeri, çok çok bir internet sitesi oluyor. ruhları pörsümüş, kalemi satılmışların yeri ise niyeyse hep plazalar oluyor.
  • ruhlarımız ekşi ise bile, hadi diyelim şeytana da sattık, aldık paraları oh mis! fatih altaylı hayatta bir yere gelemeyen yaşını başını almış kişilerin zati alileri gibi "değerli" kişilere çamur atmak için burada ruhunu kustuğunu iddia ediyorsa hiç sözlüğü okumuyor demektir. azıcık okusa yaş ortalamasının ne kadar düşük olduğunu, dediği tür insanların burada sadece yaş olarak yüzdesinin bile, hani ekşimiş ruh bonusunu hiç katmıyorum, ne kadar az olduğunu fark ederdi. biz genciz fatih altaylı! ben arada afilli dinozorlara mahsus kelimeler kullanıyor olabilirim ama küçükken zorla roman okuttular bana. ondan oldu heb.
101 entry daha
hesabın var mı? giriş yap