• kollektif dusuncenin var ettigi varliklara verilen isim. mesela ceren.
  • (bkz: tulpa)
  • kitlelerin, düşünce hayal gücüyle astral alemde oluşturdukları varlıkların bütününe verilen addır. bir egregorenin oluşabilmesi için minimum 2 kişi gerekir. kişi sayısı ve odaklanma gücü arttıkça varlığın oluşumu ve gücü de artar. elbette tek bir kişinin odaklanmasıyla da astral alemde varlıklar oluşturulur. olarsa genellikle tulpa olarak isimlendirilir. borges'in şu an adını anımsayamadığım bir hikayesinde de kendi çocuğunu benzer şekilde oluşturan bir babadan bahseder. baba, bir yalanı gerçekliğe dönüştürdüğü için oğluyla vedalaşıp ona odaklanmayı keserek yok olmasına izin verir.

    hikayede geçtiği gibi, kitleler inanmayı, odaklanmayı, düşünmeyi ve düşlemeyi terk ederse egregore de bir toz gibi dağılır. eterik maddeye dönüşür ve yeniden hamur gibi biçimlendirileceği zamanı bekler.

    okültistler, teozoftlar, hermetikler ve diğer gizem grupları; astral alemin çeşitli boyutlardan oluştuğuna inanır. astral alemde aşağı doğru gidildikçe maddeleşme artar. böyle denince astral alem sanki üst üste binmiş ve sınırları olan boyutlar gibi düşünülür ama pek de öyle değil. anlaşılması için genellikle soğan kabuğu örneği verilir. aslına bakılırsa hepsi birbiriyle iç içe geçmiştir. diğer boyutlara ulaşabilmek için uzayın sınırlarını zorlamak falan gerekmez. sadece her bir boyutun farklı bir titreşimi vardır ve bu titreşim farkı onları birbirinden ayırır. egregorelerin oluştuğu boyutta bize en yakın olandır. bu nedenle, uygun şartlar oluştuğunda egregore bizim boyutumuza doğru cisimlenir. bu cisimleşmeyi salt maddi olarak düşünmek bir hata olur. egregore tanımına göre mitolojide kalmış tanrıların aslında birer egregore olduğunu görebiliriz. insanlar onlara inandıkça, dualar ettikçe, adaklar adadıkça gücüne güç katan birer egregoreydiler aslında. insanlar inanmaktan uzaklaştıklarında da yavaş yavaş güçlerini yitirdiler. kimileri yok oldu kimileri de sembolik olarak hala astral alemde bir şekilde var olmaya devam ediyor. insanlar, tanrılarının onları koruduğuna, onlara yol gösterdiğine ve bir şekilde yardım ettiğine inanıyordu. tanrıları da onlara biçilen role uyarak dualarına karşılık verdi. onların cisimleşmesiyse buydu. "gönülden saf bir şekilde" ettikleri dualara yanıt vermek. zamanla insanlar tanrılarından korkmaya başladı. tanrılar da bu nedenle değiştiler. daha bencil ve kötücül bir hal aldılar. kıskanç bir hale büründüler. kanlı kurbanlar istediler. bazen de kendileri için savaşmalarını dilediler. onlara inanların yaptığı hiçbir şeyden memnun kalmadılar ve inananlarına lanetler ettiler. tanrıların var olmasına neden olan bağ, bu sefer inananlarının zihinlerini, duygularını ve karakterlerini etkiledi.

    ruhban ve yöneten sınıfın hepsi olmasa bile bir kısmı bu sırrı kesinlikle biliyordu. yoksa nasıl vesta rahibelerinin kutsal ateşi korumaları, baal-hammon'a çocuk kurban edilmesi ve ana tanrıça kibele için büyük bir törenle rahiplerin penislerini kökten kesmesi gibi pek çok egregorenin güçlenmesini sağlayan majikal tören vardı eski toplumlarda? belki hepsi kollektif bir delirmenin dışa yansımasıdır. sanırım bu dünyada nefes aldıkça gerçeği bilemeyeceğiz.

    şimdi ben bu yazıyı niye yazdım? neden yazdım? belki biz de 20 yıldan beri kendi yarattığımız egregoreyi besliyoruz ve büyütüyoruz. iktidarın artık değişmeyeceğine ve herşeyin daha da kötü olacağına dair bazılarının inancı gün geçtikçe körükleniyor. her şey güzel olacak sloganı bir şeyleri değiştirmeye başladı. mansur yavaş'ın ankara'da üniversite okuyan ve barınma sorunu yaşayan öğrencilere yönelik çözümü, ekrem imamoğlu'nun taksim meydanı'nın düzenlenmesi için açtığı yarışma ve yarışmayı kazanan düzenlemenin uygulamaya geçebilmesi için verdiği çaba ve şu an aklıma gelmeyen bir sürü küçük ve güzel şey olmaya başladı. selahattin demirtaş'ın kürt probleminin çözümü için hdp ile görüşülmesi gerektiğinin altını çizmesi ve meral akşener'in hdp meşrudur açıklaması bile çok güzel değil mi? bunlar gelecekte neler olabileceğine dair ufak tefek işaretler.

    "egregore de neymiş, hepsi birer saçmalık!" diyorsan dur gitme. ikna etmeye çalışmayacağım. sadece muhalefet üstündeki bu olumsuz havanın oluşturduğu gereksiz stresten bahsedeceğim. elbette kim hata yaparsa karşısında duracağız. hesap soracağız ve hoşumuza gitmeyen ne varsa eleştireceğiz. sadece "hiçbir şey değişmeyecek" fikrinden uzak duracağız o kadar. bu umutsuzluk bize de muhalefete de hata yaptırabilir çünkü. oy vermeye sandığa gitmeye üşenmeni sağlayabilir. kafası karışık bir yakınını tekrar iktidara oy vermeye itebilir. oysa biz inandıkça küçük de olsa zaferlerimiz olabilir. geleceğimizi değiştirebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap