• aklıma ilk olarak yıkanan kadın gelir degas dendiğinde...
    banyodan sonra, leğen ve banyodan sonra kahvaltı resimleridir bende bu çağrışımı yapan...
  • ressam. at ve balerin resimleriyle unludur. empresyonisttir. pastel calismalari cok hostur.
  • en karizma isimli ressamlardan. benim de ismim bu olsa ben de ressam olurdum du$unmeden bir lahza.
    (bkz: empresyonizm)
  • eserlerinin cogu new yorkda metropolitan museum of art da sergilenen muthis yeteneklei ressam. olumune yakin gozlerinin zayifladigina inanmis ve resmi birakmis, heykel yapmaya baslamistir. cogu unlu ressam gibi degeri oldukten sonra anlasilmistir.
  • (1834-1917)

    çağdaş sinema kamerası tekniğini andıran bakış açısıyla dikkati çeken degas, fransız izlenimci ressamlarının en zor kişisidir. yapıtları naturalizmden de izler taşır. resimde bir hareket anını yakalamayı çok sever. yaptığı sayısız bale sahneleri, letoile ve fin darabesque (ikisi de louvre müzesi, paris) gibi dansçı resimleri, miss lola (national gallery, londra) adı yapıtındaki akrobatların hareket ve duruşları ya da kahvedeki konser'indeki (lyon müzesi) şarkıcının jestleri, bu sevginin kanıtlarıdır. bir pastel uzmanı ve `çizgi renklendiricisi olarak çağında onun önüne geçebilen çıkmamıştır.
  • tam ismi hilaire-germain-edgar degas olan empresyonist.

    kendisi resimlerde simetriye kesinlikle inanmadigindan, resimlerinde mutemadiyen bir tarafa yigilmis kalabalik ve karsi tarafinda bombos bir alan vardir. cok degisik bir stil oldugu kesindir. bir fotografci edasiyla resimcizmesi onu essiz bir sanatci durumuna getirmistir.

    uzun sure sonra gelen bir edit olarak;
    kendisi bir antisemitisttir. arama ruhu gelismis sanatsever arkadaslara duyrulur, arastirmasi zevkli bir konudur. bir baska antisemitist icin (bkz: pierre auguste renoir) (ben de yeni ogreniyorum)
  • j 'leri söyleyemeyen futbolcunun edgar isimli kaleciye söylediği emir cümlesi.

    - edgar abiy degas!...
  • genellikle hareketi betimleyebileceği dansçı, at vs. subjeleri seçmiştir, tıpkı fotoğraf çeker gibi olayı hareket anında resmeder, fotoğraf fikrine uygun olarak resimde görülen nesneler, insanlar çoğu zaman resmin kenarlarından taşmıştır. perspektifi de sanki elinde bir fotoğraf makinesiyle farklı açılar yakalamaya çalışıyormuş gibi kullanır, görüş açısını çapraz ya da üstten yakalar. (bkz: the tub)
  • musee d'orsay'deki resimleri işiktan hasar gördükleri için özel bölmelerde, loş ışık altında sergilenen, balerin resimlerinin arkaplanlari da çok hoştur, özenlidir... pastel demişken(bkz: sisley)
hesabın var mı? giriş yap