347 entry daha
  • "biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik. bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık" sözleriyle ifade ettiği özlemini ölümünün üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen dindiremediysek, üstüne üstlük o zamanların da en büyük sıkıntısı olan fraksiyonlar arası bölünmeleri daha soyut mücadele alanları yaratarak ve daha da ciddi kamplaşarak kavramları ve istenilen düzen konusunu hırpaladıysak kusura bakma senin huzurunda şunu itiraf edicem biz ziyadesiyle şekilci, korkak ve aylakmışız deniz.

    hantallığa ve hedefe ulaşamayan ödlekliğe tepki olarak doğuşunu, bürokrasinin korkaklığını gözler önüne sermek için başlattığın cesur mücadeleni insanlara anlatacağımız yerde soyut şeylere inananlarla savaşıyoruz ve onlara bi kendinize gelin bi "yapıcı" olun demekle uğraşıyoruz.. şimdiki düzen öyle ki isyanı olanı bile bir kalıba sokmuşlar ve aslında uzaktan kumanda edilenlerle dolu bir yığın kitle, bir yığın güruh var. adamın isyanı bile paket programla yüklenmiş.. sadece belirlenmiş konularda konuşabilen sipariş tipler, sipariş yüzler, sipariş sözler..

    biliyorum açık mektup gibi oldu pek de toparlayamadım ama tam da "ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum" sözünde belirttiğin 24 yaşında olma olgusunu yaşarken şunu çok iyi farkediyorum çevremde daha çok sen'ler deniz'ler görmek istediğim bir dönemdeyim. gelgelelim anca ha böyle damat feritlerle uğraşıyoruz.. bu da türkiye'nin gafil çıkartma potansiyeli sanırım ne diyelim..

    edit; imla hataları için bigane'ye teşekkürler.
  • uğruna öldüğü bir adamın ispiyonladığı,
    uğruna öldüğü bir adamın yakaladığı,
    uğruna öldüğü bir adamın yaraladığı,
    uğruna öldüğü bir adamın ördüğü bir iple hatırlamak zorunda kaldığımız, bu toprakların en masumu... gözyaşımızdaki timsah...

    edit: uğruna öldüğü -dönecek kadar bile yol gitmemiş- adamların, döneklik ihtimaliyle suçladığı adam olmakta..
  • senin hükmünü verenler kendi lokmasında boğulsa da yıllar sonra ilahi adaletin tecellesi sonucu, bizim bu gün, bu saatlerde boğazımıza çöken yumru geçmiyor, geçmeyecek gibi, geçmesin de.. ''darağacında üç fidan'' ne güzel büyüyüp yeşerecektiniz oysa, çekip koparmasalardı köklerinizden sizi, işte sonuç bu; bugün bu noktadayız; böylesi aptal bir sayfaya adına methiyeler dizmekten ve yarın bi sokak yürüşünden başka hiçbir şey gelmiyor elden.. ölümün acımasızlığı, çaresizliği bugün bize yaşatılan...

    o'nu yaşatmayı başaramamış herkese lanet ettiren devrimci.

    edit: bugün yaşasaydı bu havayı teneffüs etmeye katlanamazdı, bu havayı teneffüs etmekten utanırdı kesinlikle.
  • onu katledenler onun türkiye halklarının yüreğinde on yıllar ve hatta yüz yıllar boyu kalacağını fark edemeyecek kadar aciz ve işbilmezdi. korkacağını zannettiler, korkmadı. yaptıklarından pişman olmadan yüzü ak bir şekilde öldü. boynuna ilmik geçirildi ama boyun büktürülemedi.
  • arkasından hala cehenneme hazırlanıyor diyebilenlerle aynı havayı soluduğum için tiksiniyorum.
  • yan yana geçen geceler unutulup gider mi
    acılar birden biter mi
    bir bebek özleminde seni aramak varya
    bu hep böyle böyle gider mi?

    suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi
    dikenler göğü deler mi
    bir menekşe kokusunda seni aramak varya
    bu hep böyle böyle gider mi

    kendine iyi bak beni düşünme
    su akar yatagını bulur.

    içimdeki fırtına kör kurşunla diner mi
    kavgalar kansız biter mi
    bir mavzer çığlığında seni aramak var ya
    bu hep böyle böyle gider mi

    şu kahpe dünya seni bana düşman eder mi
    dostluklar birden biter mi
    bir kardeş selamında seni aramak var ya
    bu hep böyle böyle gider mi

    kendine iyi bak beni düşünme
    su akar yatağını bulur.
  • kızıl rengin en cok yakıştığı insanlardan biriydi. en güzel yüz metreyi koşmak ona nasip olmuş. öldüğüne üzülme, bayraklarda dalgalandığına sevin deniz gezmiş.
  • deniz'i ve yoldaşlarını 12 mart cuntacıları asmıştı. onların siyasi geleneğini sürdürdüklerini söyleyip onların yaptıklarının hiçbirini yapmayanlar, bugün denizlerin anısına sahip çıkamazlar.

    deniz gezmiş'i ve 28 yıl önce katledilen diğer öğrenci hareketi liderlerini sahiplenebilmek için, bugünün darbecilerine, darbe geleneğine, kontrgerillaya karşı sokakta mücadele etmek; ergenekon çetesinin dağıtılmasını, darbecilerin yargılanmasını talep etmek gerekiyor. bu mücadelede ikircikli tutum alanların, çeşitli bahaneler öne sürerek ıslık çalanların ellerinde kala kala "birey kültü" kalır. o da üzücü olur.

    http://www.marksist.org/…-huseyin-inan-idam-edildi-
  • yaşamanın hakkını ölürken bile verebilendir.
  • dün dördüncü sınıfların birinde ingilizce dersini işlemekteyken parçada geçen "robin" isminin hem bayanlarda hem de erkeklerde kullanılabilen bir isim olduğundan bahsedip bizdeki "deniz" örneğini verdim.

    "deniz seki'yi tanıyor musunuz?" dedim. hep bir ağızdan "evet" diye bağırdılar. "pekiyi, deniz baykal'ı tanıyor musunuz?" diye sordum. "tanıyoruz chp'nin başkanı öğretmenim" diye cevap verdiler. işte dedim biri erkek diğeri bayan ama neticede bu ismi kullanıyorlar dedim.

    sonra durdum, acaba dedim, sorsam bilen çıkar mı. yaşları henüz 10 (on). kararsız kaldım. sıraların önüne doğru ilerledim. pekiyi dedim, "deniz gezmiş'i duyan var mı?"

    en önlerden bir çocuk fırladı, ben biliyorum hocam, "genç bir adammış, kelepçelenmişti, asmışlar sonra da" dedi. vallahi billahi uydurmuyorum. nerden duydu, nasıl duydu bilmiyorum.

    ama deniz gezmiş'in bu şekilde bilinmesine mi üzülsem, yoksa 38 sene geçmesine rağmen 10 yaşında bir çocuk tarafından hatırlandığına mı sevinsem bilemedim. kalakaldım orda.
2265 entry daha
hesabın var mı? giriş yap