1478 entry daha
  • -baykal in the wind-

    goodbye cehape's rose ;
    may you ever grow in our hearts .
    you were the grace that placed itself where baytok was torn apart .
    you called out to your contry ,
    and you wore your boxers for those in pain .
    now you belong to heaven,
    and the stars spell out your name .
    and it seems to me you lifed your life like a baykal in the wind

    never fading with the sunset when vakit sets in
    and your footsteps will always fall herealong muhalefet's lowest ills,
    your candle's burnt out long before ,
    your legend ever will .
  • "deniz baykal'ın dramı, türkiye'ye ve güncel politik koşullara özgü özelliklerine karşın, bütün burjuva politikacıların -daha da geniş bir tarih aralığından bakarak söylersek- bütün kudret sahiplerinin bir gün başlarına gelmesinden kaçınamayacakları bir hal. bu dramın mutlaka, bir "zina" öyküsü olarak gerçekleşmesi de şart değil, insana dair her şey, kudret sahipleri de insan olduklarına göre, bu dramın merkezine yerleşebilir: meraklar, arzular, hevesler, tutkular, korkular, kıskançlıklar...

    insani olan herşeyin kudret sahipleri için bir dram haline gelmek üzere bağrında beklediği çelişki şurada: her toplumsal düzen kendini sürdürebilmek için, toplumun üyelerinin uymazlık edemeyecekleri; uymadıkları, benimsemedikleri takdirde toplum dışı sayılacakları bir dizi değeri, ilkeyi, akideyi, davranış kuralını her gün yeniden üretir, üyelerine öğretir, dayatır, yerleştirir. bu değerlerin yerine yerleşmesi, bir alışkanlık, tersi düşünülemeyecek bir doğru davranış ilkesi haline gelmesi çok uzun ağır ve sancılı bir süreçtir. insanlar aslında bireyselliklerinin bütün potansiyellerini dışa vurmalarını kısıtlayan, doğal yönelişlerini iğdiş eden; eşitsizliklerle bölünmüş bir toplumun bireylerinin hepsini birbirine benzeterek herkesi bir hizaya sokan bu normlara kolayca boyun eğmez. değerler dediğiniz şeylerin gerisinde bunların gücüne meydan okuyuşlarını hayatlarıyla ödemiş olan, milyonlarca insanın kişisel trajedisi yatar. değerler, bu kanlı trajediden almaları gereken ibret dersini almış görünen milyonlarca başka insanın boyun eğişleri üzerinde yükselir; kudret sahipleri de, devlet ve din eliyle aşağıdan ve yukarıdan her türlü şiddetle desteklenerek topluma dayatılan bu değerlerin taşıyıcısı rolünde görünür.

    deniz baykal'ın başrollerinden birinde göründüğü dram işte bireyin bu insani tutkularının peşinden gitme hakkıyla, topluma benimsetilmiş hâkim değerlerin taşıyıcısı olma rolü arasındaki çelişkide yatıyordu. bu çelişki kim olursanız olun sonsuza kadar sürdürülemez, ya da kudret sahipleri yasak bireysel tutkularının peşine düştüklerini, zorbalık ya da dışlamayla toplumsal değerlere uymaları için boyun eğdirdikleri öteki bireylerden sonsuza kadar saklayamazlar. ilk tanık, ilk fısıltıyla birlikte bireysel olarak meşru ve doğal olan her ilişki devlet adamının dünyasında bir dramın mizansenine dönüşür. deniz baykal'ınki ne ilk ne son...

    gene de deniz baykal'a karşı kurulan komployu ortaya çıkartmak akp hükümetinin boynunun borcu. ya bunu yapacak, ya da başka hiçbir kanıta gerek kalmaksızın komployu akp'nin kurduğuna ilişkin imaların gerçek olduğunu kabul edeceğiz. hükümet olmak hukuken bütün yurttaşları en önce de siyasi karşıtlarını komplodan korumakla görevli olmak demektir.

    baykal'ın başına gelenler, "veda hutbesi"ni okuyuncaya kadar bütün öğeleriyle birlikte bir dram ağırlığındaydı gerçekten. ne var ki, önder sav'ın "sarıgül bacağından vurduracaktı" laflarıyla başlayan alaturkalık, baykal'ın "veda hutbesi"yle birlikte bu dramı bir çeşit farsa dönüştürdü. siyasi karşıtlarının komplosunu boşa çıkarmak, sözümona "cumhuriyetimiz"e karşı girişilmiş bir komploya karşı savaşmak için her türlü ikbalden vazgeçerek başka bir mevziye çekildiğine, tarihsel bir ibret dersi verdiğine inanmamızı isteyen baykal'ın lafın ötesine geçen tek eylemi daha koltuğu soğumadan soluğu pensylvannia'daki bir "ranch"te alması oldu.

    meğerse, partisinin, kendisinin, "ergenekoncu" müttefiklerinin son 10 yıldır türkiye'nin başına gelen bütün melanetin müsebbibi gösterdikleri, "laiklik karşısındaki en büyük tehdit", "cumhuriyetimizin en sinsi düşmanı" olarak niteledikleri, kısaca "f tipi" diye kodladıkları fettullah gülen ve onun cemaati, baykal'ın hayatının bu en güç anında şefkat umacağı asıl sığınakmış.

    sosyalist enternasyonal üyesi,"laikliğin biricik savunucusu", siyasi islamcı "akp'nin en azimli karşıtı", "halkçı" chp'nin komplo ile saf dışı edilen başkanının partisine vasiyetini şöyle de tercüme edebilir miyiz: "tayyip erdoğan'ın statüko ile ittifakına karşılık, biz de artık gülen cemaatiyle ittifak edebiliriz. hepimize helal olsun!"

    deniz baykal'ın başına gelenlerin, rakiplerinin komploları kadar kendisinin siyaseti okuma konusundaki aymazlığının da eseri olduğunu başka hiç bir şey bu "veda hutbesi" kadar açıkça ele veremezdi. deniz bey'den geriye bir tek feraset kırıntısı bile kalamayacakmış demek ki.

    deniz baykal'ın bir farsa dönüşen dramı, bundan 50 yıl önce alelade bir zina öyküsü olarak ortada dolaştırılırken, bir kadının bütün bir millet önünde tek başına meydan okumasıyla bir çağdaş trajediye dönüşüveren benzer bir siyasi-hukuki komployu anımsatıyor ister istemez.

    askeri diktatörlük altında her gün siyaseten ve hukuken aşağılanarak yargılanan eski sevgilisi devrik başbakan adnan menderes'le onun kudretli günlerinde yaşadığı hiçbir kural ve yasaya sığmayan aşkını darbe mahkemesinde, yüzlerce erkeğin ortasında "bu adamı sevmiştim hakim bey" diyerek savunan primadonna ayhan aydan, bugün kendisini siyasi rakiplerinden savunmak için okyanus ötesindeki bir vaizin üfürüğüne sığınan deniz baykal'ın yanında gerçek bir ahlak anıtı gibi daha da çok parlıyor.

    iyi ki kadınlar var!"*

    *ertuğrul kürkçü

    `okyanus ötesinden gelen üfürükle kutsanan cumhuriyet`

    http://bianet.org/…len-ufurukle-kutsanan-cumhuriyet
  • deniz baykal'ın üslubundan, fikirlerinden, kötü muhalefetinden bağımsız olarak bu olanları haketmediğini düşündüğüm insan.. şöyle bir meclise bakılsın hatrı sayılır bir çoğunluğun benzer çıkar ilişkileri çıkacaktır ki ; ortaya çıkması istenmediği sürece görmezden gelinecektir.. fakat bahsi geçen görüntülerin haber sitelerinde açık olarak yayınlanmasını etik bulmuyorum ve engellenmemesinin keyfi olduğuna inanıyorum.. yine de böyle veda etmemeliydi siyasete baykal.. gençlik yıllarının hatrına daha onurlu bir veda olmalıydı.. bu görüntüleri internete verenlerin ahlak anlayışının da baykal kadar sorgulanması gerektir..
  • baykal'ın en kötü yanı gidiyorum dese de aslında gitmemesidir.
  • böyle bir ilişki yoksa ve kendisi gibi bir kadın da haksızlığa uğradıysa, o kadının hakkını da savunmasını beklerdim.

    yapmadı.

    böyle bir ilişki varsa ve hatasıyla sevabıyla bir kadınla beraber olduysa, o kadına arka çıkmasını beklerdim.

    yapmadı.

    fethullah gülen'e bile referans verdiği mağduriyet söylevinde ikinci mağduru hatırlamadı bile.

    gider, gelir, döner, dönmez. tek ricam bundan sonra kadın hakkı, kadınlara saygı zart zurt demesin.
  • bu acımasız dünya üzerinde yenilmenin ne kadar acı, ne kadar rezil bir şey olduğunu bizlere bir kez daha göstermiş kişidir.

    deniz baykal'ın bildiğimiz, hatırlarda kalan hiçbir başarısı yok.
    parti içi seçim kurultayları hariç hiçbir seçimi kazanamamış, asla başbakan olamamış.. kalıcı bir eserini şıp diye sayamayız.
    hayatı boyunca kaybetmiş, hep yenilmiş.

    erdoğan'ın 2007 seçimleri öncesi muzip muzip "eğer ben bu seçimlerden ikinci çıkarsam, istifa edeceğim" deyip, gülümsemesi acı bir hatıra olarak aklımdadır. baykal o zaman, ikinci çıkarsam ben de istifa edeceğim, diyememiş, ezilmiştir. resti görecek cesareti olmayışı ona iki kez kaybettirmiştir.

    gerçekten üzülüyorum bu haline, bir ömür boyu siyaset, sonra neyle hatırlanacaksın; sekreterinle seks kasedi..
    o gülünç don kişot bile yel değirmenlerine saldırırken daha mağrurdu. hesapsızca saldırıyordu çünkü.

    asla iyi bir ikinci adamı olmadı, bırakın ikinciyi; üçüncü, dördüncü, beşinci adamı bile olmadı. çevresi partiyi bir yerlere taşımadı, parti onları bir yerlere taşıdı. şimdi bu zayıf çevreden bir başkan adayı bile çıkmıyor. ahh, baykal, sen ne yaptın böyle?

    kimbilir nasıl uyuyacak bu akşam? aklına gelecek mi kaybedilen seçimler, daha da önemlisi başka partilere kayan asıl emekçi taban? 2010 türkiye'sinin bu soluksuz hali girecek mi kabuslarına? yoksa pensilvanya'dan gelen üfürükler mi esen kılacak gecesini.

    hep geç kalmış yazılar yazıyorum. özetle baykal hep yenilmiş ama kısa, kesin ve keskin cümleler kurmayı öğrenememiş bir siyasetçimizdi(r).
  • siyasal kariyerinin kısa bir özeti için; http://video.ntvmsnbc.com/…unden-bugune-baykal.html
  • son yirmi yıldır ister istemez takip ettiğimiz ve tanıdığımız bir siyasetçidir. aynen demirel gibi iyi bir siyesetçidir. kötü bir liderdir. çok kötü bir solcudur. özellikle son on yıldır ağzından emekçileri, bu ülkede ezilen halkları savunan doğru dürüst bir söz çıkmamış, bu yönde samimi hiçbir eylemi olmamıştır. siyasi çıkışlar ve çeşitli iktidar gruplarıyla kavgaların ötesine geçememiş, sadece bir siyasetçi olarak kalmıştır.

    onun liderliğinde chp de, yeniden eski milliyetçi ve statükocu kimliğine iyice bürünmüştür. ülkedeki sol görüşlü genel eğilimler de chp'den ve kemalizmden bir türlü kopamadıkları için türkiye her zaman sağcı ya da liberal soyguncuların iktidarlarında sürünüp durmuştur. son yıllarda iktidarı elinde tutan kısmen demokratik hamleleri olsa da aynı soyguncu, yağmacı mantıkla koltuğa sahip çıkan partiler de deniz baykal gibi güçten başka tapınacak tanrısı olmayan chp yönetimi sayesinde doğru düzgün bir eleştiriye ve muhalefet engeline takılmadan ipini koparmış azgın bir aygır gibi uçuruma koşmaktadır. beraberinde ülkeyi de sürükleyerek tabii.

    öte yandan, işlediği ahlaki suçu ortaya çıkarmak için bir komplo düzenlenmesi, özel hayata müdahele bağlamında başka tür bir ahlaksızlıktır, evet. ancak bu işte deniz baykal ya da chp mağdur olarak gösterildiği için ortada bambaşka bir iğrençlik vardır. deniz baykal evli ve çocuklu bir adam olarak yine evli ve çocuklu bir kadınla ilişkiye giriyor. bu ilişkinin milletvekilliği kazanılması bakımından aynı zamanda bir tür de çıkar ilişkisi olmasını* bir kenara koyunca bile durum iki taraf için de vahimdir.

    baykal'ın istifa etmesi elbette erdemli bir adımdır* ve baytok'un da istifası kesinlikle gerekir. fakat bu hareket bu iki insanı masum yapmaz. mağdur, hiç yapmaz. ille de bir mağdur arıyorsanız bu şahısların çocukları ve eşleridir mağdurlar. ve belki bunlardan da önemlisi, bu ilişkiyi siyasi bazı mücadeleler gereğince normalleştirmek ve bu yolla topluma verilen normallik mesajı çok daha iğrenç olacak ve bu normalleşmeden ötürü yaşanacak ilişkilerdeki çocukların hepsinin mağduriyetine bir sebep teşkil edecektir.
  • ne istifa metninde ne parti kurmaylarının açıklamalarında ne de istifa sonrası yapılan tartışma programlarında ''kadının adı yoktu''
  • iktidarsızlığı politika ile sınırlıdır.
4737 entry daha
hesabın var mı? giriş yap