270 entry daha
  • ic politikada son on yilin en buyuk ve onemli (olmasi gerekir ama sanki olay kapatiliyor) olayidir. en son soyleyeceklerimi basa alip yorumumu yapmak gerekirse, olayi incelerken kimin isine yaradigina bakmak lazim ama bu da pek kolay olmayacak. eger su anki medyanin tutumu dahil butun yonleriyle planlanmis bir tezgah ise, bu baykalin insiyatifinde degildir ve cok once cekilen ama yayinlayanin eline nezaman gectigi bilinmeyen bu goruntu iktidar tarafindan referandum ve olasi erken secim oncesi dogru bir zamanlamayla ana muhalefeti yipratmak ve halk destegini azaltmak icin piyasaya surulmus, sonra da olasi etik tepkileri onlemek ve kamuoyundan takdir de almak icin medyada baski olusturulup yayinlanmasi engellenmis olabilir.

    parti ici muhalefetin de baska yolla devrilemeyecek baykal'a karsi son koz olarak basvurdugu bir cozum de olabilir ki partiyi yipratmasi ve el altindan yapilip baykali istifa ettirtmenin daha mantikli olacagi da bir gercek.

    dis mihraklar (kimse artik) tarafindan ya akp'nin onunu acmak ya da once baykal'i devirip cok daha fazla destek almis bir muhalefet lideri onderliginde akp'yi devirmek icin baslatilmis operasyon'un ilk ayagi da olabilir. bunlar disinda su anda belirsiz olan daha birsuru muhtemel aktor'un de operasyonu olmasi olasi tabi.

    olayin icerigine gelirsek, varan 1 diye belirtilen kisimda muhtemel aksiyon oncesi ve sonrasi gozukmekte ve ortadaki makaslanmis kisimlarsa varan 2 olarak saklanmaktadir. ayrica anladigim kadariyla kamera giysi dolabinin icine gizlenmis ve acik olan dolap kapagindan (normalde dolabin kapagi kapali tutulur ki burada olay icerisindeki aktorlerden en az birinin olayin bilincinde olup dolap kapagini acik biraktigi muhtemeldir) goruntu alinmistir. hatta acidan anladigim kadari ile eger dolabin iki kapagi da acik olsa idi butun odayi gorme firsatimiz olacakti. burada dilim varmiyor ama adi gecen bayan sahsin gelecegini ya da mevcut durumunu garanti altina almak icin kocasinin haberi ile ya da ondan habersiz olarak bu goruntuleri cekip, su anda kullandigini ya da bir sekilde ellerinden cikardiklarini ya da caldirdiklarini dusunuyorum.

    esas onemli kisim olan deniz baykal hakkindaki kisma gelirsek, kendisini rte kadar olmasa da hic sevmem ve bu nefretim bu goruntulerle birlikte daha da katlandi. son 3 gunluk davranislarina bakilirsa goruntulerdekinin o oldugu su goturmez gercektir ve evli bir erkek olarak evli bir bayanla girdigi iliski ile yerin dibine girsindir. ahlaktan yoksun gozuken bu goruntuler eger ki kurmaca degil ise hemen istifa etsin ve bir daha politikanin adini agzina almasindir. siyasi tarihinde secim kazanmamis bir lider olarak siyasi hayatina kendisine yakisan bir nokta koymustur. haa eger bu goruntuler duzmece ise , bu skandali yonetme isini de yuzune gozune bulastirdigi icin zaten gene ayni sonuca varmistir. olay her zaman ve her yerde rastlanabilecek olup sonucu da gene her yerde ve her zaman istifa ve insan icine cikmamayi gerektirir.

    zannimca basbakan, bakanlar ve cogu milletvekili ya da diger liderler icin de ya benzer ya da farkli iceriklerde birsuru goruntu oldugu suphesi de hem siyasetten hem de ulkenin mevcut durumu ve son 50 yilindan nefret ettirmistir beni.
    ozet olarak secmenin cogunlugunun icinde oldugu akp'ye oy vermem ama baykal'a da vermem ve diger muhalefet partileri de zaten birbirinden beter durumunu daha da bok duruma dusurecek goruntulerdir. bu noktadan sonra baykal'in ve hatta olasi halefinin her turlu basari ya da basarisizligini ve muhalefetini de bu andan sonra tohmet altinda birakacaktir.
  • dincilerin ahlaksızlığı temalı başlık sempatizanlarının, "özel hayat" ve "kişisel ilişkiler" uzmanı kesilmelerine sebebiyet vermiş bir kaçamak. hayır o değilde hala utanmadan ahlak teorisi üreten chp gençlik malları dolaşıyor sözlük semalarında ona yanıyorum. bir de baykal'a. olmasaydı sonunuz böyle...
  • cibil ilintili olay. yetsizi eklersek durduk yerde guzelim sozluk ocagimizi kara duman sarar. ondan kelli eklemeden yorumu, siyaset sırtlanları tarafindan kemirilmekte olan tarumar ulkenin 66ya baglanmis caresiz ve yureginde agirlik tasiyan madur halkina birakiyoruz.. vatandasin tek bir oyuna layik olabilecek tek bir insan evladinin dahi bulunmadigi kokusmus siyasetin ac gozluler cukurunda donen pisliklerin bu ne ilkidir ne de sonuncusu o yuzden yine " hea " deyip gececegiz .. ve fakat cok sevdigim ve saygi duydugum hasan uysal'in konu ile ilgili su yorumunu da yaziya ilistirmeden sonlandirmaya gonlum razi gelmedi ..

    "video kasetin gerçek olduğunu nereden biliyorsun? sen de mi oradaydın?” diye soranlara, “hayır benim orada olmama gerek yok, benim yerime kadının kocası vardı”demem yeterli değilse, buyurun 2 yıl önce yayınlanan yazıya.

    hasan uysal/ hasanuysa@gmail.combu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için javascript açık olmalıdır

    hani yazılarına, “ben demiştim demekten hiç hoşlanmam ama..” diye başlayanlar vardır ya, ben de onlardan hoşlanmam. nasıl yanlış bir şey yazdığınızda mahcup duruma düşüyorsanız, doğruyu önceden bilip yazdığınızda da gururlanacaksınız. evet ben bunu iki yıl önce demiştim. baykal ve sekreter milletvekilinin piyasaya düşen video kasetinden söz ediyorum. bu video sapına kadar gerçektir. yakında, başka başka partnerlerle videolar da ortaya serilirse sakın şaşırmayın.ve ortaya çıkan bu vahim kaset, chp’nin ve halkın önünü açacak, akp’yi tarihin çöplüğüne gömecek en büyük şanstır. mal varlığı, ilişkileri, tembelliği, ideoloji konusunda bilgisizliği ve saç baş ile yüz bakımına düşkünlüğü ile ünlenen,73 yaşındaki baykal’ın siyasi yaşamı hak ettiği biçimde böylece noktalanacaktır! yarattıkları suikast balonları ile işi örtbas edemeyecekleri gibi, sağcı-yağcı basının olayı görmezlikten gelerek, “aman baykal kal” yakarışları da bir işe yaramayacaktır.
    “video kasetin gerçek olduğunu nereden biliyorsun? sen de mi oradaydın?” diye soranlara, “hayır benim orada olmama gerek yok, benim yerime kadının kocası vardı”demem yeterli değilse, buyurun 2 yıl önce yayınlanan yazıya. zaten başlık bile yeter…

    baytok eş durumundan chp genel başkani olmali
    mogadişu- alttaki satırlar tabii ki bana ait değil. bir okuyun, sahibini söyleyeceğim sonra….
    “üç, sıfır ve bir. tartıştığımız rakamlar bunların yan yana gelmiş hali, yani üçyüzbir. ne karizma ama… etrafında fırtınalar kopuyor. herhalde bir kaşık suda fırtına koparma deyimi için bir örnek durum aransa, tck’nın 301. maddesi için yapılan tartışmalar ideal bir örnek olurdu.
    şu komik manzaraya bakın. türkiye’de bir milyon insan gece yatağa aç giriyor. bir gece değil, ramazan olduğu için değil, yiyeceği ekmeği olmadığı için, işi olmadığı, para kazanamadığı için açlık sınırında yaşıyor. hayatlarında kopan fırtınalar yüzünden boşanmaya, intihara, suça yönelen bu insanlar bir tarafta dururken, 301 yüzünden fırtınalar kopuyor. asıl fırtına başka tarafta, bir kaşık sudaki fırtına da bu tarafta yaşanıyor.

    peki bu dramatik manzara niçin yaşanıyor? neden bir bardak suda fırtına koparmayı becerenler bu becerilerini daha büyük sorunlarda göstermiyor? hesap başka da onun için. hesap çok büyük de ondan. nedir hesap?

    hesap şu: 301, sözde ermeni soykırımı var demek isteyenlerin önünü tıkıyor, onların yolunu açmak için 301’i kaldırmak gerekiyor. ermeni lobilerinden, zoryan enstitüleri’nden para alarak 'soykırım var' demek isteyenlere bu olanağı sağlamak için 301’in kaldırılması isteniyor. elbette bu işin en etkili yolu, türk vatandaşlarına ‘evet dedelerimiz gözü dönmüş katillerdi, sırf ermeni olduğu için önüne geleni gözünün yaşına bakmadan doğradı’ dedirtmek.”

    gördünüz mü? bilgilendiniz mi? 301 tartışmaları bu nedenle yaşanıyormuş. bunu yazan kahve sohbeti yapan bir cahil, geyik muhabbetine soyunmuş bir zevzek ya da yarı okumuş bir faşist değil. demokrasinin d’sinden habersiz yazı sahibi, yazının devamında, bu 301’in ne kadar yararlı olduğunu da anlatıyor. kim mi bu? hani türkiye’nin, kendi partilileri arasında bile en sevilmeyen lideri gözüken deniz baykal var ya, onun özel kalem müdiresi nesrin baytok…bir elinde bin marifet; nasıl da cuk oturmuş, nasıl da bulmuşlar birbirlerini… ideolojisi, ilkesi olmayan lidere, böyle kalem müdiresi…
    geçtiğimiz haftalarda, bu köşededuyurmuştuk chp’de yaşanan bir rezaleti. anımsayın, orada marifetini aktarmıştık bu kızımızın… chp'nin yayın organı halk gazetesi'nde baykal için açılan başyazı köşesinin bu kızcağız tarafından yazıldığının ve aynı yazının daha önce gene bu kızcağızın imzasıyla internette yayınlandığının ortaya çıkması üzerine bu durumu kabul etmeyen gazete sorumlusu ve yayın kurulu üyesi nezih tavlaş’ın da işten attırıldığını…

    adını ilk kez duyuyordum kızcağızın. nasıl olup da, bir telefonla yayın kurulu üyesini işten attırabiliyordu? her türlü garabetin yaşandığı partide böyle şeylere şaşmamak gerekti ama, merak işte; araştırdım kim olduğunu, gücünü nereden aldığını ve ilişkilerini. buyurun sonuçlara;
    hani chp halktan, halk da chp’den kaçıyor ya… onun için yakın arkadaşları ile, baş başa sakin bir köşede dinlenmek isteyen deniz baykal, yeni bir binaya kaçmıştı ya…. işte o yeni binada gerçek patron bu kızcağız olmuş ve yönetime el koymuş. varsın kızımızın yeni binanın idaresini ele alması ve personeli yönetmeye soyunması çalışanlar ve kimi yönetici arasında huzursuzluğa yol açsın… hiç önemi yok bunun; çünkü seçim dönemine girildiği için “adımı çizerler” korkusuyla hiçbir parti yöneticisi sesini çıkaramıyor. hiç hak etmedikleri, yan gelip yattıkları, ideoloji ve ilkelerini çoktaaan yitirdikleri halde, “tepki oyları bize gelecek” arsızlığı ve iştahası ile hemen hepsi sus pus. ne karakterli, ne ilkeli topluluk ama…

    ortanın epeyce sağı partisi ya da çizgisi belirsiz kliğin partisi olarak nitelendirebileceğimiz chp’nin sevimsiz lideri baykal’ın sekreteri bu kızcağız, yeni binaya alınan elemanların belirlenmesini de bizzat üstlenmiş ve işe alım mülakatlarına girerek adaylarla tek tek görüşmüş.. yeni alınan elemanlar konusunda genel başkan yardımcısı eşref erdem, genel sekreter önder sav ve genel sayman mahmut yıldız’ı bile bilgilendirmemiş. böyle bir kıza helal olsun demez misiniz? yetkiye bak, güce bak! kimi adam yerine koymayacağını iyi biliyor! üstelik partiye yeni alınan bu 18 kişiye eski personel ile kesinlikle konuşmamaları ve ilişki kurmamaları gerektiğini tembihlemiş. böylece de yeni personel ile eski personel arasındaki ilişkiler, chp ile halk arasındaki ilişkiye dönmüş. yani birbirleriyle konuşmuyorlar, hatta yemeklerini bile ayrı yiyorlar.

    kızımızın marifetleri saymakla bitecek gibi değil! personelin görev yerlerini değiştiren ve ücretlerini yeniden belirleyen kızımız, başkanlık katında yıllarca garsonluk yapan iki görevliden birini bahçıvan diğerini de gece bekçisi yapıvermiş. bahçıvan yapılan görevlinin belinden fıtık rahatsızlığı olduğu bilinmesine rağmen… peki böyle bir kızcağıza, böylesine etkili, yetkili, marifetli kızımıza ayda kaç lira ödersiniz? ya da değer biçebilir misiniz? tabii ki biçilmez! onu aylık sadece 5 bin ytl ödeyerek çalıştırıyorlar. haksızlık değil mi bu? değil, çünkü ücretini kendisi belirlemiş, iyi mi? öyle para mara da sevmez ha… hoş parti içinde yönetime el koyan kızımızın, baykal'ın 1995'te dışişleri bakanlığı döneminde, sekreterliğini yaptığı sırada aynı zamanda partiden de maaş aldığı ortaya çıkmıştı. bu maaşları o dönemdeki genel sayman ismet atalay geri ödettirmişti ama kızımız bunun intikamını, yıllar sonra atalay’ın yeğeni özgür'ü görevden aldırarak çözecekti. bununla da yetinmeyecek, 1992 yılından beri partinin idari müdürlüğünü lekesiz bir biçimde yapan zeki erkan'ı görevden aldıracak, yerine de kocası can baytok’un bilgisayar şirketinden chp’ye transfer edilen gürsel görgülü'yü getirtecekti..

    (bu kızcağızın eşinin sirketi odesa’nın adı, genel merkez ve başta mustafa sarıgül olmak üzere, chp’li belediyelerden aldığı ihalelerle duyulmuştu, anımsayacaksınız). erkan’ın yerine göreve getirttiği gürsel görgülü, göreve geldikten sonra personel ile yaptığı toplantıda parti çalışanlarına “hepiniz salaksınız. beceriksizsiniz. chp seçimleri sizin yüzünüzden kaybetti. hepinizi tek tek işten atacağız. bu binada hiçbirinize yer yok” diye hakaretler edip tacizde bulunacak kadar gayretli bir delikanlı çıkacaktı.
    biliyorum bıktınız, ben de usandım ama ne yapalım ki elimizdeki mal pek marifetli. sürdürelim mecburen….
    kızımız tarafından yeni binaya alınacak trilyonluk malzeme ve ihalelerin sorumluluğu verilen görgülü'nün, chp içinde örgütlü sendikayı devreden çıkarmak üzere geçen yıl çalışanlardan imza toplama girişiminin, kimsenin katılmaması üzerine hüsranla sonuçlandığını da ekleyelim. ayrıca kızımızın eşi can baytok’un sık sık, halkın gelmediği yeni binaya uğrayarak, bu marifetli eski personeli görgülü’nün odasında çalışmalar yaptığını da söyleyelim.

    varsın parti çalışanları hatta milletvekilleri bu kızcağızın, deniz baykal’ın etrafına adeta bir koza örerek hiç kimseyle görüştürmemesinden şikâyet etsin. nereden bilelim, belki de onları baykal’dan korumak için böyle yapıyor. yok efendim baykal’a ulaşmak isteyen chp il ve ilce başkanlarını saatlerce hatta günlerce bekletiyormuş, bazılarını azarlıyormuş, baykal’a bırakılan tüm notları süzgeçten geçirerek beğenmediklerini vermiyormuş da….

    geçenlerde istanbul’daki bir sivil toplum örgütünün lideri ile beraberdik, bana “sonunda dayanamayıp baykal’a zehir zemberek bir mektup yazdım. kendisinden randevu talep etmek için tam 23 gün, özel kalem müdiresine bile ulaşamadım. bu bir skandal” dedi. kendisine, “asıl skandal senin gibi bir adamın baykal’la görüşmek istemesidir” diyerek ağzının payını verdim! garibim, yazdığı mektubun, baykal’a iletilmediğini de bilmiyor hâlâ…

    daha bitmedi, kızımız partinin en kritik kararlarının alındığı myk toplantılarına da katılıyor. myk üyeleri, eski binada ses kayıt sistemi olmadığı için bu kızın “not tutma” gerekçesiyle toplantılara sokulduğunu ancak yeni binada toplantıların elektronik olarak kayda alındığını, kızımızın yine toplantılara girdiğini ancak bu kez ne tuttuğunu bilmediklerini ifade ediyorlar.
    yeni binada dizginleri tümden ele geçiren bu marifetli özel kalem müdiresi, parti binasına gelen partililerin ve vatandaşların randevusuz içeri alınmasını, üst katlara çıkmalarını da yasaklamış.

    nitekim chp'de bütün kapılar, asansörler manyetik kartlarla açılıyor artık. manyetik kartınız yoksa bahçede özgürce nefes alabilirsiniz… “ne kartıymış bu kardeşim” diye sormayın çünkü bu kartlar marifetli kızımızın kardeşinin şirketine yaptırıldı. hem de hediyesi 25 ytl’den...

    bu arada bir güzel haber daha verelim chp’mizden; hazine’nin parti yardımlarıyla trilyonlar harcanarak yaptırılan ve öve öve bitirilemeyen sözde “akıllı bina” kelimenin tam anlamıyla dökülmeye başladı. evvelsi hafta merdivenleri çöktü. yağmur yağdığında içeriye su giriyor. alt katlara indiğinizde “bu koku partiden mi geliyor” diye sormayın çünkü bu koku lağımdan geliyor. binanın sık sık suları kesiliyor. binayı yapan inşaat şirketine, kesin kabul yapılamadığı için, binada 2 oda tahsis edilmiş. bütün katlara yerleştirilen kameraların da personeli izlemek için olduğu söylentisi var. ben inanmıyorum ama torpilli idare müdürü gürsel görgülü efendinin 9. kattaki odasından nasıl oluyor da, diz üstü bilgisayarı çalınıyor, yanıtını bilemiyorum. daha yazacak çok şey var ama hadi şunu da söyleyeyim bitsin;

    chp aleyhine yazı,karikatür ve eleştirileri chp binasında çalışanlar ve chp yöneticileri okuyamıyor, zira chp basın müşaviri baki özilhan, (ah baki kardeşim, düştüğün duruma bak) yine kızımızın talimatı doğrultusunda chp'ye muhalif, münafık yazı çiziyi, günlük basın bülteni'ne koymuyor. ah bir de günlük yaşamda chp’ye, onun liderine ve çevresine, giderek artan bir yoğunlukla edilen galiz küfürleri kesebilseler….

    sonuç olarak ben bu kızcağızı destekliyorum. eş durumundan chp’nin başina geçmeli! ne demek mi istiyorum; bunu da siz bulun! ama koskoca partiyi, atatürk’ün partisini bu kadar sahipsiz sananlar, babasının malı gibi kullananlar, ilke ve ideolojisini boşaltanlar, milletvekilliği ve belediye başkanlıklarını işportada satanlar… partisini şirket gibi yönetenler; yakından izleniyorsunuz. sille yemeye hazır olun, hem de öyle bir sille ki…

    evet, 2 yıl önce yayınlamışız bu yazıyı, 2008 yılı 9 ağustosunda. çıt çıkmamış , chp’nin yetkilileri dut yemiş bülbüle dönmüş ama kimi ayak takımı adamları tarafından onlarca küfür ve tehdit mailleri almıştık. yani malumu ilan edip anlatmışız. akp’yi iktidara taşıyan, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığını tayyip ile gül’e armağan eden ve onların hala oralarda bulunmasının tek sorumlusu chp’nin allahlık yönetimi, chp’nin iktidara taşınmamasının da müsebbibi. baykal denilen adamın sekreteri bu çok marifetli kızımızın daha ne marifetleri var onları da biliyorum ama hadi şimdi girmeyelim. ve bu kız milletvekili yapıldı baykal tarafından… yayınlanan video ile bunlar ortaya serildi ama, aynı anda kızın marifetli kocasının da orada olmasını ben de yeni öğrendim! işlerin hangi düzeyde yürüdüğünü, ilişkilerin hangi düzeyde süründüğünü varın artık siz düşünün. yine de bu bir şanstır, hem de chp’nin önünü açacak büyük bir şans. onun içindir ki ortaya çıkan bu vahim çirkinlik sonunda, çişini tutamayan, chp’nin “huzurevi ticarethanesi” görünümlü üst yönetimi, partinin bir daha önünden bile geçmeyecek biçimde ilişkisini, yarattıkları çeteleriyle birlikte terk etmelidir!
    son güncelleme ( pazar, 09 mayıs 2010 ) "

    (bkz: http://www.habercek.com/…sk=view&id=20307&itemid=59)

    ps = " yazmicam ulan bi daha yazmicam " diyorum hep ama iste yine duramadim kahretsin ..
  • hakkında bu kadar entry girildikten sonra kaçamaklığı falan kalmamıştır.
  • yıllardır muhalefette olmanın verdiği alışkanlıkla hareket eden chp yönetimi, bu skandala suçlama, nefret kusma (lanet bir komplodur, aşağılık bir eylem), hedef gösterme ve ilgi saptırma (sarıgül'ün baykal'a suikast girişimi), bir ortak düşman yaratarak eleştirileri bununla mücadele üzerine yönlendirme (gizli kamera terörü ile kemalist çevrenin hedef alınması) gibi araçları kullanarak tepki gösteriyor. bu araçlar akp'nin kürt açılımını eleştirirken ya da anayasa mahkemesi ile siyasi kilitleme manevraları yaparken işe yarıyormuş gibi görünse de, söz konusu skandalı bertaraf etmek amacıyla kullanıldığı zaman çok yavan kalıyor.

    çünkü bu sefer partiden beklenen "suçlama" değil. şimdi "çözüm üretmeleri" bekleniyor.

    gizli ilişki yaşayan şahısların evli olması, bunlardan birinin eşinin de bu ilişkide rol oynaması gibi iddialar özel hayatla ilgili ve aslında kamuoyu ile paylaşılması zorunlu, hatta doğru olmayan mevzular, buraya kadar tamam. zaten kimsenin namus bekçisi değiliz. ancak skandal sadece bundan ibaret değil.

    söz konusu şahsın biri ana muhalefet partisi lideri. diğeri ise onun sekreteri ayarındaki bir görevde başlayıp partide hızla yükselen ve şu an milletvekili olan baytok. bu açıdan bakıldığı zaman mesleki bir etik problem söz konusu ve iddialara açıklık getirilmesi kamusal bir sorumluluk haline geliyor. ancak baytok adeta buharlaşmış. baykal ise genel seçim sonu inzivasına benzer bir eve kapanış yöntemini benimsemiş görünüyor. bu arada parti kurmayları nefret kusma, komplocu avlama, suikast iddiaları yayınlama gibi işlerle meşgul. ne baykal'ın, ne de baytok'un ağzından açık ve net bir kabul ya da red duyamıyoruz. hala doğru dürüst bir açıklama yapılmıyor.

    niçin çıkıp konuşmuyorlar? neyi bekliyorlar?
  • muhtemelen bir yalanlama olmayacaktır hakkında. ve kanımca istifa ile sonuçlanacaktır. resmen tehdit edilmiştir çünkü baykal "bak istifa etmezsen videonun kesilmiş olan bölümlerini de yayınlarız" diye. sanırım bugün bir istifa duyacağız yoksa daha da boktanlaşacaktır iş.
  • hakkında ahlak diye bağıracakların konuşmaması gereken kaçamaktır.

    chp'li değil anarşist bir birey olarak konuşmak gereği hissettim...

    şu anda dünya üzerinde oy verebileceğim partiler sıralamasına girmeyen bir parti hali hazırda chp... ulusalcı muhafazakar değilim çünkü

    öncelikle ahlak diye zırvalayan dincilere dindarlara kaçık muamelesi yapmaktan başka bir şansımızın olmadığını belirtmek isterim...

    troçkistlere, sosyalistlere ve liberteryen sosyalist ve sosyalist anarşistlere ise dincilerin uydusu olmaktan çıkıp insana benzemeye çalışmalarını öneriyorum.... sizin ahlak diye çığlıklarınızı marks, engels, lenin hatta troçki duysa neler neler olurdu materyalist bile olsalar mezarlarında dönerlerdi.... dinden büyük statüko yokken siz kendinize garip statükolar yaratıyorsunuz...

    liberaller en azından ahlak diye uçmuyorlar ...
    ahmet altan'ın bu günkü lafı gibi...
    "onun “sandıkta” yenilmesini bütün yüreğimle isterim ama böyle kalleşçe darbelerle parçalanmasını değil.
    bence baykal çok üzülmesin, bilsin ki onu “parçalayanlardan” hiçbiri günahtan ve suçtan azade değil, sadece aşağılık bir komploda kendilerine düşen görevi yerine getiriyorlar."
  • de yeter artık ya kanıtlansın ya çürütülsün ama bi şey yapılsın artık lan.. her gün başlığa aha şimdi yalanlandı aha şimdi kanıtlandı diye tıklıyorum, hala bi arpa boyu yol alınmamış onu görüyorum. kaplumbağa hızıyla ilerleyen skandal mı olur lan..
  • evvelden beri kendisine karsi adlandiramadigim hislerimi isimlendirmemi saglamis olan evli iki insanin tiksinc kacamagidir, kasetini yayinlayan sitelere kapatma davalari acacakken, dusurdugu yuzu ile ataturk'un kurdugu parti ile tum ilisigini, evvelden ilisiklendikleri ile beraber alip derhal gitmesi gerekendir.
110 entry daha
hesabın var mı? giriş yap