• yol gosterme..
  • dalalet'le karıştırılmamalıdır, incedir.
  • soz ile mana arasindaki munasebet derler.
    kelimenin okundugu veya soylendigi zaman zihinde canlanan sekli

    cesit cesit olur bir iki ornek:

    kelime ile mana arasinda sozle ilgili olmayan cagrisima dayali bir delalet.
    mesela semsiyenin yagmuru, ayak izinin insani hatirlatmasi gibi.

    parcanin butunu butunun parcayi hatirlatmasi.
    mesela kainat denince aklimiza tanri gelmesi *

    sozun kendi manasi icin gerekli olan baska bir manada kullanilmasi.
    eli acik, mangal yurekli, agzi siki, takdir edilesi suser gibi...
  • kılavuzluk, aracılık
  • genelde fal rüya ve benzeri eylemlerle karsımısa cıkan cumlelerin sonuna doru duyarıs delalet eder... gibi
  • "bir şeyin bilinmesiyle diğer bir şeyin bilinmesi" anlamına gelir. kendisinin bilinmesiyle diğer bir şey bilinen şeye "dâl/delalet edici", bilinen bu diğer bir şeye de "medlûl/delalet edilen" denir. mesela havanın bulutlu ve rüzgarlı olmasından yağmurun yağabileceğini bilebiliriz. havanın bulutlu ve rüzgarlı olmasıyla yağmurun yağması arasındaki bu ilişkiye delalet denir. burada havanın mezkur halleri "dâl", yağmurun yağması da "medlûl" dür. mantıkçılar delaleti sözlü ve sözsüz delalet olmak üzere temelde iki kısma ayırırlar. daha sonra mantıkçılar, bu kısımların her birini "vad’î", "tabiî" ve "aklî" olmak üzere kendi içinde üçer kısma ayırmak suretiyle toplam altı çeşit delaletten söz ederler.

    sözlü vad’î delalet, kelimelerin anlamlarına olan delaletidir. sözlü tabii delalet, insanın ağrı veya sancı çektiği sırada sarfettiği "ah", "uh" gibi lafızlardır. bu lafızlar insan tabiatının mezkur hallerde gayr-i ihtiyarî sarfettiği lafızlardır ki bu lafızlardan o kimsenin acı çektiği anlaşılır. sözlü aklî delalet, dışarıdan gelen her hangi bir ses/lafız üzerine sesin geldiği yerde birinin var olduğunu anlamamız gibidir. burada mevzu bahis olan ses bu sesin kaynağı olarak birinin varlığını aklen göstermektedir.

    sözsüz vad’î delalet, trafik işaretlerinin vaz' olunduğu manaya delalet etmeleri gibidir. burada bu işaretleri belli manalara tayin eden bir kurum vardır. dolayısıyla hususî anlamda bir vad’ söz konusudur. sözsüz tabii delalet aşığın maşuğunu gördüğünde yüzünün sararması, insanın korktuğu sırada renginin solması gibi sözsüz hallerin belli manalara delalet etmeleri gibidir. bu gibi haller insan tabiatından kaynaklanan hallerdir ve insanın bu tabiatını bilen herkes bunların ne anlama geldiğini fark eder.

    sözsüz aklî delalet eserin müessire olan delaleti gibidir. önümüzde bir eser varsa akıl mutlaka bu eseri meydana getiren birinin var olduğun bize telkin eder ve eserden müessirin varlığını anlarız. mantık ilmi bu delalet türleri arasından sadece birinci kısımla yani sözlü vad’î delaletle ilgilenir. başka bir ifadeyle kelimelerin manaya olan delaletiyle ilgilenir. çünkü mantık ilminin fikir faaliyetlerini kontrol ettiği bilimsel ve felsefî incelemeler hep kelime ve kavramlar üzerindendir.

    sözlü vad’î delalet de kendi içinde üç çeşittir. bir kelime ya manasının tümüne delalet eder. insan lafzının manası olan "düşünen canlı" mefhumunun tamamına delalet etmesi gibi. bu tür delaletlere mutabikî delalet adı verilir. veya manasının bir cüzüne delalet eder. aynı lafzın sadece 'düşünen' veya sadece 'canlı' mefhumuna delalet etmesi gibi. bu çeşit delaletlere "tazammünî/kapsamsal" delalet denir. ya da manasına dahil olmayan ve fakat manasına aklen lazım olan bir mefhuma delalet eder. mesela insan lafzının manasının aklen lazımı olan "yazıcı, bilici" gibi mefhumlara delalet etmesi gibi. bu nevi delaletlere de "iltizamî/gerektirici" delalet denir.
  • işaret
  • aksam aksam aklima gelen kelime. sonra bunun daha sade hali nedir diye de dusundum kirk saat sonra buldum.
    sanirim babannem rahmet istedi, cok kullanirdi bu kelimeyi misal:
    babannem derdi ki ayak tirnaklarini kesmemek allahtan korkmadigina, el tirnaklarini kesmemek kuldan utanmadigina delalet eder. tabii babanne bu delalet ne ise yarar diyemedimdi zamaninda bilmem neden..

    anneme ee arada bi tirnak uzatip arada bi kesersek ne oluyor acaba? demisligim vardir aslinda :)

    velhasil delalet kelimesi etmek fiili ile kullanilir genelde. babanne sozudur, hatirlanmalidir, cumle icinde kullanilmalidir.
  • benim yaradan'ımla, senin yaradan'ın madem aynı bu farkı yaratan ne o halde? bunu hep sorguluyorum. neden ben fakirimde sen zenginsin? neden ben bütün çocuklar gibi koşamıyorum da sen koşuyorsun? neden ben ilaç alacak para bulamıyorken, sen zevki sefa için oyuncaklarla donanıyorsun? bu soruları her gece yatmadan önce soruyorum, kime soracağımı bilemeden.
    - evet senin yaradan'ınla benim yaradan'ım aynı. tamamen aynı buna gönülden inanıyorum. aradaki farkı yaratan ne sensin ne de ben. baban, seni annenden peydahladıktan sonra uçkuru yüzünden başka kadının kollarına koşmasaydı ve annen çaresizlikten intihar etmeseydi belki yerimde olabilirdin.

    - benim annem intihar etmedi !
    - evet etti, hemde tereddüt etmeden, seni düşünmeden. bu boktan dünyada ne halt edeceğini düşünmeden.
    - benim annem öyle şey yapmaz !
    - sorgulamayı ve cevaplar bulmayı çok iyi yapıyorsun , fakat şunu hala kabul etmiyorsun ; sen, ben ve onlar kısacası herkes kendisi için yaşar ve çabalar. sınırsız ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla gidermeye çalışırlar ve bu sınırlı kaynakları genişletmek için ellerinden gelenleri ardlarına koymazlar ! bunu anla artık !
  • herhangi bir söz ,durum ve hareketin belli bir anlam ve hükümle bağlantisini ifade eder.
hesabın var mı? giriş yap