• fr. insan ve vatandaş hakları bildirgesi. 1789 tarihli ilk insan hakları beyannamesi.
  • kral louis xvi ve fransa için monarşinin sonu anlamına gelen beyannamedir. iç savaş çıkmasını önlemek için kurulan meclisin aldığı kararlara boyun eğerek siyasi hayatı sona ermiş son fransa kralı louis xvi, yapılan reformdan nasibini almış ve fransız hürriyetinin kurtarıcısı ilan edilmişti. ancak ona isnad edilen bu şeref bile kafasının giyotin ile uçurulmasına engel olamadı.

    meclis, amerikan kongresinin hazırlamış olduğu gibi bir anayasa yapmadan önce dünyaya örnek olacak bir beyanname yayınlamaya karar verdi ve sözü edilen beyanname 26 ağustos 1789 tarihinde kabul edilerek yayınlandı. insan ve vatandaş hakları şöyle tanımlanıyor;

    insanlar hür doğar ve hür, eşit haklara sahip olarak yaşar. hürriyet, mülkiyet, güven ve baskıya karşı koyma, tabii ve kaldırılamaz haklardır. her türlü egemenliğin asıl kaynağı millettir. hürriyet başkalarına zarar vermeyecek herşeyi yapabilmek demektir. kanun genel iradenin açıklanmasıdır. her vatandaş ister şahsen, ister temsilci vasıtasıyla kanun yapılmasına katılma hakkına sahiptir. bütün vatandaşlar kanun karşısında eşittir. kanunun belirttiği haller ve koyduğu usuller dışında hiç kimse suçlandırılamaz, tutuklanamaz ve alıkonamaz. hiç kimse suçtan önce yapılmış ve kabul edilmiş bir kanundan başka bir kanunla cezalandırılamaz. hiç kimse düşüncelerinden dolayı kınanamaz. her vatandaş, bu hakkını kanunun belirttiği hallerde kötüye kullanmış sayıldığı vakit sorumlu olmak şartıyla, istediği gibi konuşmakta, yazmakta, yayınlamakta hürdür. vatandaşların serbestçe kabul etmeleri gereken vergiler onlardan yaptıkları işe göre eşit olarak alınır. toplum her hükümet memurundan, gördüğü işlerin hesabını sorma hakkına sahiptir. mülkiyet kutsal ve tecavüz edilemez bir hak olduğuna göre, kanunla gösterilen kamu menfaati gerektirmedikçe haklı ve peşinen ödenen bir tazminat verilmedikçe kimsenin mülkiyeti elinden alınamaz.
  • insan riyakârlığının meşhur örneklerinden bir tanesidir. zira bildiriyi yazan, parlamentoya veren insanların ellerindedir andrea chenier'nin kanı.
  • --- spoiler ---

    hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur.

    --- spoiler ---

    anayasası olmayan bir toplumunun da demokrasi ya da cumhuriyet ile yönetildiği söylenemez. güçler ayrılığı ve bazı hakların güvence altına alınması bir toplumun " adamın birinin iki dudağının arasından çıkan sözler " ile yönetilmediğini gösteriyor sanırım.
  • bildirge metni tasvirinde çok ilginç bir sembolizm kullanılmış. yazılı metnin sol üst tarafına bir melek kondurulmuş, sağ tarafına da bir fransız köylü kadını. metnin tam tepe noktasına da abd dolarından aşina olduğumuz "herşeyi gören ilahi göz" yerleştirilmiş. bu göz sembolünün ilk örneklerini rönesans dönemi dini sanatında tanrı’yı temsil eden semboller arasında görürüz. çevresinden ışınlar yayılan bir daireyle çevrelenmiş bir üçgenin ortasında yer alır. üçgen hristiyanlığın baba, oğul, kutsal ruh şeklindeki üçlemesini simgeler.

    sağ üstteki melek bir yandan sağ elinde tuttuğu bir çubukla tanrı gözünü işaret ederken, sol eliyle de aşağıdaki bildirgeyi gösterir bir şekilde tasvir edilmiş. bununla açık bir şekilde bildirgenin tanrı'ya atfedilip, bildirgedeki insan haklarının kaynağının tanrı olduğu, insanların doğuştan tanrı tarafından verilen haklarının kutsal olduğu ve onlara bu bildirge aracılığıyla verildiği anlatılmak istenmiş. (yedi yıl önce yazılan amerikan bağımsızlık bildirgesinde de aynı şekilde eşitlik, özgürlük, demokrasi ve insanların doğuştan sahip oldukları hakların kaynağı olarak tanrı vurgusu yapılmıştır.)

    meleğin karşısında oturan köylü kadın ise elinde kırılmış bir zincir tutarak meleğe bakarken tasvir edilmiş. bildirge maddeleriyle uyumlu olarak, insanların artık özgür olduğu, kölelik zincirlerinin kırıldığı, insanların zulme karşı direnerek özgürlüklerini elde ettiği anlatılmış.

    böyle bir tasvir, metnin arka planındaki spinoza'nın deyimiyle teolojik-politik düşünceye işaret eder; tanrı egemenliği krallardan, soylu ve ruhban sınıfından alarak halka, millete vermiştir. bugün bu gözden kolayca kaçar, ama böyle bir teo-politik yorumla tanrı devrimin yanında, arkasında durmuştur. bu çok ilginçtir.

    bildirge

    edit: benzer bir durum antik yunan'da demokrasinin altın çağı olan 5. yy'da yaşamış protagoras'ta da görülür. o da siyasi öğretisinin temeline insanların yaratılışında zeus'un hermes aracılığıyla insanlara doğruluk, adalet ve edep, utanma duygusunu verdiği şeklinde bir inancı yerleştirir. zeus hermes'e bu duyguları tüm insanlara eşit bir şekilde dağıtmasını emreder. protagoras bu anlatıyı sitede yaşayan her insanın politik erdeme doğası, yaratılışı gereği sahip olduğu şeklinde yorumlar. yasa koyma ve yönetim yeteneğinin soylular arasındaki kalıtım yoluyla aktarılan bir kabiliyet değil, her insanın doğasında potansiyel olarak mevcut olduğu, eğitimle açığa çıkarılması gerektiğini savunmuştur. antik yunan demokrasi görüşünün de tanrı'ya, zeus'a referansla ileri sürüldüğünü görüyoruz.
hesabın var mı? giriş yap