• türk tiyatrosunun anti kahramanı, kötü adamı, marjinal yazarı.
    theope adlı oyunu antolojik bir baş yapıttır. ama amca çok cazgır. biraz uslu olsaydı keşke. yine de taktir ederiz kendisini.
  • alacakaranlik isimli dizinin yapimcilarindan 50 milyar tazminat talep eden yazar. cunku kendi yazdigi bir senaryoda eski sevgilisinin adini memesine dovme yaptiran kadin yeni sevgilisi rahatsiz oldugu icin bunu daglayarak yoketmis, dizide de boyle bi olay oldugu icin sayin senaryo yazari "bu mumkun degildir, yeryuzunde hicbir eserde boyle bir konu islenmemistir, lotoda 6 tutturmak bile daha olasidir, benim eserimden calintidir" demektedir... sayin buktel'e "dev aynasi" isimli bir senaryo yazmasini tavsiye ediyoruz, ve bu olaganustu fikri insanliga kazandirdigi icin yerlere kadar egilip tesekkur ediyoruz.
  • 1950 izmir doğumlu. ist. üniversitesi ing. filolojisi mezunu (1981)
  • yazdığı oyunlardan birisi de shakespeare'siz heriflerdir.
  • beyoğlunda kitapçılardan birinde tiyatro kitaplarına bakarken yanımdaki adam sürekli aynı sıradan bazı kitapları alıp yüzlerini müşteri görecek şekilde çeviriyordu ve arkasını dönüp gitti. elbette kitabın yazarı coşkun bükteldi.müşteriye ısrarla göstermek istediği kitaplar da kendi kitaplarıydı.bunu çoğu yazar yaparmış sonradan öğrendim..
    metin büktel 'in küs olduğu abisidir aynı zamanda.
  • türk tiyatrosu'nun dahi yazarı.

    theope'yi okumayanlar bu lafı anlayabilemezler. theope'ye yapılan haksızlıkları, devlet tiyatrosu'nda bu oyunun sahneletilmemesinin altında yatan gerçekleri ve hainlikleri bilmeyenler, shakespeare'siz herifler'i okumayanlar da tiyatro esnafına neden bu kadar öfke dolu olduğunu anlayamazlar coşkun büktel'in...

    oyunları ve polemik yazıları bir yazarlık okuludur adeta.

    lakin oyun yazsın isterim yeni yeni. ama o "nasıl yazayım, beni açlığa mahkum ediyorlar, ben oyunları oynandıkça yaşayabilen adamım" der. (bkz: oyunlarla yaşayanlar/#10311735)

    dahi bir yazarını yazamamaya mahkum eden bir ülke!! aman allahim!!
  • gizli gizli kitapevlerine girip,
    raflardaki kitaplarının kapaklarını müşteriler görecek şekilde çevirerek kitabına avantaj sağlamakla itham edilen
    ve aşağıdaki tokat gibi şaklayan cevaplarından da anlaşılacağı üzere,
    sadece inandırıcı yalanlardan rahatsız olan yazar.

    nerden bilsinler çoğu kitabını sınırlı desteklerle kendi imkanlarıyla basabildiğini...

    e, sen de kitaplarını kitapevlerine konsinye bırakıp,
    bir de anlaştığınız fiyatın daha üzerinde bir meblağ ile satıldığını
    ve sana yine anlaştığınızdan daha az pay verildiğini görsen,
    sen de arada bir gidip
    raflardaki kitaplarının fiyatlarını kontrol eder
    ve hesabını da sorarsın...

    büktel'in prensiplerini, gururunu ve yüreğinin güzelliğini çok iyi anlatan bir alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim:

    kemal kocatürk, süregiden ve şu anda 6 yazıya ulaşmış olan polemikte (http://www.coskunbuktel.com/…ocaturkpolemik2006.htm)
    büktel'in ona cevaben yazdığı bir yazıdaki etkili ifadelerden rahatsız olarak, onu fırsatçılıkla suçluyor ve şöyle soruyor:

    "- sakın bu, söylediğin yeni çıkacak kitabının bir ön reklamı olmasın?"

    büktel bu soruya ve yazıya cevap veriyor:

    neden olmasın? toplum ve tiyatro sanatının yararı adına yazılmış, ticari olmayan ve büktel’e aktif düşmanlardan ve pasif dostlardan başka bir şey kazandırması mümkün olmayan bir kitabın duyurulması; büktel’in yeminli düşmanı vandallardan başka kimi rahatsız edebilir ki? ama üzülme! “ tarih taksiratınızı affetsin ”in ne zaman çıkacağını henüz bilmiyorum. daha bir yayınevi bile yok. “tarih taksiratınızı affetsin” umarım yakında çıkar. “tarih taksiratınızı affetsin” için yayıncı arıyorum.

    - o zaman, bu sıfatlarımın arasına, “maydanozlar” için bir de “fırsatçılar” sözcüğü mü eklemeliyim?

    e senin zekanla herşeyi eklemek mümkün, tabii. sen eklemeye eklersin de, inandırıcı olabilir misin? asıl mesele, o. yoksa herkes, her şeyi, her yere ekler. “türk tiyatrosu için verdiğin emeği anlıyor ve bu emeğin kutsallığı konusunda en ufak bir şüphem dahi olamaz” diye nitelediğin coşkun büktel’in siciline “fırsatçı” sıfatını eklediğinde inandırıcı olabilirsen, canın sağolsun, buyur ekle! ama böyle sıfatlar eklemek, netameli bir iştir. bu sıfatlar, eklediğin adamı kirletemezse, dönüp seni kirletir. bunu unutma!

    madem ki bana açıklamak fırsatı verdin, bu fırsatı kaçırmayıp kaçırdığım bazı fırsatları açıklayayım:

    1997 yılında lefkoşa belediyesi şehir tiyatrosu , “theope” adlı oyunumu benden izin almadan sahneledi. olayı gazetelere duyurup yapılan korsanlığı protesto ettiğimde, beni lefkoşa’ya davet edip oyunu seyrettirdiler. oyunumu zor tanıdım. çok kızdım. ama hatalarını anlayıp özür diledikleri için, dava açıp yüklü bir tazminat almak fırsatını teptim. sadece o kadar da değil. oyunun tıka basa dolu bir salona oynandığını gördüğüm halde, “bu benim oyunum değil” diyerek, telif ücreti de istemedim. harcadıkları emeği çöpe atmak istemediğim için, oyunun devamına izin verdim ama o oyunla türkiye’ye gelmemelerini söyledim. altı ay kadar sonra beni arayıp izmir’de bir festivalden davet aldıklarını söyleyerek, “theope”yle izmir’e gitmek istediklerini belirttiklerinde, “kesinlikle olmaz” dedim. oyunumun izmir’de reklam edilmesi fırsatını da teptim.

    90’lı yılların başlarında, can gürzap, "theope"yi istanbul devlet tiyatrosu’nda yönetecekti. konuyu esen çamurdan’ın odasında görüştük. görüşme sırasında can gürzap, bir ara, “yazarı provaya almam” diye bir cümle sarfedince, “o halde boş verin, hiç yönetmeyin” diyerek görüşmeye derhal son verdim. yazarlık kurumunun onurunu savunmak adına para kaybedip düşman kazanmak fırsatını hayatım boyunca hiç kaçırmadım.

    yine geçen yüzyılın sonlarında şakir gürzumar arayıp, ışıl kasapoğlu’yla anlaştığını, "theope"yi izmit şehir tiyatrosu’nda sahneleyeceğini söylediğinde, " theope "nin ankara’daki büyük sahne’de sahnelenmeden önce başka yerde sahnelenmesini istemediğimi belirterek, reddettim.

    bütün bu retlerim sırasında, ne maaş güvencem vardı, ne de cebimde üç gün yetecek param. coşkun büktel , fırsatçı, ha!... tükürük banyosu yapmak istemiyorsan, dürüst insanların bulunduğu yerlerde sakın yüksek sesle söyleme bunu! "

    kaynak:
    http://www.coskunbuktel.com/…ik-yaratici-vandal.asp
    (kocatürk’e ikinci cevap: asil savaş yaraticilarla vandallar arasinda)
    ............

    bu müthiş alıntıdan sonra aklıma geldi: " coşkun büktel'e hakaret etmek isteyenler; siz de tükürük banyosu yapmak istemiyorsanız, inandırıcı yalanlarınızı sadece rumuzunuzla yazın, gerçek adınızı açık etmeyin sakın!! "
hesabın var mı? giriş yap