• oyçed başkanı özdemir nutkunun,
    mayıs 2005’te yapılan devlet tiyatroları koordinasyon toplantısında ,
    otuz tiyatrocunun önünde ( toplantının cd kaydıyla da sabit olan);
    "fransızca’da 16.yüzyılda yazılmış theope diye bir oyun var. özellikle fransız filolojisinden ve fransız dilini bilenler onu biraz şey etmeliler yani, bir bakmalılar. aradaki benzerliği görmek için."
    sözleriyle başlayan,
    coşkun büktel, şahin ergüney, özdemir nutku ve diğerlerinin yazılarıyla süren büyük polemik...

    bu polemikler; müthiş bir türk tiyatrosu fotoğrafı koyuyor ortaya...
    ve polemik yazılarının kıvamı bir yazarlık okulu gibi adeta...

    öğrenin ve eğlenin, buyrun:

    ____________

    theope polemiği : 1

    özdemir nutku yalan söylemediyse belge göstermelidir

    coşkun büktel

    bu yazı, “berfin bahar” dergisinin eylül 2005 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

    dt yönetimince 15 yıldır bir mafya sırrı gibi gizlenen ret gerekçesini sonunda öğrenebildik:

    özdemir nutku, devlet tiyatrosu’nun koordinasyon toplantısında, otuz tiyatrocunun önünde, coşkun büktel tarafından yazılmış “theope” adlı oyunun, fransa’da bir benzerinin bulunduğunu söyledi. yani sayın nutku, coşkun büktel tarafından yazılmış olan “theope”nin, orijinal bir oyun olmadığını ima etti. sayın nutku, büktel’in “theope”sine benzeyen ikinci bir “theope”nin bulunduğunu söylerken, söylediği şeyden öylesine emin görünüyordu ki, resmi bir toplantıda “theope”nin çalıntı bir eser olduğunu kesinlikle biliyormuş gibi davranmakta hiç sakınca görmedi.

    dt’nin koordinasyon toplantısında “theope”nin dt sahnesine çıkarılmasını öneren dt sanatçısı şahin ergüney’in önerisini, özdemir nutku, tartışmaya bile gerek görmedi. sayın nutku, öneri sahibi şahin ergüney’i, otuz tiyatrocunun önünde, büktel’inkine benzeyen ikinci bir “theope” bulunduğunu söyleyerek susturup, konuyu derhal kapatıverdi.

    peki ama tiyatro profesörü ve dt edebi kurul başkanı özdemir nutku doğru mu söylüyordu? ikinci bir “theope” gerçekten var mıydı? yaşlı başlı koskoca bir tiyatro profesörü, otuz tiyatrocunun önünde yalan söylüyor olabilir miydi?

    şimdi, koordinasyon toplantısında “theope”yi dt’nin bu yılki programı için öneren ve önerisi özdemir nutku tarafından (“theope”nin bir benzerinin bulunduğu söylenerek) reddedilen şahin ergüney’in konuyla ilgili olarak bize anlattıklarını kısaca özetleyelim:

    devlet tiyatrosu’nun 2005 yılı koordinasyon toplantısı mayıs ayının ikinci yarısında, ankara’daki dt tesislerinin orhan asena sahnesinde düzenlendi. beş gün süren toplantının dordüncü gününde (19 mayıs) oturumu yöneten kişi, dt’nin edebi kurul başkanı özdemir nutku’ydu. dt genel müdürü lemi bilgin, yardımcısı tamer levent, tüm bölge müdürleri, tüm sanatçı temsilcileri ve tüm dramaturglar (özcan özer hariç) oradaydı. dt sanatçılarından, oyuncu şahin ergüney de, dt disiplin kurulu sanatçı temsilcisi olarak, bu yıl toplantıya ilk kez katılıyordu.

    şahin ergüney, büktel’in “theope” adlı oyununu yıllar önce okumuştu ve okuyan her namuslu sanatçı gibi bu oyunu çok beğeniyordu. şahin ergüney, insanları son derece heyecanlandıran “theope” gibi bir yerli oyun yazılmışken, 1990 yılında dt repertuarına alındığı halde bu oyunun 15 yıldır programa konmamış olmasını, dt sahnesine çıkarılmamasını, türk tiyatrosu için önemli bir kayıp, yazara ve seyirciye ise büyük bir haksızlık olarak değerlendiriyordu. ve tiyatroyla ilgili pek çok kişinin bildiği üzere, şahin ergüney “theope”nin önemi ve değeri konusundaki düşüncelerinde yalnız değildi. “theope” konusunda söz alan herkes, bu oyunla ilgili olarak alışılmamış derecede heyecanlı cümleler kuruyordu.

    şimdi, bilmeyenlerin hatırı için, bilenlerin izniyle, “theope” hakkında yapılan bazı değerlendirmeleri burada tekrarlayalım. çünkü bu yazının konusu olan resmi tutumun ne denli vandal bir karakter taşıdığını “tüm” okurların kavrayabilmesi için, “theope”nin nasıl bir oyun olduğunu hatırda tutmak gerekiyor. “theope”ye saldırılar tekrarlandıkça, aşağıdaki değerlendirmeleri tekrarlamak bir zorunluluk oluyor.

    “insanı sinirlendirecek kadar mükemmel yazılmış bir oyun.”

    seçkin selvi

    “theope, türk tiyatrosunda yepyeni bir kulvar açıyor.”

    cüneyt türel

    “hayran oldum!”

    cihan ünal

    “theope’yi kendi oyunlarımın hepsinden daha çok beğeniyorum.”

    memet baydur

    “theope, nobel’i hak ediyor.”

    hamdi alkan

    “büyülendim!”

    hasan ali toptaş.

    özdemir nutku’nun o günkü oturumda müdürlerin ve dramaturgların oyun önerilerini tartışmaya açmasıyla öneriler ortaya konulduğunda görüldü ki, dt müdürlerinin oyun önerileri arasında (15 yıldır olduğu gibi bu yıl da) “theope” yoktu. müdürlerin ve toplantıda bulunan diğer kişilerin oyun önerilerini sonuna kadar sabırla dinlemiş olan şahin ergüney, sonunda söz aldı ve (özetle) orada önerilen oyunların pek çoğundan daha iyi bir oyun olduğu halde hiç kimsenin “theope”yi önermemiş olmasını hayretle karşıladığını belirterek, dt’nin “theope”yi niçin değerlendirmediğini sordu. bu haklı soru, rahmetli tarık buğra başkanlığındaki edebi kurul’un “theope”yi repertuara aldığı 1990 yılından beri, o çatının altında büyük bir ihtimalle, ilk kez soruluyordu. büyük bir ihtimalle, 15 yıldır ilk kez, koordinasyon toplantılarına bu haklı soruyu soracak kadar namuslu bir insan katılıyordu.

    hiç kimse söz alıp açıklama yapmaya yanaşmadı. yalnızca bazı kişiler, sağdan soldan laf atarak, “yazarın tavrı yüzünden böyle oluyor”, “oyunun kısalması gerekir”, “yazar theope’yi kendisi yönetmek istiyor” gibi iddialarla, 15 yıldır sürdürülen haksızlığa bahane ya da kılıf bulmaya, meşruiyet kazandırmaya çabaladılar.

    iyi niyetli olduklarını hiç sanmadığımız bu şahısların iddialarına, iyi niyetli olduklarını varsayarak hemen ve kısaca cevap verelim:

    bir: “tavrımla” ilgili iddia sahiplerine cevap;

    tavrımla ilgili olarak şu cümleyi bir slogan gibi pek çok yerde tekrarlamıştım: “ben yalnızca maddi sefalete dayanıklıyım ve bununla övünüyorum. onlar ise yalnızca manevi sefalete dayanıklılar ama bununla övünemezler.” (örneğin, bakınız: “yönetmen tiyatrosuna karşı”, sayfa 137.) büktel’in, sizler tarafından aforoz edilmeyi göze alarak yazdığı eleştiri yazılarında, sizlerle ilgili sevimsiz gerçekleri (tıpkı bu yazıda olduğu gibi) 15 yıldır sergiliyor olması, tarafsız okurların çok hoşuna gidiyor. ama büktel, tavrını belirlerken, değil sizlerin, tarafsız okurların bile hoşuna gitmeye çalışmıyor. büktel, yalnızca, hak, adalet, namus, vicdan gibi (pabucunu sizlerin çoktan dama attığınız) eski moda kavramlara uygun davranıp, 21. yüzyılda bile hâlâ, (menfaatlerinin değil) yalnızca o kavramların gereğini yapıyor. büktel, gerçekleri sizler gibi saklamak “zorunda” olmadığından, özgürce konuşup yazabiliyor, özgürlüğünü ve yazma yeteneğini tarafsız okurlardan yana sonuna dek kullanabiliyor. sizlerin bu özgür tavrı beğenmiyor olmanız, büktel’in değil, aslında sizin sorununuzdur. çünkü bu tavrı sahiplenmek, büktel’e yalnızca para kaybettiriyor. ama bu tavrı sahiplenmemek, sizlere paranın dışında her şeyi kaybettiriyor. evet, büktel’in tavrı, sizlerin tavrından farklı. evet, siz de tiyatrocu sayılıyorsunuz ama, büktel sizlerden farklı. zaten o yüzden “theope”yi sizler değil de, ancak coşkun büktel yaratabiliyor.

    iki: “kısaltmayla” ilgili iddia sahiplerine cevap;

    bu konuda, ekim 1995’te, şöyle yazmıştım: (...)“beni ikna edebilirse ‘theope’yi yarı yarıya bile kısaltabilir. hiçbir önyargım yok. ama bir yönetmenin bu konuda beni ikna edebileceğine, elbette ki pek şans tanımıyorum.” (bakınız: “türk tiyatrosundan insan manzaraları”, sayfa 222.) bir tiyatrocu, “theope” kadar heyecanla takdir edilen bir metnin kısalması gerektiğini düşünüyorsa, bu gerekliliğin mantıklı bir açıklamasını yapabilmelidir. bugüne dek, böyle bir açıklama yapabilen bir tek kişi çıkmadı. böyle bir açıklama yapamadıkları halde, bazı insanların, “oyunun kısalması gerektiğini” nasıl söyleyebildiklerini anlayamıyorum. yani aslında anlıyor ama hayra yoramıyorum. şimdi burada onlara uygun yeni bir ahlaki terim aramak istemiyorum. onlara yalnızca ağızlarından çıkanı kulaklarının duyması gerektiğini ihtar ediyorum. hiçbir mantıklı açıklama yapmadan yalnızca metnin kısalması gerektiğini söyleyip, sonra da kendi kendine yumurtladığı bu gereklilik yüzünden herkesçe beğenilen bir oyunun mahkum edilmesine, sahnelenmesinin engellenmesine seyirci kalmak veya katkı yapmak; vicdan, zeka ve kişilik sahibi insanların kabul edebileceği bir tavır değildir.

    üç: “yönetmekle” ilgili iddia sahiplerine cevap;

    coşkun büktel’in “theope”yi yönetmek gibi bir talebi gerçekten de vardır. ama büktel’in asıl tercihi, “theope”yi, büktel’le iş birliğinden kaçınmayacak, yetkin ve kompleksiz bir yönetmenin yönetmesidir. böyle bir yönetmen bulunamıyorsa, “ancak o zaman”, coşkun büktel, “theope”yi yönetmeye taliptir. bu talebimi daha önce şöyle bir cümleyle ifade etmiştim: “devlet tiyatrosu oyunlarımı yönetecek yönetmen bulamıyorsa, oyunlarımı kendim yönetmek istiyorum.” (bakınız: “türk tiyatrosundan insan manzaraları”, sayfa 125.)

    laf atan iddia sahiplerini (ve onlar gibi düşünenleri) böylece cevapladıktan sonra, şimdi yeniden toplantıya dönelim:

    coşkun büktel’in eleştiri yazılarına en sert biçimde maruz kalmış tiyatro insanlarından biri olan özdemir nutku (örneğin, bakınız: “türk tiyatrosundan insan manzaraları”, sayfa 144 ve 301.) büktel’in “shakespeare’siz herifler” ve “haram lokma sendromu” adlı oyunlarını reddetmiş olan dt edebi kurulu’nun da, uzun süreden beri, başkanıdır. sayın nutku, büktel’in belgelere dayanan eleştirilerini asla cevaplayamamış ve sessizce hazmetmek zorunda kalmıştır. bu nedenle olsa gerek, sayın nutku; koordinasyon toplantısında “theope” konusunun gündeme gelmesinden ve şahin ergüney’in “theope” yanlısı açıklamalarından, hiç hoşlanmamıştı. sayın nutku, hoşnutsuzluğunu ve “theope” konusunu kapatmak yönündeki arzusunu ortaya koyan bir tavırla, şahin ergüney’e, “konuşmanız bitti mi?” diye sordu ve hemen ardından, “theope”nin uygun bir prodüksiyonla dt sahnelerinde türk ve dünya seyircisine sunulması ve uluslararası arenada türk tiyatrosuna prestij kazandırması ihtimalini (kendisinin övünç yerine utanç duyacağı anlaşılan bu ihtimali) bertaraf etmek için, profesörce bilgiç, profesörce otoriter bir eda ile (şahin ergüney’in, daha sonra unutmamak için, hemen o anda, kelime kelime not aldığı) şu sözleri söyledi:

    “fransa’da theope diye bir oyun var; fransızca bilen kişiler, bu oyuna, benzerliğinden dolayı bir bakmalılar”

    özdemir nutku, yukarıdaki cümleyi telaffuz ettikten sonra, sanki “theope”nin aslında çalıntı olduğunu kanıtlamışçasına kendinden emin bir tavırla konuyu derhal kapatıp bir başka kişiye söz hakkı verdi.

    ben, özdemir nutku’nun bu tavrını ne kadar vahim bulduğumu bu yazıda değil, ikinci bir yazıda anlatmak istiyorum. çünkü önce, özdemir nutku’ya savunma hakkı tanımayı uygun buluyor ve bu yazımı, özdemir nutku’ya seslenerek, şimdilik tamamlıyorum:

    sayın nutku;

    ben ve iki arkadaşım (acar burak, feridun çetinkaya) internetteki arama motorlarını dikkatle taradık. coşkun büktel’in “theope”sinden başka “theope” diye ikinci bir oyuna rastlayamadık. fransa’da “theope” adında bir başka oyun varsa; aforoz edilmiş, görmezden gelinmiş yerli “theope” bile internette görünürken; çok daha ünlü olması gereken fransız “theope”nin internetten nasıl olup da gizlenebildiğini bir türlü anlayamadık. anlamak için neden mi bu kadar uğraştık? özdemir nutku adında, yaşlı başlı bir profesörün; herkesçe beğenilen bir yerli oyuna çalıntı iması yapabilmek uğruna (kendisinin de gurur duymasını gerektiren o metnin orijinalliğine çamur atarak onun seyirciye ulaşmasını engellemek uğruna) yalan söylemeye tenezzül edecek kadar kendini alçaltacağına inanamadık da, onun için bu kadar uğraştık. ama tüm uğraşlarımıza karşın, ne benim “theope”me benzeyen ikinci bir “theope”yi, ne de hatta benim “theope”me benzemeyen ikinci bir “theope”yi saptayabildik.

    “theope” adlı ikinci bir oyunun var olduğunu hiç sanmıyoruz. böyle bir oyun varsa bile, bu oyunun ya benim “theope”mden sonra yazılmış olması gerektiğini, ya da benim “theope”mle arasında en küçük bir benzerlik bile bulunamayacağını kesinlikle biliyoruz.

    bu durumda, “theope”nin dt’de sahnelenmesini engellemek için 15 yıl boyunca bulabildiğiniz tek gerekçenin, haksız ve asılsız olduğuna inanmak zorundayız. siz, “theope”yi haksız ve asılsız gerekçelerle 15 yıldır engelleyerek, yalnızca bana değil, türk tiyatrosuna da zarar vermektesiniz. “komşu köyün delisi” gibi bir oyunun sahnelenmesini engellemeyerek yazarına 150 milyar lira’dan fazla (hem de çok daha fazla) para kazandırdığınızı anımsarsak, “theope” ve diğer oyunlarımın sahnelenmeyişi yüzünden benim yüz milyarlarla ifade edilebilecek maddi bir kazançtan yoksun kaldığım söylenebilir. siz, türk tiyatrosunun gelişmesine katkı sağlamak için maaş alan bir tiyatro profesörü ve dt edebi kurul başkanı olarak, “theope” gibi hayranlık yaratan bir oyunu engellemekle değil, tam tersine, desteklemekle görevliydiniz. taşıdığınız unvanın ve aldığınız maaşın hakkını vermek için, “theope” gibi türk tiyatrosuna prestij kazandıracak oyunları engellemek değil, tam tersine desteklemek zorundaydınız. ama siz, “theope”yi desteklemediğiniz gibi bir de kalkıp (her yola başvurarak, iftiraya bile tenezzül ederek) onu engellediniz. bu engellemeyi yapabilmek için, o toplantıdaki tiyatrocuların tümünü aldatmaktan çekinmediniz. profesör etiketiniz yüzünden size güven duyan o insanların güvenlerini suiistimal edip zekalarıyla alay ettiniz.

    (türk tiyatrosunu “komşu köyün delisi”ne layık gören ve “theope”ye layık görmeyen bir tiyatro profesörü olarak) siz sayın nutku; bana ise yalnızca maddi zarar vermekle yetinmediniz. siz, otuz tiyatrocu önünde, asılsız bir gerekçe uydurup “theope”nin sahnelenmesini tartışmaya bile yanaşmayarak, benim eserime ve yazarlığıma da hakaret ettiniz. benim yazarlık onurumu hiçe saydınız. içinde yaşadığım sefalete rağmen, benim para kaybetmeye ne kadar dayanıklı olduğum, sizlerin beğenmediği eleştirel tavrımı ısrarla sürdürmemden bellidir. ama bilindiği üzere ben, maddi menfaatlerime saldırılmasına ne kadar tahammüllüysem, onuruma saldırılmasına o kadar tahammülsüzüm. ben, çoğunuzdan farklı olarak, ancak maddi sefalete dayanabilirim, manevi sefalete değil.

    bu durumda, sizi, ya iddianızı ispat etmeye ya da benden özür dilemeye davet ediyorum. ya şu fransa’daki diğer theope’nin belgesini ve benim “theope”mle arasındaki benzerliği göstermek ya da bunu yapamıyorsanız, en net ve yeterli ifadelerle yazılı olarak benden özür dilemek ve 15 yıldır sürdürdüğünüz hatayı tamir etmek zorundasınız.

    bu konuda gerekeni yapmazsanız, yani benim onuruma aldırmayarak davetimi cevapsız bırakırsanız; yazacağım ikinci yazıda benim de sizin onurunuza aldırmayacağım ve ikinci yazımda bu denli kibar olmayacağım tabiidir.

    (not: bu yazıyı, yayınlanmaya göndermeden önce, olayın tanığı şahin ergüney’e gönderdik. ergüney yazıyı okudu. bazı ayrıntılara dikkatimizi çekerek, bize bazı düzeltmeler yaptırdı. yani, biz, metnin buradaki son şeklini, sayın ergüney’in onayından ve süzgecinden geçirerek, okurlara sunduk. ayrıca, söz konusu toplantıya katılmış olan bir başka dt mensubunu da –selen korad birkiye– telefonla aradık. sayın birkiye’ye sorarak, ikinci bir tanığın ağzından, nutku’nun toplantıda “theope” diye bir fransız oyunundan söz ettiği bilgisini kesinlemiş olduk. ayrıca, toplantıya katılan dramaturglardan biri olan esen çamurdan ile dostum ediz baysal görüştü. ediz baysal’dan öğrendiğime göre, özdemir nutku’nun ikinci bir “theope”den söz ettiği bilgisini esen çamurdan da, doğrulamış.)

    ............

    eee büktel yazar da nutku durur mu? o da almış kalemi eline;

    _____________

    theope polemiği : 2

    coşkun büktel’e yanit

    prof. dr. özdemir nutku

    (bu yazı, tiyatrokeyfi internet sitesinden aynen aktarılmıştır.)

    sayın coşkun büktel,

    benim hiçbir iddiam olmadı. size olayı nakleden şahin ergüney eksik nakletmiş. bazan eski belgeleri karıştırırken 17. yy.da yaşamış ikinci sınıf bir yazarın “theope” adlı bir oyunu olduğunu öğrendiğimi söyledim. üstelik hiçbir imada bulunmadan. metni görmedim, yalnızca adına eski bir belgede rastladım. metni görseydim bile, fransızca bilmediğim için oyunu okuma olanağı bulamayacaktım. benim bile varlığından haberi olmadığım başka bir theope'yi sizin de okumamış olduğunuza emin olduğumu belirttim. bunu yalnızca bilgi olarak verdiğimi, sizin theope'nizin özgün bir yapıt olduğundan kuşku duymadığımı da ekledim.

    üstelik, sizin theope'nizin oynanması gerektiğini de kurul'da birkaç kez dile getirmiştim. bunu eski kurul üyelerinin hepsi de bilir. siz çeşitli kişilerden bunu onaylattığınızı söylüyorsunuz. elbette onaylayacaklar. çünkü theope'den söz ettim. ama size nakledilen tavırda değil.

    biz kurul üyeleri olarak repertuarı seçmeyiz. yalnızca oynanabilecek her türden oyunu havuza atarız. bölge müdürleri ve yönetmenler, bu havuzdan sahnelemek istedikleri oyunları seçerler. seçerken de kendi seyirci durumunu ve niteliklerini hesaplarlar. bunlar kurul üyelerinin işi değildir.

    gelelim hakaret konusuna; ben sizin için bir kez bile kötü söz söylemedim. ama siz 15 yıldan beri, çeşitli dergilerde bana saygısızca saldırıyorsunuz. en azından sizin kadar, benim de onurum var. böyle bir durum karşısında bana mektup yazsaydınız, ben de eksik olanları size mektupta belirtirdim. ama siz, theope gibi, ikinci bir başarılı oyun yazmanız gerekirken, reklamı çok sevdiğiniz için, oraya buraya saldırarak boş yere vakit geçiriyorsunuz!

    yeteneğinize yazık! yeteneğinizi polemik yazılarla heba etmeyin. bize oyunlar yazın, türk tiyatrosu kazansın.

    sevgilerimle,

    prof. özdemir nutku

    (tiyatro keyfi sitesi) editörünün notu:

    sitenin kuruluşundan beri sayfalarda hiçbir polemiğe yer vermemeyi ilke edindim. bu tartışma, ilk ve son oldu. coşkun büktel gibi yönetmen olarak yapmak istediğim oyunların başında gelen “theope” gibi değerli bir eserin yazarının gönderdiği yazıyı da, ülkemizin yetiştirdiği en önemli tiyatro adamlarından özdemir nutku'nun bu yazıya yanıtını da yayımlamazlık edemedim. ancak bu polemiğin artık bizim sayfalarımızda süremeyeceğini ve özdemir bey'in yazısının bu konuda yayımladığımız son belge olduğunun bilinmesini isterim.

    kemal başar

    .....................

    ve bu yazının peşinden, olayın canlı şahidi şahin ergüney'den gelen cevap:

    _____________________

    theope polemiği : 3

    “theope” üzerine özdemir nutku’ya yanıt

    şahin ergüney

    (bu yazı, insancıl dergisinin şubat 2006 tarihli sayısında da yayınlanmıştır.)

    sayın özdemir nutku,

    tiyatro sanatıyla ilgilenen hemen herkes, yazdığınız ve çevirdiğiniz yapıtları okumuş, onlardan yararlanmıştır.

    devlet tiyatroları edebi kurulu’ndaki varlığınızı önemseyen ve bunu tiyatromuz adına kazanç sayan bir devlet tiyatrosu oyuncusu olarak; mayıs 2005’te yapılan devlet tiyatroları koordinasyon toplantısında sizinle aynı çatı altında çalışma şansım oldu. sizin başkanı olduğunuz o toplantıda on beş yıl önce kuruldan geçmiş olmasına karşın bir türlü sahnelenmeyen, coşkun büktel’in “theope” adlı oyununu, bu vesile ile gündeme getirdim. bunu yaparken, “theope”nin her bakımdan yetkin bir oyun olduğunu, dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. (geçen yüzyılda, istanbul belediyesi şehir tiyatroları’nda, ali taygun'un rejisiyle sahnelenen bu oyunun, coşkun büktel’in deyişiyle “vandalca budanarak” tanınmaz hale getirildiği herkesin malumudur. pek çok tiyatrocu ve tiyatroseverin bu konudaki ortak görüşü, “theope” ye haksızlık edildiği yolundadır.) bu oyunu, sizin başkanlığınızdaki bir toplantıda gündeme getirirken amacım, “theope”nin devlet tiyatrolarınca sahnelenmesi için sizden destek geleceği konusundaki safiyane inancımdı.

    sonuç hiç de beklediğim gibi olmadı!

    devlet tiyatroları disiplin kurulu sanatçı temsilcisi sıfatıyla katıldığım toplantıda, tiyatro festivalleri üzerine düşüncelerimi anlatmaya çalışmış ve ayrıca repertuar üzerine kendimce eleştiriler getirmiştim. on dakikayı geçmeyen bu konuşmamım son iki dakikasında, “theope”den söz etmeye kalkmıştım ki, siz konuşmamı kesmiş ve 16. yüzyılda, fransızca yazılmış başka bir “theope”nin varlığına işaret etmiştiniz: “...özellikle fransız filolojisinden ve fransız dilini bilenler onu biraz şey etmeliler yani, bir bakmalılar... aradaki benzerliği görmek için ....”

    sizin gibi bir bilim adamının sözlerinden sonra “theope” üzerine konuşmak, onu savunmaya kalkışmak haddime değildi elbet. ( zaten siz de, çoktan sözü benden alıp başkasına vermiştiniz.) siz düpedüz, “theope”nin çalıntı olabileceğini ima ediyor ve sayıları otuzu geçen tiyatro insanı önünde bunu söyleyebiliyordunuz. mutlaka bir bildiğiniz vardı! “theope” den ve onun yazarı coşkun büktel’den ilk kez kuşkulandım! sizden başka hiç kimsenin bilmediği bu gerçeği, asıl muhatabına, yani oyunun yazarına –sizin deyişinizle– naklettim.

    sonraki gelişmeleri biliyorsunuz. büktel ve arkadaşları –sizin koordinasyon toplantısında 16. yüzyılda yazıldığını söylediğiniz, büktel’e cevabi yazınızda ise, nedense 17. yüzyıla taşıdığınız– fransızca “theope” için hummalı bir araştırmaya giriyorlar ve bir şey bulamıyorlar. büktel, her zamanki üslubuyla sizi kanıtlamaya veya özür dilemeye çağıran bir yazı yayımlıyor. siz de “tiyatro keyfi” sayfalarında kısa bir yanıt veriyorsunuz ve “...size olayı nakleden şahin ergüney eksik nakletmiş” diyerek, topu benim kafama çarptırarak, taca atıyorsunuz.

    ben bu “ eksik nakletmiş” sözünü ciddiye aldım. toplantı sonrasında aldığım notlar yanlış ya da sizin de söylediğiniz gibi “eksik” olabilir düşüncesiyle, o günkü toplantının beni ve sizi ilgilendiren bölümünün kaydına ulaşmaya çalıştım. şimdi elimde on dakikalık bir vcd var. bu vcd, sizin benim konuşmamı keserken, sonra da “theope” üzerine malum yorumunuzu yaparkenki olumsuz tavrınızı, öylesine iyi yansıtıyor ki... neyse, bu işin görüntüsel boyutu, yoruma açık olabilir diye düşünebiliriz. ama bir de sözleriniz var, kendi sesinizden... “theope” konusunda, kelimesi kelimesine, aynen şöyle buyuruyorsunuz hocam:

    “....şimdi efendim bir de, bir dikkatini çekmek istiyorum. hiç bir şeyle itham etmiyorum. fransızca’da 16.yüzyılda yazılmış theope diye bir oyun var. özellikle fransız filolojisinden ve fransız dilini bilenler onu biraz şey etmeliler yani, bir bakmalılar. aradaki benzerliği görmek için. teşekkür ederim...”

    akademisyen kişilerin sözleri “konularının hakimi olarak” çok önemsenir. yukarıdaki sözleriniz eğer bir belgesi yoksa, bir bilim adamı için sorumluluk gerektiren bir iddiadır. kaldı ki, siz bu konuşmanızı herhangi bir kahve sohbetinde değil devlet tiyatroları koordinasyon toplantısı’nda yapıyorsunuz. konu ile ilgilenen herkes, bu iddianın kanıtlarını sizden bekleme hakkına sahiptir. tiyatro tarihi de, tiyatro tarihi yazmış bir bilim adamından bunu bekleyecektir.

    saygılarımla.

    şahin ergüney

    (not: özdemir nutku bu yazıya cevap vermemiştir.)

    ..................

    kaynak:http://www.coskunbuktel.com/
  • takip etmesi ve okuması zevkli bir polemik.. düştüm içine kaç gündür...

    bu bana türk tiyatrosundan insan manzaraları kitabını bir solukta macera romanı gibi okurken de olmuştu; bitirmeden başka bir işe başlayamamıştım...
  • coşkun büktel bu meselenin resmen suyunu çıkardı.
    ilk zamanlarında her yönüyle desteklediğim büktel artık bu eleştiri dozunu ve yönünü değiştirmek zorunda. gerçekten coşkun büktel bu işlerle uğraşacağına oyun yazsın, grup çalıştırsın, kitap çevirsin, memlekete katkıda bulunsun.
    ayrıca özdemir nutku vidyoda ne söylüyor ki "olabilir" diyor vardır demiyor ki. bence de böylesi bir cümle sarf edilmiş olması bir yanlışa işaret etmez ama nutku bir şeyler düşünmüş ki olabilir demiş. bahsettiğimiz şahıs türkiye'de tiyatroya ister beğenin ister beğenmeyin en fazla katkıyı yapan insanlardan. bunu anlamak ve heykelini yapmak için onun ölmesini bekliyorlar o ayrı mesele.
    herkes hata yapar mühim olan bu hataları yapıcı bir şekilde düzeltmektir.
  • başka bir theope'nin varlığı ile daha da heyecanlı hale gelen tartışma. coşkun büktel'in bağıra çağıra "başka yok" dediği theope'nin konu olarak oldukça benzerinin bulunmasıyla kimin haklı kimin haksız olduğu yeniden tartışma konusu olmuştur.

    http://www.tiyatrodergisi.com.tr/…etay.php?hng=1154
  • kabak tadı vermiş polemiktir.

    ne theope 'ymiş be. lanet gibi, kim onun hakkında bir laf etse coskun büktel o kişiye sataşıp olayı büyütüyor. neyse susayım bana da bulasacak kesin web sitesinde.
  • koskoca özdemir nutku'nun düştüğü duruma bakın! kaldı ki tiyatro senin tekelinde değil, olmamalı!
    böyle şaibeli sözlerle theope gibi bir oyunu halktan esirgemiş olması affedilemez.
  • (bkz: #83053988)
hesabın var mı? giriş yap