aynı isimde "flört (müzik grubu)" başlığı da var
  • ing. flirt, çocukların deyimiyle çıkmak, (bkz: gorucu usulu)
    (bkz: flört etmek)
  • flört

    -1-

    biz şimdi flört ediyoruz sözüm ona
    bir vahşi hayvan sesleniyor içimizden
    gözlerini avucumda buluyorum aradığımda
    sonra dudakların, küçük, öptükçe güzelleşen

    bir mahzun oluşun var kadınca, kadınlarca
    bir çağrışın var ellerimi, sevişmeye uzun
    ah anlatamam utanırım, yıllarca, yüzyıllarca
    ansızın gitsen bile, içimde kalır yokluğun.

    -2-

    ipek çoraplarında gözlerim biraz daha tutkun
    bir şeydir o şeyler, bir şeydir görüyorum
    kaçmaya alışkın ayakların öyle yorgun
    bak sen tutup önce dizlerinden öpüyorum

    sana sen diyeceğim, sizlerden usandım
    ellerin ellerin diyeceğim, sıcacık, küçücük
    eskiden bir sevgilim vardı, onu hatırladım
    her öpüşmemizde biraz daha ölürdük

    -3-

    lafı mı olur yanında güzelliğin, taptazeliğin
    baş döndüren bir çiçektir tenin pembemsi, ak
    kollarında, elbet bir şarkıyım söylediğin
    elleri kelepçeli mahkum, ayakları prangalı, tutsak

    seninle bir çok evlerde, bir çok odalarda
    çoğalıp küplerce, karelerce bir çok olmuşuz
    biz hep o yerlerde, oralarda oralarda
    soyunup tüm korkulardan sevişmeye durmuşuz.

    ümit yaşar oğuzcan
  • once ayart , sonra cık , eve atabiliosan at , atamıyosan postala mantıgı .
  • (bkz: flort tv)
  • kızların geniş etek giyip, eteklerini sağlı sollu sallayıp "bilmemmmmm" dedikleri sure.
  • vokali her gördüğümde radiohead'in jonny greenwood'una (gruba karşı bütün saygıma sevgime rağmen) benzetmekten kendimi alamadığım, bu tespit üzerine "hadi leyn" tepkileri çekeceğimi sandığım grup. işte ilk defa burada açıklıyorum. evet benziyor.
  • flort kelimesi turkce'ye ingilizce flirt kelimesinden geçmiştir, ki bunu herkes bilir. fakat pek fazla bilinmeyen, aslında bu kelimenin kökeninin fransızca olduğudur.
    günümüzde fransızca flort etmek diye bir fiil vardır ki ingilizceden geçmiştir, ama orjinal olarak "flirt" fransızca'dan geçtiği için mesele karışıktır.
    eskiden (çok eskiden) fransız soyluları etkilemek istedikleri kadınlara çiçekler, kuşlar, böcekler edebiyatı yapar (ki ne değişti o günden bugüne?) ve onları kendilerine aşık etmeye çalışırlarmış. bağ, bahçe, park gibi yoğun ağaçlıklı çevrelerde** yaptıkları bu çiçek konuşmalarına "conter des fleurettes", yani çiçek ile ilgili hikayeler anlatmak denirmiş. buradaki "fleurette" kelimesi (floret okunur) çiçek* kökünden gelmektedir. dolayısıyla zaman içinde çiçek hikayesi anlatmak flort etmek haline dönüşmüş ve bu şekilde ingilizce'ye geçmiş.
    biz de orjinali fransızca olan ingilizce kelimeyi turkce'leştirmişiz işte.
    ama yine durumumuz daha iyi, fransızlar kendi orjinal kelimelerini ìngilizce'den alarak fransızcalaştırmışlar.. dil işte..
  • bir shubuo paketi.
  • etkileyici bir davranış biçimi olan sanat.biraz eğlence,biraz karşındaki kişiyi beğendiğini gösterme ve karşındaki kişi tarafından da beğenildiğini anlayınca keyif alma.bir sonraki aşamaya geçmek gibi bir niyeti olmayanlar için masum bir oyun,sınır geçildiğindeyse ucu aşka kadar varabilecek tehlikeli bir süreç
hesabın var mı? giriş yap